23 Haziran 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

23 Haziran 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 125 ZA Meşrutiyetten sonra sokakta dinsiz olan Vasfi yatakta şeriat taraftarı idi 7 Kadm, Melâhattı: Senih Efendi- sin kızı. Malâhat yine bohçaçılık ediyordu. Sakallı Vasfi, parasmı yedikten son» ra, Melâhati boşamıştı. Vasfinin re- fahı o dereceye varmıştı oki karısı- nı yenilemesi lâzım gelmişti. Fakat sakalir Vasfinin hakkı vardı: Eski karısı Seniha gibi Melâhat da yatatkta bir muamma oluyordu.Me$ ratiyetten sonra sokakta dinsiz olan #akallı Vasfi yatakta oşerint taraf- tariydi: “Karısmm bid'ıma kocasıte mellük eder” diyen fıkıhm karılığı, kocalığı onlarda yoktu. Vasfi, Melâ- hatin bid'ınr değil, bir dil'mi bile eli- ne geçiremiyordu. Üstelik Melâha- tin, parası da bitince sakallı Vasfi, onu “Bernehci şeriy” boşadı. Ve ay- lardanberi (o Melâhat, yumruğunda bohçayle bir dilim ekmeğin arkasın- dan günde yedi saat koşuyordu. Adnan evdeydi; bir müddettenbe- ri Adnan kadınlarda güzel ve çirkin diye bir taksim anlamıyordu; her kadm bir defa için güzeldi. Melâhata bakıyor, bunu yeni kadm. ilk gör- düğü kadm bulamıyordu. Hastalık gibi fıkaralık ta bütün çehreleri bir. birine benzettiği için dudaksız dene- cek kadar renksiz ağziyle Melühat, 'Adnanm muharebe O İstanbulunda bergün rastladığı kadmlardan biriy- di. Bu çehrede 10 dak il kiyecek bir yenilik yoktu. Adnan bir kadm çehresi nasil bü kadar mans- &x olur diye dilşünürken Belkis Me- lâhate sordu: — Çok zamandanberi mi bohçacı- tık ediyorsunuz hanım? Sual Melâhatin kibirine dokundu: gözlerini sitemli” sitemli kapıyarak cevap verdi: — Bohçacılık değil hanımefendi; hesap işçiliği yapıyorum; hilâli bez» Ter Üzerine hesap işçiliği... Tapu Mü- dürü Senih Efendi kerimesiyim; pe- derim merhum ulâ eshabındandı; be- yefendi tanışırlardı; dedi, Adnanı gösterdi. Bu kadm demek Melâhatti, Adnanm bu ahbaplığa canı sıkıldı: — Evet, merhumla, Hidayetin ko- mağmda görüşmüştük, dedi. Melâhat, Sofulardaki eve geldiği. ni şimdi hatırlamıyan Adnahın yü- üne manalı manalı baktı, sonra, du- dağmı bükerek, bohçasından hilâlf - ler çıkardı; şeker rengi bir hilâliyi göstererek: — Bakınız, bu Pesend işindeki şu inceliğe hanrmefendiciğim, dedi. Belkisin hilâliye eğilen kafasma Melâhat anlatıyordu: , — Bu da “çift atkılı yarma iğrie Belkis — A a.. Hakikaten ince İş Melâhat — Bu da en kolayıdır ha- »rmefendiciğim : (sousma) işi. - tek tele ipok sarılarak yapılan e an bir başka hilâli çıkar. — Hesap işi var, hesaperk işi var; dedi; meselâ işte bu da hesap işi ama buna keseme derler; Antep işidir bu. Antep işiyle bir maşlah 27 günde bi- ter; hesap işciliğile ayni maşlah iç ayda çıkar. Bunları söylerken Melâhat, Belki. sin yüzüne acaip acaip baktyordu. Adnan bu gözlerden sinirlendi. Bel- kise büsbütün ihtiyatar gözlerle ba- kan Melâhati, kendisine bakmağa mecbür etmek isteyerek, ona, eski kocası Saidi sordu. Melâhat dert anlatanlarm * bütün merasimine ta baştan başlamak için evvelâ içini çekti: — Biç sormayın Beyefendiciğim, dedi; o aile mahvoldu: Belkis, zile bastı: Hizmetciye bir takım hilâliler verdi; bunları üstün. de tecriibe etmek için başka bir oda- ya, hizmetçiyle beraber gitti Melâhat — Saidin babası Tufan Efendi 31 Martta asıldı, tabii biliyor» munuz. ,, Tufanı ve oğlu Sait Senih Efen- âli, Hidayetin konağına götürdüğü bir gece “Adnan tanımıstı. bu Tufan Efendinin kırmızı fes gi- yerek kendini halka zorla hafiye ta- nıttığmı Hidayetten çok dinlemişti. Fakat 31 Martta Adnan, Tufan #fendiyi astıklarmı bilmiyordu. Fe. te içindan gülerek acıdı. Melâhat ucu kendisine dokunmı - yen bir felâketi anlatan isanm leziz! heyecanile boyuna Tufan Efendiyi, Saidi anlatıyordu. Adnan —— Cenaseye giderken mi dediniz ? Melâhat — Evet, beyefendi; Sait, Reoep Paşa merhumun cenâzesine ye tişeyim diye telâşla koşarken tram - vay yolunda kalp sektesinden düş - müş, ölmüe. Adnan — Tuhaf şey, telâşı ne? Re cep Paşa akrabasından mıydı? Melâhst, — Aman efendim; Saidi bilmez misiniz? O her cenazeye ba- yılırdı; hele kalabalık cenazelere!... Tabuta koymak için Recep paşa yı soyarlarkon, gömleği yamalı çik- muşta! Bu haber cenazenin saflarında koşmuştu. Bu yama o gün bütün memleketi kendine toplıyan bir moktayd. Adnan kendi kendine düşünüyordu! “bir yama, bir fikrin bayrağı gibi bu kadar ada. m peşine nasıl takmıştı? Melâhat, duramadı, — Ah efendim, dedi, benim de ba- şıma gelenleri sormuyorsunuz? Adnan sordu. Molhat, parası bittikten sonra Sakallı Vasfinin kendisini nasıl bo. şadığını anlattı, Sonra “boşanmak” ” İ kelimesinden * hatırlayarak © Maliye Nazırmm kızı Süheylaya geçti. Sü - heylanm mektubuna hâlâ kıran Ad- nan Süheylinm betbaht olduğunu dinleyeceğini Melehatin sesinden sez) miş, hoşlanıyordu. Melâhat, başkala rmm felâketine teessür gösterenles rin üzüntüsüz merhametile, Maliye .Nazırımın konağındaki felâketleri bi rer birer söyledi : “Maliye nazırı öldükten sonra Sü heylâ berber lavantası kokan Hün - kâr yaverile evlenmişti; fakat koca- #int sevmemiş, ayrılmıştı; dedikodu- lara göre Süheylâ vaktile birini sev. miş, hâlâ onun derdindeymiş” Adnan, kızardı, öksürdü; yüzünü Anladı mı diye Melâhete dikkatle bak tı. Melâhat devam etti, “Maliye nazırmm karısı Cemalfer, Paşası öldükten sonra yine o kıbalde bir adamla evlenmek istemiş; sakal lı Vasfi için meşrutiyetin paşası sa - yilir, demişler, çerkes kadını ona var mıştı. Kızı Süheylâ anasma kızmış, paşadan kalan mallarmı, mülklerini ayırmışlardı. Bozdoğan kemerindeki konsk Süheylâda kalmıştı. Sakallı Vasfi Hacı Hulüsi Paşanın Beylerbe Zindeki yalısını evvelâ faizli borç pa- ra vererek rehin almış, sonrs icradan kapatmıştı. Bir müddet Cemaliferle © yalıda oturmuşlardı. Kadınm ma- lim, mülkünü, avukat Tevfik hocay la birleşerek, evvelâ ona satın aldır mış, sonra ikinci elden kendi almıştı. Sonra da kadmı boşamıştı. Cemalifer şimdi Sülüklüde bir kira evinde Te- kirdağlı Cemile ile beraber oturuyor- muş; kım Süheylâ hâl dargınmış., l Arkası Antalyada şehrin Ee leri beton olarak inşa ediliyor Antalya Halkevi binası Antalya, (Tan) — Belediye, imar faaliyetini bir hayli arttırmıştır. Şe- birin geniş enddelerinin beton ola - | rak inşasına devam edilmektedir. Bu yüzden, bazı caddelerde halkın gelip geçmesi zorlaşmıştır. Dört bi- yük caddede dört silindir mütemadi bir faaliyetle kısım kısım yolları yapmaktadır. Beki dükkânlar he - men hemen kalmamıştır. Ana cad- deler yeni ve bİr örnek dükkânlarla süslenmiştir. Diğer taraftan. Halkevi temsil he- yeti tarafından umumi güzel bir müsamere verilmiştir. (Himmetin Oğlu) piyesi 'muvaffakıyetle temsil edilmiştir. Kızilay cemiyeti tarafım- dan Halkevi tarasalarında verilen balo da ayrı bir muvaffakıyet ka zanmıştır. Baloya, şehrin tanmmış aileleri iştirak etmişlerdir. Ve da - vetliler cemiyetin bu eğlencesinden memnün kalmışlardır . Gebzede Pehlivan Güreşleri 28 Haziran 836 Pazar günü Cumhuriyet Halk Partisi tarafından iddialı pehlivan güreşleri yaptırılacaktır. Gidip gelme için İstanbul ve Anadolu tarafından on İki tren vardır. Başa 50, baş altma 30, büyük ortaya 20, küçük ortaya 10, desteye 10 lira mükâfat verilecektir. UN A AAA AAA Türk Hava Kurumu Büyük PİYANGOSU Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmiştir 3 <U keşide 11- Temmuz - 936 dadır. Büyük i 50.000 kramiye Liradır Ayrıca: 20.000, 12.000, 10.000 liralık ikrami- yelerle (20. ven liralık bir mükâfat vardır... FAYDA —— uz vağmı gril muslim kaçarken ——— BİLGİLER arama ar Bugünkü Program | İstanbul Muhtelif piâklar; 19: Haberler; 19,15: Hafif orkestra (soprano); piyano Leçenaki; 20,30: Stüdyo orkestralar; 21,30 Son haberler. Sant 22 den sonra Amadele Ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verile 12,30; Plik yayımı ve Ajans haberleri; 19,30: Karık müzik; 20: Ür. konuşuyor; çi gı 2050: Ajans i; 20,40: Hafif mügik. 18,15: Plâk; 19: Haberler; 20,15: Gift piyano komseri; 20,50: Şarkılar (Düet); İ 21.50: Senlenik kenser; 72,35: Komserin nakil, devamı; 23,30: Gina lokantasından 50: Muhtelif; 20: Şar“ 5, 20,25: Piyano #0- natları; 21: Halie şarkıları; 21,48: Si 22: Senfonik kanser (şarkür); eye çakıları 2125: Viyana #lür monisi; 22,35: Maftanm haber hulâsası; 23: Haberler; 23,10: Viyolonsel masikisi; 24,20 Viyana musikisi, Moskova 18,30: Hafif muslki; 19: Şarkılar; 19.80: Operet nakli; 22: Yabancı dillerle neşri - st | Budapeşte : Skeç; 22,20: Şarkı - Diyene 2100 2010: Salon orkestrası; 24,10: Piyano konseri Sinemalar, Tiyatrolar * HALK OPERETİ : Taksim bahçesin de bu akşam 2145 de (BAY — BAYAN). Yakında (Rahmet efendi) opereti, * YILDIZ: (Aşk Senfonisi) ve (Deli Gönül). * TÜRK : (İngiliz Ajanı) ve (Sakaklar da Altm). * TAN ; (Dantenin Cehennemi) ve (Kü çük Albay). ŞIK: (Güneş Prensi) ve (Şikago Ka takçıları). : (Seytan Kır) ve (Kimse Sarayı (Bozamba ve (Bir aşk gecesi) Sümer: (Düşmanlar peşinde) ve (Ke manlar çalarken) Ipek: (Hava Kahramanları) ve (Sevgi nin sesi) ALEMDAR : (Son Uçüş) ve (Kadm Asla Unutmaz!). ÜSKÜDAR HALE: kanlınm Hikâyesi). Hastane telefonları (Fakir Bir Deli Cerrahpaşa hastanesi Gureha hastanesi Yenibahçe Haseki kadınlar hastanesi Zeynep Kâmil hastanesi Üsküdar 60179 Kuduz hastanesi Çapa a2 Beyoğlu Zükür bastanesi Gülhane hastanesi Gülhane Haydarpaşa Nümene hastanesi Etfal hastanesi Şişli Bakırköy Akıl hastanesi Şark Demiryolları Sirkeci 23079 Devlet Demiryolları Haydarpaşa 42145 itfaiye Telefonları İstanbul İtfaiyesi Kadıköy itisiyesi Yeşilköy, Bakırköy, Bilyükdere, Daküdar itfaiyesi Beyoğlu itfaiyesi 44640 Büyükada, Heybeli, Burgar, Kmalı mm takaları için telefon santralmdaki mesura yangın demek kâfidir. Müracaat yerleri Deniz yolları e et 42362 Akay (Kadiköy iskel 43732 Çabık sıhhi yardım Mi Bu numaradan imdat otomo bili istenir Kandırada yel inşaat faaliyeti Kandıra, ( Tan ) Gevk köy yollarmın, gerek Agva - Kandıra ve Adspazarı - Kandıra şöselerinin in- şasi ilerlemektedir. Yol parası ile mükellef olanlar, işe başlamışlardır. Inşaat, bugünlerde bitmek üzeredir. Mükelleflerin zirai işlerinden geri kalmamaları için, baftada yalnız dört günlerini bu işe hasretmeleri muvafık görülmüştür. Erdekte deniz sporları Balıkesir, (Dan) — Erdek zeytin- Wi adada deniz spor klübü için bir courage yaptırılacaktır. Bu işle Ban- dırma Urayı mühendisi uğraşmak» tadır. İlçede de ayrıca bir spor alanı “22 60020 savan yapılacaktır. 'Bu işler için Uray, bütçesine 500 re istimlâk parası koymuştur, Şarbon hastalığı tedavisi için Geyve Hükümet Dok - toru Mehmet Ali, buraya gelmiş, aşı tatbik etmiştir. Konulan kordon on beş gün zarfında kaldırılacaktır. &r. Kemal karısının saçlarmı okşıya- — Canım benim, dedi. Ne zaman- danberi istediğin elbiseyi nihayet yapabileceksin. Genç kadm inanmıyan sitemli bir bakışla kocasını süzdü. Fakat onun vermek için avucunda destelemeğe başladığı paraları görünce sevinçle boymuna atıldı. Kemal ile Sevim evleneli iki yil oluyor. Kemal temiz ahlâklı, biraz safça, ortahalli bir tüccar. Sevim be- yaz, toparlakça yüzünde iri şeytafi bakışlı gözleri, pembe büyücek ağzı ile çök güzel bir kadm. Yaz geleli- denberi kocasından ısrarla emprime bir elbise istiyordu. Fakat beğendi. ği elbiselik pek pahalı, diktireseği tersi de ondan aşağı değildi. Kaç gündür karımı oyalıyan Kemal, son zamanlarda gine toplu bir para geç- tiği için onun bu elbiseyi yaptırabi- ee | leceğini işte bugün müjdeliyordu. Dans . Sevim aynanm karşısında elbise « sinin üzerinden ellerini geçirerek dü- zeltti. Şapkasınm çiçeklerini par - maklarile okşar gibi elledi ve du - daklarmda memnun bir tebessümle, aynadan biraz uzaklaşıp kendisine baktı. Bu tetkikten belli ki memnun kalmıştı. Mavi mineli emprimesi vü- cudumu ince dalgalarla sarıyordu, istediği gibi şık olmuştu. Genç ka- dm elbise yapıldıktan sonra Kemali epey zorlıyarak aldırdığı ona uygun eldivenlerini, çantasını eline aldı. Kıvrak bir yürüyüşle odadan çıktı. Sokakta yürürken birçok bakışla | di rın üzerine çevrilmesi yüreğini gu- rürla sarıyor, kaldırımda yavaş ya vaş İlerliyerek düşünüyordu: Şu Ke- mal fazla saf, bir kadını mes'ut et- mekten epey uzak olmasma rağmen, iyi kalpli bir adamdı. Bu elbiseyi he- men, Üzmeden yaptırması bile buna delildi. Sonra kendisini nekadar çok seviyordu. Bu düşünceler genç ka- dmın-neş'esini (o büsbütün eartmâl, kıvrak bir yürüyüşle yoluna devam eti. Ziyatete gittiği yer yakm bir ah- bap eviydi ve o gün kabul günü ol- duğu için salon epey kalabalıktı.Se- vim sık elbisesinin bir kat daha ar- tırdığı cazibesile orada dâ birçok takdir topladı. Epey oturmuştu ki, bir aralık konuşulurken hanımlardan biri, havalarm kaç gündür bozuk git mesinden şikâyet etti. Ev sahibesi de yavaş yavaş semanm bir yanımı kap iryan bulutları işaret ederek: “Yine yağacak galiba. Güya yaz çeldi.” diye, yüzünü buruşturdu. Sevim epey oturduğunu, sonra yağmur başlarsa elbisesinin inceliğini, ılanacağını düşünerek kalkmağı münasip buldu. Daha kalması için bütün ısrarlara rağmen ev sahibesi ve misafirlerile vedalaştı. Sokağa çıktığı zaman kal- dırımları parlak bir ışıkla yıkıyan güneş içini ferahlattı. Evi yakm ol. duğu için yavaş yavaş yürümeğe başladı. Tam kendi oturduğu apart- manm olduğu eaddeye sapmıştı ki birdenbire iri yağmur damlaları kal- dırımlara muzip bir elin savurduğu küçük fiskeler gibi düşmeğe başladı ve Sevimin hayrette kalmasına va- kit kalmadan yağmur bir sağanak halinde şiddetlendi. Apartman cad- denin ta öbür başında idi. Genç ka- dm bir eli bozulmasından kı şapkasmda telâşlı koşmağa başladı. Apartmanlarm kenarmdan, elbise - Peride CELÂL ren) Şarken ,birdenbire üzerinde sığına- cak bir siper olan küçük bir kapı gördü hemen altına sığmdı. Yağmur öyle şiddetlenmişti ki, birdenbire 80- aklarda kimseler kalmamıştı ve Sevim için orada durarak yağınurun biraz dinmesini beklemekten başka çare yoktu. Halbuki yağmur ayni şiddetle devam (ediyordu. Ve gene kadınm sığındığı kllçük kapı ardma kadar açıktı. Bir aralık arkasmı dönünce Sevim bunu görerek şaşımr- dı. Sanki içerde kimseler yoktu. Küçük zevkle süslenmiş geniş salon- da geniş, kızıl renkli bir divan bü- tün rahatlığı ile insanı çağırır gibi idi, Sevim başkalarının hususiyeti- ne karışarak, evlerinin içini böyle tetkik etmesinin münasebetsizliğini düşünerek hemen başını çevirdi, is- karpinlerini asabiyetle yere vurarak yağmurun dinmesini beklemeğe baş- ladı. Akşam sofrada idiler. Hem orta- Uğa bakarak, hem de yemeklerini yapan ve biraz aptalea olduğu için acıdıkları ihtiyar Fatma Kadm, ya- vaş yavaş tabakları kaldırıp hizmet ediyor, karı koca şundan bundan ko- nuşuyorlardı. Bir aralık Kemal gü- limsiyerek havanm * öğleden sonra birdenbire bozmasmdan, yağmırun şiddetinden bahsetti ve karısına gü- lümsiyerek bakıp sordu: — Sen de sokağa çıktın, ıslanma- dın ya.. yavrum? Genç kadın birdenbire hafifçe sa- rarmıştı. Sonra önündeki eti asabi- yetle kesmeğe çalışarak cevap ver- — Hem de yeni elbiselerimle çık» mıştım. Eğer dönüşte şu sıramızda- ki gri apartmanın altma sığınması idim elbisem mahvolacaktı. Kemal bir şey söyliyecekti. Fakat biraz ötede büfeye dayanmış, onları dinliyen Fatma Kadm söze karıştı. Çürük #arı dişlerini meydana çıka « ran budala bir tebessümle hanımma döndü: — İyi ki, hanımcığım alt katın kapısına sığınmadınız, dedi. Orada bir çapkm adam var ki, mahallede kimseyi rahat komaz. Sizi de arka- nızdan korkarım içeri çekiverirdi, Kemal (o kahkahalarla gülmeğe başlamıştı. Fakat Fatma Kadına | ters ters bakan Sevimin yüzü bir - denbire kıpkırmızı oldu. Hayret için- de idi. Bu budala ihtiyar ilk defa bütün vak'ayı görmüş gibi söylü » yordu. Sanki hakikati bilerek Se vimle eğleniyordu. Çünkü Sevim o gün siperine sığındığı küçük kapının şapkm sahibinin kendini birdenbir” seytan bir gülümseme ile içeri çek- tiği küçük salonda çok heyecanlı dakikalar yaşamış, evvelâ hiddetle söylenmesine, ettiği hakaretlere Tağ- wen sonra birdenbire kendini onun kollarımda, geniş kırmızı divenda bulmuştu ve birkaç yağmur damlası böylece onun bütün hayatını değiş- tirmeğe, o çapkın yabancının metre. si olmasına sebep olmuştu. O günden sonra Sevim sık sik za- rif, şık mavi mineli elbisesini giye- rek yağmursuz günlerde de gri a - partmanın alt kat kapısının küçük siperins sığınmağa koştu ve onun artık hiç elbiselik istemediğini, dal- ma mavi mineli elbisesini giyerek orktuğu | sokağa çıkmağı tercih ettiğini gören kocası Kemal genç kadının bu kana- atkârlığına nasıl sevineceğini şaşır. sinin mahvolacağını düşünerek ko-| dı. a m a m | Deniz Levazım Satınalma komisyonu ilanları | Tahmin edilen bedeli 14500 lira olan 200 ton Dizel Mayi Mahruku 29 Haziran 36 pazartesi günü saat 14 de kapalı suretile alınacaktır. Şartnamesini görmek için her gün komisyona müra- caat olunabilir. Eksiltme için yazılı saatten bir saat ev. vel 1087 lira 50 kuruştan ibaret M. Teminat veya mektuplariyle kanuni belgeleri ve teklif mektubu- nu muhtevi mazrufun Kasımpaşadaki komisyon başkan lığına verilmesi. (3232) < danb Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Rektörlüğünden: 1 — Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Eczanesss gerekli olan miktar ve müfredatı şartnamesinde 424 bulunan ecza açık eksiltmeye konulmuştur. 2 — 26-6-936 cuma günü saat 16 da Yü Enstitüsü Komisyon odasında ihalesi yapılaca! 3 — Muhammen bedel 3200 liradır. 4 — Muvakkat teminat 240 liradır. 5 — Parasız sartnamesini ksden Ü satı- salmış» almak isteven! makbuz

Bu sayıdan diğer sayfalar: