7 Şubat 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

7 Şubat 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

m ——— 4 Ankarada yeni kurulan Şehir tiyatrosunun ilk muvaffakiyetli hamles a > Şehir Tiyatrosunda oynanacak eserleri tetkik eden heyet âzaları birarada "Ankaradan : ıllar var ki, Ankarada ti- yatro ihtiyacı en zaruri gi- da ihtiyaçları kadar içten gelen bir istekle ele alınıyordu. Ankaranın münevver halkı hakiki ve devamlı bir tiyatronun bir an evvel kurul: masint © kadar beyccan ve sara- hatle istiyordu ki, gönüller bunu bir hamlede başarmak dileğine uy dular. Parti ve Belediyenin elele kurdukları “Şehir Tiyatrosu,, iki haftadanberi gözle görülür, elle tutulur bir varlıktır. “Afacan,, la başlıyan, “Alev, £ ele alan genç Şehir tiyatrosu bir- Kaç gün önce de bize “Aşk uyu- maz, 1 seyrettirdi. Bu üçüncü piyesi görenlerin duy dukları zevk, yalnız ince bir eseri tatmaktan alınan bir hazdan de- Bil, fakat bir davanın muvaffakı- yetini mlljdeliyen ilk haberin yay» dığı inşirah havasından geliyordu. “Afacan,, güzel bir başlangıçlı. “Alev,, de Raşit Rızanın büyük sa- patine hayran olduk. Fakat “Aşk — Kin ensinla lde Ep eser eskidir. Fransız ti- yatrosunun en esprili iki üs tadının bu zarif eseri, Fransada bilmem kaç yüzüncü temsilini id. râk elmiştir. Memleketimizde de en uzun ömürlü eserler arasında olmasına rağmen bugün bâlâ genç Hiğini ve zindeliğini kaybetmemiş- tir. Aşk uyumazı hemen her münev yerimiz bilir, hakkında çok yazıl. mış ve söylenmiştir. Biz bütün bunlara yeni şeklinde- ki edebi dilin güzelliğine, temizliği ne ve zarafetine işaret etmekten başka bir şey ilâve etmiyeceğiz. Eserin Ankaradaki bu temsiline gelince, bunun, üzerinde durula- cak bir hâdise olduğuna şüphe yok tur, Evvelâ, piyesi seyredenlerin müt tefik oldukları ilk güzel nokta “Şehir Tiyatrosu,, sahnesinde ko. nuşulan türkçenin şive ve telâf - fuzudur. Kelimeler ne güzel söyleniyor, cümleler ve ahenkli ve yerinde tonlarla sıralanıyordu. Güzel dili- mizin tatlı ahenginin zevkine var- dik. Ankara Şehir Tiyatrosu hiç- bir şey yapamasaydı bile yalnız bu başarisile övülmiye hak kazanır- dı. A“ uyumazın hiç te mürek- kep olmıyan mevzuu biri- birini kovalıyan esprilerin bütün nüanslarını bize yudum yudum tat tıran temiz telâffuz, piyesin en ye- ni bir talihi oldu. İkinci mühim nokta da temsil deki muvnazene ve ahenkti, Kimse tulüat yapmayı, metine bir tek söz ilâve etmeyi hatırma getirmedi, Mü balâgalı ne bir şahıs, ne bir hareket yoktu. Fakat birinci perde açılır. ken dudaklarda beliren tebessüm, dalga dalga kahkahalaştı ve son perdenin topladığı sürekli alkışla” ra hız verdi. Tiplerin hepsi ayni kuvvette, ay» ni canlılıkla dolaştı ve piyes, Zİ- hin ve göz bir yere takılmadan a- kip gitti Artistleri biribirine bağlıyan &- benk her sahnede kendini göste- riyordu. Ankara Şehir tiyatrosu bu Piyesi ustaca oynadı. aşit Rızanın başardığı ese- re el veren şahıslardan ay- ri ayrı bahsetmeyi de bir borç bi- leceğiz. Aşk uyumazm, bu temsi. linde başta “Şadi, yi anmak lâ- zım., Geçen yıl Ahmet Nurinin ha. tarası için “Sekizinci, oynandı. “Şadi,, o vakit Ankara halkının pek hesaplı, hele hiç te bol olrm- yan alkışmı her meslektaşma nasip olmıyan bir ölçüde toplamıştı. Bt- rafını alan halkevi amatörleri ara- sında “Sekizinci,, yi yüklenmiş ve muvaflakıyet şahikasına kolayca iletmişti. “Aşk uyumaz, daki “Bahri,, 0- nun en güzel rollerinden birisiydi Kendisi istediği kadar, şişmalıyalı- denberi eskisi gibi oynamadığımı id din etsin. Biz onu bu kadar kuv- vetli hiç görmemiştik. Üçüncü per denin sonunda hatıralarla dolu eş- yayı birer birer süzdükten sonraki yıkılışı, dünyanın herhangi bir sah nesinde halkı hayran alkışlarla coş turacak kadar mükemmeldi. An- kara seyircileri de sânatin bu in- celiğini. bütün kıvraklığı ile sez- NŞR alar. “Şadi, Pfimide) Bir” rükün bütün gülünçlüğünü olduğu gibi yaşatan her hareketile kahkahalar uyandırıyordu. Güldürmek için gı dıklamadan başka çareler olduğu- na bu rolün bu temsilini şahit bi- lelim. “Şadi,, yi bu rolünde tahlli etmek için bir makale yetişmez. Halbuki muvaffakiyet yoluna sı- râlanan diğer sanatkârlar da ken- di haklarını ve sıralarını bekliyor- lar. şk uyumazın ikinci kahra - manı da muhakkak ki, “Fe- riha,, i, Bu genç artistin ksa üç adımda ulaştığı yeri gözünüzle görmedinizse hesapla tahmin edemezsiniz. Ser içinde ye- tişen nadide bir çiçek muhitini ve toprağını bulunca nasıl hayret ve rici bir inkişaf bulursa “Feriha, da Ankara Şehir Tiyatrosunda böy lece bambaşka bir eleman oldu. Bu intıbaım o kadar samimidir ki, kendisine kulis arasında “tanınmı- yacak hale gelmişsiniz, diye koca man bir de pot kırdım. O potu ta- mir için söylemiyorum. Fakat “Fe- riha,, böyle çalışır ve bu hızla iler lemekte devam ederse milli sahne- miz çok yakında tam mânasile bü- yük ölçüde bir kadın sanatkâr ka- zanacaktır. Bu yolda inkişaf eden bir başka sanatkârımız da “Afacan,, in kah- ramanı küçük Nezahattir. Onun sahneye ilk çıktığı amatör günle- rinin hatırasile “Küçük,, dediğime bakmayın. “Nezahat,, te İstanbul Şehir Tiyatrosundakinden başka türlü bir hamle ile ilerliyor. Ercüment Behzat amca rolünde ne orijinal bir tip yarattı. Onu asıl “Kör,, de göreceğiz. Şaziye, rolünü kendisinden beklenen ustalıkla ya- şattı, “Hüseyin Kemal, işini bilen, rolüne yakışan sevimli bir başarı gösterdi. “Yaşar,, Recai Efendiyi, piyesin #dapte olduğunu unutturacak ka- dar yerli bir ruhla canlandırdı. Dürnev, Prenses rolünü bence bi- raz daha ağır oynıyabilirdi. Fakat bu sanatkâr da parlak bir yarına namzettir, Bütün diğerleri de i İye çalışanlar ve: 'Aman, İkım hususi menfaat sahipleridir. TAN EN MABAT BAŞMAKALED! Gazetenin Rolü (Başı 1 incide) sasına değil, bir taraflı emir ve tel- kin üzerine dayanmaktadır. Türkiye toplu, verimli ve ras. yonel bir gidiş; halkın kanaatine ve iradesine dayanan, demokrasiye kıy- met veren ve münakaşa hürriyetini hassasiyetle koruyan yegâne memle- kettir. Atatürk rejimi, umumi men- faati yegâne ölçü tanımak, her va- tandaşa müsavi hak ve fırsat ver- mek ve milli bir siyaseti müspet ve şu | Bu ÇARŞAMBA akşamı dahi urlu bir birliğe istinat ettirerek yü- “<> İMELEK de tamamile yeni bir çığır açmıştır. Böyle bir gidiş içinde gaztenin SİNEMASI çok mühim ve çok nazik bir rolü vardır. Gazete, umumi gidişe ayak CHARLES uydurmıya ve umumi alâkaları boş yere" dağıtmamıya dikkat etmiye BOYER'nin mecburdur. Bu çerçeve içinde de ancak rejimin murakabeye ait teşki- lât ve teçhizatının ayrılık tanımaz bir parçası gibi vazife görür ve w- mumi menfaate ait prensiplerin ko- runmasına bekçilik eder. Bu sene FRANSADA, BO | H» şüphe yok ki, murukabe maksadı için memleketin tür- lü türlü teşkilâtı vardır. Fakat gâze- te bunlardan ayrı ve başka bir şey değildir. Umumi mekanizmanın en çabuk harekete gelen, bir hâdiseyi saati saatine gören ve merasime tâ- bi olmaması dolayısile halka en ya- kın olan kısmıdır. Gazeteyi, rejimin murakabe teşki-| lâtından ayrı bir şey diye göstermi-( devlet o- toritesi bozulur, Yolsuzluk örtbas e- dilsin.,, diyenler ve müphem bir ha- | va yaratmıya çalışanlar; takım ta- Uzerinde kopacak kahkaha fnrtmasına tahammül edebilmek için KUVVETLİ OLUNUZ FERNANDEL Hiç böyle bir menfaati olmadan:| “Bir yolsuzluğu görmek İcin gazete ye mi muhtacız? diye düşünen ve ortaya memurluk namına bir izzeti nefis meselesi çıkaran memurlara da tesadüf edilir. Bunların eski ro- Jimlere mahsus bir zihniyetle düşün- düklerine ve Atatürk rejiminin mâ- nasını okavramadıklı ü Atatürk rejimi a kma tecavüz edildiğine, kendilerine müsavi fırsat verilmediğine, “Mi tüccar,, prensipi haricine çıkılarak umumi menfaatlerin, hususi menfa- ate feda edildiğine, kanun ve nizam- ların munttal bırakıldığına sit malö- mat nereden gelirse gelsin, bunları alâka ila, hassasiyetle karşılar. Ken- di mütehassıs teftiş teşkilâtının yar- dımile tetkikten geçirir. Meydana çı- kan hakikati örtbas etmiye hiçbir! meyli ve ihtiyacı olamaz. Çünkü bü- tün gayesi, umumi menfaati koru- mak için her imkân ve çareye baş-| vurmaktır. Türkçe Sözlü 'ahkik neticesinde bir gazete- nin “umumi menfaate bekçi- lik ediyorum,, iddinsile garazkârlik ettiği, şantaj yaptığı, ortayı velvele- ye vererek satış temin etmeyi dü- şündüğü sabit olursa, gazete, kendi- sine emanet edilen büyük kuvveti sulistimal etmiş demektir. En ağır cezalara lâyik olur. Gazete bekçi rolünü yaparken, haklı çıkarsa ve acı bakikatin, söy-| lediklerinden kat kat fazla olduğu anlaşılırsa gazetenin beklediği yeğâ- ne mükâfat umumi menfaatin ko- runduğunu ve yolsuzluk sebepleri- nin ortadan kalktığım görmekten i- çarptığını, hizmetinin birkaç saatte u. 7 av yhilerek. nutulduğunu bile bile çalışmaktır. İHakiki gazetecilik böyle bir temel üzerinde kurulmuştur. Bu ruhta bir idealist gazeteciliğe her demokrat memleket şiddetle muhtaçtır. Bizdeki ihtiyaç daha faz- ARZU ve barettir. Bir gazetecinin yazı şeklinde ya- Tattığı eserin ancak birkaç saatlik mak, buz üzerine yazmak gibi bir şeydir. Dünyanın ber yerinde hakiki ve idealist bir gazetecinin en büyük mânevi zevki, eserinin ömürsüz ol- duğunu, en küçük hatasının göze şk uyumazla artık haber ve- rebiliriz, memlekette yeni hususiyetleri ile, ilk filizlerini ve ren ananesile bir sahne daha doğ- FRANSIZO A olarak MICHELE MORGAN İle beraber çevirdiği HENRİ BERNSTEİN'in eseri namındaki EN BÜYÜK ve YEGANE FİLMİ takdim edecektir, Çar. çamba akşamı için biletler şimdiden satılmaktadır. FP Pek yakında: İstanbul afakında ve bilhassa SÜMER. SİNEMASI al a i ş SPOR KRALLARI Fransız filmi; mevsimin en eğlencel; eseri olacaktır. TÜRKÇE SÖZLÜ ŞARK FİLMİ muştur. Bu yeni çocuk iyi bakılır ve iyi imkânlar bulursa çabuk ser- pilecek ve kendi kendinin mali o- lacaktır. Ben bu yazıları hazırlar- ken, onlar dört gün sonraya yeni bir piyes hazırlıyorlar: “Kör,,... Böyle yepyeni bir müessesenin, biribirine henüz alışmıya bile va- kit bulamamış elemanlarla her haf ta yeni bir piyes ortaya atabilmesi ve bu piyesleri nihayet her vakit ve her yerde bulunabilecek teferrüa- ta ait küçük kusurları olsa bile bü- yük bir intizamla başarabilmesi bir zaferdir. Bu zaferin sırrı ne- dir? Onu da yalnız Raşit Rıza bili- yor ve günalu boynuna. Bana da söylemiyor. ladır. Çünkü bir taraftan rejim de- vamlı surette yaratıcı've faal bir safhadadır, diğer taraftan başka memleketlerin umumi hayatındaki türlü türlü teşkilât ve vasıtalar biz- de heniiz kökleşmemiştir. Gazetenin umumi hayatta mühim rol ve vazi- feleri vardır. Bu bakımdan gazetenin rolünü berrak bir hale koymak, her türlü yanlış telâkkileri günü gününe tas- hih etmek ve gazetecilik faaliyetleri etrafında bir vehim ve tereddüt ha- vası birikmesine meydan bırakma- mak, memleketimiz için dalma göz- ğe ik RA # İaBayranda İPEK Sinemasındad KANBER Tramvay vatmanlarmdan birinin oğlunun verdiği ifadeye göre cihan sergisinde teşhir edilen posta pulla. İbir ömrü vardır. Gazeteye yazı yaz- | rınm sahte olduğunu haber vermiştir. SHERLOK HOLMES'in Bu işi ele aldığı işidilmiştir. Işitti. gimize nazaran SHERLOK HOLMES Dr. Watson ile beraber Paris'i terk etmiştir. Bayramda TÜRK sinemasında Fransız Tiyatrosunda 8 Şubat salı akşamı 21 de Viyana konservatuvarmdan YUNAN ŞANTÖZU SPERANZA PRİNGO nun Yegâne Resitali Programda: MANON, TOSCA, Istanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu KOMEDİ KISMI Saat 20,30 da önünde tutulacak, mühim bir dava- dir. Ahmet Emin YALMAN SÖZÜN KISASI 4 Perde Komedi. 7-2-938 SİNEMA TARİHİNE BİR ZAFER DAHA YAZILIYOR N Fransa edebiyatında devir yaratan bir eser... Amerika filim sunayiine zafer tacı giydiren bir film: K ÇE Bugünkü program: ISTANBUL RADYOSU: OĞLE NEŞRİYATI: Saat 12,30 Plâka Türk musikisi, 12,50 Havadis, 13,05 Plökla Türk musikisi, 13,30 Mühtelif plâk neşriyatı, 14,00 Son AKŞAM NEŞRİYATI Saat 17,00 İnkılâp dersi; Üniversiteden saklen Mahmut Esat tarafndan 1830 Çocuklara masal: Bayan Nine tarafından 19,90 Bayan İnci: Şan piyano ve keman refakatile, 19,30 Memleket şarkıları: Ma ltyalı Fahri tarafmdan, 12,55 Bora ha berleri, 20,00 Rifat ve arkadaşları tara fendan Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,30 Hava raporu, 20,53 Özer Rıza tara fından arapça söylev, 2045 Belma ve ar kadaşları tarafından Türk musikisi ve balli sarkıları (Saat ayar), 21,15 Fas saz heyeti, okuyanlar; #brahlm Ali, Küçük Safiye, Karun Müsmmer, kiârinet Ham di, Ut Cevdet Kozün, Tanbur Salâhat tin, keman Cevdet, 2150 Radyo fonik temsil: stüdyo orkestra — refakatile (Louise), 2145 Ajıns haberleri, 23,00 Plâlla sololar, opera ve operet parçala rt, 23,20 son haberler ve ertesi günün programı, 23,90 Son, ANKARA RADYOSU OĞLE NEŞRİYATI: Saat 12.30—12,50 Muhtelif plâk neşri yatı, 12,50—13,13 Plâk: Türk musikisi, ve halk şarkıları, 13,15—13530 Dahili ve harici haberler, AKŞAM NEŞRİYATI: Saat 18,20—16,33 Plâk neşriyatı, 18,35 —19,00 İngilizce ders: Azime Ipek, 19,00 —19,30 Türk masikisi ve halk şarkları (Makbule Çukar ve arkadaşları), 19,30 —19,45 Saat ayarı ve arapça neşriyat 19,45—20,1$ Türk musikisi ve halk'şör rae omurumaşmesı; Vildan Şi 20,30—21,00 Plâkla dans masikiyi, 21,09 —2145 Ajanı haberleri, 2i,15—21,5$ Stüdyo salon orkestrası, | — Moussors ky: İn der Krim, 2 — Masenet: Me nuett, 3 — Pewi fincke: Lonclo fist, 4 — Çaykoveki: Andante Cantabile, 21.55 22400 Yarfımki program ve İstiklâl Marşı * Gilnün Program Ozü: İ SENFONİLER 20.25 Wi resinde Seni HAFİF KONSERLER 643 Paris Kolonya: oPlök konseri, 7.10 Berlin kisa dalgas; Hafi muşiki (8.15: Devamı) 12 Berlin kısı delgüse Orkestra konseri, 14 Berlin kıza dalga- se Hafif musiki (14.15: Devamı) 13.10 Bükreş: Plök konseri (1430 Devamı) 15.15 Berlin kısa dalgası: Konser saati, 16.30 Berlin kışa dalgası: Bando murika, 1745 Berlin Kısa dalgasr Hafif musiki 18 Bükreş: Plik konseri, 12.30 Berlin ki sa dalgası: Halk musikisi (1850 Eğ- lenceli konser) 20.10 Bükreş: Hafif mu- siki. 21,15 Peşte' Çiğün orkestram, iş Pogti igan orkestrası, 21,15 Bükreş: Piâk konseri. 22.15 Prag Orkestra ve viyolonsel) Konseri, 2240 Peşte: Opera orkestrası, keman, 2245 Bükreş: Hafif konser naki, ODA MUSİKİSİ 10.15 Bükreş: Mozart'ın oda eserlerin : 1045 Berlin kisa dalgası: Viyana gara kıları (11: Aşk şarkıları) 1745 Peşte: Pi- yano konseri. 19.15 Berlin kısa dalga Solist konseri. (Tenor) 19:40 Peşte Pi yano relakatile şarkılar. 2015 Prg Halk şarkıları, 21.40 Bükreş: Piyano « Keman (Beethoven'in eserlerinden) DANS MUSİKİSİ 23.20: Viyana. TOPLANTILAR e DAVETİRR © HAFTA İÇİNDE: # Profesör Hümit Nafiz, salı çünü #8 at 18,30 da Beyoğlu halkevinde "Anadol İ mun jeolojik teşekkülü, mevzulu bir kof ferans verecektir, YURTTAŞ; Gök, milletlerin korun- masına en çok ehemmiyet verdikleri bir sınırdır. Biz de kurban sürülerinden tay- yare filoları çıkarmalıyız. ÜÇ ŞİLAHŞORLAR|! BU AKŞAM SAKARYA SİNEMASINDA Yerler tamamile satılmaktadır... Telefon: 41341 —

Bu sayıdan diğer sayfalar: