4 Mart 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

4 Mart 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“ae ü & Söe ç ASA A A SK a AAT Ka a AA A A DKS — SON POSTA Sayfa 7 —— ——— İstdnbuİ_ igpishane.îi_ yıkıİırken Zindanların tarihi bunlar ; Arablaşmış Meşhur Bekirağa bölüğüne niçin ve Türklerdir,, denildi? ne zaman (Bekirağa) bölüğü Yazan: Naci Sadullah -7- n K y Şam, 19 — (Hususi Bundan evvelki kısımların ! ça l müuhabirimiz yazı - Ö pt yor) — Şamda hü - hülâsası Z igme:e karşı halkı Kiymetli bir bilginimizin yardımlle bu Aeriyi yazan muharrir, Osmanlı Dmpara - Yorluğunda tanzlmattan evvelki zindan - İin anlatmaktadır. Bostancıbaşı hapis - ruk bapishanesi, Tersane zin- Hasek! kadınlar kaplshanesi, Koğuk döniler askeri hapishaneler, Kapınllı, Ye- diküle ve Hisar xindanlarını anlattıktan Ve İdam şekillerini saydıktan sonra tan- Timata geliyor. Tanzimatta hapishâne - İsmde büyük bir İnkılâb yapılmıştır. Bü - Yük Roşidi Paşa eski awulleri kaldırmış ve İk asri hapishaneyi kurmuştur. Bu ha - Pihanede mahkümlar için bir dershane de Mevcuddu. Muharrir, bu münasebetle bir de vak'a anlatıyor. Şefik Baba is - Bünce hayırperver bir adam, bu dersha - Hede mahkümlara ders veriyordu. Gefik Baba, çok uslanmış görünen ve annesi - Bin ağır hasta olduğunu söyleyen Sadık isyana teşvik etmek we bu iş için beyan « name neşredip - gizli bir içtima akdetmek cürümlerile tevkif e- sür'atli ve bir dereceli bir muhake- me usulile muhake - meleri yapılmak üze- rze muhakemeye sev- kolunan yirmiyi mü« tecaviz muhalifin Bodrum kalesi Bodrum kalelerile Hicazdaki meşhur Ta-; de kurulan bu ceza müessesesi, eski zap- | if kölesi, kalebendlerin yalırılmalarına tiye dairesinin yanında, yani şimdiki | Muhakemeleri niha> tahsis edlimiştir. İstanbula uzak bulunan | 44 üncü ilkmektebin bulunduğu yerdeydi. ! yet buldu ve bunlar nisbeten #önük memleketler de, menfa | Sonraları, bu bina, tevkifnane şeklin- | SÜt aydan yedi güne İde kullanıldı ve umuraf hapishane oras | YAdar muhtelif ha - İzminde genç bir mahküma izin almak İ- $in hapishane müdiriyeti nezdinde ta - Yastutta bulunuyor. (Yazı devam etmektedir) vaae Bü kanuşmanın ertesi günü, verdiği Ü yerine getirmiş olmak için, kendi Üte v Te n İtseniz, ben kefil olurum. Çünkü bahset- naş, ve: şeklinde kullanılmıştır. Kürek cezasına gelince, onun mahiyes | dan, şimdi bulunduğu yere taşındı. Bu ti, manası ve şexli de değişmiştir. tarihi göçün vukuu, bundan takriben yâ- Gemi korsanlığı ortadan kalktığı için, |ram asır evveline düşer. ağır cezalı mahkümların eskisi gibi kü- reğe vurulmalarına imkân kalmamıştır. Fakat i$ geneden uzun süren cezalara, gırlıklarından dolayı «kürek cezası» de- Jan teklifi, hapishane müdürü- nilmiştir. «Tomruğa vurmak» cezasının yerine — Eğer, demiş, bu müsaadeyi verebi- | g. brangabendlik kaâim olmuştur. hun en meşhur ha- O devirde, İstanbı Yik görülebilecek kadar temiz ve masum | Kirağa bölüğüydü. b" Çocuktur. Zaten şunun şurasında da Ükaç «y mahkümiyeli kalmış. Bu vazi- Vakıâ Bekirağa bölüğü, bir âskeri ha- pishaneydi, ve orada cezalar çeken € bir insan, kaçmıya' filân — kalkışıp » Ankümların yüzde doksanını ordu men- başını derde sokmaz!.. htiyar ve mübarek hocanın Famıyan hapıshane müdü: — Hayhay... demiş. Madem ki siz isti- Unuz, verelim. ricasını | & karardan birkaç saat sonra da, Sı-l , Yanına adam katılmasına bile lüzüm | andıran bu süzle, mühtelif cevablar ve- cek bir saray kurasızlı diyor. Hrülmeden, hapishaneden izinli çıkarıl- :“* Ve ertesi gün de, söz verdiği saatte, Pishaneye dönmüş. bün eğzünde elifi elifine durması ü- Tine, bu müsoadenin ona haftada bir '& verilmesinde bir mahzur görülme- K Ondan sonra, Sadık, her hafta hapis Neden, tıpkı hafta taliline başlıyan bir Bekteb talebesi gibi, kollarını — sallıya Ma?Ya szinli çıkar ve tayin edilen saati dakika geçirmeden dönermiş. mafih bu istisna teşkil 'eden vak'a- a dan biridir. Yapılan bütün gayretlere Tületlere, şenaatlere sahne olmaklan laştırılamamıştır. * "“lîmıllan sanra ise, hapishanelerin 'hü Sıkı bir rejim altına alınmaları ka- el Ştırıilmıştir. Bu kerarın verilişinden W * İlk iş olarak, Tomruk, Kapıaltı gi- M ;ndın nev'inden hapishaneler ilga e- Ştir, * ların yerlerine, hükümet tarafın- vl"'ım! hapishaneler açılmıştır. ı,,mı*_mıud. de açılan bütün resmi hü- ı..—— hapishaneleri arasında sıkı — bir .,,_ı"bet ve rabita temin edilmiş, bu k“'l: de, memlekette ilk hapishane ti kurulmuştur. Baaı Udan bir müddet sönra, yani Said Sadareti zamanında, adliye teş- Vücude getirilmiş, ve ceza kü- İşte Möriyete konülmüştur. H.q&hlphhıneler için bir nizamname v__.olummı bu tarihlere rastlar. Mt 1865 den, 1890 tarihine kadar, Nıy,f*'“eki resmi hapishane binaları, PakçıDU bir halde değildiler. Yeneçat 1890 dan sanra, belli başlı vilâ- İstanıde, hapishane binaları yapılmış ve Muşgya a da umümi hapishane kurul- h.î,;’; © sıralarda, ceza mahkemelcrinin tmyekları yerlere tevkifhaneler inşa da'yir' Sonra, o zamanki ceza kanu- h Fürek, kalebendlik ve nefy ceza- h maneeuddü. Bu cezalara çarpila- Sin, " *lunmuştur: 9b, Payas, Trablus, Rados, Midilli, | | | subları teşkil ederdi. Fakat zaman za- man, siyasi mücrimlerin de oraya kapa- tıldıkları görülmüştür. Bekirağa bölüğüne, bu meşhur niçin, ne münasebetle verilmiştir? İsim Birçok kimselerde haklı bir merak u- | ten çekinmeyip, rilmiştir. Bu itibarla ben, sırası gelmiş- ken bu ismin hakiki menşeini anlatmayı lüzüumlu ve faydalı buluyorum: 1854 yılı ile, 1856 senesi' arasında cere- yan eden, ve tarihe «Kırım muharebesi» adile geçmiş bulunan Rus harbi hakkın- da hemen hepimiz hayli malümat sahi« biyizdir. Bu müuharebede, Osmanlı başında bulnan serdarı ekrem Ömer Paşanın maiyetinde, Bekir adında cesur bir zabit vardı. Yüzbaşı olduğu için «a- gar sıfatile şöhret kazanan bu değerli ordusunun o devrin hapishaneleri bir çok | şabit, Osmanlı tarihine altın - harflerle yazılan kanlı ve müdhiş Totrekan kavga« gsının kazanılmasını temin etmiştir. Hattâ onun hakkımı teslimden kaçın. mıyanlar; «Tötrekan harbini Bekir ağa kazanmıştır!. diyecek derecede ileri gi- derler. Bu harbden sonra, yaşı oldukça iler- lemiş bulunan Bekir ağa, tekaüde sevk- edildi. Zira tçinde bulunduğu olgun çağ- da, orduda faal hizmet görmek, onu çok yıpratacaktı. Bu suretle ordudan uzaklaşan Bekir ağa, askeri hapishaneye, yani o zamanki adile «Babı Seraskeri» — hapishanesine müdür tayin olundu. Bittabi, hapishane muhafızları da, maiyetina verildi, Kabahatlı — askerlerin müddetlerini ıçinde geçirdikleri bu meş. hur hapishaneye yeni bir mücrim geti- İrildikçe, Bekir ağa adamlarına gülerek | şu emri tekrarladı: «— Bizim bölüğs yazmız's İşte, bu askeri hapishanenin Bekirağa bölüğü adile meşbur olması bu yüzden- dir. O devirde, Tophane müşürlüğünün Kışlaaltı hapishanesile, bahriyedeki ter- sane zindasının devamı sayılan bahriye hapishanesi de hapishane olarak kulua- nılmıştır. İstibdad devrinin siyasi cevrini çeken. lerden hayatta bulunanlar, Zeki Paşanın bu kışla altım çök iyi bilirler, İşte, o sıralarda, hapishanel umumi de, mahkümiyet ümlar için de husust mahaller | mülkiye bap shanesi olarak tesis edil- miştir. Zaptiye nazırı Hasan Paşanın devrin- İşte bizim üzerinde duracağımız nokta da, şimdiki Umumi Hapishanenin bulun- duğu bu mabaldir. Mazisi gözden geçirilince anlaşılır ki; şimdi Umumi Hapishanenin içinde bu- lunduğu binanın Osmanlı - tarihindeki |mevkü, rolü çok mühim, ve büyüktür. t n |On yedinci asrın başlarında, birinci sul- im mahküm, emniyet ve itimada 1â- | bishanesi, adını hepimizin bildiğimiz Be- |'tan Ahmed, Ayasofyanın azametini kür- letçeek bir bina kurdurtmak istemişti, Sultan Ahmedin, bu binayı kurdurtmak maksadile kaleme aldığı ferman, Osman- h tarihinin en şayanı dikkat vesikaların- dan Şimdi 'hazinel evrakta bulunan bu fer, |* manında Sultan Ahmed, mimarlara: «— Zinhar, frenk usteları önünde mağ- lüb kalmayasız. Paradan, puldan, emek- Naci Sadullah — Arkası var — vanaE Bay Salm Suyolcu'ya: Ayasofyayı tahkir ede- | BiZİi pis cezalarına mah - küm oldular. Muhakeme çok he- yecanlı oldu. Suri » | yenin muhtelif yerle- rinden muhakeme - Şamda de hazır bulunmak üzere meraklılar gel- diler. Bunların mikdarları o kadar çoktu ki mahkeme salonlarına giremiyerek mahkeme önlerinde toplandılar. Hükü- met tarafından da gayet sıkı zabıita ted- birleri alındı. Muhakeme de gayet muhta- sar oldu. Aleyhte dinlenen ahidlerin hepsi de birkaç zabıta mmemurundan iba- İretti. Maznunların lehte gösterdikleri şa- |hidlerin mahkeme ancak bir kısmını din. üst tarafını redde Maznunların € de kendilerine isnad edilen cürüm- leri red ve inkâr ettiler. İçtimalarının husust bir toplantı olduğunu söylediler, neşredilen beyannamenin de tamamen zabıta tarafından müretteb bir şey olduğunu iddia ettiler. Bununla beraber Şamın ileri gelen bu — münevverlerini mahkeme mahküm etmekten çekinmedi. Bu hüküm Şam muhitinde çok fena bir bıraktı. Mahkümların arasında bir tesir — Tetrikamızda, Mimar Sinan tarafından | Meb'us bulunması ve meclisin bu işten yapıldığını yazdığımız bina, bugünkü Haseki binasıdır. e Bay Cemal Alaylı'ya: — İbret taşı ile senki İbret arasında fark yoktur. hsettiğiniz Cellâd çeşmesi de, tan- zimetta, o taşla birlikte kaldırılmış, başka hanesinde ömürleri sona eren biçareleri öl- düren cellâdlar, bu çeşmede, kanlı ellerini yırarlardı. Oraya Cellâd çeşmesi denilişinin sebebi de budür, : Beşiktasta Bay Galib Safaya: Deride neşredeceğiz. Onların tedkik, bugün ir hüle gelmiştir. Çünkü orala- y ler de, duvarlarda mvecud ta- rihi hatıralar urasında bizçok manasız satır- far ilâve etmişlerdir. e lü Cemal Atlamar'ı — 'Teveccühünüze teşekkür ederim. Filha- kika, Rumelihisarına, harblerde esir edilen kumandanlarla beraber, fidyet necat verebi- lecek mevkide bulunan sengin - esirler,« ve prenaler, asilzadeler de bapsolunurdu. Naci Sadullah Fi” izah Gazetemizde Profesör Mazhar Os - manın hatıralarına aid kısa bir yazı se- risi çıktı. Seniha Sami isimli bir oku - yucumuz, bize yazdığı mektubda, hâ - dise kahramanlarından Suphi Paşa » rın resmidir diye koyduğumuz fotog - rafın © taribten rubu asır evvel ölen başka bir Suphi Paşaya aid bulundu - ğunu, bu ikinci Suphi Paşanın kuvvet- L bir devlet adamı, büyük bir âlim ol- duğunu söylüyor. Resim yanlış olabi - lir, Bu kabi) yanlışlıklar dünyanın her tarafında, her zaman görülen haller - |dendir, Yanlışlığı kabul etmiş olmak - la beraber okuyucumuza yazıda bahsi geçen Suphi anın mühterem bir â- dam olarak — tanıtıldiğını söyliyelim. Yazdlan yazıyı okumadan teessüre ka- dahi bir yanlışlık -eseri değil midir? haberdar hile edilmeyişi hükümetin ter- h A ) b x ei l astanesinin değil, eski Haseki hastanesinin |ryör yapmak İstediğinin en bariz bir alâ- meti telâkki edilmektedir. Bilhassa, mu- halefetin başhca itirazlarını, Fransızlarla yapılan son itilâflar üzerine tevcih etmiş bulunması, bu terrörün Fransızlar tara « fından yaptırıldığına delil telâkki edil. bir yere nakledilmiştir. Bostancıbaşı hapls- | mektedir. * Eski Suriye meclisi reisi Suphi Bere - kât Bey geçenlerde Türkiyeye gitmiş, Ankara ve İstanbulda bir müddet kal « mıştı. Kendisi son günlerde Hataya av - — Hapishane duvarlarındaki yazıları da |det etmiştir. Suphi Berekât Bey aslen |Hataylı imiş, bundan dolayı artık Ha - tayda oturmıya karar vermiş. Antakyada Türkler tarafından neşredilen «Yeni - Gün» gazetesinin muharrirlerinden biri kendisi ile görüşmüş ve bu mülâkatını Bgazeteyo yazmıştır. Denizbankın e Hâtayda Arab yoktu; Eski Suriye Meclisi Reisi Subhi Beyin mühim beyanatı Subhi Beyin sözleri Şam mehafilinde heyecan uyandırdı. Buna rağmen hakikatin doğruluğunu teslim eden Arablar yok değildir. Kapalıçarşıdan bir görünüş Suphi Berekât Bey, muharrire verdi- ği cevablarda Türkiyede gördüğü fev - kalâde büyük değişikliğin ve terakkinin hayranı kalmış olduğunu söyledikten son- ra Hatay meselesine dair sorulan sualle- re de kendisinin bundan böyle Hatayda yaşıyacağı cevabını vermiştir. Bu cevab. lar arasında Suphi Berekât Bey: — Ben taylıyım ve Türküm. Her ne kadar Arab görünürsem de benim ec- dadım buralarda yerleşmiş olan Türkler- dir. en Hatayda Arab da yoktur. Bun- lar Arablaşmış Türklerdir. Demiştir. Suphi Beyin bu beyanatı Şam mehafilinde büyük bir heyecan uyan - dırdı. El İnşa gazetesi bu beyanattan bah- sederken » Suphi Beyi muhalifler arasım- da sayarak - muhahflerin vatana hiya « nete kadar nasıl Hieri gittiklerini göster- mek için bu sözlerin yeni bir vesika teşp. kil ettiğinden bahsediyor, Hatayda ya - gıyan bütün Arabların Arab deği, ası len Türk olduklarını iddia eden Suphi Beyin sözleri Vatanilerin hakikaten hide detlerini mucib oldu. Ancak bu hakika. tin doğruluğunu teslim edem Arablar da yok değildir. Suphi Bey ötedenberi bu havalinin en Heri gelen münevverlerinden olmakla maruftur. Yeni Gün gazetesine söyledikle rine bakılırsa kendisi Hatayda bütün hü- fusun Türkler etrafında — toplanmasına taraftardır. «Ötede beride bir takım ces miyetler veya ayrı ayrı «hizib> ler taş « kil etmekte ne mana var? Hatay Türk- lerinin teşkil etmiş oldukları halk fırkası ve halkevleri teşkilâtı, Hatay halkının bütün içümâl ve siyasi ihtiyaçlarmmı te « mine kâfidir» diyor. Söylediklerine göre bundan böyle kendisi de bu teşkilâta dâ- hil olacak ve onlarla bir'ikte Hatay hal - kınin saadeti fçin çalışacaktır. —— teşkilât İşleri Denisbank umum müdürü dün de banka | Önişle Müdür muavinleri ve bankanın hu- pılan okuyucumuzun bu tarzı hareketi | Werile meygul olmuştur. Yukarıdaki resim- |kuk müşaviri İsmail İsa ve kendilerile görü- bankanın Umum Müdürü — Yusuf Ziya|şen gazeteciler bir arada görülmektedir. a

Bu sayıdan diğer sayfalar: