29 Eylül 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

29 Eylül 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

29 Eyl SON POSTA e Sayfa 11 29-9-935 No27 Bulgaristanda: Meksikoda : Belçikada: Zindan Köşelerinden Yıldız Sarayına Yazan: Z. Ş. « Her hakkı mahfuzdur Doktor Bir Genç Kadının Kıvırcık Kir- pikleri Karşısında Büyülenmiş Gibi İdi Bu fransızca konuşmaya, Arnavut tüfek- | derler... Yirmi kuruş vizite. Üç buçuk ku- giler, fena halde öfkelenmişlerdi. Bunlar-İruş ta ilâç. Etti yirmi üç buçuk Icuruş. Bu- dan biri dayanamamış : — Doktor musun, nesin be adam! Ko- muşınayı bırak. Ne yapacaksan yap! diye bağırmıştı. Öteki de : — Konuşma, yasak. Ne yapacaksan ko- nuşmadan yap. diye Doktor Ali Sedat, ancak o zaman; mü- bim ve nazik bir vaziyet karşısında bulun- duğunu anlamıştı. Doktor Ali Sedat, birdenbire ttremişti. Çünkü, genç kadının koyu kumral ve kı- vircık kirpikleri o arasından süzülen koyu lâcivert © gözlerinin sihrü füsunu, onu bir anda büyülemişti. Bu genç ve sarışın kadı. man solgun yüzü yavaş yavaş pembeleşmiş; hafifce kıvrık dudaklarının arasından : — Mersi, Doktor, sözleri çıkarken; ağzının köşeleri, tath bir tebessümle gamzelenmişti Bütün bunlar, birkaç saniye içinde geç- mişti. Şu anda Doktor Ali Sedadın dimağı, büyük bir karışıklık içinde idi. Kendisine | söylenen bu sözlere, mukabele etmek ek zemdi. Fakat, başının ucunda dikilen tüfek. çilerin tehditkâr hareketiri buna büyük bir| engel teşkil etmekte idi. Hiç şüphesiz ki| onun bu vaziyetini bilmiyen gu iki ecnebi! kadını, onu büyük bir nezaketsizlikle itbam edeceklerdi. ! Ali Sedat buna bir çare bulmak istedi. Derhal tüfekçilere dönerek : — Hasta iyileşti. Artık nereye isterse gi- debilir, Fakat şu ilâçtan her saat başında bir kaşık almas lâzım. Bunu kendisine 887-! lemek lâzım. Madamki bana söz söylerieği yazak ediyorsunuz, şu halde siz söyleyin.| dedi. Tüfekçinin biri buna itiraz etti : — Biz de o dilden bilmeyiz. etmek istedi, Saatini çıkararak genç kadına saat başlarım birer birer gösterdi. Sobra da eline kaşığı alarak işaret etli. ; Artık temamile iyileşerek daye) oturan genç kadın, bu pandomima karşı- sında bir kahkaha koyuverdi £ | — Ne acayip memleket. Doktor, tercü-| manla konuşuyor. Tercüman da, terçüme © edeceği lisanı bilmiyor. yı gösterilen bu ince kayıtların neye müsle-| £ Uzun ve kıp kırmızı fesli, sivil elbise giyme- Çünkü © şişeyi almak için istical ediyormuş gibi eli- Dedi. Bu sözler Doktor Ali Sedada pek ağır geldi. Her ne pahasına oluvsa olsun. cevap vermek istedi. Fakat, kadınlara kar- | Ünit olduğunu bilmediği için, onların va-| siyetlerini > müşkülleştirmekten © korkarak| vaz geçti, O anda fikrine birşey geldi. He- “men başını eczacı Sokrata çevirdi. — Malümya, eczaneden bir ilâcın çık- ması kanın ve nizama tâbidir. Şu ilâcın ağzını sıkıca mantarla, balmumu ile kapat. Mühürle, Üzerine bir etiket yapıştır. Nasıl alınacağını yaz. Dedi. Eczacı Sokrat, doktorun bu emrini yeri- De getirmek için tezgâhın arkasına geçti, Fakat o anda eczanenin kapısı önünde, ! “lerine rağmen ayakları parlak deve derisi Şizmeli iki adam belirdi. Bunların biri tü- fekçilere işaret etti. Kapının önünde bepsi birleşti. Dört baş bir yere geldi. Bunlar ko- waşurken doktor bu fırsattan istifade etti. Tezgâhın üstünde duran etiketlerden biri- Di çekti, Üzerine : (Vaziyeti görüyor umuz? Taltifinize teşekküre bile kadır İeğilim. Affediniz.) | kelimelerini süratle yazarak eczacı Sokrata | verdi. — Alınır. Etiketi ben yazdım. Aman cabuk yapıştırm da verelim. Şu belâları başımızdan def'edelim. Eczacı Sokrat; doktorun yazdığı etiketi okumaya vakıt bulamadı. dektor, Bi uzattı. Şişeyi aldı, Kadınların önüne gel- di. Nazarı dikkatlerini celbedecek surette Parmağını etikete basarak yaşlı kadına ver- di. Kadınlar, derhal ayağa kalktılar, Kisa | bir konuşmadan sonra, masanın üstüne iki| çil Bra bıraktılar ve sonra kapıdan çıktılar, Kapının önünde duran ve dahn halâ fr- silt ile telâşlı telâş konuşan dört hafiye, birbirlerini dürttüler. Orada duran arabayı savdıktan sonra ağır ağır kadınları takip ettiler, * Eczacı ile doktor heyecan içinde bulo- Büyorlar; ikisi de ayn ayrı şeyler düşünü- yorlardı. Eczacı Sokrat, baygın bir tebes- sömle ellerini uğuştuta uğuştura masaya doğru yaklaşmış; inin altından Parlayan razarlarla, mazatn üstündeki çil > İralara bakmışı i na mukabil, iki hira. Hem de ne lira! Pari parıl!Sanki şimdi çarklan çıkmış. Bravo Doktor bey. Çok uğurlu ayağın varmış. Diye mırıldanmıştı. Halbuki doktor Ali Se- dat, eczacının bu sözlerini işitmemiş gibi idi. Şu anda onun zihninden de şunlar geç- mekte idi : — Acaba bu bir rüya mı, yoksa hakikat mı? Tesadüf denilecek şeyi inkâr edecek . kadar budala bir adam değilim. Ancak şu var ki; ben şöylece şuradaki kibar âlemine nasl çatsam diye düşünürken, o anda böy- le bir hâdise ile karşılaşmak... İşte buna, bana bir başkası anlatsa idi, mümkün de- fil inanmazdım. Fakat bu kadılar kimdir? Peşlerinde niçin böyle bir hafiye sürüsü germektedir?... Ve sonra o genç kadın... Ah Allahım!... Ne harikalar yaratıyorsun? Genç doktor daha fazla dayanamamıştı. | Eczacı Sokratı östicvaba başlamıştı 5 — Sokrat efendi!... — Buyurunuz doktor beyim. — Pu kadınlar kim?... — Vallahi, biç tanımıyorum beyim. — Şimdiye kadar bunları hiç görmedin Dün de gene bu vakıt bir saray arabası ls buradan geçtiler. Akşam saat on bire doğru avdet ettiler. Galiba bu civara yeni gelmişler. — Hayır beyim. — Acaba öğrenmek kabil olamaz mı? Eczacı Sokrat titriyerek cevap verdi : — Aman beyim. Pa.. pa.. paaa... gör müyormusunuz peşlerindeki hafiyeleri. — Evet, bana da o garip geldi. Acaba niçin? — Aman yavaş söyle beyim. işte bak birisi dükkânm önünde dolaşıp duruyor. Siz galiba bu tarafın halini bilmiyorsunuz? — Ne gibi? — Ne gibi olacak, beyim. Burası malüm din mi vardır, bunlardan birile konuşma. ya?... Hemen etrafını alırlar, soruşturmaya başlarlar. Eczacı Sokrat mütemadiyen şikâyet edi- yordu. Faklat doktorun zihni bir türlü ka- dınlardan ayrılamıyordu. — Sen ne dersin bu işe Sokrat efendi?.. Bu kadmlar ber kalde Türk değil, ecnebi. Fakat acaba niçin çarşaf giymişler? — Ona bakmayın doktor bey. Bu ma- hallede bazı fan.tik aileler var. Konakları- na huristiyan kıyafetinde adam girip çıkma- sn istemiyorlar. Mürebbiyelerine, hizmet- çilerine çarşaf giydiriyorlar. — Fakat o genç kadının sözleri? Tam bir ecnebi gibi memleketten şikâyet edi. yordu. — İşitmedim beyim, — Garip .. Çok garip şey.. Doğrusu ba- na merak oldu. Al şu paraları Sokrat efendi. Eczacı Sokrat yutkundu. Ellerini uğuş- turdu. İşe başlar başlamaz böyle zengin ve kibar bir hasta ile karşılaşan doktorun ken- disine eömert davranacağını umdu ; , — İlâçler için ne tutayım, doktor bey? Diye sordu... k Doktor parmağının ucu ile liraları ec- zacının Önüne iterek cevap verdi : — İlâçler için ne tutarsanız, tutunuz li- raların ikisi de sizindir. —E, pekâlâ, siz bir şey almıyacak mı smz? — Hayır, ben bunu bir uğur olmak üze- re dükkâna terkediyorum. Yalnız sizden bir şey rica edeceğim. Bana yarına kadar bu kadınların kim (olduğunu öğrenebilir misiniz? — Ah, bu pek güç paşam, Fakat baka- ım gayret ederim. — ik adyö, — Adyö beyim, Güle güle paşam.. Ya- rın inşallah bayuracaksmız, değil mi, efen- dim? z — Tabii... Doktor AH Sedat (söraneaen çıkmıp; harbiye mektebine doğru yürümeye başla- mışlı, Başında hafif bir sersemlik vardı. Bu sersemlik, yeni başlıyan bir sarhoşluğu andırıyor, onun dimağında tatlı hayallar yaratıyordu. Henüz pek gençti. Her karşi- laştığı kadında bir alâka uyandıracak ka- dar güzeldi. Gürbüz vücudünün üstünde vakar ile yükselen başını kumral ve kıvır. cık saçlar süslüyor, koyu kestane rengi göz“ lerinin mineli bakışları; hareli pembe ren- gi ile imlizaç ederek onda erkek güzelliği. nin bütün sibrini gösteriyordu. (Arkas var) Yapıyor Sofya, 28 (Özel) — Bulgar kralı eveli gün, Karnobat açıklıklarında islimye (Sliven) garnizonunun talim- lerine iştirak etmiş ve garnizonu da teftiş etmiştir. Mevkuf Sofya, 28 (Özel) — Göçende mey- dana çıkınlan Birleşik Makedonya » Komünist O komitesi mensuplarının fasliyeti tahkikat yapılırkön komiteci başlarından Asen Çarıkçlef'in kiz kar- deşi Maranın gizli beyanname dağıt- tığı anlaşılmış, tevkif edilmiştir. Mev- kufların sayısı 144 bulmuştur. Vapur Alacaklar Sofya, 28 (Özel) — Bulgar vapur- ları cemiyetine tahsis edilen 24 mil- yon leva ile iki yeni vapur daha sas tın alınacaktır. Bunlarla Batı Avrupa şehirlerine de seyrüsefer yapılacaktır. Kısa Haberler: Bocnos Ayres, 28 — Arjentin dev- letinin Briand - Kellog andlaşmasına katılmasını saylavlar kurulu” onayla- mıştır, * Rio de Janeiro, 8 (A. A.) — Minas Kerses'den bildirildiğine göre, Uberaba sinde 488 kıratlık bir olmas bulunmuştur. Bu elmas, dün- yadaki âlmasların en İrisidir. * Kome (İtalya), 25 — Lombard arının (san'atinin) e dan biri olan Kome kilisesi yanmiştır. Mimarlar Arasında Dereceler Şehrimizdeki mimarların maktu kazanç vergileri güzel san'atlar birliğinde toplanan bir komisyon tarafından tesbit edilerek maliye şubelerine bildirilmiştir. Mimarlar arasında fevkalâde sınıfa ayrılacak kimse çıkmamış” tır. Bunun en büyük sebebi, mi | marlara büro hayatı temin ede- cek şartların mevcut olmamasıdır. Mimarların sınıfları şunlardır: Birinciye: Ahmet Bürhanettin, Seyfi Arkan, Yorgiyadis, Zühtü, Sedat Hakkı, Ernest Raynhart, Tahsin Sermet. Ikinciye: Abdullah Ziya, Aram Şekerciyan, Avadis Saraf, Apos- tol Pistikas, Dimitri Çilemis, Hüs- nü, Hristo, Ibrahim, Jan Tülbent- ci, Sırrı, Muzaffer, Toma, Tokum Çubukçu, Vahram, Yahya Ahmet, Zeki Sayar, Artin, Arif Hikmet, İstepan, Nihat Vedat, Üçüneüye: Alâeddin, Arif Şay- la, Viktor Adamanidis, Bekir Ih- san, Dimitri, İstepan Papazyan, Hırant Karyolacı, Hanriko Kon- sülü, Mecit, Zeki Kemal, Osep Basmacı, Piyer Tülbentçi, Rebii Refik, Simon Lokmaağız, Şevki, Vedad, Serkis, Hacı Hristo, Iş- tepan, Kalfayan, Hayik Zipul, Himbuf, Şinasi, Dördüncüye: Armanak Astar. cıyan, Agop Çırak, Berç, Iste- şzavan, Muzaffer Hasan, Rone Haik, Simonldis, Tahir, Torkum Senyan, Vangel Ranos, İzzettin Nuri, Macit, güzel anıtların. | Kral Süel Teftişler Sinema İşyarları Grev Yaptılar Meksiko, 28 (A. A.) — Meksika- daki bütün sinema işyarları, ücretle rini arttırmak İstemiyen Amerikan s karşı protesto me- rdır. dulusal ( gayri mili ) filimlerin ine engel olan aytarların muışlardır. Ulusal filimler, Meksika sinemala- rına yetecek kadar çok değildir. Çinde: Korsanlık Şınghay, 28 (A. A.) — Kurtulma- lık (fidyeineeat) koparatilmek #mscile Taşra Sinemaları Direktörlerine Kemal filim, Halil Kâmil, Opera, Metro ve poli filim müesseselerinin va piyasanın bütün sessiz filimle- rini satın “âldım, Bü filimleri ge- çirmek İsteyen taşra sinema'ari direktörleri, İzmir birinel kordonda Şahingari hanında fitimci Mistefa adresine müracaat etmelidirler, SAMSUN'da İstanbuluu en meşhur açık ve kapali FLORYA KOLONYALARI Samsunün Avni Peker'in sat mağazasında muilaka arayınız, Yeni ve hususi esanslarla yapılan bu ko'onyaları bir defa tecrübe stmeğe kâfidir. Eşsiz esanslar geldi. (Eski Müftü Zade H. Avni ADEM iKTiDAR Bel gevşekliğine HORMOBİN Tafsilât : Galata Posta kutusu 1255 Kiralık Çiftlik VE MER'A VE YENi AHIR Topkapı haricinie oFerhatpışa çiftliği v3 meram ve yani büyük ahırı toptan ve ayrı ayrı kiralık- tır. Eminönünde Valde hanında Noter Hüsamettin H. Çamer'e mÖracaat Denizyolları IŞLETMESİ Acenteleri : Karaköy Köprübaşı Tel. 42362 - Sirkesi Mühürdarınde Han Tel, 22740 Trabzon Yolu GÜLCEMAL vapuru 1 Bi- rinci teşrin SALI günü saat 20 de RIZE'ye kadar. “5999,, iskenderiye Yolu IZMIR vapuru 1 Birinci teş- rin SALI günü saat Ilda IS- KENDERİYE'ye kadar. “5998,, müşterilerinden rica eder, e Bomuonti Şişe Birası Müşterilerine : | Bomonti Şirketi Istanbul şişe birası müşterileri arasında 1935 senesi yaz ayları için: BİR MÜSABAKA TERTİP ETMİŞTİR Her şişede etiketin altında numaralı bir kâğıt vardır. Bu numarayı alanlar arasında her ay nihayetinde bir noterin kontrolu altında müsabaka yapılacaktır. Verilecek primler 100, 60 ve 30 iiradır. Müsabakada kazanan numaralar ber âyın 5 inde gazeteleri» ilân edilecektir. Kazananlar ayın yirmisine kadar şirkete müracaat etmelidirler. i Şirket, dükkânlarda ve lokantalarda numarasız ei etmemelerini ve il “üzerlerindeki numara kâğıtlarını muh Hitlerin Müşaviri Görüşmeler Yaptı Ve Berline Döndü Brüksel, 28 (A. A.) — Etüsi Belge gezetesi, Von Ribentrop'un B:üksele geldiğini ve dün öğleüzeri B şbakan Von Zesland ile uzun utadıya görüşe tüğünü yazıyor. (Bu zat Hitlerin dış siyasa müşas vridir. ) Berlin, 28 A.A — Von Ribbent- rop, yarın B. Hitler ile B. Gömlöş ve B. Von Neurath arasında yap irca görüşmelerde bazır bulunmak üzre. buraya gelmiştir. mama korsanlar, Cekiyang kıyılarındaki bip köy okulasından 35 talebe kaldirmiş- lardır. i KUMBARASINA SAHiP TALİHLİLER İlk teşrin kurasında 207 kişi 5000 lira alacak Birinci Ikramiye 1000 lira Ikinci Ikramiye 250 lira 10 kişiye 100 erden 1000 lira 20 kişiye 50 erden 176 kişiye 10 ardan 1750 ira #ylemelerini sayın,

Bu sayıdan diğer sayfalar: