Hergün Şark milletleri birbirlerini Tanımıya mecburdurlar Yazan: Muhittin Birgen ki gün evvel, Balkanlarda turizm | bahsi üzerinde durmuştum; dün de İranın, dev adımlarile yaptığı ilerleme hareketi münasebetile, Türkiyenin İran ve Arab âlemi ile bütün eski bağlarını kırmakta ve yenilerini de bağlamamakta olduğu noktasına temas ettim. Hattâ şu- nü da ilâve ettim: «Yarının büyük mü- cadelelerinin başlıca sahnesi, artık Asya- dır» dedim. Hiç şübhe yok, yarının mücadelesi As- yadır. Asyada uyuyan milletler, ezilen kütleler var; Asyada müstemlekeler var; Asyada Asya imparatorlukları, Avrupa emperyalizmi var; bunların yanı başın- da da uyanan ve uyanmak üzere olan kütleler, milli ve içtimat hareketler var. Türkiye, bu hareketlere yabancı değil- dir. yabancı kalamaz. Asyada zuhur ede- cek her hâdisenin dönüp dolaşıp Türki- yeyi az veya çok, uzaktan veya yakından |. alâkadar edeceği şübhesizdir. 'Türkiye, ayni zamanda ÂAvrupa ile As- ya arasında coğrafya bakımından da, si- yaset bakımından da, iktısad bakımın- dan da bir köprüdür. Türkiye Avrupa- dan alıp Asyaya, Asyadan alıp Avrupa- ya türlü türlü şeyler veren ve verebile- cek olan bir memlekettir: Siyaset, nü- fuz, kuvvet, medeniyet, iktısad, kültür, hülâsa her şey! Bunun için Türkiye Asyanın bizimle en yakın alâkası bulunan iki büyük un- sürile Arabla ve İranla, mevcud olan mü- nasebetlerini azami derece sıklaştır- maya mecburdur. Bu vazifesini ihmal edemez. . * Bu münasebetleri — kuvvetlendirmek için mekteblerimize tekrar arabi ve farisi .(dillerini koymayı tavsiye edecek deği- lim. Bu, eski bir medeniyetin tekrar ya- Şatılmasına çalışmak gibi manasız bir iş olur. Fakat, üniversitemizde şark dille- rine, şark kültürüne ve umumiyetle şark işlerine ciddiyetle alâkadar eden bir şu- be açmak çok güzel bir fikirdir. Meselâ, İlâhiyat Fakültesi yerine daha geniş, da- ha asri ve daha canlı bir programla ve muhtelif enstitülerile bir şark fakültesi tesis etmek bizim üniversitemiz için ya- pilacak en güzel bir şeydir. Şark işlerine bizim kadar ve fakat başka bir ruh için- de alâkadar olan Rusyanın bu âlemle manevi teması temin eden fakülteleri vardır. Birçok üniversitelerin yanı ba- şında tesis edilmiş olan bu nevi fakülte- lerden biri Baküdedir ve ben bu fakül-| tede Privat Doçent ünvanile çalıştığım bir sene zarfında gördüm ki Rus sistemi- ne göre kurulmuş bir üniversite içinde, böyle bir fakülte, hattâ fena çalıştığı za- man dahi bol ve güzel mahsul verebilen bir müessese oluyor. ci derecede, Türkiye, İran ve Arab memleketleri arasında, içinde yaşadığı- mız müşterek hayat meselelerini giinlük alâka ile takib edecek ve memleketleri birbirlerine tanıtacak olan Türk - şrah - İran cemiyetleri teşkil etmek için zaman mddir. Böyle bir cemiyet, bu tleri birbirlerine iyi tanıtmak için çalışmayı program olarak kabul e- derse pek çok faydalı işler görebilir. Üçüncü derecede bu memleketler ara- sında turizm hareketi uyandırmak ta lâ- zım ve mümkündür. Kış mevsiminde ce- nub memleketleri şimaldekiler için, yaz mevsimlerinde şimal memleketi cenub- dakiler için güzel turizm imkânları ve- rir. Lübnan, yaz için de, kış için de Türk turistlerine fevkalâde güzel gezme, isti- rahat ve zevk fırsatları arzeden bir mem- lJekettir. Senenin yedi ayında karlar için- de uyuyan Lübnan çamlıkları, rengârenk ufuklarile İsviçrenin dağlıklarını geride bırakan Soöfer, Akdeniz üzerine en haş- metli gözlerle bakan Âliye, memleket haricinde güzel tabiat, temiz hava ve bol konfor arıyan Türk, turistleri için daima ziyarete değer yerlerdir. Kahire ve Bağdad, Nil ve Dicle, Loti- nin renklerini yaza yaza bitiremediği çöl, Musanın içinde kırk yıl kaybolduğu Sina kış mevsiminde her turistin kolay- ca uğrağı olabilecek meçhul ve güzel â- lemlerdir. Kahire ve Bağdad bir tarih, Tahran başlı başına bir âlem, Tebriz her Türkün görmesi lâzım gelen bir Azeri metrepolüdür. Onlar için de her tarafı enteresan ve her tarafı güzeldir. Biüitün bu memleketler arasında turizmi inkişaf SON POSTA Resimli Makale: Harekette, kelâmda ve dir. tavırlarda defa Aaylâklığın veyahud kayıdsızlığın bir neticesi- yapmacık çok tinab ediniz. e Tabit olunuz £ Aylâklıkla ve kayıdsızlıkla itham edilmemek İstiyorsa- nız ciddi ve lâtife bütün hareketlerinizde mübalâğadan ic- Dünyanın en Şişman kızları — , Amerikadadır Dünyanın en şişman kızları, Kalifor- niyada film artistliği yapan çikolata ren- ginde üç genç kızdır. En büyükleri 25 yaşında ve 140 kilodur. En gençleri ve en zayıfları 17 yaşındadır. Tam 125 kilo gelmektedir. Şişkolar, canları istediği yemeği ye- mekte, açık renk elbiseler giymekte, A- merikan sakızı ile edebiyata bayılmak- tadırlar. İçinden 2,500 liralık inci çıkan istridye İngilterede boğazını seven İngilizler- den biri 25 kuruşluk istridye almış, eve gelmiş. Bunları iştiha ile mideye indirir- ken, bir tanesini yutamamış, merak et- miş açmış, içinden 26 tane inci çıkmış. 25 kuruş ile 2500 liralık inci kazanan İn- giliz, bunlardan karısına bir yüzük, ken- disine de bir kravat iğnesi yaptırmış. ettirmek, bilhassa üniversiteliler, liseli- ler ve izcileri karşılıklı olarak, yer yer dolaştırmak hesabsız faydalar verir. * Daha ziyade ısrar etmiyelim ve s&özü uzatmıyalım, Türkiye İrana, İran Iraka, İrak Türkiyeye ve - Şamdaki akılları ka- falarından dört metre yukarıda duran müfritleri ne derlerse desinler - Suriye de bunlara, bunlar Suriyeye muhtaçtır- lar. Bu memleketlerin manevi bir elbir- liği yapmalarını temin için ne kadar ça- lışılsa azdır. Bu gayeyi temin için ilk te- SÖZ ARASIN ' Hergün bir fıkra ai İkinci defa Meşhur bir muharrir, kendi eser- lerinden birini eski kitablar satan bir kitabcıda görmüştü. Üzerinde kendi yazısı Vardı. Yazıyı okudu: «Dostum S. e hürmetlerimle.» Kitabcıya istediği parayı verdi. Ki- tabı aldı. Evvelki yazdığı yazının al- tına şu cümleyi ilâve etti: «Dostum S$. e, Bunu eski kitablar satan bir kitab- etda bulmaklığım ikinci bir defa hür- metlerimin takdimine vesile olduğu için kendimi bahtiyar addetmekte- yim.> Kitabı, dostu S. nin adresine posta- ya verdi. i Amerikada-meçlinl Bir doktor 14 kişi Öldürdü , Amerikanın Klevland şehrinde 1934 yılının eylül ayındanberi hüviyeti moç- hul bir katil yaşamaktadır. Bu katil iş- lediği cinayetlerin yapılma şekline ba- kılacak olursa meslek itibarile bir dok- tor, hattâ mükemmel bir cerrahtır, fakat Klevlandda yaşıyan, hattâ yolcu sıfatile bu memleketten gelip geçen bütün dok- torların hüviyetleri araştırıldığı, izleri takib edildiği halde henüz kim olduğu anlaşılamamiştir. Amerika gazeteleri: — Elbette günün birinde bulunacak- tır, diyorlar. Burası muhakkak, fakat a- caba kurbanlarının adedi kaçı bulduktan sonra? Şimdiki halde bulunan cesedle- rin sayısı 14 dür. Bütün bu cesedlerin ga- yet muktedir bir cerrah elinden çıkmış olarak parça parça kesilmiş bir halde gazlı bezlere sarılmış olarak bulunmuş- lardır. Amerika gazetleri: — Halk yarin akşam sıranın kime ge- leceğini ıztırabla düşünmektedir, diyor- lar. İki kalbli bir köylü Ayvustralyanın Pert şehri hastane - sinde muntazam surette işleyen iki kal Dünyanın En seri Yolcu gemisi (Kraliçe Mari) transatlântiği Atlas Okyanusunu saatte vasati olarak 31,69 mil ile katederek mavi şampiyonluk kor- son sür'atle giderken gösteriyor. Banger İnsülün vasiyetnamesi açıldı Bir müddet evvel vefat eden maruf Amerikalı banger Samuel İnsul'ün va siyetnamesi geçen hafta Şikagoda mah keme,huzurunda açılmıştır. tist Wollis'e iki yüz lira vasiyet etmek- te ve 2,800,000 lira da borç bırakmak- tadır. İnsul evvelce kendisinin idare ettiği bir çok büyük şirketlerin başın- da bulunan oğlunu bıraktığı borcları ödemeğe davet etmektedir. Her sene ikiz doğuran J1 çocuklu kadın İtalyanın Bolonya sahilinde Zoni is- minde bir köylü kadın daima ikiz ço- cük doğurmaktadır. Bugün yirmi beş yaşında olduğu halde on bir çocuk a - nası bulunan köylü kadın 17 yaşında evlenmiştir. Çocuklarından son beş ta- nesi iki defa ikiz, bir defa da tek ol - mak üzere 28 ay zarfında doğurmuş - tur. Zoni'nin kocası karısından ancak beş yaş büyükdür. Ve zengin bir emlâk sa Sözün Kısası Uzun ömür iksiri ve Çinli eczacı E. Talu inde, bir taraftan kanı gövdeyi götüre dursun, öbür taraftan da, büu ucu bucağı olmıyan koskocaman |ülkenin, top, tüfek sesleri erişmiyen kı- sımlarında hayat normal bir halde de- vam edip duruyor. Bu cümleden, Li-Şang-Yun adındaki bir Çinli eczacının 156 yıllık uzun bir ömrü, insanlara sermedi hayatı sağlıya- cak bir iksir keşfetmeğe hasreylediğini ve nihayet geçenlerde öldüğünü yahanc matbuat sayfalarında okudum. Li-Şang-Yun herhalde bu iksirin kış- men olsun sırrını keşfetmeğe muvaffak olmuş ki, bizzat kendisi 156 yaşına ka- dar yaşıyabilmiş, ve sermedi hayatın pe- şinden koşmanın bile insanlar ıçin fay- dali olabileceğini isbat eylemiştir. Bir adamın 156 yıl muammer olduğunu duyanlar, onun, herhalde çoluk çocuk gailesinden azade yaşamış olduğuna hük- medeceklerdir. Halbuki, ayni gazetelerin haber verdiklerine göre, Li-Şang-Yun dünya evine bir kere değil tam 23 defa Başından 23 nikâh geçtiği halde, bu kadar uzun yaşıyabilmek herhalde fev«s kalbeşer bir hayatiyete malik olmağa bakar ki, esasen böylelerinin iksire, mik- sire ihtiyaçları yoktur. | Bir de var ki, ispirtoya ve uyuşturucu maddelere düşkün olan bazı kimselerda ifrat, nasıl ki zehirin tesirini ibtal edi« yorsa, evlenmenin yirmi üç defa teker-« rürü de, artık bizim Çinli eczacının üze- rinde, aile gailesinin tesirini hiç mesabes sine indirmiş olsa gerektir. ' Herhalde, uzun ömür iksirini aramakla vakit geçirip, ömür tüketen Li-Şang- Yunun dul kalan yirmi üçüncü karısı ha- - tıratını yazacak olsa, zannederim ki epey enteresan olurdu. : E. Talu Türkofis dış t;şülâtında değişiklikler yapıldı İktısad Vekâleti ihracatımızı arttir- mak ve aramızda iktısadi münasebet bulunan memleketlerle ticari vaziyeti- mizi inkişaf ettirmek gayesile Türko -< fis dış teşkilâtında bazı değişiklikleri ihtiva eden yeni bir kadro hazırlamış« tr. i Ayrıca şimdiye kadar Konseyye adı verilen ticaret mümessillerine de ata « şe ünvanı verilmiş, yeniden 300 liralılığ dört raportörlük ve 400 liralık üç ata«< şelik ihdas etmiştir. Bir Eylülden itibaren tatbikine ge: çilecek olan yeni kadroya — göre Pariş eski konseyyesi Necdet, İsviçre Bern ataşeliğine, İktısad Vekâleti Başmü « şaviri Sami Paris ataşelifine, Cenev - re Konseyyesi Kâmran Paris ataşeliği raportörlüğüne, İktısad Vekâleti Al « man masası şefi Hamburg ataşeliğine, Samsun Türkofis müdürü Midhat Ati- na ataşeliğine, Bombay konseyyesi Tur han Celâl İskenderiye ataşeliğine, es- ki Lahi konseyyesi Said Berlin ataşe « liğine tayin edilmişlerdir. Teşekkür Oğlum «eHalidunsun geçirdiği ağır hastalığın tedavisinde yüksek bilgi ve ihtisası dairesinde candan alâka gösteren dahiliye mütehassısı doktor Hasan Ferid Cansevere alenen teşekkür etmeyi vazife bildim. ' şebbüsü almak Türkiyeye yaraşır. Tür- bi bulunan bir köylü müşahede altına Fibidir.r.. — — —- Doktor Bari Koşay | kiye bu teşebbüsü almalıdır ve yakın Za- | alınmıştır. Sidney üniversitesi öldükten sonra T ' manda üç taraftan elbirliği ile halledil- Rontgen ile yapılan muayenelerde |kalblerinin üniversiteye aid olması şar A K v i M z mesi zaruret kesbedecek olan bu davayı| sssçünün sağ tarafında — büyükçe bir|tile köylüye 30 bin dolar teklif etmişse | ü ortaya mutlaka atmalıdır. kalb ve sol tarafında da daha küçük|de köylü bu parayı ve bu teklifi red - AĞUSTOS Muhittin Birgen İbir kalb bulunduğu tahakkuk etmiştir. |detmiştir. T Üi vee r B 15ö4 23 18Ö7 ' Ağustos — | Resmi sens |— Hizir İSTER: İNAN. İSTER İNANMA - ei Ko r lkr Hapishane binasının yıkılmamasını, yani müstakbel dev- | Fakat bunların ilimle alâkaları yok. Asıl söz sahibi olmak SALI let mahallesinin Sultanahmed meydanında yapılmamasımı | lâzım gelen ilim adamları ekalliyette bulünüuyorlar.» —ÖNEŞ NN y ilk gündenberi iltizam eden bir meslekdaş dün tekrar bu Bizim bildiğimize göre iki mağara harabesinde en küçük — Cı Ahlr ? mevzua avdet etmiş hâdiseyi hülâsa eden yazısında şu sa- | bir kıymet bile bulunmadığını söyliyenler mimarlardır, ı'ı 15' Fi ,D, tırları gördük: binaenaleyh biz bunların kendilerine taallük eden bir sa- || | 6 | 17 26 Ü e <— Şimdi de garib bir hâdise ile karşı karşıyayız. Hapis- | hada ilim sahibi olmadıkları iddiasına biz inanmıyoruz, fa- eee Ş ş hanenin yıkılmasını tercih eden adamlar ekseriyettedirler, | kat ey okuyucu sen: z Ü” :'“"; ra "; İSTER İNAN, İSTER İNANMAİL a |e Pızlıs Jos |e | 57 |u | 36 _—r—