9 Kasım 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

9 Kasım 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

"' 9 İkinci .l ocası sancı ile | ürken âşığile şampanya içen Vi_yana_ll kadın SU yaşına gelen Greta bu cinayeti, kocasının bütün varını yoğunu elinden aldıktan sonra, 40 yfışmdakı sevgilisine kavuşmak için işlemiş V,.Vî)'anııda altınış yaşında ihtiyar bir ının davası rüyet etmektedir. Bu kadın kocasını kırk yaşındaki sevgili- sine kavuşmak için zehirlemekle maz- Nundur, Avusturya gazeteleri cinayet hakkında şu izahatı vermektedirler: Viyanada Kertnerstrasse caddesinin Mmen ortalarında en mükemmel a - Partmanlarından bir tanesinin bod - Tum katında bir cesed bulunmuştu. Cinayet uzun müddet evvel işlen - Miş olduğu için, cesedin yüzünde tağ- Yirler hâsıl olmuş, ve tanınması müş- külleşmişti. Polis bir taraftan bu cinayetin faili- M arakne, diğer taraftan da apartıma - Hin sahibi olan 58 yaşlarında Hirtl'in Ortadan kaybolmuş olduğunu görü - Yor ve karısı 60 yaşındaki Gretanın ise inı bulmak için her hangi bir te- #ebbüste bulunmadığını müşahede e - derek Gretadan şüpheleniyordu. Viyana gazeteleri, mütalealarını şu şekilde yürütmektedirler: Hüdisenin sureti cereyanına geç - Meden evvel Greta ile Hirtl'in arasın- daki münasebetleri de tetkik etmek lâ- zim geliyor. Hirtl Umumi harbden evvel ve Fransuva Jozef zamanında Hâsaa a - layı zabitlerinden yakışıklı bir deli-- kanlı olduğu sırada sarayda verilen bir Tesmi kabulde Greta ile tanışıyor. Gre- ta © zaman ilk defa — monden hayata Biren genç bir kız olduğu için, parlak Gniformalı zabitin karşısında gözleri l_llnışıyoı. O akşam dans ediyorlar, birbirlerile tanışıyorlar, tabif sonraları Y?ndevulaı birbirini tâkib ediyor, ve nihayet bir sene kadar süren bir aşk h_ıyalındaıı sonra evlenmeğe karar ve- Tiyorlar, Hirtl'in ailesi evvelâ bu işe razı ol - Müyor, fakat evlâdlarının israrı kar « #ısında fazla temerrüt gösteriyorlar. _Nîhıye( düğün oluyor, Creta ken - disini muhitine fevkalâde müşfik bir Zevce olarak tanitiyor. Hattâ Hirtl'in Bilesi bir kaç kere delikanlıya: — Bu kızı almak istediğin zaman Müşkülât çıkardığımız için cidden mü- teessiriz, diyorlar. , Seneler geçiyor.... Fakat maalesef fasanların ahlâkları değişiyor. İ Hirtl kanrsını fevkalâde sevdiği i - $in, bütün varını yoğunu onun üzeri- he yapıyor: nitekim Kertnerstrasse'de- İ Mmuhteşem apartıman, cenubdaki bir aç çiftlik hep böyle oluyor, ve neva- Zişkâr Greta bir gün kocasının bütün Mallarına sahib oluyor. Kadın kocasından müstağni kalıp da Snu böylece mahvettikten snra mâhi- Yetinin ters tarafını göstermekten çe - hmiyor. Artık yaşları hayli ilerlemiştir. Hirtl harbden sonra askerliği bırak- Mış, ticaret sahasında hayli muvaffak imuş, fakat sonra buhranın tesirile birdenbire yıkılmış bir adam oluyor. aralık böbrek ve karaciğer hastalık- larına da yakalandığı için mariz bir hal Yor, Karı koca artık yalnız yatak odala« Tni değil dairelerini bile ayırmışlardır. tadam dördüncü katta otururken Hirt! karısı kiradan ziyan etmesin di- Ye, bodrum katındaki en küçük daire- Ye iniyor. Bir müddet de böyle yaşıyorlar. İn- ©e endamlı, sar saçlı, güler yüzlü, Müşfik GCreta artık ortadan kaybol - TMüş, onun yerine, abus, kır saçlı, şiş- :n bir mahalle karısı peyda olmuş - İşte bu, Greta, münhasıran kocası- M sevmediği iddiasile mahkemeye mü- racaat ediyor ve boşanma talebinde bulunuyor. Avuîıuryalılu kolay kolay hlik' kararı vermiyolrar. Hirtl de vaziyeti mahkemede bütün fecaatile anlatıyor. karısının . elinden mallarını ıklığ'ını söylüyor, derd yanıyor. bunun üzerine m:hlîmc kadının talebini reddedi - 'or. ” Kocasından kurtularak zengin bu' Macarla yaşamak istiyen Greta için tek bir çare kalıyor: kocasını öldür * mek. Ve bir gün kararını veriyor. Koca - sının yemeklerine zehir katıyor, ve a- damcağız ihtilâçlar içinde bodrum ka- tındaki odasında kıvranıp — dururken, Greta da yukarda yeni âşığile şampan- ya içiyor. Bu vahşi ve kalbsiz kadının tüyleri ürperten macerası şimdi bütün Viya- nayı işgal eden yegâne mevzüdür. Pencereden atılan valiz Lehistanda yaşlı bir yahudi bir gece | trenle bir yere gidiyormuş, Ayni kom- partımanda bulunan diğer bir yolcu da derin bir uyku çekmekte imişler. Bu arada kompartımana — gelen tren kontrolörü ortada gördüğü büyük bir valizin kumpanyanın nizamnamesine göre bağaja verilmesi lâzimgeldiğini hesap ederek yabudiye dönüp: İlk varacağımız — istasyonda bu valizi buradan kaldırıp fürgona götür menizi rica ederim demiş. Yahudiden cevap alamayınca da: — Size söylediğimi işitmiyor musu- nuz. Eğer cevap vermezseniz valizinizi pencereden aşağı atacağım. diye tek- rar etmiş.. Yahudi buna karşı da sükütu mu- hafaza etmiş, hattâ kontrolörün yüzü- ne bile bakmamış, Müfettiş bunun ü- | zerine hiddö&sinden ateş püskürerek va- lizi kaptığı gibi vagonun penceresin den aşağıya fırlatmış sonra da yahu- diye: — Ey hoşuna gitti mil Kendi ken- dine bu muameleye müstahak oldun. deyince: fütursuzca başını çeviren ya- hudi: — Benim neme lâzım. Valiz benim 'SON POSTA Kadın ıskeuılunca Aygır Fatma ne yapar? Kadınların cesurlarından kork- mak lâzım, daha cürmü meşhut kanunu çıkmadan genç güzel bir kadının kendisine takılan beş delikanlıya “ Reziller, çıkarsam yukarı ananız ağlar! , dediğini duymuş ve kahveye doğru fırla- || yınca, gençler de çil yavrusu gibi korkudan dağılmışlardı. Bundan bir müddet önce Son Pos -| tada çıkmış olan benim (Âygır Fat İ ma) adlı romanımı okuyanlardan bi - risi dün bana sordu: ” — Eğer senin (Aygır Fatma) şimdi sağ olmuş olsa idi, kadınlar asker o - lunca kendisi cephe gerisinde hizmete razı olur muydu? Gülerek cevab verdim: — Ben sana sorayım: Razı olur muydu? : — Hiç sanmam! — Tabit sanmazsın ya! Tanrının ıssız kırında Arab Zeynel, Topuz Sü- leyman, Yedibelâ Basri gibi üç yaman serseriyi tek başına döve döve onların bastırmalarını çıkaran ve sonradan ih- tiyar halinde elindeki bir sopa ile ti - yatro sahnesine fırlayıp bütün aktör- leri, perdecileri, çalgıcıları, seyircileri birbirine katıp onlara kaçacak delik a- ratan bizim rahmetli (Aygır Fatma) savaşta, cenkte hiç öyle cephe gerisi hizmetlerine razı olur mu? Ve sonra kendi kendime şöyle dü- şünmeğe başladım: Hey gidi rahmetli Aygır Fatma hey! Senin adına bakıp da önceden seni, eli bayraklı, sulu, vara yoğa saldıran, ter- biyesiz çarsız, yüzsüz ve bayağı bir mahalle karısı sananlar ne kadar al - dandıklarını sonra anlamışlardı. Ve hey gidi rahmetli Aygır Fatma hey, e- ğer senin adını taşıyan o roman, o za- man (Aygır Fatma) yerine meselâ (Na zenin Ayşe) adile çıkmış name molla- vâri kıtıpiyoz ve harcıâlem bir aşk ro. manı, yahud bayağılık tarafından bü- yükce bir macera hikâyesi olsa idi, şim- di sen de emsali misillü bütün diller - de destan olur, gezerdin! Ben o zaman (Aygır Fatma) yı ya- zarken icabında kadınların ve kızların içinden de babayiğitler çıkabileceğini; iyilik, insanlık, hak, fazilet uğrunda köşede bucakta ne yaman kadınlar, kızlar bulunabileceğini göz ve gönül |önünde tutarak (Aygır Fatma) ile bu İhususta kendisinden hiç de aşağı kal- mıyacak olan kızı (Zehra) yı romanın en gerçek kahramanları yapmıştım , (Aygır Fatma) nn başçavuş, kızı (Zehra) nın çavuş olduğu bir manga kadın askeri şimdi gözünüzün önüne getirin; bu ufacık manga, cephe ge- risinde değil, cephenin kendisinde ne- ler yapmaz acaba? Aka Gündüzün bazı hikâye ve ro - manları bir tarafa bırakılacak — olursa bizim tomanların yüzde doksan do- kuzu, şimdiye kadar kadını yalnız (Aslt), (Zühre), (Şirin), (Şahüzam), (Leylâ) ve nihayet Karagözdeki (Ben- li Leylâ) ve Orta oyunundaki (Şanlı Nigâr) rollerine çıkarmışlar; fakat bi- zim rahmetli (Aygır Fatma) gibi bir Ziraat bahisleri Tavuk meraklılarile bir hasbihal Bitlenmiş tavuklar nasıl temizlenir - Tavukları nasıl semirtmeli ve hangi çeşit tavuk beslemeli Ziraat ile meşgul olan okuyucula - rımızdan aldığımız sual mektublarına İziraatcı arkadaşımız aşağıdaki ceval- ları vermektedir: Bitlenmiş tavuklara çare: S — «Tavuklarımı iyi beslediğim !hllde ne yumurtlatabiliyor, ne de se- mürtebiliyorum. Bunun sebebi nedir?» C — Tavukların iyi beslendikleri halde hem yumurtlamamaları, hem de semirmemeleri ekseriya tavukların bit- lenmiş olmasından ileri gelir. Bitlenen tavuklar bir türlü rahat edemediklerin- den, aldıkları yemi yok yere harcayıp ne et tutar ve ne de yumurta yaparlar. Böyle tavukların kümeslerine 24 saat bir kükürt tütsüsü verdikten sonra te- miz bir badana yapmalı. Ondan sonra da tavukları hususi bir banyodan ge- çitmelidir: Bu banyoyu hazırlamak i- çin önce bir litre ılık suyun içine üç gram (Flörit dö Sodyom) ilâcından a- tıp eritmek lâzımdır. Ondan sonra bit- li tavukları bir bir yakalayıp - bu hesab üzerine kararınca hazırlanacak olan - bu ilâçlı suya batırmalı ve elle tüyleri- nin arasını karıştırarak burada iki da- kika tutmalıdır. Banyodan çıkan ta - vukları rüzgârsızibir yerde kurumiya bırakmalıdır. İcabederse bir kaç gün sonra bir banyo daha yapılabilirse de çok defa buna hacet kalmadan tavuk- ların temizlendiği görülür. Her halde tavukların gezindikleri bahçenin bir köşesinde ince kum, kül ve kömür to- zundan ibaret bir eşintiyi daima bu - landurmayı ihmal etmemelidir. Tavukları nasıl semirtmeli? S — «Tavukları en iyi semirtme yo- lu nasıldır?» rin enderi a bayanım! Ben daha geçende, yani bu meşhud cürümler kanunu çıkmadan bir kaç ay önce İmı;bulduki tramvay durak yer- lerinden birinde pek genç, pek körpe, pek güzel, pek temiz tirandaz bir ba- yancığın bir babayiğitliğini gördüm ki bu hali orada benimle birlikte gören - lerden hepsinin parmakları ağızlarında kaldı idi. Orada iki katlı yüksek bir kahve vardı. Kahvenin üst katında u- çarı kılıklı dört beş delikanlı oturmuş- lar; gelen geçenlerin bazılarile alay e- diyor ve gözlerine kestirdikleri genç kadınlara da lâf atıyorlardı. Derken, nasıl oldu, bir aralık tramvay durağına gelen o çok genç, çok körpe, çok güzel, çok temiz tirandaz bayancığa da sözle takıldılar ve galiba sözlerinde tartıyı da biraz aşırdılar. Bunun üzerine kız- cağız birden kaşlarını çatıp gözlerini onlara dikti ve bağırdı: — Rezil herifler, çıkarsam yukarıya ananız ağlar sonra! Kızın bu âni ve çok sert ihtarına kar- şı herkes şaşırdı. Fakat yukardakiler i- şi tekrar alaya vurmak istediler, O za- man küçük bayan hızla kahvenin ka - pısından — içeriye dalarken berikiler merdivenleri üçer, dörder atlıyarak o- radan çil yavrusu gibi dağıkdılar. Gözlerimle gördüğüm bu vak'adan değildi. Onundu. diye karşısındaki u- | (Kurt Ayşe), bir (Kaplan Kezban);|bir gün sonra duyduk ki bu küçük ba- yuyan adamı göstermiş. İçkinin zararlarından bahseden bir ayyaş bir (Atmaca Hacer) - yaratmışlar- dır. Ama diyeceksiniz ki sen, gerçek ba- bayiğitliğin tam birer örneği olan o mâhüd (Aygır Fatma) ile bu hususta .yan o civardaki maruf bir ailenin ma- ruf bir kızı imiş... Kadın, kız deyip de geçmiyelim dostlar; ben bugünkü kırk altı yıllık hayatımı bile bundan tam kırk bir yıl İçkinin vücuda zararları hakkında|anasından hiç de aşağı kalmıyan kızı|önce benden bir kaç yaş büyük olan eserler yazanların, konferanslar ve-| (Zehra) yı nerden bulmuşsan bul -|mekteb arkadaşım bir kıza borçluyum. renlerin ekserisi hiç içki içmemiş olan-|muş, onları romanına kahraman yap-|310 yılının büyük zelzelesinde kız oğ- lar ve içkiye tövbe edenlerdir. mişsın; Kâkin herkes senin gibi, İstan- lan beraber, içinde okuduğumuz o İçki içenler arasında içki aleyhtarı|bul için pek nâdide sayılan o tipleri|koskoca mektebin altında beni pastır- olanlar bulunmaz.. nereden bulup da meydana çıkarsın ma gibi yamyassı olmaktan kurtaran Almanyada altmış beş yaşında bir | ve herkes senin gibi Tanrının günü (İs- |işte o, mâhüd ve babayiğit (Aygır Fat- doktor, içkinin zararları isimli bir ki-|tanbul kazan, ben kepçel) deyip bü-|ma) nın kızı, kabadayı kızı (Zehra) tap neşretmiştir. Bu adam Almanyada|tün köşe bucağı fellek fellek dolaşıplolmuştu. Şimdi demek istediğim şu ki çok içki içmekle tanınmıştır. Ve kitap|böyle enderin enderi tiplerle nasıl şe-|böylesi cephe gerisinden kaçıp, cephe- çıktıktan sonra da içkiyi gene terket- memiştir. refyap olsun! Hangi nüdide a bayım, hangi ende- nin tâ kendisine can atar. Osman Cemal Kaygılı C — Tavuklar ya serbest veya ka « — ıpalı surette beslenerek - semirtilirler İKapalı beslenen tavukların çok defa iştahları da kapandığından yarı yolda, semirmekten kaldıkları görülür. — Biş — yere kapanarak beslenecek tavuklara onun için daima pek çeşidli yem ye « |dirmek lâzımdır. Bundan başka böyle beslemede tavukların yağı ile eti kaye naşmadığından lezzeti ve kokusu fe « nalaşır. Bizce en güzel besleme yolu tavukları — serbest gezmiye bırakarakğ sadece yemlerine fazlalık — vermektir, Bunun için başta misir olmak üzere bil hassa sofra artıkları ve hele barsak v& işkembe kırıntıları pek elverişlidir. Gex zinen tavukların iştahları kapanmıya « — cağından verilecek yemi severek yem ler ve vücudlarına #siniştirirler. Yirmi günlük serbest besi kâfidir. Hangi cins tavuklar daha iyidir? Bunu soran okuyucumuza kestir « me bir cevab verilemez. Her cins ta « vuğun kendine göre bir iyiliği vardır. Tâkib edilecek maksada göre seçile « cek cins değişir. Her cins tavuk ken « di yurduna göre yetiştirilmiş en iyi tas — vuktur. Bizim şartlarımıza az çok uy « gunlüğü bulunan - cinslerin başında (Legorn) gelir, çok yumurtlar bir ırke tır. (Rot aylant) cinsi de kırmızı renk« lerile gösterişli bir tavuktur. Hem yu« murtaya, hem semirmeye elverişlidir. (Viyandot) ırkı kışın yumurtlıyanlara dan olduğu için tavsiyeye değer. (Plimut rok) cinsi bizde çok yayılı miştir. Yavruları çabuk büyür, pilig yetiştirmeğe iyi gelir. Islâh edilmeki şartile bizim yerli tavuklarımız da het auzuya elverişli tavuklar olabilir. ÇİFTCİ Sonu hapishanede biten bal ayı seyahati Sofyada Mihul Teodorof isminde 2 4yaşında bir polis memuru geçemi pazar günü evlenmiştir. Polis yeni kan risile ufak bir bal ayı seyahatine çılkı mak için bir çare aramış ve en sonunda — şu şekilde hareket etmeğe karar ver« miştir: Mensup olduğu daireden bir meve kufu Karlovaya götürmek için bir ve» sika almış, karısını da mevkuf gibi göstererek trene binmiştir. Yolculuk — Karlovadan bir istasyon evveline ka- dar çok güzel geçmiş, fakat Karlovas da tren durur durmaz, polis direktörü gelerek polisi karısı ile birlikte yakar layıp tevkif etmiştir. j Meğerse tren kontrolörü mevkuf i. le polis arasındaki cilvelerden şüphele- nerek telgrafla polis direktörünün nas zarı dikkatini celbetmiş imiş. Bal ayı seyahatine çıkan biçare — çift seyahatlerini hapishanede ve bir- birlerinden ayrı olarak ikmal etmişler. a Amerikalılar lisanlarını küfürden kurtarmak istiyorlar uğu maddeler mucb : a söz Azalarındağ mk&;n cezaları almayı kararlaşı — tırmıştır. Yapılan pıopncınddlîı n_[ı. ? men cemiyete ancak bir kaç yüz kişi girmiş ve onların da ekserisi istifa et - mişlerdir. Cemiyetin reisi muvaffakie yetsizlik karşısında: j — Ne yapalım millet küfürden hoşe — lanıyor demiş, ve hükümete verdiği bir istidada hakaret maddelerinin ceza kanununda suç olmaktan çıkarılmalar rını istemiştir. —— ; proğramına koyd

Bu sayıdan diğer sayfalar: