15 Kasım 1936 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 18

15 Kasım 1936 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

üzerine mülâkat en o, bir diklerimi :n konuş : yeyişim. porsiyon liğe nam. m edecek ya kıymgl ndilerinde olduğunu felsefesini nesile, bir şmak iste vakanın 1.Kısa kaşı da, konuş in tesirile ona erince ir insanın on kelime sonra : uat bizdeki , olduğunu endisi izah i bin katan ektaşlarimi benim ş olacak ki ki onlara meye hacet UN e iğim, İransanın birinci sınıf ga" görmed zetelerinden harriri, benimle bir entrviyu yaptı. ndisine hayalımı anlattım. birinin tanınmış bir mus Bana, giderken en son bir sual sordu: «Sarışınları mı seversiniz; esmer” İeri mi?» Bu suali pek hoşuma gitmişti Bence esmer diye kadınlar arasında hiçbir fark mevcut değildir. Hoşuma giden her tip, her renk kadını sarişin, güzel severim Fakat.. o sıralarda esmer bir kadın gözlerimi üzerinde topluyordu. Gönlüm onunla meşguldu. © kadına yaranmak için : «Esmerleri çok severim» dedim Aradan bir hafta geçti.. yılbaşı geldi. Aylardanberi arkasından koşup güç hal elde kadına, da- ettiğim esmer vetli olduğum bir baloda randevu verdim. Benimle konuşan muharririn yazıs sıda, tesadüfen yılbaşı arifesinde intişar etmiş. Kendisile alâkadar olduğum esmer kadın, benim gazetede resmimi görünüe, alır ve içindeki yazıları merakla okur. Ben,, baloya ondan önce gidiyorum. Sıbhatıma çok fazla itina ettiğim den, yılbaşı gecesi baloda sabahlıyacas ğımı hesab ederek, gündüzün hiç dışarı hep uyudum. gün bu yazının intişarından biha berdim. Baloya geldim. Ben girmez, ei hep sarışın bayanlar çevirmez mi çıkmadım... salona girer Onların bu hareketi, kendilerini gül- dürmem içindir, diye, onlara komiklik yapmıya başladım. diğim an gelinceye kadar onlarla gülüşmeyi, vakit geçirmek beha- nesile, iyi bi uldum: Sevdiğim bayan geldi. Geldi, geldi amma,: yanında sarışın bir erkek vardı. Hayret ettim... nu görür görmez gülümsedim; fa- kat, o çok ciddi ve hattâ asabi görünü- yordu. Yanına nun bana veren şen gözlerine bakmak istedim. Hayret! O şen gözlerim yerinde, hidde- tinden yakacak kadar bana kızgın bakan iki kor parçası görünce, bu hareketinin gittim. ümit sebebini merakla sordum. u sualim üzerine! “bune küstahlık!, der gibi baktı : — Haydi. yazıya ni dedi. Ya etrafındaki sarışın sevmek sarışınlar. ma emki moda imiş, e de ken. dime sarışın bir kavalye buldum. u sözler üzerine afalladım ve yine deminki gibi gayet sakin: — Anlıyamadım?.., O, hiddetle gazeteyi önüme atti. Miltonun Foto Süreyya tarafından çekilen bir fotoğrafı. Yazıyı okudum.. okudukça küplere bindim. smerleri severim diye kendisine cevap verdiğim muharrir, ne yazsa be- #enirsiniz? MAR severim, diye yazmış. atır, asabı gerilen iliğini, ieliniğne çalıştığı gözlerin. de ve yanaklarındaki &ikler (9) başlamıştı. üldü : üzerine — İşte, o vakittenberi gazetecilerle konuşmam.. konuşsam da yalan konu- şurum * * Benim sual sormama imkân bırak- Mütemadiyen anlatıyor ve çabuk konuşuyor ki, âdeta lilere gibi.. şarkı söylü- yor sanacak onu tanımıyan. tonü, bu seri konuşmasından bir neye başvur. mıyordu. anlatırken öyle parça ayırmak istedim.. dumsa hep o söylüyor. Aklıma onu, vapurda karşılıyan gazeteci arka- daşlar soletersi u Daha elimizi gayet nezaketle geldi, sıkmadan Oo bizden cianalalı çok nefismiş, stedi. Anaforcu gördü ik kadar görmedik!..r. Cebimden çıkardığım cigara paketini uzatırken : ütünleriniz çok nefis, Gülerek sordum ! — Size neden Anaforcular kralı diyorlar? m kaşları, dudakları, burnu oynat mak Hastalığı — Söylesem belki inanmazsınız. Ben, önce faksi şoförü idim. Müşt kadar çoktu ki. idinden hep zenginleri seçerdim. İsmimi işiten, taksi bunların yerlerinde önce beni arardı. una sebep? — Ben, ticaretin, müşteri edinmenin daima güler yüzlülükle olacağını anla» mıştım. Müşterilerimi, yolda erken komik o bareketlerimle, sükiele ile güldürürdüm. Bu sebeple arabama hep çiftler binerlerdi, Onları santlerce gez» dirir ve istedikleri yerde indirirdim. Taksi yüz fran m k yazmışsa, bana rıca iki yüz frank ta bahşiş ii u anafor parayı gören arkadaşlar, ha» in çatlarlardı. İşte bir gün "Anaforcu Milton, dediler, Ağız SR ya,, söylesinler. Tesadüf beni bir gün iyi bir müş teri ile karşılaştırdı. verirlerdi varsin ir sinema rejisörü ve yanında za manın en büyük süksesini yapmış bir kadın artist vardı. Ben bunlari tanımıyordum, Adetim üzre yine komikliğe başladım. Bu hareketlerim onların o kadar hoşuna gitmiş ki, arabayı doğru stüdyoya çekmemi söylediler. — Peki, dedim ve arabayı stüdyoya doğru sürdüm ö rada bana artistlik teklif ettiler. Gözlerimin önünde büyük bir refah ve istikbal canlandı, kabul ettim 1914te ilk filim olarak “ Milyon Avcıları, adında bir filim çevirdim. Bu filimdeki rollerim, taksideki ha reketlerimdi. u filim gösterilince büyük bir sükse temia ettim. Ö farihdenberi be- yaz perdede Miltonum; fakat, cular kralı Milton. Benim bu ismim Fransada, anafor- bir kimsenin mi a ayarını göstermek için kullan ize bu ismi Bkü için kız miyor e ? Hayır, bilâkis memnunum. Bana reklam oluyor. u sanat size mühim bir servet temin etti mi — Amerikalılar, derler ki : “ Yağmur yağmadan önce yağmur” luk hazırlamalı. n. de geçirecek parayı bu sanatımla temin ettim, — Bugünkü kadın cereyanlarını nasıl buluyorsunuz? — Eski kadınlar - bana verilen sıfat gibi-anafoacu, yani erkek sırtından ge tufeyli mahlüklardı. çinen kısmı çalışıyor.. bu da devede kulak... Moda, süs denilen hastalık zavallı kocaları harap ediyor. Bu sebeple bir «Bekârları korumak cemiyeti kurulursa" ilk üye ben i olurum. Arkası 3İ inci sayfada —

Bu sayıdan diğer sayfalar: