28 Şubat 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

28 Şubat 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

GŞ TU AUA GAfe BLTU SST LA D G B AAA AAA AAA L0 Sap biç Wla.ı 28 Suhat İstanbul hapishanesi yıkılırken ZİNDANLARIN TARİHİ lplikhane hapishanesinde mahkümlar çalışırlardı Yazan: Naci Sadullah Yedikülede tarihi hisarlar - 5- Ğm karıştırınca görürüz ki, eskiden 'shane halinde kullanılan mahâller ::mda. bazı hisarların mühim mevki- bi Vardır. Meselâ Boğazın iki taralında hh'“nin «Anadolu» ve «Rumeli» hisar- «Güzelcehisar», — «Rumolihisarı», Moğazkesen hisarı», ve Çanakkaledeki hür Kilidülbahir kulesi, bunların en urlarıdır! 'URÜn metruk bulunan Rumelihisarı- «Sarjca» ismindeki kulesi, Osmanlı t biriydi. Sarıca küle, çok müst O©lduğu için, en azılı ve tehlikeli kümları oraya hapsederlerdi. Tica kuleye hapsedilen mahkümlar Asında, tarihin en meşhur sergerdeleri, aü rbde esir düşürülen en şöhretli ku- fldanları da sayılmaktadır. ıı:: itibarladır ki, bu kulenin bir adı: bir zindonuy dir. lğ PCa kulenin duvarlarındaki hütıra- %"ıııudı, meşhur Venedik sergerdesi —c'"mun el yazısı ve imzası hâlâ oku- lmektedir. Btiri Berdenin oraya kendi dilile yazdığı n lar, lisanrmıza şu cümlelerle tercü- &dilmiştir: * Cennet denilen yer, zindan - olsa » Bu dört duvar arasında, insan 'd_' ihtiras denilen şeytan tarafından h:;lüp rahatsız edilmiyor. Dünyada T Anlar, ümidden, ihtirastan kurtul- ._: bir insanın ne rahat, ne mes'ud ol- n'""l anlıyamazlar.» .»;Nrıden bakıldığı zaman bile insanı th:"ixı."e tedhiş eden bu kulenin, ta '(lıl Oynadığı çok mühim bir rol daha 0" ki, cok şayanı dikkattir: Gevirde, bir âdet daha vardı: Türk- h;_"lr harbe girdikleri zaman, düşman- )m.'“ Memleketlerinde yaşıyan — mil Slarını tehlikeye maruz bırakmamak bnkdbıııu alırlardı. ı._n?'nun devletin memleketimizde bu- Üek Befirini, bir rehin olarak hapset- te, bu tedbirler arasındaydı. Çünkü x“. düvelin böyle bir -kaidesi vardı. 3.,. bü şekilde, yani rehin olarak yü- Han sefirler de bu külelerden birisi- İ * n devirlerde, hemen bütün Avruna lerinde, kurunuvustadan yadi- Öinn bir usul vardı: %“" #atolarında ubli denilen — zin- Y ö “ıı,:hu tepelerindeki deliklerden — ışık *'uıı,;','""" korkunç çukurlara atılan 'ha,mı ları bekliyen âkıbet, ölmekten vcek ;(.Zın.' oralara atılanlara yiyecek, Tİ İ lah k Üri ınü'—""n üÜzerine kapatılan kapının, © kapanığYa Bömülen bir insan üze- 'lı-kı l'ülı(ıl:n bir mezar kapağından hiç daha, sadece, açlıktan, su- kıvrana kıvrana ölen zavallı mahkümun cesedini çıkarmak maksadile açılırdı., Nitekim Venedik şatolarının zindanla» rı, bu şekilde ölmüş birçok Türklere de| mezar olmüştur. Vakıld bizde de, birkaç İgün evvel anlattığım Bostancıbaşı hapis- haresi gibi yerler yok değildi, Yedikule zindanları da, tıpkı Avrupa şatolarının mahbesleri insanların, içlerine diri diri gö eri birer me- zar gibi idi. Fakat bu n müstosnalar |haricindeki - Osmanlı hapishanelerinde, Av kümlarla mahkümlar, ıpadaki ma (ayni vaziyette değildiler. Emirle bapse sokulan, ve katledilmie yen mahkümlar, hapishane memurlukla- rından hergür tayınlarını alırlardı. Bu| tayınlar, hapishane memuriyetlerine gi- den dizder ağalarının, zobu başıların, bostancıbaşıların, veya tersane ağaları- nin nezaret ve mes'uliyetleri altında da- gıtırlardı. & Hattâ, —İplikhane — hapishanesindeki mahkümlar, Üipkı Haseki hapishanesin« deki kadınlar gibi çalıştırılırlar ve gör- dükleri iş mukabilinde de para kazanır- lardı. Osmanlı hapishanelerinin, o devirdeki | Avrupa hapishanelerine bir cihetten da- ha tefevvukları vardı: O devirlerde, Avrupa hapishanelerin- de korkunç işkenceler tatbik olunurdu. Halbuki Osmanlılar, ekatl» ettirmeyi ekseriyetle kâfi bir ceza saymışlar, ve işe kencede ileri gitmemişlerdir. Halbuki garbda yapılmış olan Otodafe ve Engizisyon işkenceleri çok meşhur- dur. Vaktile mahkümlara işkence yap- makta, bugün dünyanın en asri, en me- deni hapishanelerine sahib bulunan İn- gilizler de çok ileriye gitmişlerdir: Mezelâ İngilizler, öldürülmesi karar- laştırılan mahkümu, düz bir taşın Üstü. ne sırtüstü yalırırlardı. Sonra mahkü- mun elleri ve ayakları, dört kuvvetli bey- girin arkasına bağlanırdı. Bu ame'iyen'n tamamlanışını mütea. kip. muhtelif istikametlere doğru kamçı. lanan beygirler, zavallı mahkümun vü. cudünü dört parçaya ayırırlardı. Mahkümlara, Bizanslıların reva gör- dükleri işkenceler çok korkunçtu: Onlar da, ölüm cezasına çarptırılmış o- lan biçareleri, ya ellerini, ayaklarını ve bel kemiklerini tunç topuzlarla paralıya. rak öldürürlerdi, yahud da gözlerine kız- darilmış mil çekerlerdi. Bizde ise insan öldürme usulleri, bu saydıklarıma nisbeten çok daha insaniy- di: Bizde tatbik olunan en müdhiş işken- ce, mahkömun diz kapaklarındaki aşık kemiklerinin. bir kayışa geçirilerek sö. külmesinden ibaretti. Avrupada, idama mahküm edilen, ve büyük bir talih eseri olarak işkenceden kurtulan mahküımların kelleleri, Eşapot denilen kütüklerin üzerinde kesilirdi. — Arkası var — - .SON POSYA G. Saray Harbiyeyi 1-0 yendi Fener sahaya gelmediğinden Üçok hükmen galib ilân edildi. Şild müsabakasında Beşiktaş Vefayı 6 - 0 mağlüb etti Dün Taksim stadyomunda ÜUçokla kar- gılaşması icab eden Fenerbahçe takımı bu sahada oynamak istemediğinden maça gelmedi, ilân edilen saatte hakem sahaya çıktı. Takımları oyuna dayet etti. Yalnız Üçok- lular kırmızı lâciverd formalarile çıktı- Jar ve yerlerini altlılar. On kişi idi- ler. Said dün ayağından sakatlardığı i- çin yoktu. Hakem Ahmed Adem başlama düdüğünü çaldı Üçoklular rakib sahaya akın yaptılar ve bu şekilde icab eden merasim bitti ve İzmirliler üç, Fenerbah- çeliler de sıfır puvan aldılar. Sarı lâciverdlilerin son zamanlarda çok fena neticeler alması birçok dedikodula- rın ortaya atılmasına sebeb oldu. Herkes birçok şeyler söylüyordu. Bu işler gazetelere de aksetmşiti. Klübün i- leri gelenleri sralarında bir ayrılık vu- lunduğunu yalanladılar, Fakat gene aynı şahıslar muhtelif mecmua ve Bazeteler- de birbirlerine oldukca gergin vaziyetler aldılar, Bundan başka Fenerbahçenin bir ikine ci takım çıkaramaması üzerinde durula- | cak bir hâdisedir. Gene birinci takımda yaptığı değlşik- liğin on iki, on üç kişi arasında olması da tedkike değer bir meseledir. Ve dün- |kü maça çıkmzmak-hâdisesi de sarı lâci- verd çatısı altında bir şeyler döndüğünü Bgösterir, Fenerbahçelilerin sahaya Ççıkmaması doğrusu aftedilecek bir kabahat değildir. Koca bir teşkilât var. Partinin büyük bir ehemmiyet verdiği bir topluluk mevcud Tve bunun başına da memleketin tanınmış gelmişler. Ve haklı ola aksimde yapılmasına kava vermşilerdir. Fenerbahçe teşkilâta neden böyle karşı geldi. Saha münakaşaları Li- |rınci plânda olmasa gerek.. asıl bir baş- ka sebeb var, Onü da stadyomun kapıla- rına yığılan halk kadar sizler de pek ıyi bilirsiniz. Fakat inşallah hepimiz aldan« mıaşızdır, Yalnız şimdilik malüm olan bir şey varsa o da Fenerbahçenin sıfır pu- van alması ve bu seferlik iki yüz elli si. rayı vermesidir. Üçok: Hakkı, Ziya, Necdet - Halil, A- dil (kaptan), Mazhar - Cemal, Namık, Hamdi, Namık. Fenerbahçe' Gelmemiştir. Hakem: Ahmed Adem (Kasımpaşa). Seyirci on beş kişi. Gişeler açılmanıışe tır. Hasılat yoktur. C. Şahingiray Beşiklaş: 6 - Vefa -0 » Şild maçlarma Şeref sahasında devam edildi. Beşiktaşla Vefa karşılaştılar, Ve- fahlar Beşiktaşa karşı iyi bir netice al. mâak için ovuna canlı başladiılar. Fakat bi rinci devrede Vefa aleyhine verilen bir penaltıdan Eşref siyah beyazlıların bi- rinci gölürü attı. Oyun karşılıklı kın- |larla geçiyor. Fakat başka gol olmuyor. |Bu şekilde birinci devre 1-0 Vefanın a- |leyhine bitti. İkinci devrede Vefanın en kuvvetli müdafi! Sileyman oyundan çıktı. Bun- dan dolayı Vefa takımı bocaladı. Beşiktaş muhacimleri daha iyi anlaşarak bu dev- rede beş gol çıkardılar. İkinci golü Nâ- zım, bundan sonra Üçüncü, dördüncü, ,|Sehalarında — yakaladıkları kı âactı. Nüzira, Şeref, Eşref. Hakem: İzzet Muhiddin Apak. Diğer maçlar Şeref sahasında yapılan maçlarda; İs- tanbulspor (B): 5 — Topkapı (B): 1, Do- ğanspor: 2 — Anadoluhisarı: 15, Kara- gümrük: O — Galatagençler: 3. Taksim stadında; Beyoğluspor: 4 — Ar- navudköy: O, Şişli: 3 — Kurtuluş: 1. Galatzsaray: | - Harbiye: O Ankara, (Hu: si) — Ankara şampiyo- nu Harbiye ile Galatasaray karşılaştı. Ha olmasına rağmen tribün- ler oldukca kelabalıktı. Bu meyanda Da- hiliye Vek!li Şükrü Kaya, Adliye Vekili Şükrü Saracoğlu, Kıhç Ali, Salih Bozok ve birçok saylavlar bulunuyordu. Bir ara- lk radyo ile misafir bulunan Balkan devletleri başvekillerinin de maça şoref verecekleri ilân olundu. Esas maçtan evvel Galatasaray teka- üdlerile, Güneş tekaüdleri arasında bir maç yapıldı. Bu oyunu Galatasaraylırar 3-1 kazandılar. Milli küme maçı oynanıyor. Harbiye- Nler canla başla oyuna başladılar. Kendi rakiblerini mağlüb etmek için uğraşıyorlar. Fakat sarı kırmızılılar daha enerjik oynuyorlar ve tecrübeleri de rakiblerine nazaran çok olduğundan kendilerini belli ediyor. Yeşil saha üzerinde iki parlak forma göz elıyor. Galatasaraylılar sarıskırmızı fa « nilâ ile, Harbiyeliler ise göğüslerinde ro- zelleri olan beyaz forma ve kırmızı dun ile, ın soğt Galatasaraylılar, bilhassa Süleyman göller gaçırıyor. Hele bir keresinde boş kaleye topu atamadı. Bu sırada kıymetli misefirlerimiz halkın coşkun tezahüratı ve alkışları arasında stada geldiler ve maçı büyük bir alâka ile takib ettiler. Birinci devre 0-0 bitti. İkinci devrede Galatasaraylıler galib gelmek için üğra- şıyorlar. Fakat bir türlü gol alamıyorlar, Bu aralık Sacidin güzel bir kurtarışını görüyoruz. Nihayet FZazıl, topu ortaya gönderdi. Süleyman kaptı.. şüt.. gol. Ga- latasaray 1-0 galib vaziyette.. Harbiyeli- | Kros şampiyonası hakkında İstanbul bölge- Dünkü oynanmıyan maçta boş kalan tribünler Ankarada iki güzel galibiyet kazanan G alatasaray Beşiktaşla yaptığt bir maçta beşinci gölleri Şeref ve altıncıyı da Hak- |ler mağlübiyetten kurtulmak için Gala- Beşkitaş: Mehmed Ali » Faruk, Nuzi, |şad. Suavi, Salim ve Sacidin gayretleri. Kırşan, Haklı, Rıfat - Hayati, Muzaffer, |le boşa gitti. Sorı«kırmızı müdafaa ve mu tasaray kalesine yüklendiler. Fakat Re- avinleri çok muvaffak oluyor. Galatasa- raylılar tekrar akına geçtiler. Bu hal bir müddet devam etti. Fakat oyun da Ga- latasarayın 1-6 galibiyetile bitti. Galatasaray: Sacid - Salim, Reşad - Eş- fak, Adnan, Suavi - Necdet, Süleyman, Bülend, Haşim, Fazıl. Hakem: Kemal Halim. Atletizmi teşvik Böyle mi Olur? İzmit muhabirimizden aldığımız bir mek- tubda şöyle denmektedir: 420/2/938 pazar günü İstanbul bölgesi bir kros teyvik müsabakası tertib etti. Daha ev- vel İzmit Halkevi, atletlerinin buna iştirak edip edemiyeceğin! telgrafla sordu. İstanbul bölge başkanlığı gene telgrafla iştirak ede- büeceklerine dair müsbel cevab — verdi. İz- m'tli atletler müsabakaya girmek üzere İsş- tanbula gönderildi. Yalnız İstanbuldan değil yurdun başka semtlerinden de bu koşuya genç amatörle- Tin iştirak etmek üzere zahmet ihtiyar etme- leri spor bölgesinin bu teşebbüsündeki mus vaftakiyetini ortaya koymuş bulunuyordu. FPakat, netlee Ümid edildiği gibi olmadı, Bölge başkanlığının yüksek maksadla tertib ettiği müsabakayı idare için koyduğu zutlar başka bir cereyana tutuldular. Bölgenin bü teşebbüsündeki makşadı kavrıyamadılar, Me- sele bir hayli garibdir: 1 — İstanbul bölge başkanlığı telgrafında İsmit Malkevi atletlerinin müzabakaya gire- bileceğini bildiriyor. 2 — Müsabakayı Idare edenler bunu kabul etmiyor. Bu vaziyet karşısında meyus olan İzmitli gençler müsabaka harici koştular. Ve takım halinde birinci geldikleri halde konulan ku- payı alamadan döndüler, 'Teşvik böyle mi o- dur?» Bix muhabirin yazdığı yazıyı — koyduktan sonra güzününde büyle bir hâdise cereyan e- debilsceğine iİhtimal vermemekle beraber - lâkadar idarecilerin bu husustaki izah ve ce- vablarını bekliyoruz. Atletizm Federasyonuna Soruyoruz 20 Şubat Pazar günü yapılan İstanbul #i tarafından bir tebliğ neşredildi. Bu tebli- « nazaran bu müsabakanın bir şampiyona değil, «Türk Spor Kurumu Kupastr namı al- ftında yapıldığı bildirilmektedir. Elimizde «Atletizmde İstanbul bölgesinin Kışlık çalışma programıdır. — şeklinde 12-12- 937 tarihinde bastırılmış bir cedvel var, Bu cedveldeki kışlık program '7 - Birin « gikânun - 937 Salı gününden başlamış ve 37 Şubat pazar günü sona erecek şekilde tan - zi edilmiştir. Proğramın 20 Şubat — pazar günü yapılacağını haber verdiği müsabaka (İstanbul Kros birinciliği) olarak tesbit & - dilmiş ve 3000, — 5000 metre olarak ilân e& - dilen müsabakanın da Topkapıda yapılaca- B ayrıca tasrih edilmiştir. İstanbul bölgesi Atletizm — Monitörünün İmzasint taşıyan bu program acaba Atlelizm Federasyonunun — malümatı — haricinde ml klüplere ç. terilmiştir? 20 Şubat Pazar günü Topkapıda yapılan mmüsabaka İstanbul Kros birinelliği midir, yoksa Spor Kurumu kupası midir? Atletizm Federaryonunun bu hususu tenvir elmesi lâ-

Bu sayıdan diğer sayfalar: