4 Mart 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

4 Mart 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8& Sayfa SON POSTA © ı'&mıwuı.nn vi ikâyesi D Çanakkale boğazı bir deniz barbini daha görmeye hazırlanıyordu. (Lizandros) Lüpsekide yatan iki yüz gemisine göz gezdirdi, sabahın ilk ve perabe ışıklarındaki bu görünüş muhte- gemdi, fakat onu gururlandırmıyordu. — Vira demir! Kumandasını verdi ve amiral gemisl- nin kıç kasarasında dimdik durdu (Atina) hıların yüz seksen gemizi (E- gos Potamos) önünde demirliydi. Onlar da erkenden harbe hazırlandılar, açıl. dılar. İki donanma karşılaştı. (İsparta) kumandanları — Lizmdrosa kızıyorlardı: — Beşinci gün oluyor ki böyle birbiri- mize meydan okuyoruz, fakat dövüşmü- yoruz. (Atina) lılar yüz buluyorlar. Bu- gün de hiçbir şey yapmadan (Lâpseki) ye dönersek ayıbdır. (Lizandros) rzert bir sesle, kim bilir kaçıncı defa olarak şu sözü söyledi: — Kurnazlıkla yiğitliği birleştirmenin yolunu bilmelidir. Fakat kurnazlık nerede? kendini gösterecek? Dört yöze yakın harb gemisi saatlerce karşı karşıya Klurdular. Boynuzlarını göstererek her biri diğerinin saldırmasını Ne zaman ATİNA YAKILAMAZ Lizandros ayağa kalktı ve yumrugu nu masanın üstüne turarak bağırdı — Bunları ne yapalım? — Onlar bizi esir etmiş olsalardı sağ ellerimizin baş parmaklarını kesecek- lerdi. (Lizandros) üç bin esiri boğazlattı. Kurtulan gemilerden biri (Pirea) ya geldi. Fena haber her tarafa yayıldı Atina bütün silâhlarını, hattâ Ümidinl | ı Ağız bütün e Bakımsızlıktan çürüyen dişlerin dif- teri, bademcik, kızamık, enfloenza, ve hattâ zatürreeye yol açtıkları, — iltihab yapan diş etlerile köklerinden mide hum- maşı, apandisit, nevresteni, sıtma ve ro- matizma yaptığı fennen anlaşılmıştır. 'Temiz ağız, ve sağlam dişler umumi vü- cut sağlığının en birinci şartı olmuştur. Binaenaleyh dişlerinizi her gün kabil olduğu kadar fazla - lâakal 3 defa - (Rad- yolin) diş macunile fırçalıyarâk sıhhati. nizi garanti edebilirsiniz ve etmelisiniz. Bu suretle mikrobları imha ederek dişe lerinizi korumuş olursunuz. rın, (Aristofan) ve (Öripid) lerin güzel vatanı bir mezarlık haline geliyor; öü- ların torunları yerlerde sürünüyorlardı. (İsparta), (Korint) ve (Tep) lilerin ta- rafında flâvtaların zafer sesleri yükse. liyordu. (Lizandros) la arkadaşları baş- larına zafer taçları koymuşlar, Atinanın halini bir trajedinin son perdesi imiş gi- B GEREEEE S NC ğ mikroplara daima açık bir kapıdır. UNUTMAYINIZ Kl: DiŞ MACUNU ütün tehlikelere karşı sıhhatini korur. kaybetmiş, çıplak bir adam gibiydi. Kimse uyumuyordu. Hepsi de öldürü- lecek, yahud, hayvanlar gibi, sürü halin- de satılacaklardı. bakliyen iki sıra boğalar gibiydi. Atinalılar akşama doğru sancağa dön- düler vi denizin küçük — dalgalarını yararak gittiler, Kürekler suya dalıp çık- bi seyrediyorlardı. (Lizandros), arkadaşlarını — darıltn ak istemiyordu. (Atina) ya avımakla bera- ber kendi tarafında olanların hepsinin ı İstanbul Vakıflar Direktörlüğü ilânları I Mikdarı Muhammen bedeli — İlk teminat tıkça denize sürünerek uçan kocaman gövdeli kısa kanadlı turna sürüsünü an- dırıyorlardı. (Lizandros) üç gemi ayırdı ve bunla- rın birincisine cmaır verdi: — Düşmanın arkasından git. (Atina)- hlar gemilerinden karaya çıktıkları za- man bir mızrağın ucuna kalkan asarak provadan sarkıt! Beklenen ışaret göründü. Lizandros haykırdı: — Söon hızla, ileri! (Atina) hların bir kısmı yiyecek bul- mak için etrafa dağılıyorlar, bir kısmı da çitte ateşler yakarak çorbalarını pişi- riyorlardı. Çadırlarında uyuyanlar bile yardı, (İsparta) donanması görünür — görün- mez bir telâş başladı. General (Konon) kumandalar veriyor; zabitleri sağa sola koşturuyor; askerleri gemilere — bindir- meye çalışıyordu. (İsparta) Çılar boş gemilerin içine at- hıyorlar, küreklerini kırıyorlardı. Dolu- ların üstüne gemilerim üçü dördü birdey saldırıyor; kısa bir savaştan sonra onla- rı da içindekilerle beraber ele geçiriyor- lardı. Denize dökülenler, kıyıya kaçan- lar, ümidsizce ve çılgın gibi dövüşenler birbirine karışıyordu. (Atina) amirali ancak sekiz gemi ile kaçabilmişti. (Lizandros) yüz yetmiş iki gemi ve üç bin esir almıştı. Kendisile birlikte harbeden diğer şehirlere sordu: -— —— « Son Posta , nın edebi romanı: 81 —Bir Genç Kızîn * İki yüz düşman gemisi (Pirea) önün- de demirledi. (İsparta) kralı (Akademos) bahçesi ö- nünde ordusunu bazırlamıştı. (Atina) ya her taraftan serseriler, iş- sizler, yabancılar doluyordu. Bunları (Lizandros) gönderiyor: — Yiyeceklerinin bitmesi için Atina- nın mümkün olduğu kadar kalabalık ol- ması iâzım. Aç kalınca her — dediğimizi yapacaklardır. Dövüşmeye değmez. Dıyordu. Atinada hergün açlıktan birçok kişi ölüyordu. (Teramenis) kararını halka bildirdi: — Uyuşmaktan başka çare yoktur. Uyuştular: Atinalılar, (Pirea) ve Ati- nadaki duvarları yıkacaklardı. Harb ge- milerini teslim edecekler, sürgünleri ge- rl çağıracaklar, (Atikya) — dışarısındaki yerlerden vazgeçecekler, İsparta itlfa> kına gireceklerdi. (Tep) ve (Korent) liler (Lizandros) a kızmışlardı: — (Atina) yıkılmalıdır. (Atina) hılar pazarlarda satılmalıdır. (Atina) nn bü- tün toprakları otlak haline getirilmeli- dir. Biz bu anlaşmayı kabul etmiyoruz. (Atina) hılar duvarları yıkıyorlar, ge- milerini yakıyorlardı. Açlıktan ölenler yer yer yatıyorlar, bunların başlarında iskelet haline gelmiş olan zavallılar hıç- kırıyorlardı. (Fidyas) ların, (Platon) la- Bunu söylemek pek kolaydı, fakat| nasıl? l Evvelâ, yazdığı mektuba Tağmen Selmanın cevab vermeyişini mühimse- miyormuş görünerek her zamanki gi- bi kütüphaneye gitmeği düşündü; fa- kat bu asıl kendisi için büyük bir iş - kence olacaktı. Onu bu kadar severken 'Jaşmakta olduğunu görüyordum. Sen gilims. koendisinden uzak, irişilmiyecek kadar uzak görmeğe nasıl tahammül edecek- u? Selmayı kıskandırmak çaresine baş ziyade et ve zevk çeşnisi var. Fakat bu-| ö Romanı | Muazzez Tahsin Berkani Tamak için bir ikl kere okumağa mec - ır oldu: « Sevgilim;. « Seni saverken başka birisile, sev - mediğim ve sevemiyeceğimi bir adam!la evleneceğim. Böyle yapmak lâzımdı; çünkü senin benden yavaş yavaş uzak- kendinden kat kat küçük bir kıza âş:k olarak romantik duygulara — kapıldın. Benim sana olan sevgimde ise, daha hoşuna gidecek bir karara bağlamak is- Konuşmalar gittikçe ateşlendi. (Tep)- Tlerle (Korint) Hler kararlarından dön- müyorlardı. İstanbul Vakıflar Başmüdi Yemek zamanı gelmişti Generaller, açlıktan ölen (Atina) nın karşısında zen- gin bir sofraya oturdular. Şarablar bol bol içiliyordu. (Lir) ler, (Düvta) lar çalınıyor; bir koro, en meşhur Atina şalrlerinin şarkı- | söylüyordu. Bu sesler (Akademas) bahçesinin ö- nünden (Akropol) a doğru dalga dal, yükseliyor; can çekişen (Atina) nın ha- ı]ınl daha acıklı gösteren bir çerçeve yordu. Koro durdu. Dağınık saçlı, gözleri yaşlı bir adam, ilerledi. Elindeki (lir) | oyluğuna daya- |dı. Cıliz parmakların dolastığı tellerden, |imltiler ve bıçkırıklar çıktı. Bunlar tel değll, Atinada ıztırab çekenlerin ruhla- riydi, Gözleri yaşlı adam ağzını açtı. Yanık bir sesle güzel parçalar söylemeye baş- ladı. Ortalıkta derin bir sessizlik vardi. (Lizandros) arkasında duran birine sordu: — Bu parça kimindir? — (Öripid) in... rülebilir. — (Atina) li mi? — Evat... Bir meyhanecinin oğlu... kelaos) un sarayında azgın köpekler par- çaladı. — Hatırlıyorum. Dağınık saçlı adam (Orest) trajedisin- den bir parçayı) haykırıyordu: «Ey (ÂAgamemnon) un kızı! fakir kulübene kadar geldim!, Şarkı bitince (Lizandros) başını kal- dırdı. Ayağa kalktı ve yumruğunu ma- İşte ben İhale günü tiyordu: Cinsi kalem Lira Kuruş Lira Kuruş g — (Teramenis) le yaptığım anlaşmayı| Defatir ve evra- ZI 1370 00 102 T5 11/3/938 Cf bozuyorum. Yeniden konuşabiliriz. kı matbun ma saat 150f düğü ile Taşra Vakıflar İdarelerine lüzumu olti yukarıda cins ve mikdarı yazılı defatir ve evrakı matbua açık eksiltmeye köll muştur. İhalesi yukarıda yazılı gün ve saatte Başmüdüriyet binasındaki da yapılacaktır. Nümune ve şartnamesi hergün Levazım kaleminde Baş, diş, nezle, grip, ron.atizma ve bütün ağrıların.zı derhal İcabında günde üç kaşe alırabilir. keser. _—_—_—/ sanın Üstüne vurarak bağırdı: — Böyle bir şairi yetiştiren şehir Y Dört sene evvel (Makedonya) kralı (Ar- / lamaz! Hiç kimse: — Hayır! Diyemedi. Atina kurtuldu. YARINKİ NÜSHAMIZDA: Korku Yazan: Salâhaddin BW a A cak Amerikalıların yaptığı gibi i:t-.[;ıde rı!mayı her bakımdan müreccah görü-l edeceğim- yordu. Onun yaradılışında bBir kadın,! Fakat bu diyarlardan büsbütün ayrıl- |fena fikirlerle olmasa da gene hafifli ü aa tecrübesiz kalbinin bütün bu darbeltfi ne kadar hırpalandığını anlıyor ve w» -|hak veriyordu. madan, bir kere daha parlak güneş gör-İle bir skandal çıkarabilir, Fuadı müş-| Evet, onua hakkı vardı: Bir url“' n bir kete daha, içimde o nefret /| kü! bir im hasta duyguyu duymak, bir ke-|başka, Lusiyi Setmaya karşı bir silâh re daha seni öpmek, seni sevmek için|olarak kullanmak da kabildi. Fakat, İstenbu'a gideceğim. eski metresi İstanbula ayak basınca, Küçük apartımanımızın sıcak oda-|Fuad, düşüncesinin bu ikinci kısmını sından uzak diyarlara biraz nefes gö-|çok çirkin buldu: türmek istiyorum. — Derin bağlarla kendisine bağlı ol- Bu vesile ile, orada bıraktığım eşya,| duğum küçük ve temiz Selmacığıma Ççamaşır, elbise vesair ufak tefeğimi de|karşı böyle pazarlıklı düşüncelerle şan- almış olurum. tajlar yapreak bana yakışır mı? Hayır, 1 Seni içimin bütün ateşile öperim sev- | onun böyle dolambaclı yollardan değil, doğrudan doğruya kendi arzusile bana Fuad, Lusinin eksantrik ve acaib hal-| gelmesini istiyorum. ler'ne alışkım olduğu halde bu son ha-| İşte bunun için Lusi ile sık sık orta- rekeline şaşmaktan kendini alamamış-|lıkta dolaşmaktan, hele Selmanın ken- |t Viyanalı kadın, hele münasebetleri-|dilerini görebileceği yerlere gitmekten yete sokabilirdi; bundan vurmak istedi; fakat bu da birincisin-|nunla seni yalnız zevkim için -Vi_vo-wnir şon aylarında büsbütün maddileşe-|iciinab etti, fakat aldığı bütün tedbir- den kolay değildi. Onu severken ve herİrum sanma yavrum. Aldanırsın, Benim rek, onda yalniz zevk ve para aradığını |lere rağrnen, genç kızın bundan haber- zaman onu düşünürken, başka bir ailelsana karşı olan duygumda şarkın gü- kadınile nasıl münasebet peyda edebi-neş ve steağının kaynattığı sıcak bir ş; lirdi? Alelâde kadınlara gelince, onlar-|kat da vardı. İşte bunu anladığım la Selmanın veyahud onu tanıyanların İsenden, şarktan, güneş ve sıcaktan| Viyanaya götürmediği birçok kıymetli|akraba çocuğu birbirlerine bu kadar| İbilmiyor değildi. dar olmsına mani olamadığını, halasın- O ha'de bu «son defa görüşmek ma-|dan gelen mektubdan anlamıştı. sah», olsa olsa giderken beraberinde| Talihin bu ne garib cilvesiydi... İki kendisini görebileceği bir yere gitme-|kaçtım. Canım hiç de, senin başka bir ' eşyasını gelip almak için bir miledvnlyak:nken ve birbirlerini bu kadar çok sine imkân var mıydı? İşte tam bu sırada, eski metresi Lu-|a#lamak istemiyordu. Bunda çok isabet|ad, hak'katte fena yürekli olmıyan Lu- kadını sevdiğini görerek üzülmek ve severken karşılarına çıkan böyle ehem- başka bir şey olamazdı. Öyle iken, Fu- .m yetsiz sebebler birleşmelerine mani siden bir mektub aldı. Genç kadın, bu|etmişim; bedbahtlık kapısından içeri-|sin'n bu seyahatine memnun olmaktan|(oluyor ve yollarını hergün biraz daha mektubunda, zengin bir Amerikalı ile| ye girmeden eşifinden geri dönerek |kendini alamıyor ve birkaç sene bera-| uzaklaştırıyordu. nişanlanmak üzere olduğunu bildiri -| yordu. Fusd, bu biraz eksantrik, biraz “Mtubuu kasdettiği manayı an-|ğım. Zengin kocamın servetinden, an-|ber yaşadığı bir kadınla dost olarak ay- | küçük kız gibi görürken, şimdi kendimi kurtardım. ber yaşadığı bir kadınla dost olmaktan| Bu son hâdise Fuada çok tesir etmiş- Bundan sonra Amerikada yaşıyaca-|kendini alamıtyor ve birkaç sene bera-|ti. O vakte kadar Selmayı inadcı bir 4 onun | ğına genç kızı kendisine yazarak ondan sevgi dilebi ken, bir taraftan da senelerdenberi : raher yaşadığı bir kadınla kolkolâ kaklarda dolaşmak te'lifi kabil hıı"; ler mi idi? Şimdiye kadar nasıl oluP vaziyetin bu yüzünü görememişti! # Demek ki, başkalarına aid işleri , ince teferrüatına kadar kavrıyarak hakeme eder, en ufak - bir M bâdiseyi derinleştirerek bundan ıı/, lar çıkarırken, kendisini & den hayati bir mesele üzerinde bir çocuk gibi bocalıyordu, Fakat hayır, kendisinin ve Sel gi saadeti mevzuubahs olurken böyle # tereddid bir vaziyette uzaktan DİT pp yirci gibi bakamazdı. Bu ınıışw;_,,ı lık komedisine, her ne pahasına olsun, nihayet vermek Iinmdl".;ı Ancak bu sefer Selmaya ya olul” vakit kaybetmek çocukca bir ŞeY karf du; onu gidip görmek, onunla M karşıya konuşmak ve anlaşmak çe Selmanır ebediyen Fuaddan yül # virmesine imkân yoktu. Onu gidip rüp Lusiden, onunla geçen hayatıP kendisine bahsedecek ve bunuf p hangi bir erkeğin başından Bw:j' lâde bir vak'adan başka bir şey İnandıracaktı. — Arkası İ z b .(ğ b d EEF) 1 İT vi LA EPEF, $LZ . KE, £F Dİ v >al EELESERE,

Bu sayıdan diğer sayfalar: