4 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2

4 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YENİ VE ESKİ “Yeni,, yi sevenlerle “eski,- yi sevenler arasında hiç bir te - lâkki farkı yoktur. İkisi de bir fikri, bir maddeyi, bir kanaati mücerret ve dar zaman mefhu - mu içinde anlıyorlar, Yeninin iyi tarafını göreme - yen eskilerle eskinin iyi tarafı- nı göremeyen yenilerin gözleri- ni hep ayni mefhum perdelemiş- tir. Tanıdığımız varlıkların belki en eskisi güneştir, fakat her sa- bah taptaze doğar; yeni bir kun- duranın eskimesi — içinse bir iki sene yeter, Güneşe benzeyen fikirler var- dir ki - eskimezler; kunduraya benzer fikirler vardır ki pek kı- sa bir zamanda pabuçları dama atılır. Yeni bir kunduraya tapan züppe ile eski bir kunduraya ta- pan muhafazakâr, benim zih - nimde kolayca birleşen iki zâ- hiri tezadı temsil ederler; bun- lar ayni kunduranın biri yenisi- ni, öteki de eskisini giyen iki a- yak halinde bir tek vücuda bağ- hdırlar. Fikirleri yeni kundura gibi cilâlı züppe ve fikirleri eski kun- dura gibi partal muhafazakâr, Atatürk inktlâbının ıskar - taya çıkardığı iki tiptir: Bunun içinbiıgünqkıdıı—uüvııü— neş kadar taze bir millet olma- nın heyecanı peşindeyiz. Peyami SAFA — —.. Malatyalı gençler Şehrimizde tahsilde bulunan Malatyalı gençler — birlik kur - mak maksadile dün saat 14 de Halkevinde toplanmışlardır. Kongreyi başkan — profesör Tevfik Remzi namımna hukuk fa- kültesinden Halis Duman ida- Te etmiştir. 25 maddeden ibaret olan nizamnamenin maddeleri birer birer we icap yapıldıktan sonra kabul - olun - muştur. Bundan sonra heyeti i- dare intihabatına geçilmiş neti- cede heyeti idare riyasetine tıb- biyeden Mesut, azalıklara Halis Duman, Süreyya Akın, Saime Batu, Halil Tulun, Nail Demir. bağ, yedeklere de Hamdi Me- şin, Beşir- Oral. Murakabe he- yetine de İbrahim Duman, Lüt- fi, Tahir Erk seçilmiştir. — Yürük Ali plâ ji Büyükadadaki Yörük Ali plâ- jının asri bir şekilde inşasr için belediye bir müsabaka açmıştır. Müsabakaya bütün mimarlar ve mühendisler girebilecektir. Bi- rinci ve ikinci gelen plânlara ik- ramiye verilecektir. Birinciye 350, ikinciye 100 liradır. Müsa- baka müddeti haziran başımna kadardır. Plâjla beraber burada bir de asri gazino vücude geti- rilecektir. “TAN ..i tefrikası : 12. . . . Erikçiçekleri MAHMUD YESARİ T sizi'gek müphemiyet i — Si n iyet i - çinde bıraktı. Bu kadar müphe- miyete düşen bir adamın dikka- tinin uyanmaması kabil midir? Içinize bir korku düşmez olur mu? Korku, insanı uyanık eder; ve uyanıkların da gözü açıktır. Gülmekten kendimi alama - dim: — Çok doğru düşünüyorsun, yavrum. Nerede okudun? — © da gülüyordu- 5 — Amerikan kız kolejinde... — Sade zerafetinde, bir An- glo - Sakson havası var. Gözlerini kapamıştı: — Mersi! Ona, inanmıştım, bütün sa - mimiyetimle yalvardım: — Sorduklarıma cevap verir misin? Gözlerini açtı, yarı korku, ya rı şüphe ile bakıyordu: Kızılay Haftası Yirmi üç mayıstan otuz ma - yısa kadar Kızılay hattasıdır, Bu münasebetle şehrimizdeki Kızılay kolları merkezlerinde toplanarak hafta münasebetile yapılacak işleri görüşmüşlerdir. Bu hafta içinde Kızılayın Emi - nönü kaza kolu tarafından rad- yoda konferanslar verilecek, bir çok ticarethaneler vitrinle - rinde kızılayın barışta ve savaş- ta yaptığı işler canlı bir surette gösterilecektir. Şebrin muhtelif semtlerine Kızılaya ait atişler Tevhalar ası- lacaktır. Gene aymı kaza nahiye kolları vasıtasile mahallelere otuz binden fazla beyanname da ğıtılarak halkın Kızılaya üye ol malarına çalışılacaktır, Bu haf- ti ahsus olmak üzere inhi - laresi taralından bir Kızı -« lay sigarası çıkarılacaktır. Fatih kazasının muhtelit semt lerinde de Kızılay'ın kaza reisi Vasti Aktin tarafından yazılmış olan (barışta ve savaşta Kızı- lay) piyesi temsil edilecektir. Bu temsil Şehzadebaşında Mil- fâkm, Eyüpte, Çapa kız mual - lim okulasında, Samatyada ve Koca Mustala Paşa ilk okula - sında verilecektir. Müsamereler parasız olacak ve herkes girebilecektir. Bu ka za kollarından başka diğer ka- za ve nahiye kollarında da ha- zırlıklara başlanmıştır. Bunlar da kendi mintakalarında hafta içinde yapacakları işleri- bir program dahilinde tesbit ede - ceklerdir. Parlâmentolar Konferansı Arsrulusal parlâmentolar bir« liği konferansı bu sene temmuz ayında Brükselde toplanacak - tır. Büyük Brüksel sergisi 28 nisanda açılmış — olduğundan konferans için de sergi binası tahsis edilmiştir. — , Arsıulusal parlâmentolar bir- liği konseyi 26 nisanda Cenev- rede toplanmış ve temmuzda toplanacak konferans ruzname- sini hazırlamıştır. Konseyde Türkiye parlâmentosu namma saylav Fazıl Ahmet bulunmuş- tur, Konsey Brüksel konferansına verilecek iki karar sureti hazır- lamıştır. Bunlardan biri iktisadi tesanüde diğeri de altın esasına göre paranın istikrarına dairdir. Karar suretine göre paranı is- tikrarı Bâl'deki arsıulusal tedi - yat bankası vasıtasile yapılma- hıdır. Bu hususta mümkün mer- tebe süratle bir rapor hazırlan - ması için banka nezdinde teşeb- büsatta bulunmaları hükümet - lerden istenecektir. — Mahalle mümessillerı Mahalle mümessillerinin ne gibi işlere bakacakları hakkın- da İç işler bakanlığı belediyeye bir tamim göndermiştir. Bu ta- mimde, evvelce mahalle mulı - tarlarının yaptıkları işleri gö - ren, mahalle mümessillerine, ka nunun tayin ettiği işlerden baş- ka iş verilmemesi işaret edil. mektedir. Mahalle mümessille- at ASAi f ait ağm ll d — lere karışmıyacaklardır, a — Sovyet artist!eri Sovyet artistleri çarşamba günü İzmirden şehrimize gele « ceklerdir. Sanatkârlar şehrimiz- de bir hafta kalacaklar ve muh- telif yerlerde konserler verecek- lerdir. Verilecek — konserlerin yerleri Halkevleri — tarafından tesbit edilecektir. Sovyet artistleri Kızılayın E- minönü kazası namına bir kon « ser vermeği vadetmiştir. —— Maarif mütettişleri Şehrimizde bulunan Kültür Ba- kanlığı umumi müfettişlerinden bir kısmı, yapılan davet üzerine Ankaraya gitmişlerdir. Bakan - lıkla, yeni imtihanlar etrafında temas edecekler ,bazı direktifler aldıktan sonra, şehrimize döne- ceklerdir. TANE — OLUBD İTENLER 4.5.935 ——— İstanbul erkek lisesinde dün, 50 inci yıldünümü münasebetile, bir müsamere verildi ve “Venedikli Tüccar temsil olundu — Haseki kadın hastahanesi yeni paviyonlar il İstanbul lisesinin Ellinci yılı Istanbul lisesi mezunları ce- miyeti, dün, mekteplerinin ku - ruluşunun 50 inci yıldönümünü heyecanlı merasimle kutlula - dılar. Dünkü merasime mekte- bin şimdiye kadar yetiştirdiği bir çok mezunlar iştirak etmiş- lerdir. Merasim mektebin müsamere salonunda yapılmıştır. Evvelâ saat 13 te verilen temsil, saat 16 da tekrar edilmiştir. Buna sebep, salonun küçük, davetle- rin çok olmasıdır. Merasime İstiklâl marşı ile başlandı. Bundan sonra, mekte- | bin eski mezunlarından ve ikin- ci hukuk mahkemesi azasından Cemil Sait bir nutuk-söyliyerek lisenin tarihçesini yaptı ve mü - essesenin yetiştirdiği binlerce gencin, şimdi memleketin her köşesine dağılmış, vatan hizme- tinde bulunduğunu işaret Etti. Bundan sonra, mektep talebe lerinden mürekkep tcmsil heye- ti Şeksprin meşhur eseri “Vene- dik taciri,ni — temsil ettiler, Gençlerin bu ağır piyes için, sok huzulanmın oldukları belli de cidden muvaffak oldular. Venedik taciri temsilini, yine talebelerin verdiği güzel bir kon ser takip etti. Konser çok al- landı. İstanbul lisesinin dünkü mü- sameresi, eski, yeni — yüzlerce mezunu yine ayni çatı altında topluyordu. Eski hatıralar anıl- dı, güzel ve samimi bir gün ge- çirildi. — Haseki hastahanesinde Aksarayda Haseki kadın has- tahanesinin dahilinde yeniden bazı değişmeler yapılmaktadır. Hastahanenin bütün pavyonlari boyanmış, yolları kâmilen as- falt yapılmıştır. Hastahaneye bir de Entaniye paviyonu ilâve edilecektir. Bu paviyonun te - melleri kazılmaktadır. Ayrıca da yeni mutbak ve çamaşırhane de yaptırılacaktır. — Neler soracaksınız? — Kadriyenin — asıl ismini, sormıyacağım. Ailesini, hayatı- nr da sormıyacağım. — Peki! Başka, neler sora - caksınız? - larımı, zaman- la Hem bunların bana, pek de lüzumu yok. Kad- riyenin asıl! ismi, Kadriye ol - mamış ta, Ayşe, Fatma olmuş, ne çıkar? Ailesi, Mehmet Bey- ler, Ahmet paşalar, Hasangil- ler, Hüseyingiller imiş, bun- dan bana ne? Hayatına gelin - €e... Durdum; masa lâmbasının 1- şığı altında açık duran — küçük hâtıra defterini gösterdim: — İşte burada... Satır satır yazdırmış... Ve şimdi, bana ver- di, okutuyor... Emel, birden doğruldu, aya - şınt geriye çekti türdü: — Hayır... Sizi, bunda da al- datmış... Yazı, onun yazısı de- h. ? Acıyormuş gibi güldü: — Hem o, kendini sıkıya ko- yup ta bu kadar — yazı yazrmaz ki.. — O, hiç kendini sıkar mı? Kim bilir, kimin hâtıra defteri.. Gene beynimin içi karışmış - tı. Bu kadar biribiri içinden ge- çen, ne başı, ne sonu belli olmı- yan, her ân rengi şekli değişik, alaca, karışık bir iş karşısında, hangi kafa, şaşırmaz, bocala - mazdı? — Fakat Kadriye, neye başkasının hâtıra defterini, ba- na, zorla okutuyordu? Yoksa, yeni sevgilisi şairin yazdığı bir romanı, bana, hile ile mi oku - tuyordu? Ben, düşünürken, Emel de , yüzünü buruş- — Veriniz, defteri bana... Bir kaç yerinden okuyayım, anla - rım. Nereye saklansa, onun ko- kusunu alabilirim. Defteri aldı, yaprakları çevi- riyor, göz gezdiriyordu. — Bazı yerlere takılıyor, fazlaca duru - yor; düşünür gibi başını sallı - yor ve karar vermiş bir tavırla başka bir sayfayı açıyordu. Bu yoklayış, çok sürmedi, defteri masanın üzerine bırakırken şaş- kınlığını gizliyemiyen bir bakış- la, gözlerimin içine bakıyordu: — Onun defteri... Onun hâ - tıraları... — Demek onun hayatını, ya- kından biliyorsun? Genç kız, omuzlarını kaldır - di: — Bazan neşelenir, coşar, se- yahatlerini, maceralarının bazı- larını anlatır. Hele şampanya ga kalkti ve defterin üzerine & - | susuyordu. Defteri, elime al - | içtiği zamanlar... Bildiğim bu ğildi: — Sahi mi? Şimdi, bu defter, onun hatıraları mı? Genç kız, dikkatle ba- Genç kız, yazıya di kıyordu; ümidi kırılmış gibi ba- İ dım, şüphe ile bakıyordum: — Bir ahbabına dikte ettir - miş, Bana, öyle söyledi. — Hangi ahbabına? — Yeni sevgilisi genç şaire... Emel, duraklamıştı: kadarı... Bu defterde, bana an - lattıklarından bir kaçına tesa - düf ettim. Hayreti, gittikçe ziyadeleşi - yordu, tekrar koltuğuna otur - du: »Piyesi iyle genişletilmektedir İ KÜÇÜK HABERLER l * Kadımlar birliği kongresi dün sa- at 15 de yaprlacak idi, Fakat ekseri- îı olmadı ve gelecek cumaya bırakıl. * Mült Türk Talebe - birliğinin ikinci senelik kongresi dün sabah ya- ptlacak idi ekseriyet olmadığı için ge- lecek haftaya bırakılmıştır. * Ayasofyanın mozayiklerini mey- dana çıkarmakla meşgul olan profe : sör Whittemore tekrar — Ayasofyada işe başlamak üzere dün sabahki eks - presle İstanbula gelmiştir. * Belediye hesap işleri müdür mu- avini Nail bugün Ankaraya| gidecek belediyeler bankasında — yapılacak | OS0) bin tiralık istikraz işini hallede 'l cektir . * Üniversite rektörü profesör Ce - mil, Üniversite bütçesi hakkında te « maslar yapmak üzere bugün Ankara ya gidecektir. Rektör Ankarada bir bafta kalacaktır. —— Yabancı lisan | imtihanı başlıyor Universite yabancı diller mek &601 hndhan progtamları hazır- lanmıştir, Progiailia göre, 5 ve C kurlarında okuyan - talebeler imtihandan muaftır. ğrîn:ız:a A kurunda Jom% 17 de Üniversite ünedeler 12 ve 1 konferans salonunda imtihan o- günleri saat lacaklardır. Almanca, ingilizce ve rusça kurları imtihanları 14 mayısta yapılacaktır. İmtihanlar tahriri yapılacak, muvaffak olanlar tekrar şifahi - ye gireceklerdir. — Musiki tedrisatı islâh edilecek Orta tedrisat müesseselerin - de, musiki dersinden beklenen müsbet neticeler alımabilmesi i- çin Kültür Bakanlığı, Ankarada Musiki muallim mektebinde bir komisyon toplamıştır. Musiki muallimleri üzerinde tetkikat yapılacak, ehil olmiyan mual - limlerin vazifesine nihayet veri- lecektir. — Hem hayatını, hüviyetini sizden gizlemek, saklamak isti- yor; hem de, hâtıralarını verip okutuyor. Bu, ne anlaşılmaz, i- çinden çıkılmaz iş! — Yavrum, benim, - bundan anladığım ve çıkardığım mâna, şu: Hâtıralarını sonuna kadar okuyup öğrendikten sonra, ha- kiki hüviyetini öğrenmemi isti- yor. Ona hak veriyorum. Genç, gözlerini merakla aç - mıştı: — Neden efendim? — Eğer, onun hakiki hüviye- tini öğrenecek — olursam, belki kulaktan âşina çıkacağım. Ve böyle kulaktan — kapma, yalan yanlış dedikodular, hükümler, kanaatlerle kafam bulanacak... Bulanık kala ile de bitaraf bir hüküm veremiyeceğim. Onu, kendi ağzından dinlemek sonra etrafa kulak vermek, daha doğ- ru olmuyacak mı? — Fakat siz, hiç boş durmu- yorsunuz ki... — Ne gibi? — Onun sizden gizlediği şey leri öğrenmek için, hiç bir fırsa- POLİS Sarıyer cinayeti Katilleri Sarıyerdeki evinde boğulmuş olarak bulunan Elmasyanın ka- tilleri hâlâ aranmaktadır. Suç - lu zannile yakalanan Enver bo- yuna cürmü kendisi işlediğini söylüyor. Fakat Enverin söyle- dikleri vakanın şimdiye kadar tesbit edilmiş olan cereyanma hiç uymamaktadır. Meselâ En- ver “evet Elmasyanı ben bıçak- la öldürdüm,, demiştir. Fakat Elmasyan boğularak — öldürül - müştür. Enverin polisi şaşırt - mak için böyle sözler söylediği anlaşılmakta ve bunun sebeple- ri aranmaktadır. Pek yakında a- sı| katillerin meydana çıkarıla- | cağı umuluyor. Otomobil kazası Şoför Akifin — idaresindeki 1849 numaralı otomobil Kuru Çeşmeden geçerken körnür ame Tesinden Sefere çarparak sağ ayağından yaralamıştır. Şoför Akif yakalanmıştır , Kata ile vurmuş Üsküdarda Ahmet isminde bir adam Soğuncılarda oturan elektrikçi Kemale kafasile vur- muş ve dişlerini kırmıştır. Po- lis Ahmedi yakalayarak tahki - yakata başlamıştır. Pencereye tırmanırken Dün gece yarısı Yenişehirde Bgezen devriyeler, Nikonun 2 nu- maralı evinin balkonuna bir ada mın tırmandığını görmüşler ve üzerine doğru gitmişlerdir. Fakat bu adam görüldüğünü anlayınca yere atlayarak kaçma ğa başlamıştır. Polisler arkasın dan korkutmak için 3 el silâh atmışlar ve'kendi yakalamış Yarül, İsün Vani plduğunu söyleyen bu adam ilk sorguda, eve hırsızlık yapmak için gir - mek istediğini söylemiştir. — şaDRicin el Bakırköy çimento fabrikasr amelelerinden Mehmet dün ge- ce Cibalide Haraççi Kara Meh- met mahallesinde oturan Aliye ile Hatiçenin kapısı önünde ulu orta bağırdığı için yekhalanmış- tır. Zorlu bir adam Dün Tophanede Berberler so kağında berberlik eden Zeki po- lise baş vurarak sabıkalılardan Ahmedin dükkânıma gelerek tahkir ettiğini ve biçak çektiği- ni söylemiştir. Suçlu Ahmet bi- çağile beraber yakalanmıştır. * Balatta Salihin kayıkhane- sinde oturan sabıkalı Mahmut sarhoş olarak kahveci Tahire tecavüz etmiş, yakalanmıştır. * Lângada oturan Minas sar- hoş olarak kunduracı Fethiye bıçak çekmiş, kaçarken yakaları mıştır. ti kaçırmıyorsunuz. — Merak ve şüphe, insanı, a- celeci ediyor. Emel, boynunu bükmüştü: — Haklısınız, Peki, neler s0- racaktınız? — Bu zenginlik, — tamamile şahsına mı aittir? — Evet! Kelimelere basarak sordum: — Hiç bir gizli kaynaktan ak miıyor mu? Genç kız, şiddetle başını sal- ladı: — Hayır! ! Onun hafifçe sinirlendiğini anlamıştım. Hâyıum hayatına bağla; kadının böyle ağır bir şü= altında kalması, onu sinirlendirmeğe kâfi idi. Bu ha- vayı dağıtmak için: — Bunu sormaklığımdaki se- bebi söyliyeyim, dedim. Yerin- de bir ihtimal olmasa bile, akla gelebilir bir şey — değil midir? Böyle bir vaziyet, çok çirkin hâ- diselere yol açar. Emel, gözlerini — kapayarak beni tastik etti: (Arkası var|

Bu sayıdan diğer sayfalar: