19 Temmuz 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9

19 Temmuz 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

d» Suçlu avut düğünündeki cinayet davas ikileşti! ında; Yeni suçlu, öldürülenin kardeşi Rifattır. Evelce İstanbul ağır ceza mahkeme - sinde, uzunca bir müdet tetkik o- man bir dava, adliye sarayı yan-; Dadan karara bağlanmış, muha - J ime —— > ——— edilenler mahküm olmuşlar- Bu dava, Şehiremininde Ye- eee taraflarındaki bir bostan- Ge Arnavut düğünü yapılır - amam cinayet davasıdır. Dü- aç hazır bulunanlardan bir e çağırıldıkları masa oturmak istememelerinden Shan bir kavga, ... dört bir taraf- çin patlaması.... Ortalık karışık oluyor. Kaçanlar, nlar var. Yerde bir ölü Arnavut Ramazan! ig Davut Ramazanı kim öldür - ?.. İşte İstanbul ağır ceza ıyucu ik esi, muhtelif muhakeme elbi | *Belerinde, katilin kim olduğu - lacak | âraştırmıştı. Mahkemenin kar» mda, suçlu yerinde Arnavut vardı. Onu, Raramazanı eğe teşvikten suçlu olarak *fendisi Karanfil. .... Sonra, xe bir davetli de, bildiklerini, gör su İle |düklerini saklamaktan suçlu bu - dan yorlardı. Neticede, bunlar - Hudai on beş sene ağır hap- *fendisi Karanfil öldürmeğe ai en, davetliler de bildikleri- taklamaktan muhtelif cezalara İehküm olmuşlardı. Fakat, suç: Avukatları, kararı derhal tem - etmişlerdi. rdeşi Rifat, suçludur! , muhakemede şöyle bir “i& ile müekkillerini müdafaa “iyorlardız > Ramazanı öldüren, Hudai “| Gİ, Rifattir. Rifat Arnavut ii at... Bu adam, Arnavut Ra- iç nm kardeşi.... Düğünde : ve kavgada, bir çok silâh pat- Wi , Rifat ta kurşun sıkmış ve 0- tabancasından çıkan kurşun, i iy yine isabet etmiştir. tığ, ln, Ramazan, Hudainin at İN kurşunla değil, kardeşi Rifa- i, “tığı kurşunla kanlar içerisin- k Yere serilmiştir. Dolayısiyle Pakanga de Hudaiyi öldürmek N â i teşvikte bulunduğu doğ - e Karanfil, yanında / Bişi, bu adama “vur!,, deme - 3 Yer g Muhakeme edilen davet- ky € suçlu olamaz. Onlar bir Si Ya dani öldürmediğini söylü- a m Yani, hakikati söylüyor - : ürün, ek... Çünkü Ramazanı kabe cinayetten sonra ortadan an kardeşi Rifattir. kıy ıfat ne demişti? “ley mahkemede şahit olarak Ymm, kendisinin kardeşini la ee onu Hudainin vur - söylemiş, çekilip gitmiş - ler a kö k su amlı amie büs” için için i al“ tıbbi n bir 77 mı istiyorlar, alâka - yla sırasında hangi ma- M5 a, ne vaziyette dur- e tesbit edilirse, Ra - Nip Hudai tarafmdan vurul. Mp m, bilâkis kardeşi Ri A dan, eşi Rifat vurulduğunun anlaşı - Ni ehemmiyetle zikrediyor. b a DE mahkemesi, kararı boz» OO yeniden mahkemeye gi Gg mahküm olan Hudai, serbest bırakıldı. | geldi. Diğer suçlular, af kanu - | nundan istifade etmişlerdi. Öl * dürmek suçlusunun on beş sene mahkümiyet cezasından beş sene si de affa tabi olüyordu. * Ancak;| suçlu vekilleri, onun tamamiyle suçsuz olduğu iddiasında..... Boz»! maya uygun olarak, yeniden ke -| gif yapılacaktı. Suçlu vekilleri, bu keşfin yalnız eskisi gibi ve mutat üzere naip sıfatiyle mah - keme azasından birinin huzuriyle değil, bütün ağır ceza hakimler heyetinin huzuru ile yapılması is- teğini ortaya attılar. İstek kabul olundu. Ağır ceza reisi Aziz Bey azadan Kemal ve Sakıp Beyler, müddeiumumi Kâşif Bey, avukat- lar ve diğer alâkadarlar, Yenibah- çedeki bostana gittiler. Bu su - retle toplu bir halde keşif yapıl dı ki, Türkiye adliyesi tarihinde ağır ceza heyetinin böyle toplu bir halde keşif yapmasmın, bu - nunla üçüncü defa vaki olduğu söyleniyor. Son keşiften sonra.. Son keşifte, bostana düğün ge- cesinde masaların nasıl yerleşti - rildiği, kimlerin ne tarafta otur - dukları, vakanın nasıl başlayıp bittiği, lüzum görülenler orada tekrar dinlenerek yeniden araştı - rıldı ve hazırlanan rapor mahke - mede okundu ve son keşfe göre, Rifatin vaka karşısındaki vazi yeti, yeniden mevzuu bahsoldu, ve Rifat aleyhinde de; bu cinayet suçundan dolayı kanuni takibat yapılmasına girişildi. Müddeiu - mumilik, dava açtı, istintak haki- mi Rifati sorgüya çekti, muhake- mesine karar verdi ve dün..... Öğleden sonra, İstanbul ağır ceza mahkemesinde, bu eski da - vanın yeni muhakeme celsesi, çok hararetli oldu. Serbest bırakılış! Suçlu Hudainin avukatları, şöy- le dediler: — Mademki bu cinayetin suç» lusu olarak muhakemede yer tu - tan Rifat, tevkif edilmemiştir. Şu halde, bu cinayetin suçlusu © larak muhakemede yer tutan Hur-i dainin de serbest bırakılması icap eder, Biz, bunu isteriz! Celse, bir saat kadar sürdü. Mü- nakaşalar, mülâhazalar, mutalâ- alar, ..... Ve nihayet mahkeme, kararmı bildirdi: Suçlu Hudai» nin elli lira kefaletle serbest bı - rakılmasına, yeni suçlu Rifatin de gelecek muhakemede hazır bu lunması için, kendisine suçlu sı - fatiyle tebliğat yapılmasma ve muhakemenin başka bir güne kal- Hudai, elli lira kefaleti yatıra- rak, akşam üzeri tevkifhaneden çıkmıştır. Gelecek muhakemede Evvelce, yanan adliye saraym - daki mahkeme salonunda şahit olarak ifadesi alman ölenin kar - deşi Arnavut Rifat, gelecek mu - hakemede, Yeni postahanedeki muhakeme salonunda eski suçlu Hudai ile ayni bölmeye yan yana girecek, mahkeme huzurunda yan yana duracak ve şu sorguya ce - vap verecek: — Cinayeti senin işlediğin, at- tığın kurşunla kardeşin Ramaza - nı vurduğun iddia ediliyor?. Bu- na ne deyeceksin?, Cevap ver!. İ Karşılıklı hörmet, riyası (Başlaratı 1 incn sayrfada) “Muhterem beyler, « müsaade buyuracak olursanız zatı Alâhaz- reti Şahenşahinin Türkiyeye olan seyahatleri ve bu seyahatin neti - celeri hakkında muhterem millet meclisi âlisine bir nebze maruzat- ta bulunmak istiyorum, (Buyuru- nuz buyurunuz sesleri.) İki ay evel başvekil hazretleri muhterem meclisi âliye (o arzeyle- dikleri veçhile Şahenşah Hazret- lerinin seyahatlerinin önceden on beş nihayet on sekiz (günden fazla olmıyacağı düşünülmüş idi, ve fakat bilâhare arzedeceğim €s- baptan seyahatı humayunları yir- mi yedi gün sürdü. Kemali işti » yakla teşrif ettiler ve son derece- de memnun ve hoşnut avdet bu - yurdular “Pek âlâ pek âlâ sesle-! ri,, ve muhtasaran şunu arzedeyim ki, bu seyahat ezheri cihet fevka- lâdedir. İhtiram ve şeref ve aza- metle hitam buldu. Şöyle ki, şim- diye kadar yalnız Türkiyede de - ğil belki odünyanmpek azbir memleketinde böyle hararetli ve samimi olarak hüsnü kabul yapıl mıştır. “Doğrudur doğrudur s€s- leri.,, Devletçe program mucibince ic- ra olunan resmi teşrifattan maada memleketin her zümresinden ka - din ve erkek ve genç mektepliler her adım başında ve konak mahal- li ve köy ve kasaba ve < şehirden mevkebi o mülükâneyi kemali aşk ve sevgi ile istikbal - etmişler ve şimdiye kadar hiç emsali görül - memiş bir surette kardeşçe ve ..) mimi olan duygularını göstermiş - lerdir. Hatta bunların çok defa « lar ei ye alakaları an şiddetli tesiriyl sevinçten ağladıkları gö rülüyordu. ” Memleketin — genç zümresiyle kız ve erkek talebelerinin hissi- yatlarını ibraz eylemeleri pek gü- zel gösteriyordu ki, yalnız bu - günkü Türkler bu dostluk ve kar- deşliğe bu derece kadir ve kıymet vermiyorlar, belki yakın bir de- virde vatanım mukadderatını elle- rine alacak nesli ati bile Şahenşah Hazretlerinin makamının azamet ve ehemmiyetini itirafla İran ve Türk devletlerinin o dostluk ve kardeşlik esasına kalplerinde yer vermişlerdir. “Ehsente © ehsente sesleri.,, Bü seyahatte bendeniz ve mai- yeti Şahenşahide © bulunmakla müftehir olan zevat, kemali ifti- har ve mübahatla reyülayin görü" nür idi ki, kaidi muazzamın fe - zail ve hasaili < bergüzideleri ve İran milletinin mazhar olduğu şe ref ve büyüklük dost © ve kardeş Türk milletini o derece (o kendine celbettirmiştir ki kendi muazzam ve sevimli reisleri (olan Türkiye Reisicümhuru (o Mustafa Kemal Hazretlerine ne derece kemali hu- şu ve samimiyetle ve cüzi bir şaibe ve riya olmaksızın ihtiram ve si- tayiş ediyorlarsa İran Şahenşahı Hazretlerini de ayni derecede tak- dis ve sitayiş ediyorlardı. “Afe- rin aferin sesleri,, (Ne Ankara ne İstanbul ve (ne de İzmir şim- diye kadar ( böyle bir istikbal ve hüsnü kabulü derhatır etmiyor. Ve şüphesizdir ki, bu muhabbet ve meveddetler şark milletlerinin ta- rihlerinde ilelebet payidar olacak- tır. “Elbette elbette sesleri.,, Alâ - hazreti humayun Türk (milletine karşı alâka göstererek, onların faaliyet ve ciddiyet ve himmet ve gayretlerini ve terakki yolunda i-| ii lerlemelerini müşahede (ederek fevkalâde memnun ve mahzuz © luyorlardı. Kemali cesaretle ar - zedebilirim ki aziz ve necip Türk milletinin halisane olan bu duygu- ları, zatı Alâhazreti mülükânenin pâk ve duygulu olan kalplerinde Yer buluyordu. Ve Alâhazreti Şa» henşahın onlara karşı olan pede - rane muhabbetleri dahi ayni duy- gunun tesirinden ileri geliyordu. “Ehsente ehsente sesleri.,, İlk maruzatımda seyahat prog- ramının icrasından bahsetmiştim. Lâkin itiraf ediyorum ki Obuar- zum, beynelmilel meri olan usul ve adete mutabık olup, Türkiye Reisicümhuru Gazi Mustafa Ke - mal Hazretleriyle Türkiye devleti ricali azamının Şahenşah Hazret» lerine karşı ibraz eyledikleri sami- miyet her nevi resmi teşrifat proğ- ramının hududunu o derece teca- vüz eyledi ki, meri zahiri teşrifa-| ta lüzum kalmıyordu. (İki muaz- zam reis ve şarkın iki namdar re cülünün mülâkat eylemeleri üzeri-| ne aralarında (o maalmemnuniyet hasıl olan samimi dostluk ve yegâ- nelik münasebatı o kadar büyük ve azametli ve hakiki ( idi ki her; görene tesir ediyordu. Ve Şahen- şah Hazretlerinin Türkiye topra » ğindaki ikametlerini temdit eyle - meleri için Gazi Hazretleri tara -| fından vuku bulan (o daveti kabul! ve İzmir ve Çanakkale ve Marma- ra denizine seyahat eylemelri ve İstanbulda birkaç gün fazla kal» maları Şahenşah Hazretlerinin bu seyahatten son derece razı ve hoş- nut kaldıklarma ve Türkiye Reisi cümhuru Hazretlerinin dostluk ve muhaberelerinden memnun ve mesrur olduklarma kâfi bir delil idi. “Doğrudur, doğrudur sesleri.,, Doğrudur ve bittabi bundan baş” ka da olamazdı. Çünkü bu iki muazzam reis ve şarkın iki dâbisi arasında mevcut olan müşabehet, samimiyet ve ye- gânelik zeminini o derece amade etmişti ki daha tabii olarak vuka gelenleri tasavvur eylemek müm kün değildi. Alâhazreti Şahenşah nasıl ki gayri muntazam ve karga- şalıklı olan bir memleketi eski ha linden hali hazırdaki vaziyete ge- trdilerse muhterem meclisi âlile- ri heyeti kiramınca dahi malüm | olduğu üzere Gazi Mustafa Kemal Hazretleri de kendi vatanma bü - yük ve parlak hizmetlerde bulun - muş, âli makam bir reisdirler ki vatana aşk ve istiklâl ve fedakâr- lık ve medeniyeti hazırada terak» ki eylemek hususunda kendisi dai- "ma örnek ve rehber olarak mukad- des olan bu maksadın o husulüne ciddiyet ve büyük bir şevkle çalı-! şıyorlar. “Doğrudur, o doğrudur sesleri,, bugün (Türkiyede şerefli ve benam olan zevat (o vardır ki bunlar ekserisi ve belki de hepsi Türkiyede Büyük Millet Meclisi Alisinde mebus ve devlet idarele- rinde aza olarak Reisicümhur Hz. ile beraber (çalışıp samimiyetle 9 — VAKIT z doğruluk.. yardımda bulunuyorlar. Tatvili kelâmdan ihtiraz olmak üzere yal- nız Türkiye devletinin muazzam! Başvekili İsmet Paşa Hazretleri - nin isimlerini beyan eylemekle ik-! tifa ediyorum. Bu recülü ( siyasi! hem asker ve hem de muktedir büs! yük bir diplomattır. Vatanma o derece say ve ihlimâmla hizmet eylemektedir ki Türk milleti ara - sında bihakkin sevilmiş ve kendi- lerinin evsaf ve ahlâkan olan me- ziyetleri o kadar şayanı hürmettir ki her göreni cezbediyor. 19 TEMMUZ 1834 Gerçi Alâhazreti Şahenşah, de faatla muhtelif mecalis ve maha- filde izharı teşekkür buyurdular. Muhterem Millet Meclisi ve dev- lette kendileri sırasında Türk mil- letine ve devletine karşı teşekkür de bulundularsa da gene (lüzum görüyorum ki, muazzam Türkiye devleti ve aziz Türk milleti tara » fından zatı âli hazreti humayunu ve maiyeti şahaneleri (hakkında gösterilen bunca muhabbet ve sa- mimiyet ve hüsnü kabule karşı bir defa daha devlet namına resmen arzı şükran edeyim. “Aferin doğ” rudur sesleri,, Şimdi bu seyahatten alman ne- tceye gelince: Bendenizin fikrim» ce fevkalâdedir. Çünkü (hakiki itimat ve mütekabil hürmet ve ri- yasız doğruluk ve menafi ortak- lığından ibaret olan her nevi hüs- nü tefehhümün esas ve (gayeleri tamamiyle ve mükemmel bir suret te hasıl olduğu gibi iki komşu kar- deş milletin muazzam reislerinin ileriyi görmekte olan akilâne duy- gu ve kudretli ve sağlam iradele « riyle iki memleketin O samimi ve emniyet bahşolan siyaset temelini o kadar muhkem bir surette atmış» lardır. Her güna sarsmtı ve fır- tmadan masun kalacaktır. “İnşa- allah, inşaallah sesleri,, ve kardeş ve dost millet son derece bir iti » mat ve emniyetle yekdiğerine da- yanarak asude ve rahattan kendi vatanlarına hizmet eder ve daha ziyade terakkiyata nail olabilirler ve hakeza nevi beşere hizmet ey- lemekle dünya sülhuna da çalışa- bilirler. Gerçi esası ( arzettiğim veçhile bundan ibarettir. Velâ » kin iki memlekete mesailde ve hakeza © beynelmilel meselelerde dahi dostane (o teatii efkâr olunur. Ve mesaili maru- zenin kâffesinde tetabuku efkâr mevcut olduğunu muhterem millet meclisi âlisine kemali meserretle ve iftiharla bildiriyorum. “Ehsen- te, ehsente sesleri,, Bütün bu me- sail iki memleket münasebatının yekdiğerine karşı samimi ve vefa» dar olarak yeni bir devreye dahil olduğunu bize tepşir ediyor ve bus nun güzel neticeleri her iki mem- lekete ve hakeza dünya ( sulhuna müteveccih olacaktır.,, Zİ Me Dört yaşında bir yavru “ezildi İzmirde Fevzipaşa bulvarında feci bir araba kazası olmuş, dört yaşlarında bir çocuk bir yük ara” basınm tekerlekleri altında can vermiştir. Burnovanın Kavaklıdere köyüne merbut iki numaralı kömür yüklü bir yük arabası Bahri efendi ida » resinde Fevzipaşa ; bulvarından geçerken caddede babasının neza” reti altında oynıyan Genç ağa to- runu Gül Mehmedin dört yaşların- daki yavrusu Şerifi ezmiş, biçare çocuk yüklü arabanın tekerlekleri altında kalarak derhal ölmüştür. Arabacı Bahri yakalanmış, tah- kikata müddelumumi muavini Âli Bey vaziyet etmiştir. —— — Tepebaşı Belediye Bahçesinde Şehir tiyatrosu sanatkârları ta- rafından 20 ağustos Cuma günü akşamı saat 22 de Adalar Revüsü 14 TABLO Yazan : Ekrem Reşit Besteliyen : Cemal Reşit A, 2. Lala da ineği Gi ln sl izine AĞN EĞİMİ, eat ait olan cari...

Bu sayıdan diğer sayfalar: