2 Ağustos 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

2 Ağustos 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YAKIT ın Tefrikası: 6 sanma Londirc Mektupları, Ölüme Susayan Gönül e ri Celil, itidalini topladı, heyeca” amı bastırdı ve adama: anlarız elbette... —Söylersiniz, dört gün sonra Cavit, endişesinde Göküğdi) Sradayım, “Ayr, Celilden cevap aldıktan son- Cebinden yirmi beş kuruş çrka-| ra meyhaneye gitti. Feyyazla “Til. ; ) verdi: ki,, oradaydılar, Feyyaz, Celilin — Sakm unutma, dört gün sonra orada olacağını; — Unutmam efendim. Dört sonra oradasmız... , Avkasmı döndü, gitti. o Cavit ir müddet arkasmdan baktı: N — Herifin suratından uğursuz A ukakıyor dedi. Suratından uğursuzluk akan a- dam “Ayı, İakabiyle omarufolan dı, Celil, Nesrinin mektubunu © duktan sonra Cavide uzattı: — AL şimdi şunu alın. Cavit de okudu: Masanın üstüne elli lira bıraktı. “Canım Celilciğim, İki kafadar, onu kapıya kadar “Büyük bir tehlike içindeyiz.| geçirdiler, eşikte eteklediler. Sefil, rezil, ahlâksız bir adam, —3— sırrımı öğrendi, seni sevdi- #imi öğrendi ve beni tehdit ederek, i karısı olmama icbar etti. “İsmini söylemiyeceğim. Ken- İNİ tutamazsın da, o onunla ko- © Ruşmağa, belki de dövüşmeğe kal- #rsm, Halbuki o, yüzüne tükü- tülmeğe bile değer bir adam değil. © “Ona varacağımı o vadederek vakit kazanmak istedim. Şimdilik $6y yapamayız. “İlki gün sonra Pendiğe gidiyo - Tuz. Seni orada beklerim. Gel ve i kaçır. Sana kaçmağa karar Verdim. Gİ | “Bugüne kadar vaziyetimi sak- kımağa muvaffak oldum. Fakat an sonra saklayamıyacağım. Haft ağrılar var. Dört gözle seni iyerum... Sakın N © Cavit gözleriyle (bir istifham Sizdi; Yazan : Selâmi İzzet olduğunu bilseydim.. Her neyse, duyunca pek sevindi ve bu sevin- ci gizlemedi: — Dört gün sonra dedi mi? — Evet, dört gün sonra gide- cek, Feyyaz kalktı: — Öyle ise yarın © sabah beni Galata rıhtımında, gemiciler kah veşinde bekleyin.. : Size yol gö- ründü.. Bir deniz yolu... Hele Pendiğin bitiminde, yalçın ka- yalıklı bir burun vardır. Yüksek kayalar, mediven (basamakları şeklinde, geniş taraçalara çıkıln ve ta yukarıda, sarmaşıkların &- rasında, küçük bir balkona varı- İm. Balkonun dört tarafı taflan-| Tarla örtülüdür. Taflanlar yarılır. sa, ince çarklı bir yol ve oylun s0- nupnda, büyük çmarlar altında bir köşk görülür. İşte Ali Rıdvan © beyefendinin Nesrin, hayatmın en güzel za manlarını bu büyük bahçede, ka - yalıklarda, taflanlı ve sarmaşık! balkonda, bu köşkte geçirmişti Fakat bugün, günleri cehennem günleriydi. Her dakika onu zehir- i gg (evi very Toprak bastı MW — E? —E nedir? ? Mn parasi mı? ğine Büyükadada motörler için iie İyaptnbiiz bir iskele lâzım.. — Evet evet, seni yalnız bırak- Şehrimize gelen seyyah adedi- 5 Çünkü... nin bu yıl dikkate değer derecede , çi mektubun zarfına baktı,| arttığını yazmıştık. Deniz kenarm in bir düşünceye kaldı. da bulunan otellerin bazıları he - İle 7 Çünkü dedin.. Çünkü ne dr Zarfta neye ardesin yok? My davranmış yazma pay , Nesrin hanım o adamdan dp tuhaf bahsediyor. Bu mek- | la, damın kurduğu bir tuzak A im? ül O adam berii tanımaz. te olürsa olsun, benim içim» İ A, a birhissi kablelvuku var. Kağan getiren herifi de biç ip dim, "ak Sen çasmalıyorsun; Ben Nes- Map Da canımı fedaya hazı ” vi çağırır da, ben durur ri men hemen doludur, Her bafta gelen, muhtelif mem- leketlere mensup : üç yüz kadar seyyah, burada iki günden fazla da kaldıkları için, bir | günlerini); kafile halinde adada geçirmekte- dirler. f Bu itibarla, adalarm © seyyah çıkmasına daha elverişli tam bir gezinti yeri halini alması icap et - mektedir, İki gün evel, adalara gene böy- le kafile halinde giden Çekoslo- vak ve Leh seyyakları garip bir vaziyet karşısında kalmıslar, ken- dilerinden adam başına © on üçer kuruş almarak mukabilinde iskele ye cıkma bileti kesilmiştir. Adada şimdiki halde motörle » rin yanaştığı üç iskele mevcuttur. Birinden zerzevat ve hayvan çıkarılmaktadır. > Bu itibarla kul- lanılamaz bir haldedir. Diğer iskelenin bulunduğu yer pek sığ olduğu için — hele poy- raz esnasında — motörler kuma! oturmaktadır. : Adaya son giden seyyah kafile- si, bu defa vapur (iskelesinden çıkmağı denemiş ve kendilerinden adam başına bilet kesilmiştir. | Bir kravatın filmi ve bir iki san'at mülâhazası :. “Vedat Nedim'e- Londra :125. 7. 34 Bizim münekkitler, inkılâbm hava. sını teneffüs ederken, biraz çekingen, biraz insaflı, nihayet yola geldiler: Sanat inkılâp için olmalı, sanat gemi- yete yararlı olmalı, fakat sanat endişesi ve mutlak güzellik kaydi her şeyin üs- tünde tutulmalıdır diye kekelemeğe, teviller yapmağa başladılar... Onlara göre; bir şiirden © bir filme gelinciye kadar her hangi bir sanat ese- rine sanat meziyelini kaybettiren ve rağbet kazandırmıyan şey, milli Ove meşru da olsa bir propagandaya alet 6- Juşudur. Halbuki onların teşhisi lama- miyle yanlış konmaktadır: Milli o ve meşru bir endişe, herhangi ferdi bir ipti lâdan, marazi bir orijinaliteden daba a- sil, daha ince, daha sanatkâranedir, fa- kat yazanın ve yapanm inanması şart- tır. Esere kuvvetini veren inandır. Gö- tenin dediği gibi; “Nadir olan, deha de- gil, belki samimiyettir, kendi tezile ken di alay eden bir sanatkârın her bangi milli bir eseri elbette rağbet görmeme- ye, sanat eseri sayılmamaya müstahak- tr, Daha bizim şairlerden bir çoğu, su bu kelimenin şiir kelimesi olup olmadığı na karar vere dursunlar; “yerli mali, nn, “traktör,, ün şiir kelimesi olmadı- ğını iddia eden her hangi bir şair, bir zamanlar sümüğü akla getirir diye şiir- lerinde mendil kullenmiyan eski Fran- sız şairleri gibi gülünç bir misal olarak anılmak sısretiyle Oadın o hafızalarda yaşatabilecektir.. Bura gazetelerinden birinin “Novel Literer,, den tercüme ettiği (o bir film tenkidinde şu cümlelere rasladım: “Fil- min ruhumuza sindirdiği traktör misti- ki 6 dereçe kuvvetliydi ki: Seyredenle- rin hepsinin ertesi sabah birer traktör almaya karar verdiğine hükmedebilir. diniz... i ” —. kaklarında dilenci, ursa soyguncu, Karadeniz kıyılarında kaçak- çı, İstanbul plijlarında serseri filmleri çevire dursunlar; mevzu yok diye yır- tınsınlar; yerli malı ve iç pazara daya nan büyük sanayi davalarına hâlâ birer fantazi gibi göz atmakta devam etsin - ler.. Burada İngilizlerin en küvvetli ar. tistleri enküçük birpropaganda endişesi aisafında em gisel bir film. . çevirmiye muvaffak olmuşlardır. Bu film o bize gelirse isminin tercümesi, ya “Vahşi ormanlarda,, ya “Bir kalpte iki âşk,, ya “Ölümler serisi, diye yapılacaktır. Fa- kat hakikatte film, bir kravatin filmi. dir: İssiz bir kıtanın yeni keşfolunan bir bucağında bir vahşi kabile reisinin kibarlık ve üstünlük alâmeti diye boy- nuna taktığı bir İngiliz kravatınm fil Bir yaz tatilinde uzun, meraklı ve İRAN İranlı mücahitler büyük bir faaliyetle çalışıyorlardı ŞE GR İranlılar, haklarının gaspedil- miş, evlâtlarınm Şahm zulmüne terkedilmiş, topraklarının askeri işgal alma girmiş olduğunu gör- dükleri için artık bir karar almak ta muhtar kalmışlardır. Eğer askeri işgal ve tazyikler devam ederse, yirminci asrm me- deni Avrupalıları, kendi hareket- lerinin fena neticesi olarak bir milleti kan içinde bırakacaklar- dır. Bugün medeni Avrupa belini doğrultmağa çalışan bir > millete muavenetten geri mi duracak?..,, “İran: Meb'uslar Heyeti,, nin imzasını taşıyan bu; beyanname Fraye Prese gazetesinde ve birçok gazetelerde neşredildi. Fakat bü- tün Bunlar, İrandaki vâziyete hiç bir tesir yapmıyordu. Bu arada İ- randaki mücahitler geceli (o gün- düzlü çalışıyorlardı. Silâhlı bürri- yetçiler memleketi kurtarmak i - çin ellerinden geleni yapıyorlar - dı, Mehmet Ali Şah, vaziyetin git- tikçe gene darlaşmakta olduğunu hissediyordu. Çünkü ayaklanan halk, ölümden korkmadan sebat ediyordu. Memlekette baştan ba - şa kan akacak netice şüphesiz ge- ne milletin lehinde olacaktı. Mehmet Ali Şah bu hal karşı- sında bir ferman neşretti, Bağı Şahide 1909, 9 Mayısta neşrettiği ferman da aynen şunları söylüyordu; “Veliaht ilân olunduğumuz za mandanberi milletin kuvveti | ile saltanat omakammın nüfuzunu birleştirerek mubterem yatanm te rakki ve yükselmesine hizmet et- mek mukaddes emelinde bulundu Xumuzu İspat etmiş ve-altr bin se nelik hükümetimizin maziden be ri birikmiş fenalıklara tamamile nihayet vermeğe azimle gayret & miştik. Malümdur ki mukaddes vatanımızın muhterem - evlâtları ve kat't ve haliş azmimizde bize Mersin limanı 8 — VAKIT 2 AĞUSTOS 1934 m Li ISTANBULA GELEN Hükümdarları Yazan: Niyazi Ahmet yarı meçhul bir gezintiye çıkan bir sey- yah grupundan iki genç adam, bir genç muallime ve bir yaşlıca zengin dul ka- dın; bir yerleri merak edip O gezerken yollarını kaybediyorlar; ormanlar arası» na düşüyorler; kendilerini oraya getir - miş olan nakil vasıtası da sayuşup yo - İuna devam ediyor; barınacak bit yer ve dönecek bir yol bulmak için ilerliyor- lar; Muallimenin ve zengin dulün yü - zünde daimi bir korkunun sert çizgileri var; bu iki kadın yüzü ne zaman gülüm- siyor, bu iki kadının dili ne zaman açıs liyor biliyor musunuz: Karşılarma çe kan ve dört yanlarını saran bir vahşi sürüsünün kendilerine doğru ilerliyen reisin çıplak boynuna bağladığı bir İn- giliz mah (British mods) kravatı mu - allimenin boysundakine yaklaştırıp mu. kayese ettiği ve mutabık görünce gülüm sediği zaman.. İki kadın birden yahşinin çirkin, kaba ve korkunç yüzüne hayatla.| giliz malıydı,, nakaretile sızlamıyorlar; emın ilk aşkıma gülümser gibi içli o velonu oracıkta ölü bırakıp yollarma devam canlı gülümsiyerek bir ağızdan, İngiliz-| ederken çıplak boynundaki büyük ve gü - lerin meşhur ilk tanışma sözü “Now do| zel kravatı çözüp yanlarına almayı unut - you do,, yani “Naslemiz?,, sualini ya: |muyorler; çünkü İngiliz malın orman - piştiriyorlar.. Ve film, gene, başka he-|da çürüyüp kalmasına razı değildirler ve yecanlar, maceralar etrafında wlevam e-Jilk rasgelecekleri kabile rsisini bu hedi - Son günlerde Mersin limanında büyük bir faaliyet göze çarpmak. tadır. Son bir aydanberi limanda her gün en az beş altı vapur r mektedir. Geçet senenin bu ay » larına nisbetle bu seneki faaliyet bersen hemen bir misli fazladır. En çok ihraç edilen eşya hubu- bat, hayvanat ve hayvani madde- lerdir. Bunlardan da en çok Filis. tine sevkedilmektedir. İthal edilen eşyanın başlıcasın' demir ve çimento o teşkil ediyor. Bünlardan mühim bir kısmı Erga”; ni hattınm inşası malzemesi olarak Devlet Demiryollarına ve Kayser mensneni fabrikasına aittir. Ayrıca her motör icin (Palamar tadır, ücreti) namiyle 25 kuruş alınmak» berlerini kaybettikleri öğleyi. simi diyor; vahşi, onlara yol gösterirken di.) ye ile ağırlıyacaklarına, tatmin edecek - ğer bir kabilenin okuyla vurulunca reh-|lerine kanidirler... Klâsik münekkitlerin kötü endişe- Pe MAYA mma miyet sanati yürüyor... Bizimkilerse bâ- geceli gündüzlü muavenet ve yardım etmezlers bizi çeviren müşkülâttan kurtı mak bizce gayri mümkündür. Şunu da beyan edelim ki, e velce bu meşru ve mukaddes mi sat için gece gündüz çalışmış, © melimizin busulü için gayretimi esirgememiştik, Necip İran aba si emel ve lasavvurumuza iştirak derek, merhum Şah zamanını meşrutiyetin tesisini istediler. İ: te o zamana kadar gizli kak kalbimizin sırları meydana çık tı, Vaktiyle merhum Şaha keşit ettiğimiz telgrafnameler şimdi « telgrafhanelerde ve diğer devl dairelerinde saklıdır. Bunlar, bi zim milletin emellerine ne dere: sadık bulunduğumuzu ispata k fidir. Bilâhare Tahrana muvasaleti mizde, ki o zaman meşrutiyet i lân edilmişti. Bunun O hakkme kat'i fermanı Saha imza etti; için pek büyük seal ge tik. Saltanat o makamma cülüş muzda ise, milli meclisin nüfuz! nun artması ve mes'ul bir gr melin tesisi için bir dakika kaybetmiyerek var o kuvvetimiz çalıştık, Fakat, bilcümle akıl « iz'an sahiplerince bilindiği veçhi le, son zamanlarda bir 7 menfaat severler ve ini dılar ki bu halde bulunan mec sin milletin mühim menfaatleri; temin edemiyeceklerine kani ol duk, Bu keyfiyet bizi son dere müteessir etti. Binaenaleyh diğe memleketlerde mevcut usule fikan muvakkat bir müddet ie meclisi tatil ettik. Fakat 1326 Şe valinin on dokuzunda © meclisi tekrar açılmasmı teklif ettik. OE ğer o sırada mecliş açılmış olsay dı kan dökülmekten başka bir n tice hasıl olmıyacaktı. İşte bu nilerin önüne geçmek için bu ted birleri almağa mecbur olduk.,, (Devamı var) Sevgilisinin evini yakan âşık Çorumda belediye İğneni makbule hanımın evi bir gece tu tuşup yanmış, zabıta yaptığı tah kikatta eve dışarıdan kundak so kularak yakıldığı neticesine var mıştır. Genç bir kadın olan Makbule ha nım, kendisini seven bir erkekle bundan bir müddet evel evlenme vadinde bulunmuş, © fakat sonra fikrinden çaymıştı. Aşıkım, inti » kam almak kastiyle evi © yaktığı zannediliyor. Tahkikat devam et- mektedir, lâ aşkı bile istismar etmesini bilmiyor. lar: “Köroğul, Kerem,.;. “âşık mısıns Vuracaksın, kıracaksın, öldüreceksin,, diye telkin ederlerdi. Fuzuli divanın-| dan “Aşkı memnu,, a kadar “âşık mısın: Dertlisin, hastası, çekeceksin, veya öl melisin,, telkini alıp yürümüştür. Hal. buki: Âşık mısm; kudretlisin demektir; Yapacaksın, yarntsezksın! Behçet Kemal

Bu sayıdan diğer sayfalar: