2 Mayıs 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 6

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2-5-1937 —— P OR Milli küme maçları devam ediyor İzmirde Ankaragücü Üçokla, Istanbulda Gençlerbirliği Beşiktaşla berabere kaldılar İstanbul, 1 (A.A.) — Millt küme maçlarına bugün Taksim stadında de- vam edildi. Fikstür mucibince Ankara- dan Gençler birliği ile İstanbuldan Be- şiktaş karşılaştılar. Sahaya evvelâ ankaralılar, kısa bir a- ralıkla da beşiktaşlılar çıktılar. Takım- lar karşılaştığı zaman Gençler birliğini şu kadro ile görüyoruz. Rahim - Halid, İhsan - Kadri, Hasan, Salâhaddin - Selim, Asım, Rasim, Niya- zi, İhsan. Beşiktaş takımı da şöyle sıralanmış- tı Mehmed Ali - Faruk, Hüsnü - Fuad, Enver, Fevzi - Rıdvan, Hakkı, Muzaf- fer, Şeref, Eşref. Hakem İzmir mıtakasından Mustafa. Oyun başlıyor Oyuna Gençler birliği başladı. Altıncı dakikada yavaş yavaş hakimi- yeti eline alan Beşiktaş Gençlerin kalesi önünde yerleşti. Gençlerin kalesi üstüste tehlikeler atlatıyor: Sekizinci dakikada Muzafferin fena bir yuruşu kalecinin elinde kaldı. Bir daki- ka sonra gene Muzaffer gol vaziyetine girip ve yakım bir mesafeden topu gene avuta attı. Beşiktaş hücum hattının eline geçen fırsatı kaçırmasına karşılık Gençlerin daha canlı bir oyunla vaziyeti kendi leh- lerine çevirmeğe başladıkları görülüyor. Ondördüncü dakika Beşiktaş kalesi ciddi bir tehlike ge- çirdi. Gençlerin sağ içi ile sağ açığı gü- zel bir deplasmanla topu Beşiktaş mü- dafaasından geçırdiler. Sağ iç, üç mette- den kaleci ile karşı karşıya kaldı Hafif bir vuruşla kaleye gönderilen topu Meh- met Ali kesti. Dakikalar ilerledikçe oyunun tama- men müuvazeneli bir şekle girdiği görü- lüyor. Yirminci dakika Beşiktaşın karmakarışık oyunu, ha. kimiyeti ankaralılara geçitdi. Gençie. rin soldan rahat rahat indikleri top, sağ için ayağında birden bire tehlike oldu. Fakat fena bir vuruşla fırsat kaybolu- Yirmi dördüncü dakika Sağdan inen bir Ankara hücumu top birden bire beşiktaş kalesinin önün. de, Ankara sağ içinin ayağında görülü. yor. Beşiktaş müdafaasından bir Feyziye mukabil, kalenin önünde üç ankaralı muhacim var. Topu ayağında götüren sağiç, kalenin kendi istikametinde ka. palr olmasına rağmen şüt atmağı tercih etti. Halbuki topu arkadaşına geçirse idi gol muhakkaktı. Beşiktaş karamakarışık ve şuursuz 0; cna devam ediyor. Hüsnünün bazen şerefle Eşrefin ara- sında bazen Ridvanla Hakkının yanın- da dolaştığı görülüyor. Bu vaziyet da. ha ziyade gençlerin lehinde. Ankaralı. lar üst üste hücumlarla beşiktaşı daha karışık oynamağa teşvik ediyorlar. Ankaralıların ilk golü Rüzgârla beraber oynıyan bir takı. mın, bu kadar mantıksız bir oyunla a- wantajlı olduğu bir devreyi boşa geçirme- si gibi açık hata, cezasız kalmadı. 38 in- ci dakikada bozuk bir müdafaa tarafın- dan daima tehlikeye maruz bırakılan be- şiktaş kalesi, bir karışıklık arasında sol için attığı sıkı bir şütle ilk golü yedi. Devrenin bundan sonrası, beşiktaş lehine bir gol kaydetmeden devam et. ti. Ve devre bir gençlerbirliği hücumu tehlikeli vaziyete girmek üzere iken bitti. < Ankaralılar birinci devrede daha üstün bir oyun çıkarmalarına ve devre. yi 1-0 galib bitirmelerine rağmen, beşik taşın vaziyeti telâfi etmesi ihtimali ol. dukça kuvvetli idi. Gerçi siyah beyaz- Dün yapılan Ankara kupası maçından bir estantene lrlar bu devrede rüzgâra karşı oynıya. caklardı. fakat birinci devredeki bozuk ve şuursuz oyunu mutad ahenge irca edebilmek şartiyle, beşiktaşın maçı ga- libiyetle bitirebilmesi mümkündü. İkinci devre Beşiktaşlılardra da oyuna bu enerji ile başladılar, Takım oyucuların mutad yer. lerinde vazife almaları ve yerlerinde durmaları sayesinde ahenktar bir man. zara arzediyordu. netekim daha ilk an. larda başlıyan tazyik çenberi birkaç dakikalık kısa bir müddet içinde gençle- rin müdafaasını bunaltacak derecede darlaştı ve ankaralıların kalesi üstüne seri halinde tehlikeler atlatmağa başla- dı. İlk on dakika içinde Beşiktaş mu- hacimlerinin sayı çıkarma kiçin sarfet- tikleri gayret o kadar şiddetli ve ele ge- çen fırsatlar o kadar mebzuldu ki Genç- lerin kalesini müdafaa eden oyuncula- rın devamlı bir şansa istinad ettikleri- ni kabul etmek icab eder. Önbeşinci dakika Beşiktaşlıların gayreti ilk neticesi- ni verdi. Hakkının sürüklediği bir Be- şiktaş hücumu, Şerefin vuruşiyle gole çevrildi. Beraberlik sayısından sonra beşik- taşlılar galibiyet gloünün peşine düş- tüler. Bu sayının çok uzakta olmadığı anlaşılıyordu. Nitekim 24 üncü dakika- da, gene Hakkı, münferid bir hücumla takımını galib vaziyete geçiren sayıyı kaydetti. Üstüste atılan goller ve Beşiktaş muhacimlerinin aman vermiyen faali- yeti ankaralrların defansını bir hayli yıpratmıştı. Yanlış bir tâbiye Beşiktaşlıların bu vaziyetten istifa- de ederek sayı adedini çoğaltacağı bek- leniyordu. Fakat siyah beyazlılar, izah edilmesi mümkün olmayan bir tabiye kullanarak, hücum hattının en enerjik oyuncusu olan Hakkıyı geri aldılar ve hücum hattını felce uğrattılar, 'Gençler bu yanlış tabiyeyi en mü- kemmel şekilde istismar etmekte gecik- mediler. Bu sefer, hücum etmek sırası onla- ra geçti. Beşiktaş defansı yine karışık vaziyetini aldı ve ankaralılar 36 ıncı da- kikada soliçlerinin ayağiyle yeniden beraberliği temin ettiler. Netice :2-2 Gençler vaziyete hâkim olmakta de- vam ediyorlar. Beşiktaş,, mağlübiyete mal olacak son bir sayıyı yaptırmamak için uğra- şıyor. Maç, bu şekilde 2-2 beraberlikte bit ti. Gençler enerjik bir oyun oynadılar, Takımda - beraberlik bilhassa hücum hattında zayıftı. Orta muavin günün en iyi oyuncusu olarak sahada temayüz etti, İzmirdeki maç İzmir, 1 (A.A,) — Bugün Ankara Gücü, Üçok ile ilk maçını yaptı. Ha- kem federasyonca İstanbuldan gönde- rilmiş olan B. Said Salâhaddin idi: An- kara Gücü şu kadro ile sahaya çıktı: Osman ; Enver, Ali Rıza; İsmail, Se- mih, Orhan; Hamdi, Bilâl, Yaşar, Şük- rü, Mecdi. Buna mukabil Üçok takımı da şöyle bir kadro ile oyuna başladı: Nejad; Ziya, Ali; Mazhar, Adil, En- ver; Faik, Şükrü, Basri, Said, Kemal, 38 inci dakikaya kadar iki tarafın a- kınları netice vermedi. Maç bu suretle devam ederken nihayet Ankara gücü bir sayı kaydına muvaffak olarak dev- reyi 1-0 galib vaziyette bitirdi. İkinci devre Fakat ikinci devreye başlar başla- maz izmirliler sıkı 'akınlara başladılar, İkinci dakikada bir gol yiyen "Ankara gücü 3 dakika sonra Üçokun bir ikinci sayı kaydına mani olamadı: bu suretle 2-1 galib vaziyete geçen izmirliler ya- rım saat kadar hâkim bir oyun oynadı- lar. Oyunun neticesine bir çeyrek kala bir Ankara Gücü akını esnasında İzmir müdafii Ali topa bir çıkış yaptı. Fakat topun Ankara gücü müuhacimlerinin a- yağına geçmesine mani olamadı. Sağiç Şükrü sıkı bir şütle Ankara 'Gücünün beraberlik sayısını kaydetti. Bundan sonra iki taraf da sayı kay- dedemediğinden maç 2-2 beraberlikle bitmiştir. Ankara Gücü ikinci maçını yarın Doğansporla yapacaktır. Ankara kupası Altınordu: | Çankaya: 1 Ankara bölgesi tarafından milli kü. me haricimnde takımlar için konülan An. kara kupasr maçlarına dün başlandı. Altınordu, Demirspor, Çankaya ku. lüblerinin girdikleri bu turnovanın ilk karşılaşması dün Ankaragücü alanında Altınordu Çankaya arasında yapıldı, Ta. ikımlar 1-1 berabere kaldılar,. Ğ Takımlar sahaya yeni kadrolariyle şu şekilde çıkmışlardı: Altınordu; Cahid, Necmi, Nihad, Turgud, Orhan, Rauf, Taceddin, Re- şad, Sedad, Orhan, Talât, Çankaya: Hasan, Gazi, Cevdet, Ni- had, Selâhaddin, Hilmi, Adnan, Refet, Nevzad, Kemal, Osman Oyun saat tam 16 da hakem Necminin idaresinde başladı. Her iki takım oyun. cuları da çoktan beri takım halinde ça. Hikâye Eski dostlar Tuhaf şey; neden bu adam bana sı - rıtıp durüyor? Acaba benimle alay mr ediyor? Yoksa aklına, dün işitip bugün anlıyabildiği acaib bir şey mi geldi? Hayır, bu da değil; çünkü eski bir tanıdık gibi, bana bakıp gülüyor. Hal- buki ben bu sarışın, ablak çehreli ada- mr tanımıyorum, A, a, adam yüzüme ba- karak bana doğru ilerliyor. Yarabbi, acaba kim olabilir? Çıldıracağım! bir türlü aklıma gelmiyor, Şaşılacak Şşey.. Eliyle de işaret ediyor. Belki, başka birine selâm veriyor di- ye arkama dönüp bakıyorum. Arkamda hiç kimse yok. — Merhaba, canım! Diyor ve elimi sıkıyor. Yarabbi, kimdir bu adam? Körolası hafızam da ne kadar zayıflamış! eski bir tanıdık olduğu muhakkak; çünkü arkamı okşarken az kalsın nefesim tı - kanıyordu. Bakışlarımdan, bir şeyler araştırdı- ğımı anladı. — Yahu, beni tanımıyor musun? Kım olduğumu bilmiyor musun? Bu gibi vaziyetlerde acaba insan ni- çin samimi olamıyor? Neden açıkça bir “hayır!,, diyemiyorum da, bu gibi hal- lerde ekseriya olduğu gibi, “tabit; hiç tanımaz olur muyum?!” diye ağız ya - pıyorum. — Nasılsın? Diye soruyor. — İyiyim; sen nasılsın? — Bende iyiyim. Allah allah, kim olabilir ki bu? O - nun hakkında bütün bildiğim şey, ken- disiyle senli benli görüşmekte olduğu - muz ve öonun da benim gibi iyi olduğu- dur. İnsan, hayatında birçok devirler ge- çiriyor; gözümün önüne, mektebte, as- kerlikte, cephede, gazinoda, iskele ve vapurda geçirdiğim günleri getiriyo - rum, Bu muhtelif devirlerden birinin içine bu adamı da yerleştirmek istiyo- rum, Gazinoda mı, mektebte mi Aacaba yanyana oturduk. Arkadaşlık ettik? cephede? hayır! vapurda? bu da değil! Turnazlık edip işin içinden çıkayım dedim. — Ötekiler ne âlemde? — Ötekiler mi? Hangi ötekiler? Diye soruverdi: Ne de sırnaşık şey! suallerini bir türlü bitiremiyor. Şimdi ne cevab Y . - reyim, — Çoluk çocuğu sordum. Dedim ama, ben de artık ter dökme- ğe başladım. Adam düşünüyor. — Çoluk çocuk mu? Onları son gün- lerde gördüğüm yok. Bu sondaj da boşa çıktı. Bir karış ilrliyemiyorum. Çekine çekine, son bir tecrübe daha yapmağa karar verd'm, Kendim de inanmıyarak, faka içimi çekerek, Hikmet Tuna — Hey gidi iyi günler hey! insan, her geçen günü arayor. — Evet, ne iyi günlerdi o günler! Mahcub olmamak azmiyle hareket ediyorum. — Nerede çalışıyorsun? — Hep aynı şirkette. Gayet samimiyiz. Çoluk çocuğunu. son günlerde görmemiş. Hep aynı şirket- te çalışıyor. Bunların hiç biriyle ufak bir alâkam yok. Ne diye kendimi üzü - yorum. Daha ilk anda neden kendisini tanımadığımı söyliyerek kesip atma - dım. Vaziyet gittikçe müşkülleşiyor. Birdenbire içimde bir şüphe uyandı ve vücudumun ürperdiğini hissettim, Ne diye kendimi zorluyorum. Ben bu adamı tanımıyorum vesselâm. Yürüyo - rum, o da yürüyor; ben ise bana musal- lat olan bu adamdan kurtulmanın çare- sini düşünüyorum, Galatasarayın kar - şısında bir köşede birdenbire duruyo «" rum, — Müsaadenle, ben tramvaya bine - ceğim. Allaharsmarladık. — Aman ne iyi tesadüf, ben de tramvaya binecektim. demesiyle, ilk merhabayı dediği zaman yaptığı gibi, arkama hızla vurdu. Bu hareketiyle sa- mimiyetini tekrar teyid ediyordu. — Sen bir parça dolgurlaşmışsın. Fakat, buna rağmen ben seni derhal tanıdım. Nasıl, ben çok değişmiş mi- yim? — Hayır, hiç değişmemişsin. Ben seni görür görmez taniıdım. Bir taraftan tramvaya — biniyorum, bir taraftan da kendi kendime beddua ediyordum. “Bu lâflara ne lüzum vardı. tramvaya binmekten vazgeçerdim; he - rif de gitmiş olurdu. Diyorum. Ne çare ki, dostum yakamı bırakmıyordu. Ko - lumdan tutup tramvayin içine sürükle- di. Karşımızda güzel bir kadın oturu- yor. — Hatırında kaldı mı? Dedi ve gözünü kırptı. — Hiç hatırlamaz olur muyum? !. Dedim ve ben de gözümü kırptım. Kulağıma eğildir — Nasıl, eski hovardalıklara devam ediyor musun? Tuhaf şey, bu adam, galiba beni ta- nıyor. — Senin ruhunda çapkınlık var. Can çıkmayınca huy çıkmazİ Diye ayrıca ilâve etti. Bu adamın beni tanıdığına artık şüp- he kalmamıştı. Biletçi geldi. Elimi ce- bime attım. Onun biletini almayı dü - şünüyordum. Fakat bu tanıyamadığım eski dost, birdenbire telâşa düştü ve ya- nımdan ayrıldı. — Ben burada ineceğim. Bana te - lefon et. Buluşaliım. Eski günleri ana- Tıkı Tramvaydan inerken, koluna biri girmişti. İndikten sonra öbür koluna da biri girdi. Kaçırmasınlar diye sımsıkı tutuyorlardı. lışmadıklarından birinci devrenin ilk an Fakat genç oyuncular bu kısa zaman içinde ları ahenksiz ve zevksiz geçti. birbirleriyle anlaşdılar ve oyunu zevk- li bir şekle soktular. İlk devrede Çankayanın daha üstün bir oyun oynadığı körülüyordu. Fakat i. kinci devrede Altınordu daha iyi oyna. dı. 45 dakikalık iki devrede Çanka- yadan Osmanın, Altınordudan Sedadın ayağıyla yapılan ve 1.l1 berabere biten oyundan sonra, hakem evvelce kararlaş. tırıldığı veçhile oyunu 15 er dakika- lık iki devre daha uzattı. Bu devrede her iki takım da çok yo. rulmuşlardı. Bu sebeble gol fırsatla. rından istifade edemediler; maç yine beraberlikle bitt. Altınordudan Mehmed bu sırada sakatlanarak oyundan çıktı. gından Altınordu on kişi ile oynadı. Bugünkü maç Dün yeiden kurra çekilmiştir. Bu. gün bu kurraya göre, Altınordu « De. mirsporla karşılaşacaktır. Dünkü maçta çok yorulan Altınor. dunun bugünkü maça değişik bir kad. ro ile çıkacakları söylenmektedir. Son zamanlardaki kupa maçlarında büyük muvaffakiyet gösteren Demirsporun AL tınordunun genç takımı karşısında ala. cağı derece merak edilecek bir nokta. dır. Kocaeli bisikletçileri Ankara'da Kocaeli bölgesinden beş kişiden mürekkeb bir bisiklet takımı Ankara bölgesi bisikletçileriyle yarışmak üze- re dün şehrimize gelmiştir. Öte bölgelere göre daha üstün bir vaziyette sayılan bu iki bölge bisiklet- çilerinin teması, çok heyecanlı olacağı gibi iki bölge hesabına da bir imtihan teşkil edecektir. Yarın sabah dokuzda yapılacak olan bu yarış için tesbit edilen yol şudur; Akköprü suvari karakolu . Çiftlik as- falt yolunda dört defa gidip gelme ©- larak 52 kilometre, İngiltere futbol şampiyonası Londra, 1 (A.A.) — Wenblay stad- yomunda, 92.000 seyirci huzurunda, İn- giltere kupasının final maçı, Sunderland ile Preston Nordhund arasında yapılmış ve Sunderland, 3/1 kazanarak İngiltere futbol kupa şampiyonu olmuştur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: