25 Mart 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Üzem Yazan : Düşman Kalesinin Teslimi | İçin Müzakereye Girişilecekti Güneş batarken İçilli beş deli - kanlıdan her biri onların birisine girmişlerdi. Yanlarına da en iyi yü- zen ve en açık göz olanlardan onar © gönüllü almışlardı. Teknelerin or - talarından sağa ve sola doğru ince demirden zincirler uzuyor ve her birini sımsıkı birbirine bağlıyordu. Ayni zâmanda gerek tekneler, ge- - rek yelkenler çabucak karaya boya- — niyordu., Kaleden bu çalışmaları gö- çef ! . SD aP Brz. İ * .?__ » S L . t $ A e , DFi —. N ha TW ve ti " Bur ”' - M vi 'ı VA L ,9”" we Bi ğundal_:i küçük Türk gemileri görünmüyorlardı. Yanlara — doğru Bi - pıiyorlar, korkunç bir şekilde alev saçan küçük Ku ,& . , ren Venedikliler: — Kaçacaklar!.. Kaçmak için ha- zırlanıyorlar!.. Diyorlardı. Gece oldu. Venedik gemilerinin beyaz yel - kenleri karanlığa rağmen iyice gö - rünüyordu. Üçer üçer ve düzgün bir - dizi halinde gittikçe limana yakla- şıyorlardı. Bu sırada kıyıda yavaş sesle ku- mandalar duyuluyordu. — Haydi... İleri!... çıl... Zincirler gerilsin!... Yanlara a- Piştovu / attığım zaman ateş vrilecek... Dik- kat!... Karaya Boyanmış Gemiler Her biri sekiz on adım uzunlu- hiç yayıldılar. Zincirler gerildi. Böylelikle yüz elli kulaç genişli- gmde bir saf yapmış oluyorlardı. “Venediklilerin safları ise olsa olsa "i elli kulaç idi. Düşman filosu büyük bir gurur R. > ve sevinçle, en küçük bir korku ve — kuruntu duymadan ilerliyordu. Li- manın ucunda bir ışık yanmış, onla- ra varacakları yeri gösteriyordu. Limanın ağzına ancak iki yüz kulaç kadar kalmışlardı. Birdenbire gecenin sessizliğinde ve filonun ö- nünde küçük bir parıltı görüldü. Bir piştov patladı. Âyni zamanda filo- nun sağında, solunda ve önünde, beş yerde birden büyük bir aelv ve du- man yükseldi. Alevlerin ışığında karaya boyan- mış olan Türk kırlangıçlarının düş- O man filosunun aralarına girdikleri onlardan atlayan leventlerin, pala- larını ağızlarına alarak kıyıya doğ- çi /ru yüzdükleri görüldü. Venedik gemilerinde bir karga- şalık oldu. Müthiş Bir Gece İleri, geri, yana manevralar ya- bordalarına yanaşarak teknelerden uzaklaşmağa çalışıyor- — lardı. Fakat provalrı bu tekneleri biribirine bağlayan zincirlere takıl- dıkça büsbütün karışıyorlardı. - Her an yeni patlamalar oluyordu. Önce Venedik gemilerniden üçü birden, sonra ikisi tutuştu. Onlar a- - levden kaçmak için manevra yap- | tıkça ateş gemilerini diğer arkadaş- / İarının da üzerlerine sürüklüyorlar- ki dı. Tutyşın gemilerin sayısı az za- manda sekizi, onu on biri buldu. En geride olan dört gminin son 1hızlı geriye döndükleri ve uzaklaş- —tıkları görülüyordu. Alevler gittikçe büyüyor, yeni ve dıha korkunç patlamalar oluyordu. he Bir kısım gemilerde askerler baskı- ona uğradıklarını sanarak biribirleri- — ni kırıyorlardı. Denize atlayan, im- Akdeniz ıncisi Kadircan Kaflı a9 dat çağıran, bağıran, inleyen ve ba- i YA üü n İ a zti FĞ H Ede 25-3-936 <mp> rut depolarının patlamaları üzerine havaya uçanların sayıları belli de- ğildi. Kaledekiler de onlar kadar şaşır- mışlardı. : yencdılı askerlerinin bir kısmı canlarını kurtarmak için kıyıya ç- kıyorlar ve hemen yakalanıyorlar- dı. Bu sırada da Lala Mustafa paşa Pulat Beyle arkadaşlarını ahnların- dan öpüyor, bol bahşişler veriyor- du. Fakat Pulat hâlâ yaslı idi. Lala Mustafa paşa bunun sebebini hatır- ladı: — Artık kale teslim olur... Bu fi- loya güveniyorlardı. Üzulme’ Dedi. Nasıl üzülmesin, henüz İncinin sağ olduğunu bile kesin olarak bil - miyordu. Bir Kesik Baş Magosa — valisi Pragadino'nun birdenbire parlayan ve elle tutulur gözle görülür bir hale gelen zafer ü-| mitleri yine birdenbire sönmüştü. Yine onun gözlerinin önünde tıpkı şu karanlık geceye benziyen bir ya- rın vardı, Denizde kül olan koca fi- loya bakarken gözleri yaşarıyor ve bunu beli etmemek için dudakları- nı isiriyordu. Gecenin geç vaktinde süel ku- mandan Hektor Bağliyo ile topcu kumandanı general Martinengo ve diğer kumandanları çağırarak son bir toplantı yaptı. Pek kısa bir konuşmadan sonra hiç olmazsa henüz sağ kalanların icanlarını ve mallarını kurtarabil- mek üzere teslim almağa karar ver- diler. Ertesi gün ağustosun birinci gü- nüydü. Büyük bir Türk filosu ufuk- ta göründüğü sırada Magosa kalesi- || nin büyük kapısı yanındaki en bü-| yük kuleye beyaz bir bayrak çekil- di. Yeni bir hücuma hazırlanmakta olan Türk askerleri arasında büyük bir sevinç görüldü. Bir yıldan çok sü - ren Kıbrıs savaşı artık bitiyordü. Lâkin içlerinde bir kısmının da canları sıkılmıştı. Çıuık:ı kaleyi hü- cumla almadıkları için yağma ede- miyeceklerdi. Teslim olacağız. Fakat... Kalenin mazgalları ardında ge- nerallar, Şövalyeler ve askerler gö-| ründüler. İçlerinden iri yarı birisi daha ileriye geldi ve beyaz bayrak sallayarak haykırdı: ceklerimiz var... Zaten Lala Mustafa paşanın bir kaç adamı o tarafa doğru gidiyor- lardı. — Söyleyiniz! — Teslim olacağız. Lâkin şartla- rımız vardır. Konuşmak için adam gönderiniz. Bazı Türk kumandanları: — Bize çok zarar verdiler. Şart- sız teslim olsunlar... Olmazlarsa hü- cum eder, içeri gireriz. Dediler. (Arkası var) TEEŞE ŞUT MN0 HOA UR Bi a Son Posta Matbaası Neşriyat Müdürü: Selim Ragıp gağiğüsü dia ae sşeces Gdi aN gt örüretir | Sahipleri: A. Ekrem, S. Ragıp, H. Lütfü n b ü e D 26 Yaklaşın... Diye- SÖON POSTA. RADYO ., İSTANBUL 17: İnkıdâp dersi, Üniversiteden nakil, İKemâl Tengirşenk tarafından, 18: Muh - telif plâklar, 19: Haberler, 19,15: Hafif musiki, 20: Triyo Stüdyo sanatkârları ta- rafından, — 20,30: Stüdyo — orkestraları, 21,30: Son haberler. Saat 22 den;sonra Ânadolu ajansımnın gazetelere mahsus havadis servisi verile- cektir. ANKARA 19,30: Tayyarecti konuşuyor, — 19,46: Karışık müzik, plâk, neşriyatı, 20: Kar - piç şehir lokantasından nakil (orkestra) BÜKREŞ 12,35-15.,10: Plâk ve haberler, 18,50: Rumen halk müsikisi, 20: Haberler, 20,15: Plâk, 21,05: Sözler, 21,25: Yunan milli festivali münasebetile 22,15: Öperet musikisi. BUDAPEŞTE 16,50: R. Salon ork., 18: List musikisi, (19,30: Sözler, 19,50: Çingene musikisi, 20,50: Piyes, 22,30: Haberler, VARŞOVA 17,20: Şarkılar, 17,45: Sözler, 18,20: (Kentet koönseri, 18,50: Sözler, 19: Oda müsikisi, 19,30: Sözler, 21: Şarkılı salon kenteti, 21,45: Haberler, 22: Şopen kon- seri, 22,55: Haberler MOSKOVA 19,15: Sopran tarafından Rus sarkıları, 20: Mikrofon tiyatrosu, 22: Yabancı dil - lerle konferanslar. BERLİN 17,45: Koro şarkı ve ev musikisi, Yünan — musikisi, ' Y9 nor sopran seslerle-, 22,25: Plâk, PRAG 17,10: Bratislava —radyo arkestrası, 17,55: Çocuk tiyatrosu, 18,55: Muhtelif, 20,25: Askeri bando, 20,55: Pres bürodan teportaj, 21,35: Yaylı sazlar kuarteti. (Dva rak-, 22: Sözler, 22,25: Yeremixim ida - resinde Prag radyo orkestrası. VİYANA P8,10: Biür artistin nezdinde — reportaj, (18,25: Yeni Avusturya musikisi, —19,05: Muhtelif, 20: Haberler, 20,25: Leonka - vallonun «Palyaço» operası, 21,30: «Gian- ni Sehicei» adlı Puceininin- öperası, 26 Mart Perşembe İSTANBUL 18: Dang musikisi, plâk, 19: Haberler, F9,15# Hafif musiki ve sololar, 20: Sıh- hi konferans: Dr. Hüseyin Kenan Tuna - kan tarafından, 20,30: Stüdyo orkestrala- rı, 21,30: Son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu ajansının gazetelere mahsus havadis servisi: verile - cektir. Bir Doktorun Günlük Notlarından Çarşamba €) Bariton, sopran çift piyano ve akordeon, | 20: Org., 20,30: Ulusal neşriyat, 21: Ha-| (berler, 21,10: Alman - Yunan akşamı (Te- | Böbrek 1ltihabı ' Ve Tedavisi Belinde şiddetli bir sancı, ve başında tahammülsüz bir ağrı duyarak müracaat eden hastayı muayene ediyorum. Âğrı- ların mevkine nazaran daha çok böb- reklerde mevcut bir hastalığın taharrü- şiyetinden ileri geldiği kanaatine varı - | yorum. İdrar muayenesi yaptım. Lit - rede kırk santigram albomin mevcut - tu. Ayakta gezen ve rastgele gıdasım da fazla alan bu hastaya: | — Derhal yatakta istirahat tavsiye ettim. 2 — Yatacağı odanın derecei harareti 16-17 arasında muhafaza edilmesini söyledim. 3 — Süt perhizine başlattım ve diğer gidaları kestim. Hastalığın müzminleş - mesine mâni olmak için bu süt perhizi- nin haftalarca devam edeceğini ve sık sık idrar kontrolu yapıldıktan — sontra perhizden ancak o zaman vaz geçile - ceğini ve yemek hususunda hastanın ar- zularıma ailenin hiç bir zaman müma - naatkâr olmamalarını, hem ailesine ve hem de hastaya tehlikeyi işaret ederek tenbih ettim. Ağrıyan yerlere kuru ku- pa çektirttim, hardal kâğıdı yapıştırt- tım. ÂAğrılar zail oldu ve sıkı devam e- den perhizi neticesi hasta iki buçuk ay- da iyileşmeğe ve gıdasını artık mun- tazam almağa başladı.. (*) Bu notları kesip saklayınız, ya- hut bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapınız. Sıkıntı zamanımızda bu notlar Bi AA 'Üce K _,_.'_ ç hç |Bu Akşamki Pro'gram'“ Mart 25 e—i Balkan Oyunlarmın Doğurduğu Dava Atletızm Federasyonu Reisinin Bir Spor Muharriri Aleyhine Açtığı Davaya Dün De Devam Edildi, Şahitler Şayanı Dikkat Sözler Söylediler Şehrimizde yapılan altıncı Balkan oyunlarında milli atlet takımımızın so-, huncu olması.üzerine yapılan tenkit - ler münasebetiyle Atletizm Federas - yonu reisi Bürhan Felek tarafından muharrirlerden Ahmet İhsan aleıfhıne ibir hakaret davası açıldığını yazı—ms tık . Bu şayanı dikkat davaya dün ikinci evvelki celsede, Ahmet IMWMMŞ-' hitlerle isb leceğil : öüğlişnüş “ve mahkemeye bazı şahit isimleri vermiş- ti. Mahkeme, bu ispat keyfiyetini ka- 'bnlederek;ahı!hımceâııehıım- mişti.' heyetıreıııÖııuBeuııııbadenehu— lunmuş ve demiştir ki: — Büfede de satılıyordu, garson - lar tarafından tribünlerde de satılıyor- du. Bu büfeyi tutan stadın büfecisi- 'dir ve ayni zamanda klübün azasıdır. Esasen. stadyonmlarda böyle bir büfe- ye ihtiyaç vardır. Büyük müsabaka günlerinde ayak satıcılarımın — adedi fazlalaştırılır. O günler de öyle olmuş- tur, | İkinci şahit olarak eski Türkiye şampiyonlarından ve Tarlabaşı — Ma- liye Tahakkuk başmemuru Sudunı dinlenmiş ve demistir'ki: — Müsabaka günlerinde Hilâliah - mere iane toplamak için müsaade ve- rilmediğinden malümatım — yoktur. Yalnız stadda şeker, çiklet, simit ve bBuna benzer şeyler satıldığını gör- düm. Hattâ bımlardan birinin adı Me- nahemdir. Bunu diğer stadlarda da gö- rürdüm. Bana, on sekiz lira mı, yirmi beş Rra mı ne vererek şeker satmak inhisarını aldığını söyledi. Büfeci bu-| münasebetiyle kiralanmıştır . rasını olimpiyatlar belki federasyondan Çünkü müsabakaları federansyon ter-| tip etmiştir. Balkan oyunlarile stad sahibi Fenerbahçe klübünün — alâkası yoktur. Federasyon buraya on beş bin lira sarfederek tesisat yapmışstır. Bal- kan oyunlarında stadın bütün idaresi| federasyona aitti. Bündan sonra'gene eski Türkiye şampiyonlarından ve Emniyet San - değı mümarı Şinesi Reşit dinlenmiş - tir. Bu şahit de: — Kızılaya izin verilip verilmedi - ğini bilmiyorum. Yalnız müsabaka| günlerinde stadyom tribünlerinde şik- let, şeker, gazoz satıldığını gördüm fazla idi, demiştir. “ Bundan sonra dinlenen Kadıköy kız orta mektebi müdürü ve Kızıltop- rak Kızılay cemiyeti reisi Feridun çok 'sayanı dikkat şahadette bulunmuştur. Feridun demiştir ki: ' — Reisi bulunduğum Kızılay ce - |İmiyeti nizamnamesi mucibince, cemi- (yet dünyanın her yerindeki insanların hamiyetine her zaman müracaat ede- bilir. Biz, bütün felâketlere, yangın - lara, afata yardım etmekle mükelle - fiz ve insaniyete hizmet ediyoruz. Bu şerefli işi yaparken cemiyetin serveti- İni arttırmak için de elimizden geleni yapıyoruz. Olimpiyatlar bizde ilk de- fa yapılıyordu. Hükümet, büyük — fe- dakârlık —ederek bu — müsabakaları memleketimizde yaptırdı. Bundaki ga- ye, Türk iğine, komşu memle - ketler gençliğitin nasıl yetiştirildiğini göstermekti. Müsabaka gunknnâe bir doktor gibi imdadınıza WLştada Hilâliahmer gırsm, mevcudrydı—ıbırakılmıştır. Gi e- — e ı-—-.._--.w- S Alr AŞ Ş 5 .|Feridunun vaki olan şikâyeti üzerine Ayaksatıcıları her zamankinden de Ahmet İhsan Bürhan Felek ni bütün Balkanlılara göstersin, de - Ldî'l:. Kadıköy Kızılay cemiyeti — reisi Atıf, Türkiye İdman — cemiyetleri (ittifakı reisi Azize bir mektup yaza - rak Kızılayın himaye edilmesini iste < di. Çünkü stad sahibi olan Fener - babçe klübü, «biz bu işlere karışama - yrz. Bolkaın oyunhn wnmseb&ıylo d ti — ÂAzizden gelım cevapta «müraca- atınızı müvafık buldüm, Bürhan Fe- leğe müracaat ediniz. »deniliyordu. Atıfla beraber Bürhan Feleğe mü- racaat ettik. «Olamaz, intizam bozu « lur» dedi. — Biz, sahaya çıkılmıyaca- ğgını, hattâ tribünlerde bile dolaşıl - mıyacağını, kızların. sadece kapının arkasında — duracaklarını — söyledik. «Bu, beynelmilel bir iştir, ecnebiler — vardır, ecnebilerden para istenemez» —| dedi. Biz; para istemiyeceğimizi, iste- yenlerin kutulara para atabileceklerini söyledik, hattâ Balkan Festivali mü - nasebetiyle millt kıyafetleriyle şehri - mize gelmiş, Balkanlı dostlarımızın yanında Türk kızlarının da milli kıya- fetleriyle yer almalarının iyi olacağını bildirdik. Çök 'Yica ettik. Fakat kahul ettiremedik. Hattâ — son dakikada, belki red cevabımdan vaz göçer diye kızlarımızı hazırlayarak stadın kapı - sına gönderdik. «Hilâliahmere yar - dim ediniz» diye sokaklara levhalar astırdık. Fakat Balkan Festivaline ge- lenler sahaya alındığı halde bizim kız- Tarımız içeri bırakılmadı. Bilet alarak —| girmek istedik. Bilet de vermediler. Burada —makamı riyaset, bu işler için kimin izin vermek selâhiyeti ol- duğuünü sordü. — < | Şahit: # — Bize gösterilen makam Bürhan Felekti. Esasen bütün işlerle a meş - gul oluyordu. Ben içeri giremediğim için bilmiyorum, amma — mektebin penceresinden dürbünle sahayı görü « yorduk. Tribünlerde ayak satıcılari hattâ müsabaka yapılacak sahada müsabık olmaıyan bir çok kimse atla - (yıp zıplıyor, yatıyordu. Bu — suretle © “kadıu üstünde titredikleri intizamdan -|da eser yoktu.» Burada Ahmet İhsan, gazeteye ya- zılan ve davaya mevzu olan fıkranın, yazıldığını söyledi. Şabit de bunu te- yit etti. Davacı Bürhan Felek, şahidin ev - kendinde bu selâhiyet olmadığı için — Azize müracaat etmek lâzım geldiği - ni söylediğini bildirdi. Şahit, bunun aksini iddia etti. Şahıt müddeiumuminin bir — suali üzerine de: — Sahadaki ve staddaki intizamsız- — lığa federasyon reisi mâni olabilirdi « — dedi. t En son olarak Kadıköy Kızılay — cemiyeti reisi Atıf dinlendi. Bu şahit — de Feridunun sözlerini tekrar etti. Bundan sonra davaya mevzu olan makalenin, Bürhan Feleğin şahsına matuf olup olmadığının tetkiki için — ehli vukufa havalesine, © günlerde — stadda öteberi satan birinin şahit ola* rak celbine karar verilmiş ve muhake” döÜKÜN » ..ı.-.—iıluih ._._.:& N UY .:_luc*i..ıi"t EE A e me 31 mart salı günü öğleden sonrayâ — . |

Bu sayıdan diğer sayfalar: