30 Nisan 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

k—, ',"A.. . SN e Z d Ka EÇE d Te a aC z a a ÖL L Y 1 İTTİHAT İngilizler İttihat ve-Terakkide 6;' sene Id üncü kısım VE TERAKKİNİN SONU Talât, Enver ve Cemal nasıl kaçtılar, nasıl öldüler ? Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen saklandığım yalıyı işgal No. 19 — etmek istemişler ve beni hayli telâşa düşürmüşlerdi Burada bir hayli kaldım ve ihtiya - kendime, tavana kadar yığılı du- Tan yatak ve yorganların arkasında bir Yer Yaparak oraya çekildim. Mutlaka odayı açmak isteseler dahi açtıkları î:man_, kendilerine söylenilen şeyler- karş“üşacaklar ve daha ileri gitmi - 3'?C’Ekl_erdi. Fakat, ona hacet kalmadı, İr müddet sonra, odanın önüne gel- dfler_ Kalfa, Ermeni tercüman vasıta - | kendilerine lâzım gelen izahatı Verdi, onlar da çekilip gittiler. Lehlike geçmiş, fakat, belâ atlatılmış değlidi. Bir kere yalının işga! edilmesi €na, sonra da bu güzel saklanma sara- n mahrum oluşum berbad bir Şeydi! ABlma da bir çare bulmak lâzımdı. kadar düşündükten sonra bir plân yaptım: Sezai Beyin kızı, Kollej- & Bilizlere bir tavsiye alacak, gi- İP onlarla konuşacaktı, Bir Aldülha- a adamının, bir Amerikan mekte “ #kuyan ve yalıda yalnız yaşıyan, İngilizce bilen kızını İngilizlerin 12 etmemeleri tabil idi. Evin ye- ğauîıe ğahîbî ve sakini olan Savniye ha- hîtti,n u plân dahilinde, yalıyı da, «Mu- Medi! Büzel Taha İs uu hâdiseyi de atlattıktan sonrâa, bir b det, rahat rahat, dışardakı bu son Tlnanın da geçeceği günleri bekle - m_î;mzm gelen mağlübiyetin, büyük çölü ası, bizi, birdenbire, büyük bir UN içerisine atmıştı. Bu çölde, Sezai yin beni gılîa:jçm Büzel ve sakin bir vaha oldu. K a-haftalarca, hattâ aylarca, ben “dat rahat oturdum. Ekmek elden, su ri ;len: Yaşayıp gidiyordum, Gerek ha- Şle siyasi ve gerek ailemle hususi te- itibarile de pek iyi idim. Fakat; &yat böyle değildi. Gerek sulh, gerek arb esnasında daima parayı istihkar €rek, idealistce çalışmış olan ve ha- Yatını çalışmakla kazanmayı seven bir için yeni şartlara göre yaşama - Din çaresini de düşünmek lâzımdı. O te"_alîil'da bana hayli mühim ve muli - nçhf kıymetler biçilirdi. Tevfik paşa Ferit paşa hükümetlerinin değişme E larında bir dereceye kadar serbest- € gezerken bir gün tramvayda ittihat- ardan bahseden tanıdığım iki insan- d_.n_ biri bana yüz bin - elile koymuş Bibi tam yüz bin! - lira kıymet biçiyor- cğ Bunu kendi kulaklarımla işittim! Senelik meşrutiyet hayatımda ya - ü ildiğim yegâne tasarruf, iki bin li- k?-dar bir şey olduğu halde bana böy ir kiymet biçilmesi, beni siyaset - > hefret ettirmişti. Tramvayda ko - UŞan bu iki adamın ikisinin de bu Yüz bin liralık kıvmette ittifak etmele- h__ Ha e ğ iğmaşe e eee g Ça AŞ gaaŞi ea ŞA GA AA FAL GS DE VO F* Nöbetçi EFczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şımlardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Sârım). Beyazıtta: (Asa - — Üör), Fenerde: (Hüsamcddin). Şehremi - Dinde: (Hamdi), Karagümrükte: (Fuat). Samatyada: (Rıdvan). Şehzadebaşında: versite). Eyüpte: :Arif Beşir), B - Mminönünde: (Beşir Kemal). Küçükpazar- da: (Hulüsi), Alemdarda: (Sırrı Asim). Bakirköyünde: (Hilâh. Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl taddesinde: (Galatasaray). Tü- Nelbaşında: (Matkoviçi, Galatada: (Ye- O, Fındıklıda: (Mustafa Nail). Cum- huriyet caddesinde: (Kürkciyan). Kal- yoncuda: (Zafiropulos). — Firuzağada: (Eîtuğrul). Şişlide: (Asım), Beşiktaşta: (Süleyman Recep). Roğasiçi ve Adalarda: — Üsküdarda: (İmrahon), Sarıyerde:- (Nu- Tİ). Kadıköyünde: (Büyük), (Üçler). Bü- | Yükadada: (Şinasi Riıza). Heybelide: amcayı» da kurtarmakta gecik -| davet etmiş olduğu yalı, be- | dlanmış olduğu noktasında aralarında ihtilâf vardı. Birinin malümatına göre men'i ihtikâr komisyonunda, diğerinin malümatına göre de, kâğıt dalâverelerinde kazanılmıştı. Her ikisi de gayet iyi bildikleri için niha - yet aralarında uzlaşmışlardı: Hem o- radan, hem de buradan kazanılmış - tı! On senelik inkılâb hayatı içinde ev- velâ, muallimlik, muharrirlik, muha - birlik etmek, kitab yazmak, sonra da meb'usluk ve başmuharrirlik yapmak suretile çalışa çalışa kazandığım haya- tımın bütün tasarrufu, kâğıdın düşmesi sayesinde ancak iki bin lira bir şeyken insafsız insanların, vatandaş namusu - na hiç bir kıymet vermeksizin, tram - vayda, arkamda, kulağımın dibinde bu tarzda konuşa konuşa ve benden bık - tıktan sönra da başkalarını dillerine do- laya dolaya, dadikodu zevkini tatma - ları, bende siyasi hayata- karşı son his- lerimi dahi dondurmağa kâfi gelmişti. İnsanların hayatlarını siyaset sahasın- da kazanmıya mecbur olmaları kadar fena bir şey olmadığına kat'i bir kanaat hasıl etmiştir. Bu hayattan artik iğreni- yordum, Namık Kemal edebiyalının kalblerimize sokmuş olduğu vatan a - harb esnasında | rine rağrneh, bu paranın nerden top -|teşi ile, hak ve millet yolunda atıldığı- miz mücadele hayatının yegâne mükâ- fatı, böyle, herkesin düşman karşısın- da göğsünü süngüye açtığı ve cephe gerisindeki insanların da sefaletten kı- rıldıkları bir zamanda- benim dala- vere ile para babası olduğum ithamın- dan ibaret kalmıştı! O günlerin hisliliği arasında artık siyasi hayattan istikrah ederken zihnim de kendime başka bir iş, siyasi olmıyan bir çalışma sahası aramıya- başlamış - tım. Bu sırada karımın akrabası olan ve kendisile çok seviştiğimiz bir dost, ba- na bir iş teklif etti; bu dost, eski Yıldız kumandanı Şevket paşanın oğlu Maz- har ve teklif ettiği iş de Şevket paşa- nın Kayışdağı, Küçük ve Büyük Bak- kalköyleri arasındaki geniş arazili çift- Hği kira ile tutarak müştereken işlet - mekti. Çiftliğin içinde hayvan halinde hayli sermaye bulunduğu ve bizzat iş- letmekten âciz bulunan Şevket paşa da bunu bize gayet ucuz bir kira ile kira- lamıya razı oldüğü için, iş fena bir şey değildi. Ben de zaten siyâsetten bık - |mış, Halk içine girip halktan bir parça insan olarak yaşamıya karar vermiş bulunuyordum. Teklifi kabul ettim. (Arkası var) <am L İstanlîı:l Belediyesi İlânları I kağı da 11, 13 No.lı ev 23, 47 No.lı ev kağında 25, 51 No.lı ev 38, 59 No. il ev Ortaköy Mecidiye mahallesinde eski 3. 5 No.l1 ev Aranvulköyünde Lütfiye mah. Elçi No.,l1 ev No.l1 ev Arnavutköyünde Lütfiye mah. Aralık No.lı &v Efen'li mektebi binası Arnavutköyünde Lütfiye Mahaliesinde 12, 25 No.lı ev ayrı ayrı kiraya ver.lmek üzere açık Encümende bulunmalıdırlar. (.) * olanlar 112 lira 50 kuruşluk ilk teminat * işi açık eksiltmeye konulmuştur. Bu işe dırlar. — (2170) Arnavütköyünde Lütfiye mahallesinde Ayazma <©- Arnavutköyünde Lütfiye mahallesinde Elçi sokağında gokağı_nda 8 No.l1 Metidiye mektebi b.nası, Eyüpte Cami sokağııda 31 No. h Ebtssiat El. me' tehi Arnavutköyünde Lütfiye mah. Elçi sokak 29, 67 N. ev Arnavultköyünde Lütfiye mah., Öa sokak 14,39 No.lı ev Arnavu.köyünde Lütfiye mah. Ayazma sokak i0, 21 Anadoluhisarında Set üstü sokağında Muhaşşı Sinan şamba günü saat 14 de Daimt Encümende bulunmalıdırlar. Arnavutköyünde Lütfiye mahallesinde Ayazma so- Arnavutköyünde Lütfiye mahallesinde Elçi sokağında Arnavutköyünde Lütfiye mah. Küçükayazma sokak Senelik muham- İlk men kirası teminat 60 4,50 47 3,60 72 5,40 72 5,40 vapur iskelesi 144 10,80 .B8 2,70 418 3,60 80 6 sokak 27, 55 36 2,70 60 4,50 80 6 sokak 10, 15 60 4450 36 2.70 Aaralık sokak 'T 5,40 Yukarıla semti senelik muhammen kiralarile ilk teminatları yazılı olan mâüâhaller teslim farihniden itibaren 9i 8, 939 veya 910 Mayıs sonuna kadar uritırmaya komumuştur. Şartnameleri Levazım Müdürlüğünde görülebilir. İstekli er h. zelarındı göster.len ilk teminat makbuz veya mektubile beraber 7 Mayıs 907 Cuma günü saat 14 de Daimi (2-08) Senelik muhammen kirası 1500 lira olan Floryada Sular_ş.ron adlı plâj teslim tarihinden itibaren 1 ci teşrin 937 sonun a kadar kiraya verilmek üzere açık art- tırmaya konulmüştur. Şartnamesi Levazım Müdürlüğünde görülebilir. İstekli mektüp veya makbuzu ile 19/5/937 çar- (B.) — (2417) * Karaağaç müessesatı soğukhava depo suna tüccar tarafından konulacak tah - minen 40000 teneke krema, yoğurt ve p eynir tenekelerinin lehimlenmesi ve yalnız peynirlerin bu deliklerden zayi e yledikleri salamurayı ikmal tahminen 619 İira bedel tahmin olun - muştur. Şartnamesi levazım müdürlüğü nde görülebilir. İstekliler 2490 No. l1 kanunda yazılı vesika ve 46 lira 43 ku ruşluk ilk teminat makbuz veya mektu- bile beraber 6/5/937 perşembe günü saa t 14 de Daimi Encümende bulunmalı - eylemek kuruş, kuştüyü ve yatak takımları da Pazarları. KUŞTÜYÜ KULLANMANIZI TAVSİYE EDERİZ Hem sıhhatinize faideli, hem de kesenize elverişlidir. Kuşlüyü yastlık 100 çok ucuzdur. Kuştüyü kumaşları var- dır. Fabrika ve deposu: İstanbul Çakmakçılar Sandalyacılar sokak Tel. 2327. Salış yerleri:. ANKARA, İZMİR, BEYOĞLU Sümer Bank Yerli Mallar d y #a lür ” G e #i x an | Ova köyünden Dalkıhç]amî Tosun, "Paşkıranların Zehre kızı, Çamitbe: SiT- tımdaki Buzpınardan su alırken gör - zun, siyah kirpiklerinin gölgelediği iri, lâcivert gözleri, sıhhat fışkıran yüzü - 'nün en güzel kaynakîarıydı_.. Usturıdeı 'binbir dağ çiçeği bulunaa "D'T basm:fı l dan dikilmiş belden büzgülü entarisi; |-mevzun vücudunun ana hatlarını örte- 'memişti, güzelliği dillere destan olmuş- | “Au, civar köylerden - kınalı öküzlerin çektiği yeni kağnılara binerek onu is- | temeğe gelenlerin sayıs: pek çoktu.. Fğl' İkat Zehrenin anası babası nedense bir türlü genç kızı kimseye vermiyorlardı. Tosun bunları Güleç Mehmedin kah - vesindeki akşam toplantılarında — köy delikanlılarından duymuyor değildi, fakat Zehre kız, onun yüreğinde bu- günkü kadar yer etmemişti.. 'Zehrey'ı görünce şaşırmış, sanki olduğu yere mıhla çakılıvermişti. Dünya gençlerine omuz silken Zeh- re kıza gelince: Bir elinde küçük kalay- li bakracı, öteki elinde xzıpkırmızı tes - tisile köy yolunu tutarken arkasına bakmaktan kendisini alamamıştı.. Ehh! Tosun da ihmal edilir delikanlılardan değildi, köyün geniş mer'alarına sahip tok doyum bir ocağın biricik oğluydu, çalışkandı, köşesine, bucağına, sağmal- lardan tavuklara varıncıya kadar bü- tün çiftlik hayvanlarına pek bağlı idi. Şeceresi malümdu, AÂrap atlarından başlıyarak, midilliye varıncıya kadar renk renk, boy boy atları vardı. İçle - rinden Bora dediği kır atını pek sever- di, ona binmek, ovalarda rüzgâr gibi uçmak, tepelerden şahin gibi süzülmek pek hoşuna giderdi. Pınar başındaki karşılaşmadan son - ra Tosun Boradan inmez olmuştu. 'Tosun her gün Pınar başına gidiyor, orada, kıvrakça gidişim — unutamadığı Zehre kızın hayalini arıyordu. Tosunun bu ardı arası kesilmiyen sü- rekli gezintileri, yiyecekten içecekten kesilmesi, günden güne solması. Dal- kılıcı tasaya salmıştı. Kardeşinin oğlu Ceylânın karısı — Halimeye ilettiğ! habere bakilırsa Tosun, her — gün Çamlıbel kesiğine kadar gidiyor, orada dikeliyor pınara baka baka içten gelen yanık bir sesle: Elâ gözlü Zehrem benim Gördüğüm gün oldum senin Dallı güllü anterinle Gözümdesin şimdi henim. Şarkısını söylüyormuş. Dalkılıç, gö- rünmiyen dertlerden korkardı. Bunun çekinecek bir yönü yoktu. Karısı Ha- lime ile başbaşa verdiler, Tosunu ever- meği düşündü!'er. Zehrenin babası Taş- kıran, köylünün sevdiği saydığı, ça - lışkan, namuslu bir adamdı. kaybetmemek lâzımdı, o günün akşamı soy sop bir olarak Taşkıranlara gitti- ler, hoş beş'en sonra Zehreyi Tesvra istediler, Taşkıran tereddütsüz «evlât sizindir» dedi, hemen buz gibi koruk şerbetleri içildi, her ağızdan «kutlu ol- sun» dilekleri yükseldi. * Düğünde şehirden gelen incesaz ta- kımile köy yerinden ovnamıstı, deli - kanlıların bir kısmı «ağam, biz peh - divan, davul zurna isteriz» demişlerdi. Dalkılıç, onları da kırmadı, pehlivanla- ZEHRANIN T müştü, Zehre, ne güzel bir. kızdı... U-[ Zaman! Yazan: M. Saime lar, zerdeler döküldü, fakirler giydirilk — di, içkinin her türlüsü Pınar suyu gibi harcandı, Tosunun sevincine sonuç — yoktu, Zehre aylardanberi sürüp ra gülmezliği bitmişti, şen baharın altı OSUNU — gelen ka 4 mayısında Tosün Zehresine, Zehre To- sununa kavuşmuştu, iki gönüllü ayla: rin geçtiğini duymadılar. * Güleç Mehmedin Çaybaşındaki kah- z vesinin önü pek kalabalıktı, dört beş_ jandarma silâhlarını afaçlara —asmış, köy muhtarı ile konuşuyorlardı, elle« rinde tomarla beyaz kâğıtlar vardı. Ha« vadis çabuk ucuzladı, yer yer hasır İs« kemleler üzerinde oturanların kafaları bir tek noktada toplanmış anlatıyorlara dı: Almanlarla, Avusturyalılarla bir ol rauşuz, ... doğumlular silâh altına alıs nıyormuş. Tosun, askerdi. Dalkılıç, Has — lime bu yeni millet düğünü için gena başbaşa verdiler, Tosunu bugüne ye « ." - ğ a tiştiren Tanrıya şükürler ettiler. Zeh- — — re, uzun hayatın boyunca sıralanmış — kar gibi beyaz sıvalı odaların hepsine telâşlı telâşlı girip çıkıyordu, belli ki pek üzülüyordu, hiç yüksünmeden kır« — ı mızı atlas bohçanın içine Tosunun bir« birinden kıymetli bürümcük gömlekle- rini, dört köşesi sırmalarla işlenmiş çevrelerini, el yüz sildiği kılapdanlı havluları, yapağı ve tiftiğin özünden işlenmiş ipliklerle örülmüş verleştirdi, bunların hepsinde Zehre- nin göz yaşları vardı, her şeyi dağar « cığa konuldu, ertesi günün sabahı idi, Tosunun da içinde bulunduğu büyücek bir asker kafilesi, köy halkı tarafından Çamlıbel kesiğine kadar geçirildi. E- — vinin hayatından, Pınarbaşında Tosü- nun ilkildiğini yordu. Ayrılığın ilk haftaları, oğullarını aş- kere iletenler arasında «Allah kavuş « çorapları — 4 gören Zehre ellerini gökyüzüne açmış, Tanrıya dualar edir tursun» gezileri ile geçti. Derken mek- tuplar yağmağa başladı, yüzler güler oldu.. Üç ay pek düzenli gelen bu mek- tupların arası birdenbire kesildi, bu Hal Bayan Fa'imeyi, hele Zehreyi ne kadar üzüyordu. Dalkılıç dışarıdan ge- lirken, sedirin üzerinden onu gören — Halime hemen seğirtiyor, bakısj;arile Tosundan haber arıyordu, Halime bir — gün, gelin kızın pek üzüntülü olduğu- nu, töp yüzünün söbüleştiğini, iki canı ile kendisini avutmak için pek ağir iş- — lere kalktığını gördü, sonra yalvarır Fibi Dalkılıcın yüzüne bakarak «Neao- lur, Tosundan haber geldi deviver, ol- — maz mı?» dedi. Dalkılıç derin bir iç çekmesile mu -- — kabele etti. Songünlerde onun da o -« — — muzları düşmüştü, gece el ayak çekile — < dikten sonra kırlara açılıyor, geziyor, — uyumuyordu, uyuyamıyordu. Bu hal — Halimeyi kuşkulandırmıştı, fakat bir — türlü sormağa dili varmıvordu. Bir sabah Dalkılıç, kolları sıvalı, çı;»._ v tırdıyarak yanan ocağın başına geldiği zaman Halime ona bir müjde Zehreni'n odasına girdiler. Kezban ebe ona abani bir kundak u- verdi. zattı, Dalkılıç kutsal bir şeye el uzatır. kaldırdı; — şimdi gözleri dolmuştu, titriyen bir ses- — — gibi yavaşça yüz örtüsünü le yavrunun kulağına «Tosun» dedi. Gölgelerin toplandığı köşedeki yatak- — ta Zehre yatıyordu, hıçkırıklarını dü- — .' rın ” ularını getirtti, davetlile

Bu sayıdan diğer sayfalar: