23 Mart 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

23 Mart 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

min münakale yollarını tehdit! i —— 5 Haberde, fikirde, her- dürüst, samimi olmak, galışmaktır. TAN'ın hedi Meyde temiz, karlin © gazetesi / olmıya yy NE BEDELİ Ecnebi 200 Kr, wo Kr, 400 Ke, S Ay 800 Er, 150 Kr, 1 Ay s0 Er, Milletlerarası posta ittihadına dahil ol. #üyan memleketler için 30, 16, 8, 3,5 lira dir. Abore bedeli peşindir: Adres değiş- Üirmek 28 kuruştur. Cevap için mektup Yara 10 kuruşluk pul ilâvesi lzimdir. | Gunun MESELELERİ i ABO Türkiye Mon e, 160 Xr, 1 Sene 8Ay İ Son Hâdiselerin İşyüzü IYazan: M. ZEKERİYA) Hâdiselerin, ajanslar tarafından Verilen, gazeteler tarafından neşredi- len bir dış yüzü, bir de kulisler için €ereyan eden ve hariçte görün Miyen içyüzü yardır. Son Avusturya işgalinin, İngi- ME #iziyen ve İngiliz » Alman nrüze- relerinin dış yüzünü biliyoruz. Fa- bu, sahnenin seyirciler tarafından Körünen kısmıdır. Bir de perde arka- nda cereyan eden hâdiseler vardır İi son günlerin Avrupaya korku ve n hâdiselerini anlamak &- Sin bunu bilmek lâzımdır. * Almanya Ne Vakit Karar Verdi? Almanya, Avusturya işgaline daha Mirkaç ay evvel karar vermişti. Çün- Mareşal Goering, Dük dö Vind- #or'un bu kış Avusturyaya gitmeme- | Sini tavsiye etmelerini, İngiltereye bildirmişti. Sebep olarak ta Avustur- Yada mühim hâdiseler cereyan ede- teğini göstermişti. İspanyada hükü- Metçilerin Teruel'i işgal etmeleri bu ENİ Manyak" Nr “Başfadığı mdenberi General Franco o ilk eta ciddi olarak mağlüp edilmiş bu- inuyordu. Mussolini, Hitlere mira. t ederek süratle İspanyaya yar. edilmezse hükümetçilerin ilerle- ine mâni olunamıyacağını bildir. i. Hitler, bu fırsattan istifade €- Mussoliniden Avusturya ilha- muhalefet etmemek şartile bu Miyti kina | Vardumı yapmıya hazırdı. Fakat ordu #leri bu fikre muhaliftiler, Onlar, yaya yardım yü- Şinden zâfa düştüğünü, tersanelerin osaldığını, ordu malzemesinin eksil- ğini iddia ediyorlardı. Fakat Hitler, fikirde değildi. Ona göre, İspan- Avrupa veya cihan harbi vu- elde bulunması lâzım gelen Yerdi. Çünkü Almanya, burada vkulceyş bakımından mühim bir üs de getirebilirdi. İspanya Alman- elinde bulunursa müstakbel kazanmak hususunda bu vazi- n istifade edebilirdi. Bilhassa m olacaktı. Bu plânını tatbik Yapacak bir şey kalmıştı: Ordu . iş başından kaldırmak. İşte Yubat temizliği bunun üzerine ya- Mitlerin bir taraftan fspanyaya ye- Yardım etmek, öte taraftan A- uryayı işgal etmek hususundaki mı yalnız kendisi biliyordu. «liz İngiliz Başvekili, Almanya- bu hazırlığından haberdardı. Ay- Hamanda Şuşnig'in casusları da bu Öğrenmişlerdi. Çünkü Avustur- Mazi karargâhında yapılan bir “ında elde edilen vesikalar arasın- anyanın yardımile Avustur- çıkacak isyana ait plânlar da el- 4, “ilmişti. Bu plâna göre, Avusturya ik, "iler bir isyan çıkaracak, Hit- «e kan dökülmesine mâni olmak esile Avusturyâya Alman or- Bay bi gönderecekti. Şuşniz, bu plâ: rer kopyesini Mussolini ile İn- i Ye gönderdi. »tiliz Başvekili, bu haberi alır al- ey erhal harekete geçti. Mister E- ye muhalefetine rağmen derhal bbg, İle müzakereye girişmiye te- “ÜS eti, Müzakerelerde de gayet TAN Almanyanın Avusturyayı ansızın ilhak etmesi, Fransa için aci ve ağır Öyle bir sürpriz ki Fransa Diplomasisi hayretler içinde kaldı, ağız açamadı. Fakat bunun çok felâketli akıbetlere bir başlangış olması Fransada üfus Ve Askerlik B ugün Avrupanın ortasında esen hâdise fır tınaları arasında en çok müteessir olan dev letlerden biri olması itibarile bütün gözler Fransaya çevrilmiştir.Fransada uzun zaman danberi sürüp giden fırka mücadeleleri, ka- bine buhranları esnasında ihmal edilmiş milli ve hayati menfaat ve meselelerin yeni: den tetkik edilmekte olduğu ve devletin â- cil çarelerle zayıf tarafları kuvvetlendir- miye gayret ettiği görülmektedir. Bu me- yanda milli müdafaa ve bilhassa nüfus me- selesi bugünlerde Fransa hükümetile, Fran- sa milletini ehemmiyetle meşgul ve alâka- dar etmektedir. Filbakika bu memlekette bu ıkı mesele uzun Zâ- man ihmal edilerek bırakılmıştır. Fransa 18 inci asırda Avrupanın eh kalabalık, nüfus kesafeti iti- barile birinci safta gelen bir memleketi idi. Halbuki son seneler zarfında tu- tulan İstatistiklere göre, Fransa nü fusüu senede hemen hemen 250 ile 130 bin arasında değişen bir eksik- lk peyda etmiştir. Hatırı sayılır istatistikçilere göre, bugünkü hal devam «derse bu miktarın senede 300 ilâ 400 bin raddesine çıkması kuvvetle muhtemeldir. Nüfus ista- tistiklerinin verdiği tabii neticeler rın senelerin adedile mütenasiben yükseldiği merkezindedir. Hesap- ça Fransa 50 sene sonra nüfusu - nun büyük bir kısmını kaybedecek, bugünkü miktar 29 milyona kadar düşecektir. Bugün Fransanın nü- #usu 40 milyondur u hakikati şimdiden gören Fransız milleti Almanya ve İtalya gibi mütemdiyen çoğalan ve büyüyen komşularının dev &- dımlarile ilerliyen tekessürü kar- şısında ciddi ve Âcil tedbirler al mak zamanının gelmiş, hattâ geç- miş olduğunu ileri sürerek bütün gayretlerinin sıklet merkezini bu nokta üzerinde toplamış bulunu - yorlar. Bunun gibi, milli müdafaa me- Selesi de bugün Fransada günün meselesi halindedir. Kendilerini u- zun zamandanberi sulhün rüyası i- çinde yan gelmiş yatıyor addeden Fransızlar yeni bir müdafaa plâ- nı ve program ile işe girişmiş bulunmaktadırlar. Yeni bütçeleri- ne milyarları aşan rakamlar koya- Tak harbin birinci şartım yerine vx ——— yumuşak hareket ederek İtalyayı el. de etmiye çalışacaktı. Maksadı İtal- ya ile Almanyanın arasını açmak, ve İtalyanın Avusturya işgaline karşı gelmesini temin etmekti. Bu maksadı- na varmak için Eden'i feda etmekten çekinmedi. Derhal müzakerelere gi- rişti, Fakat Hitler, İngilterenin maksa- dından şüphe edebilirdi, İngiliz Baş- vekili, onun da şüphesini gidermek için bir taraftan da Almanya ile artık müzakereye başlanabileceğini ilân et- ti ve Almanyanın yeni Hariciye Nazı- rı Von Kibbentrop'u Londraya çağır- dı. Almanların itimadını o kazanan Lord Halifax'ı da Hariciye Nezareti» me getirdi. Almanya İngilterenin oyunun sez- medi. İtalya da İngiltere ile müza- kereye girişti, Çünkü buna şiddetle ihtiyacı vardı. Her şey yolunda gidi- yordu. Fakat hâdiseler projelere uy- madı, Ve beklenmiyen bazı hâdiseler bu plânları altüst etti, Bu meraklı hikâyenin bundan son- rasını yarın anlatacağım. | AA rr Ordunun o motörleşmesine V büyük bir ehemmiyet veren N Fransada motörlü bataryalar â ri , , / / getirdikten sonra deniz, kara ve hava kuvvetlerini yükseltmiye ça- şan buhranlı bir gayret bu mem mahiyet almıştır. azıları Fransızlar için (es- ki, yorgun bir millettir) der ler ve hayatiyetinin ölmüş ve kuv- vetten düşmüş olduğunu iddia e- derler. Bu iddiaya pek içerliyen #ransızlar, kendilerinin Almanlar- dan daha ihtiyarlamış olmadıkları- ni ispat etmek için yeni hamleler- le ileri atılmak icap ettiği kana- atile eksik taraflarını tamamlamı- ya uğraşıyorlar, Bugün orada yeni teşekküller, hattâ Almanları ve İtalyanları tak- lit edici vaziyetler, yani propagan- da vasıtaları ihdas edilmiştir. Mekteplerde gençlik teşkilâtı ya parak onları disiplin altında muh- tazam bir talim ve terbiyeye tâbi ihtimaliyle korkular geçirdi. Şimdi Fransada "askerleşme,, ve "kuvvetlenme,, hareketlerine hız verilmiştir. Bir Fransız miralayıni kalesinden aldığımız şu aşağıki satırlar, bu itibarla dikkatle okunmıya değer. tutuyorlar ve askerliğe hazırlamak esasına dayanan bu teşekküller bun dan az zaman evvel ferdin hürriye- tine bir tecavüz ve cemiyete fay- dası olmıyan bir teşebbüs olarak telâkki edilirdi. Bugün birçok kimselerde fer - din'aile için ve cemiyet için oldu- Ku kanaati tebellür etmiş olduğun- dan ferdiyetçiliğin dostları azal - sanal» AEMUŞM Üasemme & semen Sa ERA bir tasfiye sistemine tâbi tutularak bir insan kolleksiyonu olmaktan kurtarılması, ailenin yeni ve mun- tazam esaslara dayanan kanunlar- la kuvvetlendirilmesi taraftarıdır. lar, Hulâsa, Fransada içtimal ve as- keri bir inkılâba hazırlık yapıldı- ğına delâlet eden haller var.. D emokrasilerin diğer rejim- ler tarafından yapılan taz- yiklere karşı kendilerine iki hattı hareketten birini intihap etmek dü şüyordu. Bunu kendi ağızlarile söy lemek icap ederse, bunlar için (Ya- ölüm, yahut eski satvet ve haşmeti muhafaza) yollarından birini seç - mek icap ediyordu. Fransa şimdiye kadar kendi sat- GÖNÜL İŞLERİ Hangi Yaşta Evlenmeli ? Evlenme çağı memlekete göre, iklime göre, ananeye göre, iktısa- di vaziyete göre değişir, Yalnız yapılan tecrübelerden a- hınmış dersler vardır. Bu derslere göre bizde evlenme bayatı 20 ile 25 arasıdır. Bu yaşlar arasında ev- lenenler mesut bir evlilik hayatı kurmakta daha büyük imkânlara maliktirler, Yaş ilerledikçe evlenmek ihtima * li azalır, İnsanın yaşla hayattaki bağları çoğalır. Endişe ve kaygula- rı artar, Tecrübesi çoğalır. Aşk, genç yaşta olduğu kadar tesir gös- teremez olur. O vakit yalnız man- tıkla veya iktısadi zaruretlerle ev. lenilir. Bu kabil evlenmeler de çok defa menfi netlee verir, Erken evlenmenin bir faydası da erken çocuk sahibi olmaktır. Sevgi sönmeden çocuk muhabbeti başlar. Ev bir temelini kaybetmeden yeni bir temel kazanır. Çok erken evlenmeler de tavsiye ye şayan değildir. Yirmi yaşında evlenenler çabuk bıkarlar, Sevgi sönünce bir bosluk, bir yalnızlık duyarlar, Karı koca kavgası erken başlar. Kadın daha çocuk yaşta i- ken ana olunca şaşırır, Onun için ne çocuk denecek çağ da, hir sevgiye kapılarak evleniniz. de evlenmenizi geç birakınız. iat ve cemiyet size evlenece iniz zamanı âdeta emrederek ka- bul ettirir. O vakit tabintin sesini dinlemek en doğru hareket olur. Gönül Doktoru * “Biz pek genç evlendik, evlen- diğimiz zaman kocam 19, ben 17 yaşında idim, 18 yaşında ana ol- dum. Otuz yaşına kadar hayatım ıstırapla dolu geçti. Kendime gel- diğim zaman artık yaşımı başımı da almış bulunuyordüm. Hayattan zevk almıya vakit bulamadım. Sev bir sürpriz oldu. vetini, yalnız Fransanın değil, bü- tün küçük milletlerin mevcudiyet- lerini mubafaza edecek derecede geniş ve kuvvetli sayıyordu. Dünya siyasetinin her cephesin- de kendi parmağının izini görmi- ye alışık olan bu millet son hâdi- selerde kendinin hiçe sayıldığını gö rünce hissedilir bir telâşa düşmüş- tür. ÇEentei membalarından gelen haberlerde bu telâşın maddeleştirilmiş izleri yani milli müdafan bütçesine ko- nan milyarlarla muhtelif teskilât i- çin vöcude getirilmiş eserleri his- sedilmektedir. Kerereyn eçenlerde Fransız Mebu - san Meclisinde, sabık Baş- vekil Şotanın nutkundan sonra hız alan milli müdafaa siyaseti, nüfus siyaseti ile birlikte müvazi bir isti- kamet almış bulunmaktadır. Mektep hocalarının yarı yarıya askeri talim ve terbiye vermiye el- verişli kimselerden seçilmesi, bir- çok makamlara askerlerden idare adamları getirilmesi alınan tedbir- ler cümlesindendir. Şimdiye kadar takip edilmiş o- lan sulh siyasetine karşı her taraf. tan tenkit sesleri çıkmaktadır. De- nilebilir ki, Fransa bügün birden- bire askerleşmek için bir mucize yapmak icap etse bunu yapacaktır. Ve birçok şeylerde Hitler Alman - yasını takip ve taklit etmek için şiddetli bir temayül başgösterecek- tir. Görülüyor ki, Fransa, istikbal harbinin yakınlaştığını anlıyarak | telâşa düşmüştür. Fransada 1912 ve 1913 senelerinde de, yani geçen büyük harbin arifesinde de ayni te lâşlı hava esmişti O seneler zarfın- da hükümetin başında bulunanlar, teslihat programları yapmak, as- kerlik müddetinin uzatılmasını te- min etmek gibi işlerle hayli uğraş- muşlardı. Geri Dönerken Dereye Düşüp Öldü 'Tire (TAN) — Sadık oğlu Meh - met Cebeli isminde 30 yaşında bir gi devam etse hayat güçlükleri ile karı koca elele vererek didişmek zevkli birşey olur. Fakat bizim sev gimiz de çabuk bitti. Onun için genç yaşta hayatımızın zevkini kay bettik, Gençlere tavsiye ederim, Erken evlenmesinler, Nişantaşı: B. N., Hakh değil mi? genç işsiz kalmış, ailesinin günlük na fakasını temin için iki lira borç bul- mak üzere öteyeberiye başvurmuş- sa da red cevabı almıştır. Nihayet bir tanıdığı acıyarak Mehmede iki lira vermiştir. Mehmet bununla yiyecek ve saire alıp evine göndermiş, sonra da kahvede oturup rakı içmiştir. Ge- celeyin Toptepedeki evine dönerken | Çönlen deresine düsmüs, ölmüstür. $ GÖPÜŞLEP Simon - Simon 22.» Yazan: SABİHA ZEKERİYA Kadıköyden Köprüye hareket eden sekiz vapurundayız. Vapurun orta sa- lonundaki kanapelere siyah önlüklü, beyaz yakalı, kasketli, siyah ipek ço- raplı talebeler dizilmiş, mektebe gi- diyorlar. Siyah önlük, siyah çorap, mektebin, talebesine ciddiyet, sade- lik, vekar telkin etmek için seçtiği kıyafet ve şekli, Talebelerin mahpus- lar gibi böyle tek renkli bir tnifer- ma giymesi doğru mudur? Anglo Sakson terbiyecilerine göre, çocukla» ra böyle yeknesak bir elbise giydir- mek, zevklerini bozan, ruhlarına ne- şe yerine kasvet veren âmillerden bi- ridir. Bazı terbiyecilere göre de, ço- cukları sadeliğe ve ciddiyete sevke- den bir âmildir. Hangisi doğru? Bu- nun üzerinde duracak değilim. e Kızlar konuşuyorlar: — Nerimanın Simon Simon'u hiç olmamış. On dört, on beş yaşındaki çocuk» ların gözleri genç bir kızın üzerinde duruyor. Ben de bakıyorum. Fakat kızın üzerinde Simon Simon denen şeyin ne olduğunu bulamıyorum. Beyar, mavi gözlü, sarı saçlı güzel bir kızcağız sevinçle gülüyor; — Benimkine bak. Zannederim, k çinizde en iyi Simon - Simon benim. kidir, Bu defa ona bakıyorlar. Ben de ba- kıyorum. Fakat zekâm bu Simon - Si- mon'u bulmıya kâfi gelmiyor. Nihayet sıkılarak soruyorum. — Simon » Simon mu? Başın orta- sına yapılan bir uzun bukle, © Siyeh önlük ciddiyet ve vekar e lâmesi, Siyah çorap ta öyle. Fakat oacağın en ince tüylerini gösterecek kadar ince ve ipek olması da ayni ga- yeye mi hizmet ediyor? Ya Simon - İSimon? Sant sekiz vapurunda elle- rinde çantaları mektebe giden çocuk- ların, bir baloya gider gibi saçlarını Vw slam haffâ en son «nc tuvalef- İlerini, elbiselerile bir zıddiyet teşkil edecek şekilde tatbik etmeleri bu ciddiyet ve vekar prensipi ile açık bir alay değil mi? Bu görüşte gerilik ve irtica var m bilmem. Ben ciddiyet ve vekarı elbi- senin renginde, biçiminde arıyanlar» dan değilim. Amma, kendimi serbest düşünür saydığım halde, gözüm Si- mon - Simon! dan rahatsız oldu. Saç- ları sade ve muntazam taranmış, te- miz giyinmiş bir mektep kızını, Si mon » Simon'dan bahsedeceği ve bü- na özeneceği yerde, kendi hayatile a- lâkadar bir mevzuu konuşur görmek isterdim. Seyrüsefer Için Çok Esaslı Tedbirler Alındı Son zamanda, şehir içinden ve köy ler civarından geçen trenlere küçük çocuklar tarafından taş atıldığı ve bazı kazalara sebebiyet verildiği gö rülmüştür, Emniyet müdürlüğü bu hususta bazı tedbirler almıştır. Şe - hir içinde hat boyunda oturan çocuk lu ailelere polis ve bekçiler, köyle- re de jandarma vasıtasile bazı tav » siyelerde bulunulmuştur. Bu gibi kazalar vukuunda, zarar ve ziyan ÇO cukların ailelerine tazmin ettirile - cektir. Bu vaziyet mekteplere de bil Şehir dahilindeki seyrüsefer işle 3 rinin de daha ziyade intizam altına alınması kararlaşmıştır. Emniyet al- tıncı şube müdür muavinliğine birin ci şube müdür muavini Aldettin ta- yin edilmiştir. Şehrin kalabalık yer lerinde sivil ve resmi memurlar sey rüseferi kontrol altında bulundur - mak için vazifelendirilmişlerdir. Be lediye nizamlarına muhalif hareket eden şoförler ve bilhassa otobüs ş0- förleri şiddetle cezalandırılacaktır. Şehir halkının emniyeti noktasından mühim olan şoförlük mesleğinde an- cak idareli, dürüst kimseler çalıştır tılacaktır. Emniyet müdürlüğü mahalle bek- çilerinin vaziyetini de yakında bir. intizam altına alacak, bunlara mu « ayyen bir maaş verilecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: