1 Temmuz 1936 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 34

1 Temmuz 1936 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 34
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İKENLİ — Başı Wücutlarımız yanyana, ayaklarımızın adımları bir, yürüyoruz. iz halâ akıyor gibi. Karşı kıyıların sisi açılmış. Ustamın bir kolu omuzumda; Onun sıcaklığını duyuyordum. ol boyunca kimseler yok. Soldaki evlerin panjurları kapalı. Burası ıssız bir kendimize, yapyalnız, güneş altında rüzgârın serin koynunda yürümek ne güzel... — Çok uzaklara gitsek; yorulmazsın değil mi Aylâ nine ? Yürüdüğünü anlamıyorum ki, uçu- yor gibiyim ustacığım... — Öyleyse yürüyelim Aylâ... * ** Uzun uzun yürüdük. Uzun uzun dön- dük, Karnımız acıkmıştı. İstekle yemek yedik. Camlardan içeri dolan ısınmıştı. Hasır koltuklara yaslanarak, suların sesini dinlidik. Deniz köpüklenmişti. “Dalgacıkla" rın serpintileri camlara çarpıyor, bir mu- siki yaralıyordu Ustamla, biribirini seven iki er ae şeyleri konuştuk. yavaş güneşli gök bulutlanmağa insanın ağlar.” Beyaz bulutların rengi karardı. Camlara vuran ek çoğaldı. Rüz- yârin esişi ii . Ve tek tek danelerle yağmur başla: — Nasıl ee ustacığım ? — Gitmek mi istiyorsun! — Geç kalırsam merak ederler. Ben senin gibi, bağsız adam değilim. Ustam güldü ; — Beni, bağsız Sanişın, öyle hoşuma gidiyor ki Aylâ.. — Senin de bir bağın mı var usta cığım ? Ustam, gözlerime tuhaf tuhaf baktı: Benim senden başka, hiç bir yere bağım, bağlılığım yol — Sahi mi abe e? Buna inanayım mi? nanayım mı derken, ona bülün yüre- gimle inanıyorum. lâ nine, inanmak ta aldan- mak gibi avutucu ve güzel bir şeydir. Ustam ne demek istiyordu? Onun sesi, içimde bir köşeyi sızlatıyor. Niçin bu sı zıltıyı duyuyorum? n ne tuhaf sözler söylüyorsun ustacığım.' Niçin olduğunu bilmiyorum fa- kat, içim sızlıyor. 32 15 inci sayfad. — Aylâ nine, sen içli ve can bir ç cuksun; ve hiç birşey için, hatta benim için bi reğin sızlamasın. Sade gü zel ve iyi duyguların olsun, aydialığa, güni göklere bak. Karanlık ve iç ağrı- ları seni yoramasın Aylâ nine. 'D Jünyada en izel ve en kötü günler bile unutulur. — Neler söylüyorsun ustacığım ? Saçmalıyorum oOAylâ nine, Em ire sözlerime de aldırma. larının arası çizgilenmesin, gözlerin bula lanmasin, Gi gülüşsüz kalmasın... — Hi şey anlamıyorum. Sen bu EN can çocuğum, seni ei ederler gidelim. Ustam, hızla yanımdan garinonun iç aral gitti. yanıma döndü — Burasını sevdin mi Aylâ? —— Öyle i ise her zaman, seninle bura- ya gel liriz. ie ustacığım. Kol u belime doladı. gibi diğanı çıkardı. ve e Gn yağmur yağıyor. — Islanmamak için koşacağız Aylâ ayrılarak, Biraz sonra Beni sürükler ME..s Koşüyorduk. Ortalık birdenbire kara- rıvermişti. a musun ? — Hayır. Sıkı bir |; udan nra, çarşı içine girdik, Dü ükkânların "limbal ları yanmış İskele Ağ büyük bir otobüs duru- yor. aynı koşuyla yaklaştık. se Ustam tari açtı. Kolumdan tutarak bana yardım etti. içeri girmiştim, Kendisi de arkamdan geldi. Ot mi baş taralında, ui bir ampül yanıyor. Yan yana oturduk. Başımı Dükkâncılar galiba, Yağmur sinan vürüyor. karşıdan karşıya o konuşuyorlar seslerini duyuyorum. Burası biç m bir yer gibi... “Yüregi duran Eka da böyle. Ne olduklarını hi yorum. Sevinç, korku, örperti, sevg “rak Gn eli â nine. — Ustacığım. — Burada yalnızız. şarkıyı söylesene., aşım Onun yn İstediği şarkıyı söyle e başladım. Ustam da yavaş sesle uyu rdül Bana dün geceki bana Sesimiz ibne karişıyor, duygula- rimız biribirine karışıyordu. kapısı açılmıştı, Su stuk içeri tobüs li O iki kişi girdi. Ön ümüzdeki sıraya oturdular, apıyı açık pırakmışlardı. Toprak kokulu serin e ava, to sün ılık havasını dağıttı. Titriyordum, Ustama büsbütün sokuldum. O Önun Kokan kolu, beni kendine doğru çe Birkerecik, dört Yem insanları, gözleri unutarak, e göğsü! ie uyuyakildem, Kimbilir ne kadar mesut olacağım ? Kim- bilir ne güz zel Otobüsün boş sır yavaş yavaş e Kirpik erimin e görü- rafdaki ca nin Br- dinda, şolör me vine bir ilam tar, sorna çalmağa başlad Kornanın sesi boş iki iskemle dolm Matör. hırıldadı. Ole nayarak tekerlekleri müşterileri çağırmış, büz yerinden oy- üzerinde kaymağa ânlar, yol, aydınlık ardımızda şilan Uzak aralarla, yola en ve serpen, lâmbaların altında gidiyor Başım ustamın göğsünde.. ne raha ve mes'ut, Parkeler tükendi. Sarsınlı küçüldü. Otobüsün lâmbaları, karanlık asfaltı titrete tilrete ışıklandırıyor. ört yanımı ustamla... unutmuşum. Kendimi ( Arkası var ) onun omuzuna dayadım. Gi kapa- ÇOGUKLARINIZI, UNUTMAYINIZ 1 Değ havaların zararlı tesi- i korunmak sabahları deriyi NİVEA ile iyice uvmaklır. Deri yumuşak »s gergin kalır. mer varana Ça AL İN KEN e a / v No. 44 YARIM AY BİLMECE KUPONU No. m)

Bu sayıdan diğer sayfalar: