November 15, 1936 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 21

November 15, 1936 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

kşam, kollarını İstanbulun boynuna dolamağa çalışıyordu. Fakat, hava, hâlâ, şehiri saran ateşli bir deridir. Uzaklardan yeni gelen bir yolcu, Köp- rünün Kadıköy iskelesinde, bir özlediği doğacakmış gibi, bekliyordu. Hesret, sır- linda ateş gömlekli Kalabalık,.renk renk, örnek örnek bir kalabalık, gözlerinden süzülüp geçiyor. Wapur boşaldı. Geç kalan bir iki kişiye de şöyle, ilgisiz ilgisiz baktı; çıkararak alnını sildi, kaşlarını çattı, içini çekti : mendilini — Yin . Ve yıllardır ki yok.. Her biri, ii yakan bir buğu gibi, çıkan bu sözlerde, bekleyen ve ara- yan muztarip bir ömrün bütün bir şikâyeti vardı.. Bu adam, hasta ei Niçin gözleri Me birer kor parçası - Bir tanıdık yüzü bile göremedim, eya tırmanan yokuştaki çınar ka- dar yalnızım. Göğsüne laşlan bir mermi saplanan © çınarım, sanki.. bu kalabalık içinde, .» Yolcu, bekliyor.. Haydarpaşa vapuru da yanaştı; ve yeni sökün etti, Vapurdan çıkan halkı elemek için, gözle“ rini sale elieder ayırdı. Bu gözler, onun gözleridir” yolcular «— Hayır, hayır, hiç biri o değil. — Ne olur, umulmaz bir karşılaşma, kafamdaki eşi yoluma çıkarsa, muhakkak anlaşırdık..” Tekrar denize bakıyor. Çırpınan sivri dilli küçük dalgalar, ona, kaynaşan bir alev bahçesinin yaprakları gibi geliyor. Ve esen halif rüzgârı, bu alev bahçesinin * Gi li Abdurrahman Tanyolaç ? yanışını arttırmak için yelpazeliyor sanı- ordu.. n duran yolcunun sinirlerinde ne ur Aliza, kasırgalar dolaşıyor?.. Bir, vapur daha yanaştı. Köprünün Karaköy geçidile merdivenleri, aman bil- mez aç bir tröstün miknatıslarına dönmüş- tü, Bu, vapurdan taşen yığınlar da silinip süpürüldü.. Ne diye bü adam, buradan bir adım imei dik Fakat, emanetçi kadının dükkânındaki bavulundan bie kimi e bu koskoca- man şehirde onun ?l.. Sonra, birde nere- den geldiğini “bilmediği ve ii N ğıran bir ses vardıki.. öna birtevi «bekle» diyor. doğacakn.. «Bekle, diyor, anha ak Sezemediği bu sesi dinleyen, ve üşen- meden bekleyen erkeğin, biraz uzağına Ada vapuru yanaşıyordu. Vapur, dubalara tosladı. Dubalar, sallandı. O, denizin di: bine çakılı dubalar gibi, düşüncelerine bağlıydı; ve hiçbir ıstırabın fırtınası onu onlardan ayıramazd Şimdi, iskeleyle omuz omuza duran yolcularını ie aooğalkaNı Ada ı kleye kafasında Ve o, bu pencereden bir kırlangıç çevikliğile süzüldü Özlediği gözleri söyleyen Çamlimanı: gâh yeşil, gâh koyu mavi.. ve gâl bir öf- keyi ek kadar karanlık ve hır- çin gözleri söyleyen Çamlimanı... . Âşıklar yolu ve o, banyoya giren bir filimdi.. Taşları yumşatan, ölümü manalandıran ve hiçliğin dudaklarında ümidin tebessümüne çiçek açtıran muhayyele, çalışmağa baş- lamıştı.. güneşte tunçlaşmış yolcunun göğsünde, dipdiri bir yürek vardı. Mar- mara Ri çerçevesi eridi. Mar- mara penceresi bir ufuk oldu. Mesafeyi alalayan e baş.. son.. zaman.. hiç, amma hiçbir engel tanımıyordu. Kalbi sıcak sıcak çarpıyor, ve bu sıcak çarpıntı'ar, havalandıran kanatların hızına güç veriyordu.. O, artık iç âleminin dün- yana dalmıştı. Ayaklarının altında salla- an mıdır?. Bir donanma gecesini ği için ampullerle süslendiklerini © söyleyen gemiler, çiçek açmış acaip bir © deniz ağacının, daha acaip dalları mıdır, “ nedir 7 Tramvayların çanları, gelip geçenlerin seslerile bir çığ gibi büyüyen şehrin gü © rültüsü, herşey. bir. sisin koyulaştıkça sa- gırlaştıran perdelerine bürünüyor.. Ve yalnız, âşıklar yolu, lir o... Yıllar danberi özlediği kadın.. Ee yorucu işler “ rinde unutmadığı, ve ölümün sarı yüzüne © bakarken, ideali ve hayatı gülümseyen kadınl.. Neydi o gördüğü kadınlar ve ar kadaşlarının eşleri?.. Burada kadın, ya bir çiçekli daldır. Erkek te uzun uzun dola- şan bir kuştur. Yalnız, konmak için bu çiçekli dala sokulur, Biribirlerine anlata | cak bir şeyleri kalmamıştır. Kuş, dalin değişmeyen renklerini tekrarlamaktan bık- mıştır. Dal, kuşun dolaştığı yerleri bile: mez. Kuş dilinden anlayamaz. O, çakılı bir ağacın koludur; bu kol hangi ulka uzanabilirr. Ya, bu dal dikenli ve yap: raksız olürsaP.. Bazan kuş, kötürüm bir kargadır; veya gemilerin tüneği martıların kirlettiği dubadır.. vin ii diyarlar #şan bir rubu O. beraber gideceği m m omuza dolaşan gemiler gibi... her zaman olduğu gibi, Marmara ufkunda yine ona kavuşmuştur. Dudakları kıpır. bile sö li kadının ufuk açan temiz ak r. Bu, bir çile saç yayılıyor, bu tatlı yanışın sıcaklığı derin- liklerine karışıyordu.. şte tam bu sırada - yani sevgilisinin dap yumuşak saçları, manalı başından zülmüş ruya çiçeğinin demeti olupta yüzüne serpildiği sırada - erkek, derin de-

Bu sayıdan diğer sayfalar: