3 Ağustos 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

3 Ağustos 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

VAKIT ın Tefrikası: 7 yamamamuuuuuzuzuzuz | Ölüme Susayan Gönül İ mz Yazan : Selâmi İzzet Pendikte, küçük bir köşk kira “| © Birdenbire ürpererek doğrul * "yan Feyyaz, sabah karanlığında) du, kayalıklarda bir gölge vardı ve gece geç vakitlere kadari Bir adam yukarı tırmanıyordu. ordu.. Ve yalnız oturmak» Kalbi atarak, helecan çekerek ü iyor, nişanlısı telâkki etti-; gölgeyi gözleriyle takip etti. ha erinin, üstat bir hafiye gibi (o Nihayet bakışları dumanlandı. Sözüne bir mana veriyor, herl Kalbi durur gibi oldu.. Haykırdı. ij balını, her hareketini tarassut €-| © Sesine bir ses mukabele etti. İyordu, 0 Biri sevinçle bağırdı: O gün, bütün bu hallere rağ) © — Nesrin. Nesrin. Meh, Nesrinin keyfi vardı. Doktor) £ Biraz sönra iki kol onu bağrın? Semil gelmişti . bastırmıştı. hay aPahleyin, hep berabâr, sa-| (o Celil tırmanmış, sarmaşıklar - biz doğru uzanmışlardı. Oradâ,| dan atlamış, onu kollarınm arası! hi balıkçı kayığından çıkan, bir İ na almıştı. | Alikçı ile karşılaştılar. Bu balrk- . — Nesrin! | baykırdı; Nesrin gözlerini açtı! — Merhaba Rıdvan Beyefendi. | — Celil. Merhaba beyler hanımlar!,, Ve bir an, cektikleri acıyı, eze | | Ridvan Bey elini uzattı: yı unuttular, Biribirlerinin kolla- | >— Nereden çıktın cemil?.. Bu rında kaldılar. kiyafat?., Nesrin kendine geldiği zaman geni yalnız aile doktoru değil, yanakları kıpkırmızı idi. yıllık bir aile dostudur. Fey- Celilin omuzuna koydu: Başın İ maaşı verilmesi fikri umumca ka- Paza, doktofu bir dost sıfatile tak- > Melli ve Nesrinin yakında evle- “eğini haber verdi ve gülerek — Sana icimden iftira ediyor - dum Celil.. Beni unuttun sandım. Ölmek istiyordum. De I özü & — Allah göstermesin. , © siBstal üstü mü bı- i i tan Tam e — Bu akşam resmen nişanlana cağız.. Celil başını önüne iğdi. — Beni o adama, o cellâda mi veriyorlar. Ama artık korkum kalmadı. Sen buradasm, yanım - dasın.. Bu akşam seninle kaçarız. — Seni nerede bulurum?. — İlerde, bahçenin sahile açı * İan bir kapısı vardır. Anahtarı e M ma etmeyin, onlar gene Kİ p Buralarda ne geziyorsun?. 8 doğru köşke gelmedin? fi > Anlatırım. Ben de galiba bu Pendiğe yerleşeceğim. Bu yaz İ Na endiğe le ne Deniz banyosu tavsiye et - i Sonra kendimin de ayni şeye 1 olduğunu anladım. Ma- Ya, beti kalabalıktan hoşlan - aldım.. Gece yarısından sofra sa» İ Diy çi kay me Şirilide-o kapınm önünde .. / Beni orada beklersin. Uzun bir müddet Celil sustu.! i ( —Geldiğinize memnun oldum | / Derin bir düşünceye dalmıştı. Ne- Kltecağen, dedi, bakınız Nesrin). radar karı, — Bir şeyi den sonra sordu: şeyim yok anne, hay klor gözlüklerini taktı. Dik.) | — Kaçmak kararın kat'i mi?. Nesrine baktı: Tereddütsüz cevap verdi: — Kat'i.. — Bu mükellef hayatı, bu ra - hatı gönül rizasiyle mi terkede ceksin?. Gehe çekingisiz cevap verdi: — Evet., Bu hayatta, bu rahat p; Sahiden biraz solmuş. < »öylendi ve ilâve etti: ârın gelir, seni iyice mua im kızım, DR min Bey: ba aktan beklerim, dedi, yar Mayayı Füyyazı resmen Bi - dediğin hayatta rahat © değilim j M fih ii k ki, ndan pi Yan — Ama hayatımızda gök sikın- Mng zalen komşu sayılırız. Ak Bi çekeneğie: z Pm, gelemem, balığa gidiyo — İki gönül bir olunca, saman- t Ik seyran olur Celil. — Annen baban?. A hay çaldılar, Feyyaz Nesrinin ko diz — Babam, beni nefret ettiğim bir adama fedâ ediyor.. Annem âciz, beni müdafaa © edemiyor.. İlerde elbette beni affederler. Ve birdenbire doğruldu: — Peki ama, neden böyle şey- ler sorüyorsun?.. Yoksa tereddüt mü ediyorsun? — Hayır, hayır.. Amâ senin $& mimi fikrini öğrenmek istedim. İlerde hana kabahat bulmamalı” #ın.. Artık sana emin oldum.. Za ten ber şeyi hazırladım.. Tuzla » dan ötede küçük bir ey tuttum... Yamaçlarda, ağaçlar altında 13617 bir ev... — Babam bizi aratacaktır, bu: nu düşündün mü?. — Aratsın.. Bu gece, buradan bir balıkcı kayığına bineceğiz.. Doğru Tuzla sahillerine gidece - ğiz.. Orada araba (o bekliyecek Bizi alıp götürecek., Ama; ta eve kadar değil. Oraya araba yolu yok.. Yarım saat kadar yaya yü- rüyeceğiz, UN dl ada etmemiz iy “A ime tenezzü ulunmadı, bags in Nesrin, talanı bak Yaş üş, Meda sârmaşıklara 1. Fey- Vygi ami, i / Babasi tezmeğe çıkmış- İh am min | in Her i 7 ie an Feyyazın onu harap edi - diçerden Za laa 1 Mözünd merhamet et - teh in; Yen dönecek olur. May, Mİ mevkii ie ve 5; Ez (Devamı var) | Üniversitede | Doçentler meselesi Bu ay içerişinde bir de doçent» ler işi çıktı. Doçentlerin maaşı tanzim edilirken barem kanunu mucibince bir kısım (maaşlarda tenkihat yapılması —- şikâyetlerini davet etti. Doçentlerin müşterek bir toplantı yaptıkları ve haklar: teslim edilmezse istifa edecekleri yazıldı. Bu gazete haberlerini doğru olmadığını haber aldık. Do- çentlik bir üniversitenin temel ta- şi demektir. Yaşama itibariyle a: ile teşkil edecek yaşa gelmiş olan doçentlere hiç olmazsa mütahassıt bul edilmektedir. Hocalık, müte hassıslık gibi iki vazifeyi nefisle rinde toplamış veilim © yolunun fedakâr yolcuları olan deçentler hakkmda Aka Gündüz Bey doçent haklıdır diye bir makale yazdı. Fa: kat memnuniyetle haber aliyoruz ki doçentler müşterek bir toplantı yaparak hakları kabul edilmediğ! takdirde istifa ve saire gibi kimse nin kendilerinden beklemediği bir düşünceyi hatırlarmdan bile geçir: memişlerdir. Hocalık maddi dü şüncelerden ziyade manevi zevk işidir. Tefahüre hamledilmesin; tedris hayatıma intisap (ettiğimiz zaman mütehassisken (aldığımız maaştan çok az bir maaşla ünive siteye geçmiştik. Üniversite hari cindeki müesseselerde çalışan ar kadaşlarımız yıllarca baremi muci bince çok yüksek maaş (aldılar Üniversite de tam batem © ancak bu,kaşimndan, eikarşa çeatbike tedris heyeti unsurlarmın geçinme kaygusundan azade (kalacak bir şekilde terfihleri üzerinde şefleri» mizle hasbihal ettik. Fakat vazi. femizi muhakkak maddenin yük sek ve azlığı ile ölçmedik. Onur manevi ezvkine esir olduk. Gene ona esiriz. Bugün onun mükâfa . tını görmekle müteşekkir Ve #ille timize minnet duyuyoruz, Birçok- larınt şahsan tanıdığımız aziz ar- kadaşlarimızın da bu (meselede tıpkı bizim gibi duyduklarına emi. niz ve gazetelerde kendilerinin malümatı hariğindeki neşriyattan müteessir olduklarını da görüyo ruz. Cümhuriyet maarifinin do - gentlere lise hocâlığına ve hekim: liğe müsaade etmek ve İcrayi te babet hakkı vermek suretiyle ha : len gösterdiği muavazanm ilk fır. satta barem dolayısiyle & mevcut maaş noksanlığı o içindebir ba şekli bulacağına eminiz. Bu ara da asistanların maaşı azlığındar şikâyet ettikleri de yazıldı. Bun doğru bulmadık ve bulamayız, a: sistanlık öğrenme zamanıdır. Ge celi gündüzlü hastahanelerde ka lan asistana verilen para (ancak cep harçlığı ve mecmua parasıdır O da kâfidir. Ümit ve temenni e deriz ki; böyle bir hareket vaki ol: mamiştir ve olmamalıdır. (Tıp Dünyası) FAHRETTİN KERİM — —o——— Belediye reis muâvinliği Münhal valiliklerden birine ta» yin edilecek olan belediye reis mu- avini Hâmit Beyin yerine Dahiliye Vekâleti hususi kalem müdürü Ek- rem Beyin tayini takarrür etmiş- Mi n İRAN ISTANBULA GELEN Hükümdarları Yazan: Niyazi Ahmet Mehmet Ali Şah vaziyetinin gün geç- — VAKIT 3 AĞUSTOS 1934 mm tikçe fenalaştığını hissediyordu Tabii bu ferman âyaklanan hürriyetçilerin gözünü (boyamak içindi, Mehmet Ali Şahın bu gibi kuru lâflarile hürriyetçiler | artık teskin edilmezlerdi. Şah, bunu an- ladığı gün kat'i bir mücadeleye girişmeğe karar verdi. O günler, Muzafferettin Şahın Avrupadan getirdiği ve şimdi Mehmet Ali Şahın kullandığı oto- mobile bomba atıldı. Şaha yâpı- lan suikast açığa vurulmuştu. O- tomobil parça parça oldu. OMeh- met Ali Şah, son günlerde çok ib- tiyatlı hareket etmeğe başlamıştı. O gün “Tavşan Tepe,, ye gidece- ğini işaa etmiş ve hareketi esna- sında ogün otomobilini boş olarak yürütmüştü, Tahmin ettiği gibi o- tomobile bomba atılmış araba par çalanmıştı. Suikastçılardan bir te- ki bile yakalanamadı. Çünkü bom ba patlar patlamaz, halk, polis bir tarafa sayuşmuşlardı. Mehmet Ali Şah, derhal polisi müdürü Zaferumultanı Oo çağır dı: — Derhal katiller (e bulunacak emrini verdi, Polis müdürü, o pek tabit olarak: — Baş üstüne, bir kaç saat son- ra elleri zincirli huzurunuzda bu- lunacak.. Cevabını verdi. Fakat, onlar yerlerini bulmuşlardı. Yaka! dan iki değil on iki saat geçtiği halde suikastçılardan eser yoktu. Mehmet Ali Şah,-asabiyetini bir türlü teskin edemiyordu. Hıncını Zaforussaltanadan aldı. Karşıst - na getirterek adamakıllı bir da- yak att. Mehmet Ali şah, akıbetinin gün geçtikçe fenalaşmakta olduğunu hissediyordu. Meclis suikastçıla - rın yakalanması için hiçbir teşeb- büste bulunmuyordu. Bunun üze- rine Mehmet Ali şah: “— Madem ki milletin vekille- ri, bomba atanları bulmak istemi- yor, ben bizzat bu işi deruhte et- mek mecburiyetindeyim. Hem bu canilerin elde edilmesi ve hem de payitahıtta emnü asayişin © iadesi için lâzım gelen emirleri veririm. Ümit ederim ki metlisi meb'üsan icraâtımi tasvip edecektir.,, diyor- du, Şah, önüne gelen, serbest bu - lunmasından bir parca korkusu o- lan herkesi tevkif ettirmeye baş- ladı. Meb'usların o protestosu hü- kümsüz kalıyor, onlar dinlenmi - yorlardı bile. Meclisin önünde ça- dırlar kurarak meclise istida ve - ren yüzlerce halk, meb'usların bu âciz vaziyetlerini görünce çadır - larmı sökerek şaha ilticaya başlar dılar, Bu esnada meclis şahın amca» sw Zıllüssultanı ve oğlu Celâlüd- devle ile mcelisin en kıdemlilerin- den bir heyeti şaha (o gönderdi. Heyet Emir Bahadır Ceng ile Şapşal ve daha bazı şaha nüfu: edenlerin Tahrandan uzaklaştırıl.| rosını istedi. Mehmet Ali şah, her| ni — Peki. diyebildi. Meclisin bu muzafferiyeti öbür gün bütün İranda dalgalandı. Ga: zeteler sütün sütun yazılar yazdı lar. Tepeden inme gibi gelen bu haber üzerine Emir Bahadır Rus- ya sefarötine iltica etti. Şapşal da talimat almak üzere Rusya sefiri- ne koştu. Şahin maiyeti vaziyetin sâr- pa sardığını anladılar. Kat'i ve son bir azimle meclisin aleyhine 3 yürüdüler, Kazak © zabitleirnden mürekkep bir heyet omebusan meçlisine giderek birkaç kişinin teslimini istedi. Meclisi mebutan bu işten ancak silâhla mukabele ile sıyrtlabileceklerini o anlıyor- lardı. Yalnız şaha son bir teşeb- büs daha yapmıya karar vererek bir heyet gönderdiler. Saray da kat'i kararını vermiş olduğu için heyet hakaretle karşılandı. Ve ayni gün bunaltıcı stakta katır. lara bindirilerek nefyedildi. ... On haziran sabahı top ve tü - fek sesleri Tahran halkını dehşet içinde bıraktı: — Ne var?. Diye pencereden başını uzatan: — Aman yarabbi, (Kazaklar meclisi topa tutuyorlar, Şehri kan götürüyor. Diye haykırıyorlardı Şair Eşrefin: Şahı Iran Kiydi meBUsdri temba kü gibi, (Devamı var) Şiddetli yağmurda iki kişi öldü Tirede bir kaç gün evvel şid- detli bir sağanak halinde yağınur yağmış, bu sırada © iki kaza ol- muştur. Menderes kenarında harma « nda bulunan Tirenin paşa ma - hallesinden Bayram oğlu Hüseyin isminde bir genç yağmurdan ko - runmak için bir ağacın altıma gı - ğınmış, bir aralık saika düşmüş, Hüseyin efendinin sırtından gire- rek kapkara bir vaziyette yakmış- tır. Tirenin Ödemiş kâzüğı sınırı üzerinde bulunan Yigenli köyün - den Koca Mehmet karısı Dudu ve kızı Fatma hanımlar, tütün tarla - sından köylerine dönerlerken Yi - ğenli çayında ceteyanâ o kapıl - mışlar, Dudu hânım 300 metre kadar gittikten sonra ölmüş, cese- di tarla içinde bulunmuş, kızı Fatma hanım bir ağaca sarılmak suretile baygın bir halde kurtul- muştur. Yağmurdan mahsulât ve bil - hassa zeytinler çok istifade et - miştir, üğpam,. gede Sv4 İzmirde yüzme hâvuzu Karşıyakada yeni yapılacak o- lah yüzme havuzu inşaatı için, Türkiye idman cemiyetleri ittifa- kr umumi merkezi, İzmir denizci- lik heyeti emrine 500 lira gönder- miştir. Bu para ile Osman zade - deki deniz banyoları yanında bir yüzme hay zu at tr,

Bu sayıdan diğer sayfalar: