Son Posta 7 Şubat 1938 sayfa 8 | Gaste Arşivi

7 Şubat 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Pa y at L GA B A (€ — ü ae “ İ Ka K »i k * DA y * aa a inir YÜ ı İ e 7 "inza ION’ POG'I'& “Son Posta, , nın i'kâyeıl 8 Tren kalkmak üzere idi. Cevza ile Ner-ı min kucaklaştılar. Nermin arkadaşının kulağına eğildi, biraz ötede ayakta on - lara bakarak hareketsiz duran sarışın u- zun boylu bir adamı gizlice işaret ede - rek: — Senin yerinde olmak isterdim, dedi, kompartıman arkadaşın pek hoş bir ada- ma benziyor: Cevza omuzlarını silkdi: — Bu beni alâkadar etmez. İlk defa yalnız başıma seyahate çıktığım için içim- de garib bir endişe var. Allah vere de ba- şıma bir felâket gelmese... Nermin onun yanaklarından öptü. — Eski korkaksın, dedi, boşuna üzül- me, hele yanında böyle bir adam olduk- tan sonra: Küçük bir kahkaha attı: — Seni ona emanet ediyorum. Arkadaşının kollarından sıyrıldı. ve trenden atladı. Pendiği geçinciye kadar Cevza pencereden ayrılmadı. Sarışın, u- zün boylu adam da öbür pencerede idi. Genç kız onun sık sık kendisine baktığını hissediyor, fakat aldırmıyordu, biraz son- ra kompartımana girdi. Bir köşeye bü - züldü, düşünmiye başladı. Ankaraya iş için gidiyordu, Babası öldüğü günden -|! beri iş aramakta olduğunu bilen eski bir aile dostu, kaymakam Hikmet Beyden iki gün evvel mektub almıştı. İhtiyar a- dam onu ÂAnkaraya çağırıyor, «Çelik» şir- ketinde bir mütercimlik bulduğunu, im - tihanda muvaffak olursa hemen işe baş- lıyabileceğini yazıyordu, Cevzanın annesi yoktu, babası öldük- ten sonra da pek yalnız kalmıştı. Kaç av- dı. Yarın sabah sekizde «Çelik» şirke tinde mütercimlik için açılan bir imti - hana girecektim, şimdi yetişmeme im TREN — Ah ne fena diye, ınırı'ldanciı. İzmitte ekseri yolcular trenden indi - ler, Cevza inmiyecekti. Fakat sarışın, u- zun boylu adamın da kaldığını ve konuş- mak için tekrar bahane aramıya başladı- ğinı görünce indi. Uzaklaşan bir gazete- cinin arkasından koşarak gardan dışarı çıktı. Gazetecide bozukluk yoktu. Elin - deki beş lirayı bozmak için bir kaç dük- kân dolaşmak lâzım geldi. Gara döndü- ğü zaman dehşet içinde trenin gitmiş ol- duğunu gördü ve yüzü sapsarı olarak dü- şecek gibi sendeledi. O sırada kolundan |. biri tutmuştu, döndü. Bu sarışın adam- dı, öfkeden yüzü kızarmıştı. Boğuk bir sesle: — Nerede idiniz diye, bağırdı. Sizi ara- mak için peşinizden indim ve ben de tre- ni kaçırdım. Cevza ağlamamak için dudaklarını ısı- rarak inler gibi bir sesle: — Mahvoldum, mahvoldum, dedi, Öbürü: «Ya, ben diye, söylendi, öyle mühim' bir işim vardı ki» muhakkak ya- rın sabah erkenden Ankarada bulun - mam lâzımdı.» ' Genç kızın gözlerinden hîrdenbıre yaş- lar boşandığını görünce yumuşsadı, te - âşla: — Fakat, durun, ne oluyorsunuz, dedi. Cevza göz yaşlarını silerek ve hıçkır - mMmamıya gayret ederek başını ona doğru kaldırdı: — Artık her şey bitti diye, mırıldan Yazan: Peride Celâl DE kân yok, Halbuki bu son ümidimdi.. Adam hayretle yerinden sıçradı. «Ây gördün mü tesadüfü diye bağırdı. Ben © şirketin ikinci müdürüyüm, oraya bu imtihanda hazır bulunmak için gidiyo - rum. Şimdi istersem bir yıldırım telgrafı çeker, imtihanı tehir ettirebilirim.> Birdenbire genç kızın yüzü sevinçle aydınlandı, heyecanla ona baktı. Sarışın adam ciddileşmişti. Gözlerinde garib bir işik yanıp sönerek genç kıza doğru eğil- di, gayet yavaş fısıldadı: — Fakat bunu yapmıyacağım. Cevzanın yüzü sapsarı oldu. Gözleri hayretle büyüdü ve sebebini sormıya va- kit kalmadan onun yanından uzaklaştı - ğını gördü. * Genç kız Ankarada kaymakam Hik - met Beyin evine misafir oldu ve ertesi gün «Çelik» şirketi direktöründen şöyle bir mektub aldı: «Âziz tren arkadaşım, maalesef; şir - kette size yer yok, Fakat bunu telâfi ede- cek başka bir çare buldum. Karım olur |: musunuz?”» Evlendiler ve saadetlerini hazırlıyan tren yolculuğunu hiç bir zaman unutma- dılar. Bu onlar için pek tatlı bir hatıra oldu. YARINKİ Nüsmınzna: Yaman bir şahsiyet Yazan: Rene Devilliers Çeviren: Faik BERCMEN dır akraba evlerinde yatıp kalkıyordu. Hikmet Beyden mektubu alır almaz bir iki gün içinde hemen hazırlanıp trene atlamıştı. Gece saat dokuzda Ankarada bulunacak, ertesi sabah sekizde imtiha- na girecekti. Bu iş onun için pek müna - sibdi. Kendine güveniyordu da. İmtihanı kazanacağından emindi. Birdenbire yerinde doğruldu, vaziyeti- ni düzeltti, sarışın, uzun boylu adam İce- ri girmişti. Onun yerinde doğrulduğunu görünce gayet nazik bir tavırla: — Rahatsız etmiyorum ya... dedi. Genç kız. «hayir, hayır diye»r cevab verdi. Adam karşısına oturdu. Gazetesini açarak okumıya başladı kendisine sık sik bakmasına rağmen Cevza bu baâkış- I Inhisarlar U. Müdürlüğünden: 1 — Şartname ve projesi mucibince Kayseride yaptırılacak başmüdürlük bi- nası inşaatı kapalı zarf usuliyle eksiltm eye konmuştur. 2 — Keşif bedeli 32801 lira 40 kuruş ve muvakkat teminatı 2460.10 İiradır. 3 — Eksiltme, 10/11/938 tarihine rastlı yan Perşembe günü saat 11 de Kabataş- ta Levazım ve Mübayaat Şubesindeki Alım Komisyonunda yapılacaktır. 4 — Şartname ve projeler 1.64 lira bedelle İnhisarlar Umum Müdürlüğü İn- şaat Şubesile Ankara ve Kayseri Başmüdürlüklerinden alınabilir. 5 — Eksiltmeye iştirak etmek istiyenlerin fenni evrak ve vesaikin. İnhisarlar İnşaat Şubesine ibraz ederek ayrıca ehliyet vesikası almaları lâzımdır. 6 — Mühürlü teklif mektubunu; kanuni vesaik ile 5 inci maddede yazılı ehli- yet vesikasını ve 9o 7,5 güvenme parasını ihtiva edecek olan kapalı zarflar mü- nakasa günü en geç saat 10 na kadar yukarıda adı geçen Alım Komisyonu Baş- kanlığına makbuz mukabilinde verilmiş olmalıdır. <B.. <464, lardan rahatsız olmuyordu. Çok hürmet- kâr bir hali vardı. Sonra yüzünden dü- rü.. bir insan olduğu belli idi. Tuzlayı geçtiler, İzmite yaklaşıyorlar- dı, sarışın, uzun boylu adam dışarı çık - mıştı. Döndüğü zaman canı bir şeye sı - kılmış gibi kaşları çatıktı, yerine oturdu ve genç kızla göz göze gelince: — Uğursuzluk, dedi, İzmitte yarım saat kadar fazla kalacakmışız, ilerde bir ray tamir ediliyormuş. Cevza gayri ihtiyart yüzünü buruş - turdu: Baş, diş, nazle, grip, romatizma va bütün ağrılarınızı dernal keser, icabında günde üç kaşe alınabilir. «Son Posta ,, nın edebi romanı: 59 Gaçan hılmacamızda kazana 22 İkincikânun tarihli gazetemizde çı- kan bilmecemizde kazananları aşağıya naklediyoruz. İstanbulda bulunan oku- yucularımızın pazartesi, perşembe gün- leri öğleden sonra hediyelerini bizzat idarehanemizden almaları — lâzımdır. Taşra okuyucularımızın hediyeleri pos- ta ile adreslerine gönderilir, BİR KOL SAATİ İstanbul erkek lisesi - talebesinden 1769 Fahreddin. MÜREKKEBLİ KALEM (Son Posta markalı) Ankara Atatürk kız iİlk mektebi 4/B den 366 Cafer, Antalya lisesi 5/B den 692 Sakıb, Topkapı Fazlıpaşa caddesi No. 5 de Haşim, İstanbul erkek lisesi 1/C den 864 Nejad, Sivas İsmetpaşa ilk okul 3 den 183 Nejad. BOYA Vefa Kovacılar caddesi No. 96 da M. Ali, Cağaloğlu orta mekteb 1/C den 22 Nüâzım, Sultanahmed Kapıağası Fenerli sokak 1 de Nihal, Sirkeci Erdoğan sokak 8 de Zehra Söymer. ALBÜM (Son Posta markalı) Cağaloğlu Şeref sokak 52 de Sayida Rüşdü, İstanbul 6 ncı mekteb 188 Ayhan Açıkalın, İstanbul d4 üncü mekteb 360 Haydar, Beyoğ- lu 35 inci mekteb 224 Bahaeddin Soydam - bay, Bandırma Halkevinde Feride Kâzim Umud, Manisa orta mekteb 1059 Basri Yıldı- rım, Malatya lisesi birinci devre 2/A dan T Muzaffer, Adapazarı orta mekteb 3/C den Fethi Sezer, 59 uncu mekteb 1 den 110 Kaya Aldemir. MUHTIRA DEFTERİ Yozgad polis komiseri Fahri oğlu Kemal, | Cumhuriyet kız lisesi 248 Nuriye Özsavaş, Çarşamba orta mekteb 345 Fehmi, Bey - lerbeyi ilk mektebi 149 Jale Özkil, İstanbul | erkek lisesi 3/C den 1163 Muzaffer, Ankara bölge san'at mektebi 1/B den 8T Şevket, lAnkara san'at mektebi 1/B den 53 Kadir, İzmir Güzelyalı Cami sokak 2 de Cavid Sa- yer. AL-OMİNYOM BARDAK (Son Posta hatımralı) Galatasaray lisesi idare memuru Nuri oğ- lu İhsan Atak, İstanbul erkek lisesi 472 Sa- lâhaddin, Üsküdar kız san'at mektebi 53 Feyzi Yezdan, Fatih orta mekteb 215 Ba - haeddin. DİŞ MACUNU Çubuk kazası Sirkeli köylü ilk okulu 3 den 59 Fatma, Uşak orta mekteb 1 den 324 Ali Bursalı, 44 üncü mekteb 5/C den 36 Melâhat Seven. İstanbul Sümbüllü Han No. 23 de V. Kalenikâr. DİŞ FIRÇASI (Son Posta markalı) Eskişehir D. D. Y. kısım 131 de Aydofğan gızı Sacide, Konya Aktarlar çarşısında Etem Büyükkılıç, İstanbul 1 inci mekteb 1/A dan 49 Azmi Kâmll, Cağaloğlu Mollafeneri 80 - kak 24 de Muzaffer, Gedikpaşa Eminsinan mahallesi Şatır sokak 13 de Bedla Aşıkma, CEB AYNASI (Son Posta hatıralı) İstanbul erkek lisesi 7d4 Tarık Gürer, İs- tanbu! kız lisesi 2/D den 210 Nimet Bakkan, Beyoğlu 6 nci mekteb 4/B den 410 Nizam Erkin, Sultanahmed Asmaliıçeşme sokak 11 de Muzaffer, İstanbul 2 nci mekteb 4/B den 688 A. T. Tosun. KOKULU SABUN 429 Beria, İstanbul erkek YUVARLAK DÜNYA İstanbul P. T. T. memuru K. Sertyıl, Tekirdağ polis mefll oğlu Özcan, Adapazarı Hicri, Küçük Ayasofya Kl"“ Nebahat. (Son Posta hatırali) — öj İstanbul Cağaloğlu M ' de Metin, Vefa lisesi 364 ; Demirel, İstanbul erkek lsesi *l Ahmed. Cumhuriyet yolu 9 da Sadıik r İtfalye meydanı Kurtuluş #Pâ” © han Ataman, Uşak tnocı:dl“ oğlu Kemal Erkara, İzmit F lesi 1 de Kâmil, Adana erh!' 871 Ulvi Kedik, Ankara Samâ hâllesi Güner sokak 9 da Tuğrül kara Atatürk llk okulu kllww da Günsell Çakır, Elâzığ zi Nalme Şendil. N KART Sivas tümen satınalma Küf yarbay Muhtâr kızı Türkân, M şa Değirmen sokak 29 da MuSt” gi istiklâl okulu 20 Turgud. Kozlü maden ocakları memurlarındâ! ğan oğlu Turan, Kayseri Mİ 326 Seyid, Tophane Örtmeal Memduha, Kızıltoprak Hüseyt? — | zi 26 da Bahtiyar Duran, K”" caddesi lâstik kaymakçısı Â. “ Güfgör, Tarsus orta okul 335 ! kır, Kayseri İskân müdürü N öxtel İlhan, Samatya 29 uncu M . Kınaytürk, Edirne İ.atanbul No. 111 Fatma, Eskişehir Kül'"m 2 de 86 İhsan, Ankara erhek 567 Şemseddin, Ankara bölge * 1/B den 288 Fedai, Foça nüfus " lib kızı Jale, Üzunköprü MiMAF Ö ilk okul sınıf 5 den 249 Renaf, * ta mekteb 2/A dan 234 Me klı' Edirne Kulealtı Mumeular 50 iil# Gazianteb lise 4/B den 860 r Karagümrük İpekkaytanci | bahat, Nişantaşı İhlamur S0 f Sev'an, Tokat Perviz sokak Sliî'“’l kara Doğanbey mahallesi : . T de Şükran, Diyarbakır Nümü? Mahmud Güzel, Turhal ilk olj Samime kardeşi Macide, Uşak Ü okul 104 Turgud, Muğla 3 üncü 731 Orhan Kuter, Diyarbakır M Mehmedpaşa sokak 44 de miç Milli Zafer okulu 5 den 34 © rim Jik mekteb 3/B den Perih” Erzurum Muradpaşa M. dere C70 Talât kızı Neriman, Amasya Y 245 Neclâ, Kilis Kemaliye ilk M 848 Nezahat, Isparta Celeblef lay sokak 1 de Özkan, Beşikta$ cıhalidbey sokak 9 da Emine Ahmed Feyzi Bâasım kızı Tür““ mir Narlıdere ilk mekteb 4 Ü” mekteh talebeleri, Samsunlu * linde Ahmed oğlu Akif, Konya D hendis M. Emin Vartürk oğlu * Gök, milletlerin korun” çok ehemmiyet verdikleri dır. Biz de kurban sürü (Son Posta markalı) Ankara P. T. T. santralında N. Sertyıl öğlü yare filoları çıkarmalıyız- Bır Genç Kızın Romanı Sana halimi anlatmak için bu kelime- den başkasını bulamıyorum. Düğünü- müz oldu... Kendimi beyaz duvağımla aynanın karşısında gördüğüm zaman, bir saniye için, bunun da mekteb müsa merelerine mahsus bir esvab olduğunu zannederek gelin olduğumda şübhe et- tim; fakat yanımda sevgili Orhanı görmek içime emniyet ve sükünet ver- İnan bana Selma, düğün günü bütün arkadaşlarım, bütün sevdiklerim etra- fıimı aldıkları halde gene bir yanım boş- tu ve gözlerim hep seni arıyordu. Se- nelerce gözyaşlarımı ve üzüntülerimi dinliyen en candan arkadaşımın bu mes'ud günümde yanımda bulunmadı- ğima pek üzüldüm, Bir aralik, müdire hanım, Sabahat ve ben bir köşede yal- nız kalınca, senden üzüun uzun konuş- tuk. Üçümüze gelen mektublarındaki tafsilâtı, oradaki hayatın hakkında bil- diğimiz şeyleri birbirimize söylemek- ten büyük bir zevk duyuyorduk. Müdire hanımın senden bahsederken Jolan sevgiyi işitmek bana âde-| ta hüzün verdi Selma... diğin mektublara rağmen senin boşlu- ğunu hâlâ dolduramadığı, hâlâ seni ya- nında aradığı her halile belli oluyor- du. » Muazzez Tahsin Berkand Sık sık gönder- Duvağımın tüllerini okşarken gözleri daldı; kendi kendisine söylüyormuş gi- bi mırıldandı: — Ben de kızımı böyle telli pullu, ci- ci bir gelin görmek için sabırsızlanıyo- rum; fakat hain bir türlü buna razı ol- muyor, Sabahat birdenbire düşünmeden bir gaf yaptı: — O, İstanbulda evlenecek müdire hanım; onu göremiyeceksiniz ki... Bu sözleri duyunca kadıncağızın göz- leri büyük bir acile doldü: — Kızım Çinde de evlense gene o- nun yanında bulunacağım, — Sabahat... Meğer ki hasta olayım. Görüyorsun ya, seni hepimiz ilk ay- rılık gününün hasretile arıyor ve sen- den sonsuz bir sevgiyle konuşuyoruz. HNi hafta sonra seni göreceğimi düşünmek bana büyük bir ferahlık veriyor. Ayın yirmi yedisinde Karadeniz va- purile İzmirden ayrılacağız Selma... İstanbula varır varmaz, herkesten ev- vel seni görmek, seni kucaklamak isti- yorum.» İki arkadaşın buluşması çok heye- canlı oldu. — Emelciğim, seni gördüğüme ne ka-| - dar çok sevindiğimi bilemezsin. Ne ka- dar toplamış, ne kadar güzelleşmişsin sen! — Mes'udum Selmaciğim; saadet ka- dını - güzelleştiriyor. — O halde ben çirkinlemiş olaca - Bim, Selma bunu şaka olsun diye söyledi- ğini zannetmişti. Fakat Emel bu sözle- rin altında gizli bir mana bulmak isti- yormuş gibi: —-ı — Sana ne oldu kardeşim? Bir kede- rin mi var yoksa? Diye sorduğu vakit birdenbire haki- katin ö istemeden ağzından döküldü- ğünü anlıyarak isyan etti: -- Kederim mi? Menim mi? Çocuk musun sen Emel? Mektublarımdan hayatımın ne kadar eğlence içinde geçtiğini anlamıyor mıydın? — Hakkın var. Birdenbire korktum da şaşırdım, Emelın bıı eevabı Selmayı mmun edecek yerde birdenbire lüzmüştü. (L en sevgili arkadaşının kendi içinin iz- tırabını görmesini ve o söylemeden bu- sız olduğunu ve şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da gururu arkasın? gizlediği hislerinin başkası tarafından anlaşılamıyacağını bildiği halde bunu istemişti. — Orhanı tanımadın mı Selma? — Tanımaz olur muyum hiç? Nasil- sınız Orhan bey. — Teşekkür ederim. Size nasılsınız diye sormağa hacet yok değil mi? her vakitkinden daha güzel, daha canlı ve daha şık. — O.. Bu ne kadar çok kompliman böyle... Sözlerinize inanayım mı der- siniz? Emel otomobile doğru giderken tekr rar dönüp arkadaşının elini tuttu. — İnan Selmaciğiım; sahiden çok güzelleşmişsin... İstanbulun havası sa- na pek yaramış. — Şimdi sen bu sözleri bırak da ne- reye gittiğinizi söyle. — Otele gidiyoruz ve seni de beraber götürüyoruz. — Kabil değil.. bütün gün kütüpha- neden ayrılamam, fakat yemekten son- ra gelir sizi otelde bulurum. — Üzme beni Selma; bir günden ne çıkar? Biz yarın İzmite gidiyoruz, bir hu ânlamasını istiyordu. Bunun imkân- | dıhakimhülrnıımm İ 1 Sana anlatacak o kadar çok T ki, bütün bir gün değil, bif yetişmiyecek sanıyorum. — Arkadaşının ertesi gün öğrenince Selma bu davetl ye mecbur kalmıştı. Üçü P gittiler. Orhan eşyalarla . Emel durmadan söylüyor, 9” 4j tün hayatını tekrar tekraf * du: — Annemle babamı razi e€ akla karayı seçtim, Mektub na bütün tafsilâtı yazam” Bilsen ne kadar üzüldüm, N” ladım. Eğer Orhanda buld yalnız onun parasızlığı ©'7 kadar gücüme gitmiyecektli vü onunla mütevazi bir hayâ* fi razı olduktan sonra ailemin manaat etmesini havsa ; Hepsi Orhanın her bakı! Mıd çocuk olduğunu itiraf €t yiy' gene beni ona vermek 15 Nıhayet üzüntü ile â len yemekleri yiyermyecek' içemiyecek hale geldim. ilk günleri babam bunu biT dederek mühimsemeğnlşü“ ciddiye alınca bu seler tır koptu. Beni hava teww . paya götürecek oldulır n dettım.

Bu sayıdan diğer sayfalar: