26 Haziran 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

26 Haziran 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

26 Haziran Mahkemelerde Sorguya Çekiliyor Dün birinci sulh ceza mahke- mesinde Matmazel Perta adında Viyanalı genç bir kadın sorguya çekilmiştir. İddiaya göre Perta hırsızlıktan suçludur ve hâdise şöyle olmuştur: Perta, Üniversite profesörle- rinden Hâmit Nafizin çocuğunun mürebbiyesidir. Fakat Pertanın çocuğa lâzımgelen ihtimamı vere- madiği, çocuğa İyi bakmadığı Hamit Nafizin gözüne çarpmış ve vazifesine nihayet verilmiştir. Perta bu evle İlgisini keserken kendi bavulları arasına ev sahi bine ait bavullardan bir tanesini katıvermiştir. Bu bavul içinde kendine ait olmıyan sigara tablası, mendil, önlük... gibi bazı eşyalar da bulunmuştur. Şimdi profesör Hâmlit Nafiz davacıdır. Matmazel Perta eşya- ların kendine alt bulunduğunu İleri sürmektedir. Dava devam edecektir. Bir ihmal Suçlusu Üsküdarda Selimiyede 13 mu- ; maralı evde oturan polis Hikmet © İhmalellik suçile sorguya çekik miştir. Hikmetin suçu, Kadir na- © mında birisine tebliğ etmek üzere © adliye tarafından kendisine veri len bir ihzar müzekkeresini kırk gün üzerinde bekletmektir. Polis Hikmet: “Ben her kâ- © ğıdi zimmet ve imza İle alırım, © hiçbirini geciktirmem. Bu kâğıdı imza ile ben almadım. Evrak © arasına karıştırılarak bana veri i diyse onu bilmem.,, demektedir. , Cezaya Çarpıldı d Bundan bir müddet önce Kü- çükpazarda bir dövüşme olmuş, | Ismail adında biri Ohannesi br çakla yaralıyarak iki ay yatakta yatacak kadar hastalanmasına olmuştu. çüncü cezada Ismail muha- keme edilmiş ve cezalandırılmış- tır. Kendisine bir yil hapis cezası verilmiştir. Fakat yaralama işinin bıçakla yapılması cezayı çoğalt- mış İsmailin bir sene iki ay he piste yatmasına karar veri'miştir. k Tevkif Edildi Sultanahmet ikinci sulh ceza hakyerinde serserilerden bir hır. #ızın sorgusu yapılmıştır. Davacı Lânga iskelesinde motörcü Meh- met isminde birisidir. Suçlu da yersiz yurtsuz takımından Mehmet oğlu Mustafadır. Hâdise şu suretle olmuştur: Geceleyin serseri Mustafa davacı Mehme- din motörüne girerek motörl > bulunan seşyaları çalmağa teşek- büs ederken yakalanmıştır. Suçlu sulh ceza bhâkimliğince tevkif Yazık Değli MI? Fethiye adındaki kadın Naci yenin evinde kiracıdır ve Naciye kira ister, Fethiye de: — Ne kirası? Allah bize, biz de size.. Diye cevap verir. Bunun Üzerine kavga başlar; saç saça, tırnak tırnağa boğuşmağa koyu- lurlar. Fakat bu arada Naciyenin kucağında bulunan altı aylık ço- cuğa da olanlar olur: Yüz, göz ezilmiş, dövülmüş bir şekilde ağ- zından, burnundan kanlar gelme- ğe başlar, Şimdi iki taraf da biribirlerin © den davacıdır ve suçu biribirleri- (in Bzerine atıyorlar, p SON POSTA Mahalle Aralarında 3; Miresiç Edirnekapının Dar Sokakları piya. içinde Neler Görülür ? Edirnekapının Suluküleye gi- den dar, pis, iğri büğrü sokak- larında Oyörüdükçe (temizlikten uzak, yırtık yırtık elbiseli (bun- lara elbise de denemez ya) çocuk- lar artıyordu. Çürük kafesli pen- cerelerin (— deliklerinde © çapaklı gözler çoğalıyor, açık kapılardan çın çın çınlayan çığırtkan sesler fazlalaşıyordu. Dar bir sokağı kıvrılıp küçük bir ev önünden geçerken bir katlı, kibrit kutusu gibi küçük bir ev- den, hiddetli bir kadın sesi bağ- rıyordu: — Mübarek camilerde sabinin işi ne ayoll,. Allahın evidir, yav- rucuk bilmez, anasinin kucağına yestehleyiverir, necaset bırakır. Alemin ibadetini Oo bozacağına evinde kal, orası doğumhane değli, rabbin evi. Mevlüt var diye çoluğu, çocuhu sürüyüp ge- tirmek te aç gözlülük ayoli, Çatlak bir ses birdenbire haykırdı: — Ebe hanım, bu taşlar, kinayeler bana mı? Hafazenallah, açgözlü ben değilim, sensin. Geçen yıl, basmacı Salihin mev- lâdunda sokaklardan çocuk top- layıp getiren de ben değilim. Salihin gelinini merdiven altında yakalayıp, beş altı külâh şekeri çarşafın altına sokan kim? Hadi, hadil, Beni fazla söyletme, Ihtiyar kartalox ses, erkekle- şen bir bağırtı İle haykırdı; — Karı, uğursuz karl. Arta kalmış, koca ağızlı, kokmuş karıl. Ben basmacı Salihin gelininden şeker aldıysam, suç mu ettim?, Ya sen Tapucu Hüseyin Efendinin aptesanesinden sedefli takunyaları çalmadın mı? — Kim?, — Seni. — Amanın, Rabbim beni sıyanet etli. Bu yaştan sonra karı beni hırsız etti. Ayyy, ayyyl. Dostlar üzerime fenalık geliyor. Aman, aman!. Küçük, kibrit kutusu boyun dakl evin içi allak bullak olu- yordu. (Koşanlar, &Ukoşuşanlar, “ayol su yok mu? Limon yok mu? ,, diye bağrışanlar arasında kapı açıldı, siyah çarşafı, başı darmadağınık bir kadın takun- yalarını sürüye sürüye dışarı fırladı, Camide mevlüt olunca fazla şeker almıya yeltenen hatun da bu olacak zâhir. » Dar bir sokakta eski bir tek- ke önüne gelmiştik. Koca kapısı üzerinde sülüs yazılarla bir şey- ler yazılı duran tekke, Nakşiben- di tekkesi., ilersindeki evler bi- raz büyükce ve konağa benzer bir şeyler.. daha aşağı indikce sokallar çoğaldı. Çocuklar ihti- yar bir deli kadının peşine düş- müâş, bağrışıyorlar. Kadın bizi görünce: — Ayol oğlum polis!. Şunları alda götür. Çocuğumu düşüre- cekler!, Rabbim izin verirse haf- taya tombul tombul, yumuk yu- muk bir erkeğim olacakl.. Hani güzeline güzeldir ya, söz aramız- da, kocamı bir görseniz, kadife- den bir şapkası var. ışıl ışıl ku- rum gibi saçlar, nah işte şu ya- nağının üstünde çıkolata gibi bir ben.. Koç burnunun altında kü- çücük, ufacık, gıdı gıdı bıyıklar.. İ Bir Ses Şuna Bakın... KırkındanSon- ra Bebek Ol- mak İstiyor i Edirnekapı mahallelerinden sokaklar: klar dövüşü ye dar, pis, çöp dolu Mi klardan biri öğle gün. — böyle tenhadır. e halle aralarında tah sile evler, çürük kafösler Ay aman, içim gıdıklanıyor ayoli... Deli kadın söyledikçe civar evlerin pencerelerinden kıs kıs gülmeler artıyor., çocuklar deli- win tabiatını biliyorlar. İçlerinden bir kaçı sordu: — Hcı kadın, erik yiyomusın? — Ay, ayol çocuklar, Erik dediniz de aklıma geldi. Kocam pek körpe bir şey. Yaşı yirmi beşe çeyrek var. Fıldır fıldır dalından yeni kopmuş çağla bademleri gibi gözler.. Gevrecik bir şey.. Caneriği gibi kütür kütür. Deli uzun uzun bir geğirdi: — Ay, amanl. Rabbim sen korul. İçime fenalıklar basiyor, bayılacağım ayoll,. * Bir dört yol ağından tahta evler © seyrekleşmiye © başlıyor. Sokaklar (toz, çamur, o çöplük içinde.. Karayüzlü, yalınayak, sü- müklü ve salyalı çocuklar bir kö- peği yakalamışlar, kuyruğuna te- nekeler, taşlar bağlamışlar, habire koşturmıya çalışıyorlar.. Hayvan mazlum mazlum saya sola dönüp kıvranıyor. Bu sırada karşı tahta evlerden birinin kafesi hiddetle sürüldü. Evvelâ iki kınalı, kırmızı örgülü saç sarktı, sonra gözleri lokma lokma sürmeli, pöh, pöh etli bir kadın uzandı: — Allahtan, kuldan utanmaz piçkurularıl. Hayvana ettiğiniz eziyet yetmez mi?, Zaten sizin o ağını yırtık, (şıllık amalarınızda kabahatl. Kart kuluçkalar gibi çıkarıp çıkarıp (sizi sokaklara bırakırlersa, sizden hayırmı gelir! Yıkılın sümüklü böcekler kar- şımdan!. Aaaa, mahalleyi bitli çamaşıra (Odöndürdüler (o ayoll. ÇARŞAMBA 30 26 HAZİRAN 935 52 Arabi İ Rumi 15 Haziran 1851 Voaati Vakit Fran Vasat 430 1r4z e m 13 16 4 46 1617 re sula 24 Rebiülevvel 1354 | | Vakit Şinasi Güneş | 65 Öğle (ası iki | 6 32 “Fışkırdı: A i A Dostlar... Gidin, Arap hocaya sıcaklık büyüsü yapan ananızın dizinin dibinde oturun uyuz kehleleri!.. » Mahalle araları, öğle güneşi altında karınca yuvaları (gibi birşey.. Hiç beklenmiyen bir za- manda bir yerden ya bir ses, ya bir kadın başı, yahut bir çocuk sesi (o çıkiveriyor. Karagümrügğe doğru yörüdükçe, tek tük ma- halle bakkalları sıklaşmaya bap lıyor. Ellerinde üç kiloluk bir şişe, yalınayak, pis yüzlü çocuklar bakkallara dayamveriyorlar! — Ahmet amca yüz paalık zeytinyağı verl.. Annem selâm söyledi, ufuklığı yokmuşl. Yüz paalık ta sirke ver de, akşama bubam gelince veririz. Çıkmaz görünen daracık, harap evli bir sokağa dalınca bir gölgede dur- muştuk. Arkamızdaki bahçeden zayif bir kadın sesi geliyordu: — Vebali © boynuna, neme lâzım!, Hatun kırk beşinden sonra madı. Ne etti etti, Şahin Efendiden kalan paraların Üstüne eh deyip oturdu. Şimdi de yaşını otuza in- dirmeğe çalışıyor Karı: karı değil, uyuz eşek!. Kaşınıyor!. Allahın bil diğini kuldan ne saklayım?. Ihti- yar kocasından çok çekti amma, böyle (o körkörpecik, taptazecik niyetine kapı çalması ayıp ayoll, Allahtan o utanmıyorsa, Okulden utansın | © Geçenlerde (Hatice Hanımlara gitmiş! Ne demiş bilir misin hemşire: — Yaşım otuz, rahmetliden çok çektim. Şimdi canımı, vücu: dümü besleyip oluracağım. İli ayın içinde fındık kurtları gili yumul yumul olacağım. Ağzımda bir tek dişim eksik değil. Saçlı- rım sırmalar gibi, Yürürken bıngıl bıngıl olacağım,, demiş. Aana, | sayfa —— sayin | Diğer 1 #. $ İyerler ayol. Beşndaki kınadan utam mıyor, kadınninem yerinde hatun.. Şimdi bebek olmak istiyor. Birdenbire tâ yukarıdan, tahta evlerden birinden bir ses geldi: — A kardeş, karı kırkından sonra azdı. Hemen rabbim bize sabırlar versin. — & : Era — ag Biliyormusunuz? Ne Kadar Maden Var ?: Yer altındaki maden harine- leri hakkında çok faydalı istatis- tikler yapılmıştır. Son, bir hesaba göre, bugün bütün dünyada yer altında S5 tirllyon 600 milyon ton miktarında kömür madeni vardır. insanlar her yıl 1 tirilyon 300 milyar kömür harcıyorlar. Bütün dünyada ham petrol miktarı da 10 milyar ton radde- sinde tahmin ediliyor ki bu petrol hazinesinin yüzde yetmişe yakın kısmı bugün İngilterenin elinde- dir. İngiltere petrol hususunda çok O kıskançtır. Çünkü İngiliz mütehassısları, İngiltere'nin elinde bulunan maden körmeleri daha 35 sene dayanabilecektir. 35 sene sonra İngiltere'nin bir katre bile kömürü kalmıyacaktır. Bu vazk yette İngilizlerin muhteşem donan: ması bir adım bile atamayacak : demektir. Işte 35 seneki faclayı şimdiden hesaba katan Ingilizler ellerindeki petrol kuyularını bü- yük bir kıskançlıkla muhafaza ediyorlar. Çünkü kömür bitince, İmparatorluğu koruyan (İngiliz donanması petrol Jile işleyebile- cektir. Şeker Sarliyatı Dünya Özerindeki şeker sar- fiyatının her yıl biraz daha arttığı, son yapılan 'İstatistiklerle tesbit edilmiştir. 1926 senesinde bütün dünyada Üç buçuk milyon ton, 1927 senesinde üç milyon 850 bin ton, 1928 de 4,113,000, 1929'da 6,B29,000, 1930 senesinde de 7,817,000 ton şeker sarfedilmiştir. Kahve çok İçiliyor Umumi harpten sonra, dünya- da kahve içenlerin sayısı arttığı anlaşılmıştır. Yapılan istatistiklere göre kahve ithal eden memleket- lerin aldıkları miktar yüzde 33 artmıştır. En çok kahve Ameri- kada sarfedildiği o anlaşılmıştır. Amerikada nüfus başına 41 kilo- am düşmektedir. Sonra, sırasile Dk Italya, Ingiltere, Heo- yn ma vo sair memleket- tedir. İN İşsizlik Tutulan İstatistiklere (o göre dünyanın belli başlı memleketle- rinde işsizlerin sayısı artmaktadır. Yalnız 1929 ve 1930 senelerinde Almanyada 4, İngilterede 2, Ame- rikada 4, Japonyada da bir milyon işsiz bulunduğu tesbit edilmiştir. Altın Miktarı Son tutulan İstatistiklere göre Amerikada 99 milyar 450 milyon, Fransada 45 milyar 629 mliyon, İngilterede 18 milyar 128 milyon, Almanyada 13 milyar 866 milyon Japonyada 13 milyar 835 milyon, Arjantinde 11 milyar 62 milyon, Italyada da 6 milyar 936 milyon altın virdir. 1 — Gazetenin esas gazısile Dir sütunun ikt satırı bir (sentim) sayıtır. 2 Sayfasına göre bir santi- min ilân fiatı şunlardır: sayfa Kış. ezeli 3—'Bir sentimde (8) kelime ei 4 Ince ve kalın gaziler tatacakları yere göre santimle ölçülür,

Bu sayıdan diğer sayfalar: