7 Şubat 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

B hç aa S aadak — | lerine karşı kapamak. Dünyada en büyük “cezanın bundan ibaret olduğunu da bu <T v - e TUT — nâa nüfuz kavgası diyebiliriz. Böyle şahsi V dayayıp birbirlerile uğraşmıalarına — tay İstiklâli, Hatay Türklerinin Türk ola- - Tak saadetlerini temin ve Türklerin Türk ğ Tilmiştir. | lâ. Yapmazlarsa, daha doğrusu bu pren- - kiyeye hiyanet etmiş olurlar. — hiyanet edenleri hiç bir zaman affet -| - miyor. Ön beş sene evvelki muzafferiyet, & . bir - ki bu & Sayla: SON POSTA 'J—“: y t İ Hergün Hatay Türklerinin Bilmeleri | Lâzım gelen şeyler — — SCYazan: Muhittin Birgen H mes'ud ve refahlı bir hayat ver- mek için Türkiye cumhuriyetinin ne Za- mandanberi sarfettiği emeğin derecesini izaha hacet yoktur. Emek, fedakârlık, gayret, hülâsa, her ne yapmakx İlâzımsa bunu yapmaktan çekinmiyoruz. Fransa ile sıkı münakaşalardan sonza, bizim gö- rüş tarzımızı, rejimin tatbikatı ve inti - hab meseleleri hakkında da Fransaya kabul ettirdik. Bu, davanın ikincı safha- sında da muvaflfak olmamız demektir. Türkiye, bütün bunları her şeyden ev - vel Hatay Türklerinin saadeti ve bütün Hataylıların da refahları için yapıyor. Fransanın fiilen elinde tuttuğu bir mem- leketten, Türkiyenin himayesi ve garan- tisi altında bhir parçaya istiklâl verdir - menin ne demek olduğunu Hataylıların ivi bilmeleri lâzımdır. Bu iş çok güçtü; Türkiye akil bir siyasetle bu güç işi ba- şardi. Bu, Hataylıların çok iyi takdir et- meleri elzem olan bir nimettir. Onların her şeyden evvel bunu öğrenmeleri lâ- zımdır. * Fakat, Hataylılar milli bir şuur içinde tam bir ittihad göstermiyecek olurlarsa, yani Hatay Türkleri aralarında ufak te- fek, miskince şahsi ihtilâfları bir tarafa bırakıp, Türkiyenin gösterdiği milli bir- lik ve milli kucaklaşma yolundan gitmi- yecek olurlarsa Türkiyenin sarfettiği e- mekler berhava olmasa bile - ki biz bu emeklerin berhava olmasına hiç bir za- man mahal bırakmayız - bir taraftan bı- zim işlerimiz güçleşir, diğer taraftan da bizzat Hataylılar, ellerine geçen 'nimet- lerden hakkile istifade etmiş olamazlar. Bunun için, Hataylıların ikinci derece- de öğrenmeleri lâzım gelen şey de şu - dur: Kendi aralarında mevcud olmuş ve- ya olabilecek her nevi şahsi ihtilâfları bir tarafa bırakıp birbirlerile tam bir ittihad ve sevgi ruhu içinde kucaklaş - mak. Hataylılar bunu yapmıya msecbur- durlar ve Türkiye onlardan bunu isler ve günün birinde onlara sual sormasın: ve bu prensiblere muhalif hareket edenleri «mes'ul eltmesini» de bilir. Bu nokta üstünde ısrar etmemiz lâ - zımdır; biliriz ki Hatay küçük bir yer - dir. Küçük yerlerde büyüklük iddiası gü- denler çok olur. Bu gibilerin ötedenberi alışmış oldukları bir ayun vardır ki bu- bir nüfuz hırsı yüzünden, bir takım in - sanların arkalarını ya şu veya bu tarafa | ve bu arada Hatayın milli menfsatlerini u- nutmalarına bilhassa orası için Türkiye hiç bir zaman razı olamaz ve hiç bir za- man müsaade edemez. Bu bakırmdan her kimin kabahati ve mes'uliyeti varsa gün gelir, cezasını çeker, Bu söz Hataylıların kulaklarında küpe olmalıdır. * Hatay rejimi, Hatay istiklâli Bay X veya Bay Y in şahsi menfaat sevdaları- bDa düşmeleri için verilmiş değildir. Ha - olmıyanlarla ne güzel anlaşabilecekleri- nin bir nümunesini gösterimek için ve - Türkiye bu maksadla çalıştı, Hataylılar da bu maksad uğruna ittihad etmelidirler. Eğer bunu yaparlarsa ne â- sib hilâfına hareket eden bir kaç Hataylı zuhur ederse bunlar Türklüğe ve Tür - Herkes ve bu arada böyleleri öğrenmiş olmak lâzım gelir ki Türklük, kendisine Türkiyede her günahı affetti, hiyanet gü- nahını affetmedi. Yüzellilikler namı al - dında maruf olan hainlerin nasıl büyük sefalet — içinde — süründüklerini bilmiyen — yoktur. Dikkate — lâyıktır adamlara verilmiş olan ceza gayet basit oldu: Vatan kapılarını yüz - yüz elli serserinin çektiği sefalet pek gü- zel gösterir. * Bütün Türkiye Hatay işlerini- büyük bir dikkatle takib ediyor. Orada kimin | | vazilesini dürüst yaptığını, kimin yap -| ataya, oradaki Türk kütlesi için |teş gibi pasları, şütleri ve kafa vuruşları Resimli Makale: DE Jik adım meselesi.. $E nilen dakikada istenilen hareketi yaparl hazlardan bir nümunedir. e— ” Bazı cihazlar vardır, bir defa âyâr edildikten sonra iste- bozulmadıkça otomatikliklerine halel gelmez. İnsan bu ci- ar, el sürülüp âyâr İyi harekete alışan çocuk iyi hareketi, fena harekete alı- şan çocuk fena hareketi tekrar eder. Âyârının değiştirilme- si çok güçtür, senelerce ihtimam ister, çocukta ilk adıma dikkat ediniz, afkası gelir. Genç İngiliz Kızlarından mürekkeb Futbol takımı İngilterede (Bir oynıyan bir daha oy - namaz) isimli bir futbol klübü vardır. Takımınin bütün âzası genç kızlardır. A- olan bu takım maçlarda su gibi akmakta- dır. Mevzun vücudlarını bir kat cazibe- leştiren gülümsemeleri, oyunlarını sey- redenleri âdeta mesteder. Onlara bak « maktan gözleri o kadar kamaşır ki, topun nereye gittiğini fark bile edemezler. taydaki ittihad vazifesi, Hataylı için en büyük vazifedir. Buna muhalif hareket etmek de Türklüğe hiyanet olur. Şu halde, Hataylıların üçüncü dere - cede bilmeleri lâzım gelen şey de şu ©- lur: Türklüğe hiyanet demek olan ge - çimsizlik, şahsi menfaat peşinde koş - mak, nüfuz kavgasına düşmek gibi fe - nalıkları kim irtikâb ederse Türkiye onu görecek, bilecek ve zamanı gelince onun yakasına yapışacaktır, Türklüğün kolu uzundur. Türklük, kendi ana prensiblerine karşı gösterile - cek sadakatsizlikleri affetmez ve uzak- lara kadar uzanan kolunu kaldırıp Türk- iüğe karşı sadakatsizlik gösterenlerin ce- zalarını vermeğe her zaman kadirdir. * Yukarıdaki satırları mevcud şu veya bu tarzdaki sadakatsizliklerden dolayı yaz- mıyorum. Hataylılara, sır? nazari olarak ve umumi surette hitab etmek ve onlara vazifelerini hatırlatmak için yazıyorum. Bütün Hataylılar, bu sözleri iyi dinleme- lidirler. Muhittir Birgen SOÖZ ARASİINDA | HERGÜN BİR FIKRA Islik çalanları alkışlıyorum Tiyatroların birinde gayet fena bir piyes oynanıyordu. Bütün seyirciler ıslık çalıyorlardı. Yalnız bir tek kişi ellerini birbirine vurarak alkışlıyor- du. Yanında oturan kendini tutama- dı, sordu: — Herkesin ıslıkla karşıladığı tu piyesi siz neye alkışlıyorsunuz? Alkışlıyan cevab verdi: — Ben de herkes gibi ıslık çalmak istiyorum ama, ıslık çalamam, ıslık çalamadığım için de ıslık çalanları alkışlıyorum. * —00 x Halka para dağıtan Bir şehir belediyesi Birleşik Amerikada Deham şehri ge - çenlerde tesisinin yüzüncü yıldönümünü kutlulamıştır. Bu münasebetle belediye reisi ile meclis âzaları bütün şehir aha - lisini kendilerine hoş bir haber vermek üzere belediyenin önüne toplamışlardı. Söz alan belediye reisi şöyle beyanatta bulunmuştur: «— Sevgili hemşerilerim, bu seneki büdcemiz fazla varidat ile kapandığı hal- de bu fazlayı şehrimizin yüzüncü yıldö- nümü münasebetile şenlikler, eğlenceler yapılmasına tahsis etmiyerek bankaya koydük. Hükümetten de beş para ödünç almadan büdcemizi tevzin ettik, Şehri - miz diğer emsaline iyi bir misal göster - mektedir. Size vereceğim hoöş haberi şim- di dinleyiniz: Yarın her biriniz belediye veznesine geliniz. Size verdiğiniz- vergi nisbetinde bir mikdar para verilecektir. İşte bu süretle fazla varidatimızdan art. tırıp, boş yerlere sarfetmediğimiz — 5000 dolar hepiniz arasında taksim edilmiş o- lacaktır» demiştir, Birkaç saat içinde 603 hırsız ve katil yakalandı Son zamanlarda dört memurunu kur- ban veren Amerika polisi, gece klüple- rinde, barlarda, kahvelerde, hanlarda ve kumarhanelerde ani bir araştırma ve ta- rama yâparak birkaç saat içinde 603 hır- sız, yankesici, haydud ve ganksteri tev- kif etmiştir. Yakalanan haydudların hepsinin par- mak izleri alınmıştır. İşaret memurluğu Yapan Burada resmini gördüğünüz adam. bır İngiliz papazıdır. Tam bulunduğu nok - tada kızına bir otomobil çarpmış, bu yüzden fena halde canı yanan papaz be- lediye reisine müracaat ederek: «Ben bu- rada işaret fenerleri dikilinciye kadar, günde dört defa, yani çocukların mektebe girip çıkma zamanlarında, nöbet bekli - yecek ve seyrüseferi idare edeceğim» de- miştir. O gündenberi de bu işi yapmak- tadir. İngiliz mağazalarından kibar müşteriler senede 6 milyonluk mal çalarlar İngiltere mağazalarından senede bi- zim para ile 6 milyon liraliık eşya çalın- maktadır ve bu eşyayı da mağazalara a- bşveriş için giren müşteriler çalmakta- dırlar. Alâkadarlar, bazan yakalanan bu ki- bar müşterilere verilen cezayı az bula- rak, daha şiddetli tedbırle. alınmasını istemektedirler. ; ; Prenses Juliananın kızı hakkında tahminler Prenses Julana'nın kızı maâvi gözlü ve kumral saçlıdır. 31 kânunusani 1938 de sabah saat 9.47 de doğmuştur. Yıldız- larına bakan müneccimler: Yeni doğan prensesin, gayet neş'eli tabiatli bir kız olacağını, ve Holanda tah- tına hükümdarlık etmek ihtimali bulun- duğu fikirlerini serbestçe söyliyen, içti- mai inkılâblar yapacak olan bir kabili- yette yetişeceğini gayet kuvvetli ve sıh- hatli bir ömür süreceğini;.genç yaşta ev- leneceğini, kendisine bir müşavir seçil- mek hususunda asla rıza göstermiyece- ğini söylemişlerdir. — —ai İSTER rak geldi. Onu bu halde görünce telâş e Almanyada hükümete yeni bir veçhe İSTER madığım Turkîye bilir ve bıleeekm: Ha- v d | _'* . _, !ı- İNAN, Bu sabah bir arkadaşımız matbaaya yüzü gözü sarılı ola- — Bir şey yok, düştüm, dedi ve anlattı: — Gece evde banyo yapmak iğterniştim. Tam suyun içine girdiğim zaman alt kattan telefonun çıngırağı ışitildi. dum. İhtimal daha mühim hâdiseler de olmuştu. matbaadan arıyorlardı. Banyodan fırladım. Acele ile aya - ğim kaydı, boylu boyuna yere uzandım. beğenirsiniz? verildiğini biliyor- İhtimal Alnım sıyrılmıştı, İNAN, İSTER mez mi? İSTER İNANMA! telefon da mütemadiyen ötüyordu. Güç hal ile âoğruldum. Merdivenlerden koşa koşa inerken ikinci defa olarak SÜrç- tüm, ikinci defa olarak yere yuvarlandım. Telefon boyuna çalıyordu. Gene doğrulup rteseptöre Meçhul muhatabım yanlış numara çevirmiş, karşısında bir yabanemın sesini işitince: — Affedersiniz, yanlışlık oldu. Telefonu kapayınız, de- lNANMAl '. **Tw "iuı F——: ERİKEZ —_v'—ı—v TT sarıldım, ne işitsem Sozün KıSîısı Ben, Esmeri . Teft O arkıların da, msaula”'*'i Bir iki yıl evvel, Fransada, Dimanches «Muzlim pazarlıll" kadderatı, talii oluyof: M [ şarkı çıkmış, bütün dım:ı»'aya ve bir çok memleketlerde, ruhları üzerinde fevkalâde sırler yaparak, intiharlara tu. Nihayet, iş a raddeye lnyı yasak ettiler. CA | ülfw l !et Bizde de bir kaç aydanbeğğğ" ol l!rı nalı bir halk bestekârının ü gülte itibarile saçma, beste IM î oldukca basit bir şarkı türedi: Ben esmeri fıstık ile. Ben esmeri badem ile Görüyorsunuz ya? Dam us;)unll:ufı sağan.. vur beline kazmayl.. ' nında şaheser kalır. M Bununla beraber, -halkın ı”f güç anlaşılan bir şeydir- b dnh’ de yerli malı reklâmına benll piyasada iyiden iyiye tuttu. Had sine tuttu ki, saz âlemlerinde başlı dinleyiciler, bu esmer kunmağa başlar başlamaz, simalarında beliren beşaşetle, mez aleniyete vuruyorlar. Gelgelelim, bu yavan güfte ve bi M sit bestenin kendılenne ng'e leri var. Kaçtır, onun gazinolarda çıngar çıktığını S“zdel okuyorum, Aıf?!:f,ğ; & '%. Taştıran onun düşmanlarının rine sade yağ değil, hattâ bal bu bayağılıklara efkâri umumw şılacak bir tahammül gosterlyor M Halk Türküsü ise değil.. fasıl O da değil! Ya nedir? Musiki tikâp olunmuş bir çirkinlik Kİ larak, dinliyenlerin ayranla yor, «Beyslik damarlarını uy Bu kepazeliği eser diye ortay? Ça lar, esmeri ne ile isterlerse bölbu ç fakat biz, Türk musikisini a-fnk : bil yâvelerle besliyemeyiz. rın onu batırmak tehlikesi di Sade portakal suyu '[ İ beslenen Amerikü" | gel Birleşik Amerika hukıumetîermm ' aa _â .1*.3 ğ“ A GA fis şehri ahalisinden Bou'ya £ ların ahlâkını bozan şey, çok Y meleri imiş! Kendisi, hemşerile zat nümuüne olmak üzere yalnız mjş“’ suyu ile beslenmeğe karar veT ğ hakika bu Amerikalı, doktorlar ! ine * yemesini tavsiye etmelerine AF < ” kararmdan dönmemiş ve şımdiye bütün kuvvetlerini muhafaza — bulunmuştur. 'lî Boü, birkaç gün evvel daha rad' perhiz yapmağa teşebbüs etrniş gün sabahtan akşama kadar gibi ağzına bir şey koymam ge ları da pek az mikdarda porta içmektedir. Bu yeni zahidin şiddetli perhizi de sıhhatini ıef" bözmamıştır. Bütün Amerika rı bu kadar az gıda ile bir W olup ta sıhhati bozulmadan 4 ğini anlamağa uğraşmaktadırlaf- TAKViM üZS J kümi sena 1353 7 lf 2 u_h_iıuı Resmi sene 25 1938 | — PAZARTESİ ULUNEŞ Zilhicce KÇ Ki F, K* öre ııı n | | il g MA K A ğv'; Şi ;-,-—ıgm : 4&î TrA ) ”n Ü ! 4| 'l | | î J EŞELEEE F LT M çe K 3 b ÜN KT Ha “f'_ a M F— FEZ e f;'f;&â;fğfâfğğââ; f!fğ'fa F -- P F

Bu sayıdan diğer sayfalar: