18 Eylül 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

18 Eylül 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TAN İZLANDAYA 31 diği uv “ Burada her zaman böyle silâhlı adamlar dolaşmaz. Şimdiye kadar İzlandada cinayet işlendiği görülme-| miştir. Biz burada kavga bilmeyiz ,, istediğini Ne olursa yerim, Cevabını aldı. Kapıdan üç kişi aya oturdular, Türk korsanları bahsi yeniden açılmıştı. Fakat bu sefer Danimarka diliyie konuştukları için Hasan bir gey anlıyamıyordu. Bununla beraber onların bu bahis üzerinde durma - larma şaşmadı. Çünkü yalnız şehre deği, bütün İzlandaya ne yaman bir korku saldıklarını anlamak pek kolaydı. Morina kızartması bir kuyruk parçası gibiydi, Hasanm o ka- dar hoşuna gitmedi amma, genç Da- nimarkalı arkadaşınm söylediğine İşöre, buranın en iyi ve sevil den bu imiş. emeği bitirdikleri zaman hancı non, Dertli Hasanm önünde iği- lerek: — Size odamızı göstereyim sin - yor... Diyerek merdivene yürüdü. Sâzua omke Mbsh sh rshrd shrsss Daracık o merdiveri Ç hanım dört odasından biriy: lik ikinei odada Danimarkalı müşteri varmış, Zaten diğer odala- rın ikisinde de kendisi ile karısı kızı otururlarmış. Eğer çok müşteri sikı- daha girmişti. N ye- Kırk elli kişi bir şey yapamıyor - du. Diyecekti.... Lâkin kendisi tuttu. Böyle şeylerle uğraşacak zaman değildi. Yeni bir sokağa saptıkları srrada leride birikmiş olan halki gördüler. Yaklastılar, Orası bir meydandı. Antbert : — İşte vali konağı... İ Dedi, | Etrafı yüksek bir duvarla çevril - miş olan geniş bir avlu içindeki iki J katlı beyaz ve güzel bir binayı gös - | 2 İterdi. sız olan yatağına, küçük dol bına ve ocağa ras gele bakıyor: —iyi.. Çok güzel, Diyip geçiveriyordu. Çünkü biran önce dışarı çıkmak, völinin konağına döğru gitmek ieti- i. Orada sanki her halde Est- Çarşıyı boydan boya geçtiler. Da- rimrkalı; genç ona bütün yolları boydan boya gösteriyordu: —Buradan Limana gidilir. Bu Yol sizi büyük Gayzer'e götürür. Heklâ yanar dağı da o taraftadır. Sonra bunları anlatıyordu: —Dağın tepesinden dumanlar ve #teşler çıkar, Yerin altından homur- tular duyulur. Dertli Hasan kısa kestirdir —Bilyorum Malya'da böyle bir Üağ vardır. Oralara akma gittiği sıralarda Börmüştü. Yalnız Büyük Gayzer ona hay- Tavlık veriyordu. Dümdüz bir top- Taktaki çukurdan kaynayan bir su- Yun korkunç bir buzla otuz kırk a- dam boyu yüksekliğine kadar fış- kırması, etrafa keskin kllkürt koku- İârı ve buğular saçması, sahiden şa- Kilmıyacak bir şey değildi. Aütbert hep başka şeyleri, başka Yolları anlatıyordu. Hasan sormağa mecbur oldu: e konağına nereden gidi- “Buradan şimdi varırız... Yollar epeyce kalabalıktı. Bu ka. İkbalik arasmda kılmçir, mizraklı, Mattâ tüfenkli adamlar ikişer üçer lâşıyorlardı. Danimarkalı genç, söylüyordu: Burada her zaman böyle silâh- Adamlar dolaşmaz. Şimdiye kadar “indada birisinin başka birisini öl iy ağu görülmüş ve işidilmiş de- “dir. Burada biz kavga bilmeyiz İSİ kişi eğer bir iş üzerinde anlaşa- mazi #larsa şehrin “reisine giderler. | Binanın kapısından İleriye doğru iki sıra atlılar dizilmişlerdi. Bunlar da kılıçlı ve mızraklı idiler. Atlıların İdizileri yüz göre kadar ötedeki kili- İsehin Küpımsa Kadar uzayordü; Miz“ İraklılarm gerilerinde büyük bir ka- Yabalık toplanmıştı. Danimarkalı genç orada duran yâğ MN bir kadına sordu; — Ne oluyor? Ne var burada? Kadın onu baştan aşağı süzdü; — Bümiyor musunuz sanki? Dedi, — Nasıl bileyim? Bilseydik sor - mazdık teyzeciğim. — Öyle ise dışardan geldiniz. — Evet.., — Hakkınız var. Kusura bakma: yın. Anlatayım, Buraya iki gün önce Türk korsanları gelmişlerdi. Çok korktuk ve bir kısım erkeklerimiz - den başka hepimiz şehirden kaçtık. Lâkin boşuna yorulmuşuz. Allah on ların gemilerini denizde bir karaya oturttu. Oradan ertesi sabah kurtul- dular ama bize hücum etmeye de korktular ve kaçtılar, Şimdi bunun için kilisede ayin yapılıyor. Kadm oldukça geveze bir şeydi. Fakat bu gevezelik Dertli Hasanm işine geliyordu. Böylelikle bir şeyler öğreneceğini ümit ediyordu. Autbert kadının söylediklerini Hasana anlat- İtığı zaman Hasan bu sözlere gülmek İten kendini zor tutuyordu. Bununla beraber Türklerin korkudan kaçtık» larını söylemesine canı gikılmıştı. Atatürk B Izlandada açık hava parlâmontosunu Hral açar. Merasim gayet sadedir. Kral halkın arasında oturur Kabahat hep Recep Reisteydi, Şim - di Hasan onun hakkında: — Pek bazirgân kafalı adam... Diyordu, Kadmın gene çenesi açılmıştı, Hem de sormadan söylüyordu: — Ayin çok parlak oluyor. Bunun elbet bir sebebi var, Onu da bilmi - YOrSUNUZ.. Onu da anletayım size... Vali Hol- ger Rozenkrans'm karısınm kardeşi Vestman adasmda imiş. Korsanlar onun kızımı kaçırmışlar. Korsanların gemileri karaya oturduğu sırada kız kacmış. Sapasağlam buraya geldi. Veli bunuda çok sevindi. Dertli Hasan bu haberi aldör za- man bütün dikkat kesilmişti. Danimarkalı arkadaşma: , ,., mi Kiz simdi Derede imiş? Burada mı? Diye sordu. Kadm ayn! sorguyla kendi dilile kadına tekrarlaymca şu cevabi alâr, — Elbet burada... Nerdeyse kilise den çıkar. Ne güzel kız!.. Güneşten bir parça gibi... Dertli Hasan sevindi. Demek ki, o- nu görtcekti, Kalbi hızla çarpıyordu. Giriştiği işin bu kadar kolay çözülmeye bagli- yacağmı hiç ummamıştı. Birkaç dakika daha durdular, Autbert: — Artık gidelim. Benim çarşıdan alacaklarım da var, Biraz erken yo- la çıkmalıyım ki, vaktile kasabaya Yarayım, Dedi. — Hakk var, Fakat biraz daha | bekliyelim. Beş on dakika... Bu ka - İ dinin söylediğine göre nerdeyse kili seden çıkacaklarmış!.. Beklediler. Dertli Hasanm gözleri kilisenin ka pısmdaydı. Ara sıra başka tarafa da rastgele bakışlar atıyordu. Fakat bunlar pek kısa sürüyordu. (Arkası var) ulvarı ağaçlanıyor izmiri seyyah şehri haline getirmek için Vilâyet, geniş bir program hazırbyor İzmir, (Hususi muhabirimiz yazı- yor.) — Ege mmtakası muhtelif yerlerindeki eski medeniyet izerle- rine sit asarı atika ve harabelerle doludur. Mmntakanım turizm bakı- mmdan çok zengin olan bu eserleri- ni bütün dünyaya tanıtmak ve mem leketimize Yunanistanda (yapıldığı gibi fazla seyyah celbederek bundan istifade etmek maksadile vilâyet mühim bir program hazırlamağa başlamıştır. Bu programa göre, min- |takanm yalnız bir yerindeki asarı atika nazarı dikkate alınmıyarak muhtelif yerlerindeki -eski eserler bir manzume halinde gözönünde tu- İtulmak suretile, biribirine bağlanan muntazam yollar yapilarak halkın ve bilhassa seyyahların bu harabele- İri ziyaretleri temin olunacak ve bu- nun için her türlü kolaylıklar gös- terilecektir. N Memleketin muhtelif yerlerinde her şeyden evel seyyahların ikamet- lerine mahsus ve her türlü konforu ibtiva eden oteller inşası lâzimgel- mektedir. İşe bu noktadan başlanacaktır. O- f « demir Valisi Fazlı Güleç nun İçin müracaat edecek sermaye sahiplerinin teşebbüsleri karşısında ber türlü kolaylık gösterilecektir. Yollarm inşasma gelince; bu iş mühim bir paraya mütavakkıftır, O- nun için bir iki senede yapılması mümkün olmıyacağından uzun yıl lara taksim edilmek suretile hara beleri birbirine bağlıyacak turist yolları yaptırılacaktır. Vali Fazlı Güleç bunun için şimdiden keşifler yaptırmaktadır. Hazırlanacak zen gin proğrama göre hareket edile- cektir, Kazalara karşı tedbir Emniyet müdürlüğü 6 me şube 5 MARI ANTUVANET:.. RO Yazan: Stephan ZWEİG MON Çewren. Rezzan & YALMAN On altıncı Lui, kadınlar heyetine fevkalâde bir hüsnükabul gösterdi Kalm ve yorgun seslerle bağırıyor- lardı, o Söyledikleri şeylerin hepsi kraliçenin aleyhine idi. Evvelâ meclisi ziyaret ettiler. Oradan aç oldukları için ekmek is tiyorlar ve kralın Pârise dönmesini arzu ettiklerini söylüyorlardı. Niha- yet mecliste şuna karar veriyorlar: Bir kaç meb'usla beraber, altı. kişi- lik bir kadın heyeti saraya gidecek ve kralla görüşecek... Saray kapısma geldikleri zaman uşaklar büyük bir nezaket ve ihtiram ile Bunlara kapıları açıyorlar. Büyük merasim salonunü alıyorlar. O za - mana kâdar balıkçı sebzeci gibi 80- kak satıcılarından biç kimse saray - dan içeriye girmemişti. Buraya yal- nız çok asil ve kibar olanlar girebi « Tirdi: Bunlarla beraber gelen mebüs- lar arasında Dr. Guillotin isminde bi risi vardı. Bu meşhur ölüm aleti Gu- illotine'i icat eden adamdır. Bunun saraya girmesile ölümün gölgesi de beraber girmiştir. Pek nazik bir adam olan on altın- cı Lul kadınlar heyetine fevkalâde hüsnü kabul gösterdi. Hattâ o ka » dar ki, çiçek satıcısı olan kadınlar - dan birisi heyecanmdan bayılmca Kral buna bizsat bakarak ayıltmış ve iyileşince alnından öpmüştür. Hepsini ayrı ayrı dinlemiş. Artık laç kalmıyacaklarmı istedikleri ka - dar ekmek ve yiyecek bulacakları - nı söz vermiş. Parise dönmeleri için arabalarını emirlerine vermiştir. Her | şey yoluna girmiş gibi görünüyor - du. Fakat aşağıda bekliyen yüzlerce kadn bu vaitlere kulak asmıyor ve homurdanmaya devam ediyordu. Yu karıya gönderdikleri heyetin Kralm tatlı sözlerine ve yalanlara kapıl- dığını ve haklarmı iyi, müdafaa et mediklerini söyliyerek onlara da hür cum. ediyorlardı. Hepsi hitden Sara» ya girmek istiyorlardı. Boş mideler titreyen bacaklar kararan gözler var dr. Bunlar lâkırdı ile doymuyordu. Nihayet hep birden sarayın bahçesi- ne girdiler. Birçokları merdivenlerin üzerine uzanan dinleniyorlardı. İçle- rinden bazıları eski mesleklerine av- mevzubahs olamazdı. Arabalarm bu kesif halk kütlesini yarıp geçmeleri- ne ihtimal yoktu. Gece yarısı olmuş- tu. Birdenbire çok derinden gelen da- vul sesleri duyuldu. Bu Paristen ge- len La Fayette ve askerleri idi. Ev- velâ meclise gidiyor oradan Krala geliyor ve onun uğruna hayatını fe- daya hazır olduğunu söylüyor. Fa - , Müdürlüğünün şehir dahilinde Seyri | kat şaşkınlıktan hiç kimse ona te - seferi ıslah için yeni bazı kararlar| şekkür bile etmeyi akıl etmiyor. On verdiği malümdur. Seyrisefer me-|altıncı Lui nihayet meclisi terketme murları İki gündenberi bilhassa ak-|meye Ve saraydan uzaklaşmamaya şamları bu kararlara riayet edilip e. | karar veriyor. dümediğini kontrola başlamışlardır. Kontrol işi şimdilik Eminönü, Kara- köy ve köprü üstünde yapılmakta- dır. Yaya kaldırımından aşağı İnen ve karşıda nkarşıya mailen geçmek istiyen piyadelere ihtarda bulunul- maktadır. Halkte bu şekillerin yavağ yavaş itiyat haline getirilmesine.ça- uşılacaktır, çi Fransa Krallık talıtmın varisi şehrimizde Fransa Kralı 16 mer Lüinin ahfa- emin Prenses Mari Andö Frans işebrimize gelmistir, 17 inci Lüinin jtorünu olan prenses 8i yaşındadır. şve Fransa krallık talıtma hak iddia Jetmektedir. Kendisi on sene evvel La Fayette ve #skerleri onu hi - maye edecekti. Mebaslar evlerine dö nüyorlar. Asiler artık seller gibi a- kan yağmurun altında durmaktan yorulmuşlar hepsi bir tarafa iltica e- diyor. Işıklar sönüyor La Fayette her tarafı dolaştıktan sonra yatma- ya gidiyor. Kral ve Kraliçe de bu muvakkat sükünetten istilade ede - rek odalarına çekiliyorlar, Versay saraymda geçirdikleri ge- cenin son gece olduğunu farketme - mişlerdi. YİRMİ UÇUNCU BAP 'Eski devrin insanlar Kral ve mai- yeti asiller hepsi vuyuyorlardı. Fa » kat ihtilâl genç ve kanı kaynar ol - duğu için istirahate ihtiyacı yoktu. Mütemadi hareket halinde sabırsızlık len adamlar sarayın pencerelerinin dibine kadar geliyorlar. Bunları oyaya kadar kim götür « müştür. Nasıl yolu bulmuşlardır. Bu rasmı kimse bilmiyor, Birdenbire bir tüfek patladı. Or- talığın ayaklanması için de ba kâfi idi. Her taraftan yüzlerce binlerce elleri silâhlı kadınlar kadın kıyafe - tine girmiş erkekler zuhur etti. Kras liçenin dairesine doğru hücum edi- yorlardı. Fakat nasil oluyor da ö» milrisrinde hiç saraya adim atma - mış olan bu sebzeci ve yemişçi esnafı müteaddit koridorlarda karışık mer. divenlerde kaybolmuyorlar ve yolla» rmi hemen buluyorlar? Mari Antuanetin dairesinin ka « pisina kadar varmışlardı. Muhafız » Jar İçeri girmelerine mâni olmak İs« tediler. Üzerlerine hücum eden âsi « ler derhal onları öldürüp kafalarını mızraklarına geçirdiler. Bu kanlı sis lâhları ellerinde taşıyarak İlerliy lardır. Bir muhafız asker güç hal ile ellerinden kurtulabildi. Ve (Kraliçe bu kurtarın) feryadile saray halkırg İ uykularından uyandırmaya çalıştı. Hakikatte bu feryat Kraliçeyi kur tarmıştır. Oda hizmetçisi hemen kuş muş ve büyük kapıları arkalarmdan küpamıştır. Onlar bir taraftan balta ve dipçikle kapıları kırmaya çalışır. ken diğer taraftan Mari Antuvarat arkasında bir gecelik omuzlarma bir şal atmış yalm ayak kralın dairesine liltica etmiştir. Fakat bu dairenin ka pısını kâpalı buldu. Hizmetçilerile be raber kapıyı yumruklıyorlar. Fa « kat beş dakika beş feci ve uzun da» kika bu kapı açılmıyor. Öteki taraf- ta âsiler Kraliçenin odasmı altüst ediyorlar. Onu yataklarm altında | dolapların içinde arıyorlar, Nihayet kralın dairesinden bir u « şak bu yumruk seslerini işitiyor ve "açıyor bu suretle Mari Anrus vanet kocasınm yanına iltica ediyor, Biraz sonra mürebiyeleri oğlu ve kı. zmı da oraya getiriyor. Kralm ailesi birleşmiş ve muvakkat bir zaman b çin hayatlarını kurtarmış oluyorlar O gece uykuya dayanamayıp uya. yan ve bu felâkete sebebiyet veren Lo Fayette de gürültüden uyanıyor. Ve askerlerini harekete getirerek âsilere karşi duruyor. Fakat çok geş kalmıştır. Bin müşkülât ile halkın saraydan hiç olmazsa kraliçenin mue susi dairesinden çıkmaşmı temin edi yor. Artık tehlike geçmiş gibi görünü. yor. Tam o sırada taze traş olmuş ve giyinmiş olarak ortaya Provence kontu ile Orleans dükası çıkıyorlar, Halk onlara yol açıyor ve bürmet gösteriyor herkes bu hale hayret İ- çinde kalıyor. Kral bir meclis aktet meye hazırlanıyor. Fakat müzakere edecek bir mesele kalmamıştır ki... Saray on bin âsinin elinde âdeta bir oyuncak gibidir, Onlardan kurtul mak imkânı yoktur. Mağlüplarla ga liplerin biribirile müzakere etmesine artık lüzum kalmamıştır. Halk avazı çıktığı kadar, (Kralı Parise isteriz) diye haykırıyor, Bu avaz o kadar şid detli ki camlar âdeta kırılacak ka « dar titriyor, (Arkası var) Mütevellisi bulunmıyan vakıflar Beyoğlu Vakıflar Direktörlüğü mes'ul mütevellisi bulunmıyan kilise evkafına vaziyet etmiştir. Va- ziyet edilen evkaf; Ermeni katolik kilisesine aittir, Lise ve Ortamekteplerde talebe kaydi Lise ve ortamekteplere talebe "sys di müddeti nihayet bulmuştur. nlaşamadıkları şeyi anlatırlar, Re-| Ne haklı ise söyler ve diğer taraf Mü hemen kabul eder. Zaten bu| Vİ şeyler da pek az olur. Buraya “anlar da gelmezlerdi. Vali şim-| korkusundan her kesi silâhlandır» | 9, İlendanm bu durgun, kavgasız Gürültüsüz hali Dertli Hasan'ın Sü çok hoşuna gidiyor, fakat ba-! da hiç beğenmiyordu. Nerdeyse: | İySiz pek miskin adamlarsınız. | iten gördüm: Sekiz on kofsana Antep, (Hususi muhabirimiz bildi. riyor.) — Atatürk Bulvarınm ağaç- lanmasma devam edilmektedir. Şeh. İrin methali bu suretle bir kaç defa İde memleketimize gelmiştir. Di iyor ki: j “— Eğer Fransada krallık ihya e- dilirse ve ben de hayatta olursam İ itahfa çıkacağım. Şayet ölürsem taç ahfadıma intikal edecektir.” Sigorta sahtekârlığı Sigorta sahtekârliğı tahkikatı iler- Küzelleşmiştir.. Yukarıki resim, Ço-|lemektedir Suçlulardan Şerif, Dok - cuk Bahçesi'nden Baş Karakol'a ka» | tor Emanuelidis, Onnik -İplikçiyan, dar uzanan kısmı gösteriyor, Doktor Vasıf dün Altıncı Müstantik- likte tekrer sorguya çekilmişlerdir. |henüz ortalık uykuda iken yolu bi-| susta hazırlıklar bala, yl GYM mi, ia nel alla ali la neticeyi bekliyordu. İltica edecek | Ancak namzet olarak yine kavit « yer bulamıyan askerler sokak orts-İler yaprlacak, netice vekâlete “ildiri. larma ateş yakmışlar ve etrafıma toh| lecek, fakat namzet sıfatile alma ak lanmışlardı. Parise evlerine dönmü-| bu talebe istedikleri mekteplere de « lanmıklardı. Parise evlerine dönmü: | ğil, kadroları müsait olan mektap'o- yorlardı, Versay sokaklarında bekli-| ve verilecektir. yorlardı. Fakat her şey yoluna gir » miş Kral istediklerini yapmaya söz | İnhisarlar idaresi mübayaata vermişti. Hâlâ ne bekliyorlardı. Gizli başlıyor bir kuvvet bu heyecanlı insanlara | İnhisarlar Idaresi İzmirde somalık sanki emirler veriyordu. Gecenin ka | kuru üzüm ve incir, Tekirdağında da ranlığında insanlar gibi geliyor. Sa- | şaraplık yaş üzüm mubayaasına bir. bırlar getiriyorlar, Sabelun beşinde | kaç güne kadar başlıyacaktır. Bu hu- bitirilmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: