7 Şubat 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10

7 Şubat 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mingayri Haddin Ne Çeşitler — Ya! Oyle mi? Oyleyse Cenabı ık ve feyyazı mutlak hazretleri. — Amin! — Hazretleri..Sana ya Ayazpaşa- da, ya Şişlide betonarme bir apart man.. — Amin! — İhsan eyliyel Amin! e gülüyorsun? Anladın, değil mi? Dinle! Delikanlı tin tin tin git- ti. Asil evliyalığı o bana Gittim, duvarın üstündeki şi alıp kovuğuma döndüm. Yarın için de azığı katığı sağlamıştım. B: iyi yürekli Gerede çocu- ğu Ali, sonra benim kim ol duğumu öğrendi. Fakat bir şey söylemedi. Söylemek şöyle dursun eline biraz fazla para geçince bana dem, kaşar, tütün bile getirir ve gü lerek: — Evliya babacığım, seni hatır- Jadım, az amma kusura bakma, Der giderdi. Neye yarar ki iş muyakkat eyliyalıkla kalmadı. Cin oldum! Peri oldum! Hortlak ol - dum! Cadı oldum! Vampir oldum! Haydut oldum! Neler olmadım ki? Hele oralardan gece geçmek mec- buriyeteinde kalanlar için dehşet kesildim. Hakları da vardı. Henüz. © kadar tanınmış değildim. Polis devriyeleri, bekçiler bile kaç defa yanılmışlar, silâhlarını çekip üstü- me koşmuşlardı. Bir gün bay komi- ser dedi ki: — Hocam! Böyle olmıyacak. Sen de üzülüyorsun, yolcular da ürkü- yor, biz de boşuna meşgul oluyo- #uz“Gecvleri şunersırtına geçirde Üyle dolaş: Uzaktan —görülürsun; sen olduğun anlaşılırda kimse ürk ez. Bana bir eski beyaz gömlek ver- di. O günden sonra gece oldu mu, beyaz, dirilik kefenimi kuşahır - dım. Mezarlığın içinde beni kefe- nile ayağa kalkmış bir ölü gibi gö- renler (Bizim boca) deyip korku - Suzca geçerlerdi. Allah razı olsun bay komiserden, hem ben üzüntüden kurtuldum, hem yolcular rahat nefes aldılar. Sana suzinâkten bir şarkı geçeyim mi? Ölmeden hir kefenim vardı benim Kuşanup uhvalime bir dahledenim Yoktu ahvaline bir dahledenim Ne güzel şeydi o partal kefenim, Ki kalmıştım? Evet,o geceyi Karacaahmetleki es ki kovuğumda geçirdim. Ertesi gü- nü çarşıya indim. O gün pek hoş günlerimde biri oldu. Üç tane Mmingayri haddine rastgeldim. Sen onun ne demek olduğunu bilir mi- sin? Eski osmanlıca da çok kulla» mılırdı, “haddim olmuyarak,, mâ - masına gelir. Şimdi dinle! Bir kı- aathanede eski talebemden birini düm, İştiyakla üstüme atıldı. sarılacak derecede vefa n beni bı- Takmadı. Evine götürdü. Nurtopu gibi üç çocuğu, melek gibi bir eşi vardı. Bir şirkette müdürmüş. Şir- RESİMLİ Varmış! ket fesholunmuş. Açıkta kalmış. On yedi buçuk lira tazminat maaşı ıyormuş, Beş lira ev kirası ver - dikten sonra kalanı ile de geçinip gidiyorlarmış. Bereket versin eşi tedbirli bir kadın. Müdürlük zama- mında bir kenarcığa üç, beş çıkıla- mış. Son zamanda da onu eritiyor- larmış, handise tükenecekmiş. O ka dar bunalmışlar ki zavallı eşi ben- den imdat umuyordu. Son beni yavrum kalantor belleme Merhemi bulsam çalardım kelleme Bununla beraber mingayri had din eşe, dosta yalvardım.Vait filân al dım. Anladın, değil mi? Bu mâna» ya da gelir. Gel zaman, git zaman, dört beş ay sonra bu evlâda yine rasigek dim. çok daha düşkün gördüm. Yi- ne konuştum. İkramlarda bulun - du: — Eh, dedim. Çoluk çocuk nasıl ? Yine o evde mi oturuyorsun? — Hayır. Ne gezer? O evde otu- rup beş lira verebilecek halimiz kalmadı. Karşısında bir yer vardı; oraya taşındık. — Bari kışın çoluk çocuğu barın dırabilecek mi? — Evet. Ona şüphe yok. Sıcacık. Mingayri haddin bir ahir sofası! ğleye doğru ikinci mingay- ine rastladım. Kendisini çok senedenberi tanırdım. Her sabah sekiz vapurile işine gider, beş va- purile dönerdi, Sadece selâmlaşır- dık. Sıkı fıkı bir muarefem yok- tu. Tesadüf bu ya, cumartesi kahvede yanyana düştük. Şun. dan bundan söz açıldı da anlattı, Bir müessescde muhasebe mi. Gür MAVI “UMMŞ ŞUsU “VUSU kesildikten sonra ayda eline kirk dokuz lira geçermiş. Dört çocuğu; bir eşi, bir anası, bir de kendisi varmış. Usküdar - Ahmediye yan. gınında evi barkı yandıktan sonra kira köşelerinde kalmış. Yedi nü- fuslu ailesini bal gibi geçindirdiği ylemedi amma şunu söyledi: — İşte Beyefendi! Böyle.. ben- deniz mingayri haddin muhase be müdür musviniyim, Bu mingayri haddin üçüncüsüne de Taksimde rastlamıştım. Büyük oğlumun yanında kaldığım günler deydi. Beni zorla, İstanbul tara- fında bir sünnet düğününe götür- bu düğünlerin çoğunu bilirim. Bu gibi umumi eğlencelerin sonu ek- seriyetle çilk çıkar. Fakat kurtu- lamadım, zarzor gittim. Bir tarafta Sulukuleden getiril miş incesaz, Bir tarafta sünnet 0- lan çocuğun ısrarile getirlimiş da- vul zurna. Bir gümbürtüdür gidi- yor. Biz büyük bir"ikram eseri o- larak masanin baş tarafına otur- tulduk. Temiz kadehler, mezeler geldi. Safageldinizlerden, hoş bul duklardan sonra biz de şerefe! de- dik, dayandık. ir aralık solumdeki kat daki hasırclardan alınmış Bulgar şayağından bir elbise. Yeleğinde ZABITA ROMANI: Balık Servetimiz Ne (Başı 5 incide) Yukların sıhhi şartlarını bozmakla beraber yumurtlayacak. muhtelif balıkları da ürkütüp yerlerinden tedirgin ediyorlardı. Bu kadar in- safsızca imha avcılığı yetişmemiş gibi çamura yatan, yani lohusalığa hazırlanan balıklara da rahat ve a- man verilmedi. Ağ dolaşmıyan de- rin sulara elektrik limbaları in- dirmek suretile sükün devresine girmiş balıkları da havslandırıp tutmak çaresine başvururlar, Bu suretle, ana balığa eldden gadd: lıkla ithama lâyik bir tarzda im. bakâr bir tırpan daha attılar. B u yürekler acısı hali bazı gazeteler maalesef alkışl yorlardı. “Şu kadar balık daha sa- tıldı!” diye sütun sütun müjde ve- riyorlardı. Fakat hiç kimse tetkik ve hesap etmiyordu ki, bin liralık mal kırılıyor, topu topu bir liralık alış veriş oluyor! Hele büyük ga- zetelerden birinin elektrik usulü- nü yeni birşey farzederk “balıkçı- Jarımızda dâhiymne bir icat!” ser- levhalı tepşiratı yüz kızartıcı bir gaflet idi. Alkışlanan usul dâhiya- ne bir icat değildi. Çoktan Batı ba Tıkçılığında tatbik edilmiş ve ma- zarratı anlaşılarak tard ve defedil- miş bir usuldü. Alkışlamak şöyle dursun işitilir isitilmez mütecasir. lerinin cezalandırılmaları iktiza e- derdi. Sebebine gelince: Havalar kış başparmak kalınlığında bir güm köstek. İçki sofrasında olmamıza rağmen fötr şapkası başında. Mü- tebessim değilde sırıtkamsı bir yüz.. Arada bir ev sahibine: — Kardeşim! Al şu beşlik pa- peli, birkaç yarımlık daha aldır! Diye kumanda edişlerine bakı- Tırsa dünyalığı ganilerden birisi o- Tacak. Ya sütçüdür, ya mezbaha tüccs- rı. Lâkırdıyı evirdim, çevirdim, ne işle meşgul olduğuna getirdim. Bendeniz, dedi, mingayri haddin (...) camiinin abdesthanele- rinde çalışırım. Bin bin bereket versin, Senelerdenberi oradayım. Memlekette evi yıktırıp yeniden yaptırdım. Burada üç odalı bir ev aldım. Ah, unuttuk gördün mü? Keşke benim radyoyu bu akşam. buraya kurdursaydık. Aldığım evi kiraya verdim. Ben de üç arka. daş dört liraya bir han odası ki- raladık.. Akşamları yemeğimizi kendimiz yaparız. — Başka bir iş yapmaz mısı- nız? — Hayır, Mingayri haddin mem şada çalışırım. Neyime yetmez?! Ben de sana mingayri haddin ne ler anlattım. Bari sen de bir beş- lik papel çıkar da şurudan iki şi- şe 96 lık alsınlar. Ne! Beşlik yok mu? Öyleyse on- luk ver! O da hiç mi yok?.tuhaf şey! Onluk yoksa ellilik ver! O da mı yok? İşte buna inanmam! Sen Allah mısın âğam!? Sen de mi biz densin? Şişe gelirse ne olduğunu izah ederim. Peki öyleyse. Anla- dın, değil mi? Dinle!, elcin arasıra attığı çimdik- ler içinde bu en can yakanı olmuştu. Tam yüz doksan iki sa- | atlik bir buhran ve mücadele! İ | (Arkası var) 31 İŞUA SAYESİNDE — | BEKLİ BELİRSİZ ik) 4 yumojzi Yilğ Dağuj e DERMAL FOTOĞ! FINI ALALIM. DAHA SONRA YAPILACAK iŞ AR. ŞİVLERDE ARAŞTIRMALAR. Şekilde İmha Ediliyor? layınca ve yumurtaları tekâmül çağına erişince balıklar hem üşür, hem sancılanırlar. Bu yüzden de- rin sulara çekilir, sıcak çamura ya tarlar, Bu gayri tabii hâdise yü- zünden heyecen ve dehşetle apan- sız soğuk tabakalara fırlıyan balık lar ya derhal donar, ölebi ö hut yumurtalarını ziyan ederler. Nitekim büyük kırgınların yarısı da ayni şeydir. Bir şiddetli fırtı- na kanalı bozar. Balıklar sıcak- tan, apansız soğuk bir cereyana tutulurlar. Teneffüslerini temin eden galsemeleri danar, Kırılırjar. Bu tarz balık avlamanın, bir has- tahanede müthiş bir yangın ika €- dip hastaları paniğe vermekten hiç farkı yoktur. Ve o cahilâne avcılı- Ein neticesidir ki, bu sene torik pek az tutulmuştur. Şimdi de ay- ni âkıbete zavallı palsmutlar ma- ruz bulunuyorlar. Hüner balığı tut makta değil, tam bahasına satmak tadır, unu da ilâve edeyim ki, gır gırtıların keyfi hârekelerin den hâsıl olan zarar (oyalnız balıklara münhastr kalmıyor, Bü. tün dalyancılar, voliciler, ağcılar, voltacılar zarar görüyorlar. Meselâ bir merada yatan ba- lık, o meraya sahip köyün hakkı iken gırgırcılar üşüşüyorlar. Balı- ğın yatağını bozuyorlar. Köy voli- lerini körletiyorlar. Voltacıların keşfettikleri balıkları sarıp yüzler. ce, yerine ve zamanına göre bin- lerce esnafın ekmek parasını çi- karmalarına mâni oluyorlar. Hal buki, gırgırcı sahil avcısı değil, a- çık deniz ve seyyar balık aycısıdır. Bugünkü avcılığı da avcılık değil; apaçık ve yaman bir ziyankârlık- tır. İlk tedbir olarak Karadeniz bo- ğazı hariç ve dahilinde gırgır avcı- lığını menetmek iktiza eder. Gır- gırın yeri fennen ve mantıkan Bo- #azağzı, yani balık methaht ola- maz. Birçok erkâna, hukuka ria- yeter almak miden mara ve Akdeniz mahreçi olabilir. Avrüpalılar balıklarını Okyanus lar gibi azametli denizlerden ve © denizlerle mütenasip gümrah kay- naklardan beklerler. Buna rağmen “nesilleri azalıyor!” diye bir kısım balıklarla istakozları hususi ha- vuzlarda yetiştirip üretmiye çalışı yorlar, Biz ise miniminicik bir Ka rağenizden topu topu bir tutam ba lık bekliyoruz. Onu da anlattığım tarzda karşılar, mahvedersek ayıp ve günah olmaz mı? Meseleyi yakından tetkik etti- ğin için birinci makalede bu anar şinin önüne geçilmesini; deniz av- cılığının İnzibat altına alınmasıhı tavsiye etmiştim. Son söz olarak bu lüzumu bir daha tekrar ede- ceğim: Evvelâ korumak, sonra avlamak, istismar etmek lâzım.. Uzun müd- det ve muntazam İstifade ancak bu suretle temin edilebilir. Geçen makalede “Minakop” tertip yanlışı olarak. “Ginakop” diye geçi balık seferlerini tasnif sir vatya - Anataşyı aya dizilimi hih ve ilizar FEFO”AŞISI Tifo ve paratifo hastalıklarma tu tulmamak İçin tesiri kat'I, muafi- yeti pek emin taze aşıdır.Her ecza nede bulunur. Kutusu4Skurust: BİRSEY. 8Uj PARMAK İZİ BİLBİNİZMİ? | bildirebilecek NİN TERCÜMEYİ HALİ BUDUR. | Altın Kaçakçılığını Kimler Yapar? IBaşı 7 ncide re ettiği bu emlâk ve akarattan aldığı kira bedellerini, haricindeki sahiplerine nasıl gön- dermiişti? Alâkadarlar bilmem bu nu tahkike lüzum gördüler mi? Şurasını kaydedeyim ki, bütün bu paralar bahsettiğim acentelikte iş. liyen şebekenin delâleti ile gitti.. Sonra daha başka da var. Bizden ayrılan memleketler | ahalisinden olup şehrimizde hülen tcaretleri | ile meşgul olan ve aileleri memle- ketlerinde bulunan kimselerin ai- lelerine her ay göndermek mecbu- inde bulundukları mebaliği külliye de bu acentedeki şe- beke tarafından harice çıkarılıyor. | Daha ister misiniz söyliyeyim? — Bu bahsettiğiniz acenteden maada bu İşle meşgul kimseler yok mu? — Yok olur mu? Pek çokt. Me. selâ, llmanımızdan transit geçen va purlarla temas eden şahsiyetler Bir kısım amelebaşları!. Bazı san- dalcı ve kumanyacılar! Hele o te- nezzüh motörlerinden birkaçı? Muhatabimı daha fazla yormak istemedim, Zahmetlerine teşekkür lerimi sundum ve ayrıldım. Asiler Şiddetli Bir Taarruz Daha Yaptılar (Başı 1 incide) dün şiddetli bir mukavemete rağmen Cerro Miron'u işgal etmişlerdir. Salamanka, 6 (A.A.) — Umumi karargâbtan bildirildiğine göre, Te- ruel mıntakasında Franko kıtaları şiddetli bir topçu hazırlığını müteü- kip taarruza geçmişlerdir. Taarruzun şiddeti karşısında şaşı- tan cümhuriyet kıtaları cephenin ba zı yerlerinde 8—10 kilometre olmak üzere ceman 30 kilometre kadar ge- rilemişlerdir. Frankocular, 16 kasaba ve 40 ta- Kadar düsrasn mevzi işgal eti Sierra Palemera, tamamile muha İ sara edilmiş ve çok miktarda esir a lanmıştır. Balear adaları abloka edilecek Londra, 6 (A.A.) — Sunday Times gazetesi, Akdenizin garp havzasında Fransız - Ingiliz devriyelerinin takvi yesi neticesinin Balear adalarının tahtelbahirlere karşı hakiki surette| ahiluka edilmiş olacağın: yazmaktadır. Bu adaların tamamen abluka edil. mesi, korsanlığı nihayet vermek için en müessir bir tedbir olacaktır. Fa- kat birçok nazik hukukudüvel mese- lelerini ortaya atacaktır. Franco'ya göre kabahat hükümetçilerdeymiş! Burgas, 8 (A.A.) — Havas Ajansı muhabirinden: Akdenizde vukua gelen hâdiseler yüzünden ecnebi memleketlerde ve bilhassa İngiltere ve Fransada hâstl olan heyecan dalayısile resmi maha- fille sıkı münasebetlerde bulunmak! olan Frankist Tspanyanm yüksek ri- ealinden biri Havas Ajansı muhabiri De şu beyanatta bulunmuştur: “ — Frankist Ispanyanm, pek ziya de tesssiif ve teessürle karsdamakta İolduğu bu elemli hâdiseler karşısın. da hakiki vaziyetin ne olduğunu size vaziyette bulunmuyo. ram.,, Bu zat, kabahatin tamamen hükü. metçilerde olduğunu iddia ederek söy le demiştir: SAHİBİ - LERE MUTAB- memleket | BU VAŞIFLAR BİZİM T ARADIĞIMIZ KATİL 7-2-938 Başkaları Bizi | Nasıl Görür? Beşinei sayfadaki suallerin ce- vapları aşağıda verilmiştir. Ken- di cevaplarınızla bunları karşı laştırınız. Tevafuk eden her ce- vap için bir numara veriniz. Ne kadar çok numara alırsanız, İ| dost kazanma kabi İ dar çok demektir. — Hayır — Hayır — Evet 22 — Evet 3 — Hayır BULMACA | DUNKU BULMACAMIZIN HALI BUGUNKU BULM 123 45 6 7 SOLDAN'SAĞA: 1 — Her kilidi âçar, 2 — Emir siğası — Cefa 3 — Bitişik 4 — Isim — Kazmak $ — Yırtıcı hayvan — Rayiha 6 — Sorgu edıtı — Gizlenen sös 7 — Göz rengi — Namma 8 — Vahşi — İçi 9 — Yapmak (arapça) 10 — Büyük — Buhar # YUKARDAN AŞAĞI: 1 — içki satan 2 — Uye — Etkek adı 3 — Atlarda vardır — Hatırlar 4 — Geniş yer — Erkek &di $ — Emir sigası — Şikâr — Kokulu ot — Isyan eden — Aşılmış şey — Bir millet — Sorgu “ERTUĞRUL SADİ 'EK TİYATROSU Bu gece (Kadıköy Süleyya) Sinemasında ÇİFTE KERAMET ——— «— Maamafih ve tabkikatımızın neticesi ne olacağı hakkında evvelden bir büküm vermeksizin temin edebili riz ki şayet harp kanununa muhajif bir hureket irtikâp edilmiş ise bunu herhalde kızıllar yapmıstır, Beynel- milel vaziyeti bozmakta yegâne men faatj olanlar, düşmanlarımızdır, çün- kü bundan ancak onlar istifade ede- bilirler. BULMUŞ . SAYILIRIZ :

Bu sayıdan diğer sayfalar: