23 Mart 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

23 Mart 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

# — SONTELGRAF HALÂ KONUŞUYORLAR! — 23 Mart 1938 İNGİLTERE-İTALYA MÜZAKERELE- RİNİN SONU NE ZAMAN Socn hâdiselerin kuvvetlendirdiği Almanyaya karşı tedbir alınmalı ITALYA İngiltere ve Almanya yanında ikinci derecede kalmamasını temine çalışırken neler düşünecek ? Avusturya'nın Almanya geçmesi ürerine Orta Avrupada yepyeni bi Vaziyet meydana geldi. Bundan son ra Almanya ile İtalya da artık doğ- tudan doğruya komşu oldular.«Son bir kaç gündenberi bu va- belli başlı Avrupa mat - ikirleri, bil- rafından verilen malümatı hülâsa etmiye çalışıyor - du. Almanya ile İtalya arasında ar- tik bu kadar yakınlık hasıl olduk - tan sonra istikbalde bu iki devletin Oynuyacağı rol ne olacak?... diye dü şünülmektedir. Bundan evvel yine bu sütunlarda hatırlatılmıştı ki ge-, ç çen som baharda İngiltere ile Berlin Grandıi allesile beraber arasında bir koyyuşma başlangıcı gö kalktıktan sonra Almanya'nın İ -|ziyet şöyledir: Almanya Orta Av - tüldüğü zaman ortaya türlü türlü|talya ile komşu olmasıdır. rupada serbest kalmış, Avusturya- Tivayetler çıkmış, ve Berlin - Roma| —Ajmanya İtalyanın beklediği te -İ? Malüm olan tarzda kendine alı- Mihverinin, bozulup bozulmuyacağı , inatı verdi. İtalyan'ların elindeki | YETMiştir. Şimdi Berlin - Roma mih Şaylaları ortalığı hayli düşündür *İyerlerde gözü n,,'mdmm anlattı. Verinde İtalya'nın ikinci derecede » Müştür. O zaman ortaya çıkan şa -İgundan; Roma mehafilinin me ka- | KAlmaması Almarıya — derecesinde yialar arasında şu da vardı : İdar memnün olduğunu söylemiye|bir tesir ve nüfaz sahibi — olarak| Örta Avrupada Almanya serbest İlüzum yoktur. Fakat bundan sonra fâal bir rol oynıyabilmesi için ken- kalacak buna mukabil İtalya da ken |Berlin - Roama mihverinin faaliye- İSİne nasıl bir saha arıyor ve bu disine başka yerlerde faaliyet sahası |tinde İtalya'nın Almanya yanında İsahayı nerede bulacak? — meselesi bulacak, daha o zaman ortada A-|kinci derecede kalmaması meselesi | Yendini göstermektedir. vuşturya'nın alınması gibi bir me-|vardir. Yukarıda işaret edildiği gi-| İtalya ile Almanya'nın el ele ve- sele yoktu. Bilâkis her taraf Avus-|bi daha geçen son baharda çıkan|rerek milletler arası — siyasetinde turya'nın istiklâlinden bahsediyor »|şayialarda Berlin - Roma mihveri -| muvaffakıteler kazandığı — ileri sü- du. O zamandan bu zamanlara ka-|nin kendisine bir faaliye tsahası a-|rülerek, Berlin - Roma mihverinin dar aradan dört beş ay geçti. Bu -| yırarak Almanya'nın orta Avrupada |daha kuvvetleneceği Roma'da süy- şün ortada yeni bir hal var ki o da|İtalya'nın başka yerlerde — serbest |lenirken diğer taraftan da Berlinin artık müstakil Avusturya ortadan İkalması ileri sürüldüğüne göre va-| — (Devamı 7 inci sahifemizde) AY sinemala- rında birdeni SENENİN en MUHTEŞEM EN ZENGİN EN GÜZEL ve ŞAHESERLER ŞAHESERİ Sarı Zambak İDIKKAL : Hadisat gazetesinde yanaya girişi - Yapılan tezahürat - Bütün tafsilâtı ile. İKKAT Numaralı koltuklar bugün sabahdan itibaren satılmaktadır. Pek az loca kalmıştır. Telefon felek 40868 - Saray : 41656. Erggerth FRİTZ VAN DONGEN THEO LİNGEN - PAUL HÖRBİGER HANS MO. SER-LÜCİE ENGLİSCHİ SON VİYANA HADİSELERİ - AVUSTURYA'nın işgali HİTLER'i: Bir el silâh daha attı. Anlaşılan takipten kurtul - mak için “Gülfidan,, 1 öldürmek istiyordu! * Fakat, mermiler hedefi şaşırıyordu Amma, silâh attığına hiç te iyi etmemiş, Patırı Aaşağı yoldan geçenler duy- müş, koşuşmuşlar. Mezarlık yoluna çıkınca da bizim sesimizi almışlar ki, yetiştiler: — Dur... Dur.. iye Kâmile seslendiler. Kâmil onlara da silhla mukabele etti. Beni kucağından bıraksa belki iyi ni- şan alıp karşısındakileri vurabilecek Fakat, böyle or. Sallapati atıyor. İskiliplilerin hiç biri silâh. L Onlar da lin üzerine ateş açtılar. Ben içinden: Hep bunlar senin için.;. Dömek istiyordu. Aldırmadım. Sonra, Gülfidan ve jandarmalar ilişiti, Jandarmalar: — Düdük... Eller yukarı. iye bağırışmalar ve tüfek namluları ç virmeye başladılar, Silâh sesleri kesildi. Kâmile bak- tım. Kaçıyor... — Beni d evuracaksınız.. Kâmil, bunu duyar duymaz beni kucağı: re attı, biraz sola doğru çekildi: — Yaklaşmayın yakarım Diyerek ateşe devam etti. Ne yapacağımı bilmi - yördum Saha muharebe meydanına dönmüştü. Yerde Sürüne sürüne uzaklaşmağa bakıyordum. Fakat, Na - file. Kesilmiştim. Bir kaç dakika böyle geçti. Gülfi » dahı göremiyor, karşıdan silâh atanlara, boğuk bo - ğuk: — Allah a Diye bağır bir erkek: Korkma sana bir şeycik olmaz... Kavga bize gözüme Eve nasıl getirildiğimi, ne olduğumu bilmiyorum. Bayılmışım. Hâdise esnasında kendimi tutabilmem, ber şeyi görebilmem kaçırılıp kapatılmak ve korkusundanmış! Sabahleyin “Gülfidan,, culardan Deli Ahmed isminde biri sol bac rulmuş. Kâmil tevkif edilmiş, kaym bizim eve gelmiş. Bırakın uyusun doktorlük bir Demiş, gitmiş. Öğleyin de: — Geçmiş olsun kızcağızım. Haydud herifi ölüm Yol- dan vu- kına beni kurtarın nlatt ordu. Palabıyıklı, t güçlü — kuvvetli kam bey gi Bir Havacılık Meselesi ye Mmaruz kalan para - . Yoksa bir en sonra mı tayyaresini terkelmeli?... Vilton tayyare karargâhı divanı, henüz karar vefmedi. Gemi süvarileri, bir kaza vuku- unda, yolcuları, mürettibatı san - dallarla veya her hangi bir vasıta ile çıkardıktan sonra gemisini ter- ketmiye mecburdur. Fakat, tayya re şefleri, pilotları?.. İngiliz hava kuvetlerinin 114 ün cü bombardıman tayyareleri bölü- ğü pilotlarından Harold iŞmit, son sistem bir tayyare ile 2,000 metre iyükseklikte tecrübeler yaparken İmakineye bir sakatlık ârız olduğu-| yemlekçtlerine dönmüşlerdir, Ha- nu görüyor — ve hemen paraşütle | ; hazır kuvetlerimizin andak yüz- boşluğa atılıyor Tayyarede bulu -| ; beşini yabancı gönüllüler teşki 'nan müşahit bir onbaşı ile bir nefe-| mektedir..» ri kendi hallerine bırakıyor, Onbaşı, bin zorlukla tayyareyi| vanına soğkolunmuştur. Bakalı bir tarlaya indiriyor Pilot, harp di- harp divanı ne karar verecek?... Yaşlı bir adam, bir delikanlıya gözlerini verdi Sağlam bir zarı, sakat bir zarı yerine koymaktan ibaret olan bu ameliyat bir çok kere yapılmıştır Bir ölünün gözü, bir körün gözüne konu- lurse görebilir mi?.. Amerikalı doktorlar “evet,, diyorlar. Fakat, Fransız- doktorları da - “hayır ,, cevabını - veriyorlar. Genç bir adam, gözünü kaybedi - yor. Yaşlı bir ih- tiyar: “ Akdenizin muvaze- nesini bozn.ca Niye- tinde değiliz...,, diyor Aragon cephesinde bulunan ge ineral Frango, Paris Suvar muhabirine şu beyanatta bulun - muştur. <Bizim harekâtımızla Akdenizin İmuvazenesi bozulmuyacaktır. İspan- ya arazisinin ufak bir parçası, her hangi bir yabancı devlete verilmi- yecektir *Milliciler arasında geçen seneye isbetle pok az yabancı vardır. İs- panyaya yabancı kuvetler gelmek- e olduğu doğru/'değildir. Bir sene- denberi, gönüllülerin sayısı yüzde yirmi —azalmıştır. Bunların - çoğu barp «Bana artık gö- gün lüzumu yok . vereyim ona., » diyor. Mahir bir dok- tor, ihtiyarın gö - zünü — çıkarıyor, delikanlinın — göz çukuruna yerleş - tiriyor. delikanlı görmi - ÂZ sonra | ye başlıyor, | İşte Amerika - | | dan “gelen — hâber bu. delikanlı, tarlala - £ | / (ssün zarı, pencere camı değiştirilir gibi de- #iştiriliyor, S — Operatör, yeni zarı dikiyor. Göz - leri bir bahdla sarıyor Bir kaç hafta sonra açınca çalışı bir gün beygirini | (Devanı 7 de ) gözler görmiye başlıyor Selim bey bugün de geldi. Çok müteessir. — Edebsiz herif en şiddetli ceza hangisi ise ona çarpılacaktır... Diyor. Kâmile acıyorum. Çocukcağızın bana âşık olup da sahip olamamaktan başka ne kabahati Fakat, — Böyle herli settirdim.. Sözlerini bu Diye geldi, hatırımı söçdü. Kozları & dar yanımdan ayrılmadılar. Benim kadar akşı çok $ gin olduğu, onlar'da müteessir Kimbilir şehirde şimdi nel de hâdiseyi duymadık kimse kalmı lah vere de çeşid çeşid di En çok korkum, Zeyneb k: süya yatmış karaca Bekleyen zağar gi Bu hâdiseyi diline ft defa doladı mı — Gördünüz mü Hahbeyi?... Dediklerim birer bi- rer çıktı. Hele bir yolğuk bekleyin... Daha neler gö - receksiniz neler?... Der duri İ Fakat, şu Allahın (işine ne demeli? Yer yü tam bir ma: 'a çevirmek için de bula bi Dız beni mi-buldu? Düşi Aman sen de... Tüzumu ikoduya meydan ın diline düşmek. Pu « gözü bende. Aziz Vecdet beyi ?... Sev, et, adını bile le, affet, babası il, Sisun: n, ünde — Evleniyor Selim beyin noktal nazarı gayet vazıh. —Söz Bırsı gelince söyledi: Mmüttefikim ya, Yol ortasında bir kı * Tetmek, yangındar mal kaçırır * kadar küstahlık olmaz. Ne oluy ÜÇÜNCÜ kısıMm Kırk yıl düşünsem hatırıma gelmezdi: nma en son İnanmazsanız erkeklere sorunuz Yazan : SUAT DERVİŞ Kendisi bile cinsi Jâtiften oldu - ğünun farkında değildi. Amma mi ni mini, amma pek mini miniydi. Ağabeyine —pantalon . giydirinp| kendisine giydirilmemesine müthiş| içerlerdi. Ve daima buna isyan e - — İsterim, Dedi mi akar sular Bir kere evde birisi. Dese ya!., Fakat işte bunu söyleyen yoktu. * Ayıp değil yal, Ben Avrupanın bazı yerlerinde çıkan yeni ırk na- zariyelerine bir türlü inanamıyo - rum, duruyordu. «Olmaz'e Çünkü o kadar küçük - olduğu halde pantalonun vücut hareketle- rine verdiği serbestiyi seçiyor ve le hür hareket eden insanın| Bazı insanların hepsinin aşağı y hür olduğunu hisediyor. Henüz in-| karı birbirinin eşi olduğuna kani - kişaf etmemiş şuurile müphem bir|im., Fakat illâ ki dünya yüzünde şekilde dahi olsa ipekli, dantelli u ri tasnif etmek — bu, buna zun etekli süslü elbiselerin karşı -| benzernez. Bu bunun eşi değil ta sındı talonun faikiyetini h k lâzım geli: diyordu , O zaman bence tasnif b | Onun siyah bukleleri, kara üzüm) şeriyeti ırklara değil cinslere ayır- içleri şaffaf gözleri, mini mini | mak olur, ve çilek dudakları vardı, Hele — bükleleri, — mütemadi < yen gözlerine giren o bukleleri da-| atları ? ma çatık duran kaşına - kaşlarına| rine be İve şımarıklıktan kabarmış, şişkin | lar. dudaklarına ne kadar yaraşıyordu. — İşte kablettarihi bize öğreten es Hele bir noktadan züyük olmı -İki asara bakınız... Amma taş dev yan burru ne şekerdi!. Tindenberi, erkek hunhardır. Öt Evet, Si şımarıktı, dürüsü silâhlar yapmağa o zaman- Çünkü kendisinin mu lemiyecek kaadr s pekâlâ biliyordu. sidir. de gib leğ Erkek cinet — Xadi: Çünkü onlar, husu: ansi. tleri ilca- afları ve kuvvetleri birb szemiyen iki ayrı varlıktır vemet edi-'dürücü silühlar yapmağa o zaman- imli olduğunu|beri güzeli sever ve o devirde bi- lk tarafın -İJe boynuna boncuk gibi kaba saba z ne NWTT kurî— taşlar dizmeğe yeltenmiş... uratı feshedilemiyen üzel sesli| Mia a İopera primadonnaları kadar Har -|. , âblettari d SETYERA, Yaemeelli kadınlarla bugün yaşıyan bir ka « din, Afrikalı bir kadınla Avrupalı bir kadın aarşında hiç bir fark yok- tur, Kablettarih edvarda yine kadı - dının en barız vasfi ana imiş, inde yaaşdığı devirlerde bile çocuğunun üzerine © titrermiş, onu öldürdük - leri zaman asıl acıyı duyan baba - dan fazlâ ve babadan evvel o i < miş,Habeşistanda oğlu İperit ga - zile ölen bir anne ile Madritte bir bomba ile yavrusu parçâlanan bir annenin acısı arasında hiç bir fark var mıdir?, Bugün çocuğu cephede bulunan bir anne de çocuğu canavarlar ta « rafından parçalanmış Kablettarihi bir anne gibi kuduz bir acı hisset - miştir. Biz kadınlar hangi yaştan hangi' ırktan, hangi asırdan olursak ola - lm hep ayni şekilde hisseder ve ayni şekilde muhakeme yürütürüz. Dikkat ederseniz görürsünüz ki, bi zkadınlar müstebit bir devlet i- daresinde teşekkül etmiş gizli bir Avusturya imparatorluğunun mü - tevaffa impaartoru Fransuva Joje- fin canlı bir tasviri olan büyük ba- ba: dinlemezdi. © âdetâ küçük bir Hitler, bir Mu- solini idi. Evde diktatörli ü ( - lân etmiş, astığı astık, kestiği kes - tik. Vay onün karşısında ağız aça - 'na, — Bahçeey çıkacağım, der, Bütün mümancata rağınen — öyle bir tuttururdu ki herkes pes der, bahçeye çıkardı. — *'Büyük babamın koltuğunu t€ts çevirip üstünde at gibi otura- rak süvarilik oynuyacağım, Der Zavallı büyük baba ayağı - nn aztırabına rağmen yerinden kalkar... Topallıya - topallıya — bir başka iskemleye oturur. Onun sa- atlerce kendi koltuğunun üstünde #t mahir bir jökey gibi hop, hop - | SEmiyetin azâlarına benzeriz, Bir- hopladığını seyreden, ses çıkar : birimiği me” — kadar - çekemezsek mazdı. ğ |çekemiyelim, Bir müşkül karşısın- Hele bir seş çıkarsın da'bak, E-|'da hemen birleşiriz. Birbirimizi da- vin içi feryatlarla yangın yerine | ima müdafaa eder ve —müşterek | dönerdi. düşmanın nefesini çıkarmağa uğra” Küçücük çocuk,. ses çıkarsalar ne | $tfız. yapacak, bunu takdir etmezlerdi | Sonra da tıpkı bir gizli cemiyet İki ağlar, üç ağlar adam olurdu *Zâsı gibi birbirimizle anlaşacak Hele bir iki de şamar yese o mini| PUSusi bir lisanımız, bir kabiliyeti - mini ellere, |miz bir vasıtamız vardır. Amma bir kere başlarına çıkar -| - Birimiz üç yaşında, ötekimiz sek- mışlardı, şımarmıştı. Şımarıkla baş 5©1 yaşında olalım, Birimiz Eski - edilir mi?. mo kadını, diğerimiz Haitili bir dile Virtimiğül ü ber bulunalım, daima kendi yaşı - n mızda bulunan - ve kendi dilimizi 10 mayıs |konuşan bir erkekten daha fazla bir- birimizi anlarız. Erkekler de böyledirler yal, On” lar da tıpkı bir haydut çetesinin a- zâsına benzerler. Aralarında hemen anlaşırlar, he- men paylaşmasının usulünü bulur- lar. Anonim şirketler erkek tesa * nüdünün ne bariz bir ifadesidir. * Fakat — bana diyeceksiniz - ki! «Demin Sübheylâdan — bahsediyor * dun... Bu kadar sözle, Süheylâ ara” sında ne münasebet var... Saded? gelelim » İnanınız bana sadetten çıkmıf değiliz!, Bütün butları söylemek * ten maksadım şu idi: Süheylânın demindenberi tarifi * ni yaptığım cinslerden bir fert ol" duğunu tebarüz ettirmek... Süheylâ şüphesiz Süheylâ olma” dan evvel... bir kadındı... Mini mi”| ni ve sevimli bir kadıncık!, (Devamı 7 inel sahifemizde) var?, flere yaşamak bile günah, Hangi a- kız mi kaçırılır?. farzda ifade etmesi Kâmile karşı NU gösteriyordu Ben de kendisile IZa sataşmak, ceb- ! kapıp kaçıvermek haydudluğun ne Nihayet m! Şaşılacak şey değil çok sevil, sonra aldan, kız, nefret evleniyaru yine barış sevgini taze- e tanış, kardeşlerini okut ve dedi; YARIN * SERSEMOFLAR muvuz? Yazan; Nusret Safa Coşkun

Bu sayıdan diğer sayfalar: