1 Temmuz 1936 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 30

1 Temmuz 1936 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan : ŞİNASİ REŞİT Zavallı Atletizm ! Yukarıya ea ım bu saşlığı, atle- nsemiş olan Amerika- lılar görmüş lele kimbilir ne kadar hayret ederler, Fakât bu başlıkta birde tahtında müstetir. ( bizim ) kelimesi bulun: ELİMİ hissederlerse, her halde iç'eri bi- rahatlar... Evet zavallı bizim atletizim! Bu ugün haziran ayını baştanbaşa aşmış bulunuyoruz, Elimize geçen muhtelif mem- Jeketlere ait spor gazetelerinde, bu sporun bu memleketlerde en hızlı girmiş olduğunu, içindeki sürü sürü res'm Artık bunların hemen meşin toptan £ Hepsi de, atletizim ceryanlarını takibe koyulmuşlar | Yunanlıların biribirini takibeden müsaba- kalarda elde eitikleri dereceler, hepimizi heyecana e Yugoslavların, Ro- manyalıların tertip e ve beynelr il sl temaslar, bizlere haset his veriyor. Ve se bu iyi ketler esiida, biz,“ bu hususlarda neler yaptığımızı düşünmekten İM alamıyoruz. bizmi famamen be zamanlarına lerden anlıyoruz. hemen hiçbirinde İm yor. şiki milli Olimpiyat oyunlarına girip girmemek meselesi, günün m si Hemen hemen kü i kendi sporcula- rını bu oyunlara eteklik kaygusuna lüş ie er, Herbiri, ken oldu. di ayarını ö'çebilmek YE i ancılarla temaslar hazırlamakta yarışa Güreşçiler, boksörler, basketbo'cu iskrimciler, O futbolci va harıl bil ale kendilerini den, yorlar ve, bu hengâmed m Berki savaşıyorlar. Esas itibarile fena birşey değil. Şüphesiz ki, gidilsin veya gidilmesin, bu spor şubelerinin sar- fettikleri gayretler, memleket hesabına hayırlı neticeler vermekte gecikmiyecektir. Bu muhakkaktır. Fakat yaygarası, heyecanı, telâşı ayuka çıkan bu hareketler arasında, yn bir ağırlıkla uyanmamakta rar eden bir atletizm şubesi kaldı. Olimpiyat demek atletizm demek olduğu halde, bu muazzam spor bayramının esası, temeli bu asil sporun tam kendisi olduğu atletizm şubemizin bu işlere bu k kalışı, akılları durduracak bir. uyuşukluk değil de nedir? 25 Yunanlılar, bu olimpiyat buldukları zaman, ne futbol,ne basketbol, ne boks, ne de mevcud değildi. Avrupalılar tarafından, bu olimpiyat oyun- larının ihyası düşünüldüğü zaman da, gaye, yine atletizim idi. Ve netekim, bu büyük spor hareketinin açılış töreni de, atletizim oyunlarını iskrim e diğer turnuva- lara iştirak elmek biraz acaip düşmüyor e Acaba stletizmde, diğer sporlara azaran daha mı geriyiz? Kim bunu iddia ia bilir? Öyle sanılıyor ki, olimpiyatlara iştirak şubelerimizin, hiç olmazsa Balkanlarda ikinci olabilecek bir vaziyeti olmalı imiş! Fena fikir değil, Demek oluyorki, biz, spor hareketinde Kendimize Avrupayı değil, yalnız Balkanları ölçü olarak almış oluyoruz. Netekim lerimiz, futbolcülerimiz, boksörlerim basketbolcularımız da, kendilerini Ba! İzan lı komşularımızla ölçmeğe karar vermiş bir vaziyettedirler. Acaba, dev adımlarile ilerlemek yolunu tutmuş olan Yunanlılar müstesna, diğer Balkanlı allet- leri geride bırakacak birkaç atletimiz çıkmaz mı? Son Balkan oyunlarında kazandığımız altı ikincilik, bize, herşey- den, her türlü teşvikten mahrum olarak çalışan bir avuç atlelizmin, alın kazandıkları hediyeler değil mi idi ? Bu gün, bir Veysinin, bir İrfanın, bir Sedadın, bir Recebin diğer spor şübelerinde çalı- şan arkadaşlarından, Balkanlar cesinde bir eksiklikleri var mıdır zaman için Balkanların en tehlükeli takımı olarak ii bir defa Balkan Birli üç defa isi olmuş; son Balkan oyunla- rında alk “bir hata yüzünden » pekaz bir arkla - birinciliği kaybetmiş olan 4X100 bayrak takımımızın, futbol takımımızdan herhangi bir farkı var mıdır ? Şüphesiz ki atletizm deyince aklımıza yirmi çeşit yarış gelir. Ve yine şüphesiz- ir ki, bunların birçoklarında henüz iste- diğimiz kıymette adamlarımız yoktur. Fakat şurası da muhakkaktır ki, Semih, Rajf, İrfan, Veysi, Fethi, Karakaş, Faik, Recep, Sedat gibi atletleri, bütün Balkan milletle- ri de pek ender olarak yetiştirebilmiştir. Bugün teşkil edeceğimiz bir futbol takı: mında oynayacak oyuncularımızın spor kıymeti ne ise, bu saydığım atletlerin de kıymetleri onlardan hi aşağı değil, bel- ki de, birçok cihetlerden üstündür. Fakat ne yazık ki onların ölçüsü göz; “ve her göze göre değişen bir görüş diğerinin ölçüsü de hiçbir yerde değişmeyen kro- nometre ve çelik metredir. Birisi bir veya on göl atsa da ayni derecede galip, üç veya beş gol yesede ayni derecede mağ- luptur. Ve bu galibiyet veya mağlubiyet te, onun kıymetini ölçmekte bizim i için müsbet bir ölçü demektir. Diğerinde ise, edecek spor atletizimde teri'e Bir çife güzel atlet, Halepde de koşsa, buradada da koşsa ölçü aynı, fakat il veya mağlubiyet büsbütün ayrı iwmet taşırlar. Bu sebepledir ki, bütü ğ r şubeleri- nin alâkadarları a rahat konuşurlar; faraziyeler, iddialarda bulunurlarken, at- letlere ilk sual olarak: «Dünya rekoru kaçP» sualini/sorüveri- Em yorlar, Ve eN zaman İngiltere likinin irincisi şampiyonu ile Türkiye in karşılaşdırılsa, a ne gibi bir derece elde edilebilir diye sormak kimsenin aklı: na gelmiyor. Eğer ölçü, di ise, futbol. cularımızın değeri için Urguvay veya İtalya milli akar O getir- mek lâzimgelir, eğer ölçümüz Balkanlar zaman, bütün Balkanlar atletlerin arasında birincilik ve ikincilik kazanmağa muvaffak olabilen mütevazı atletlerimizin de hak- kını teslim etmek zarureti vardır. Bahusus ki, atletizm müsabakalarına: elli kişi ile olduğu gibi, bir kişi ile de pek âlâ iştirâk edilebilir. Uzun seneler, yalnız ve yalnız spor sevgisile, hertürlü teşvik ve himaye- den, en ufak bir alâkadan mahrum olarak çalışan ve, icabında hiçde küçük görüle- miyecek derecelerle yüzümüzü gili birkaç atletimizin * diğer u daşlarından hiç de aşağı olmadıkları halde göz göre göre h ise 0 eski bir atlet olmamız dolayisile, bir hakkımızdır. Kendilerine hayat hakkı bile len bir muhitte, sirf enerjileri ve spor sevgi- leri ile atletizm sporunu ayakta Likes çalışan, ferağat sahibi tam amatör spor- culara, in daha kiymetli bir mükâfat da olama:

Bu sayıdan diğer sayfalar: