15 Kasım 1936 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 22

15 Kasım 1936 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ıda salla- gecesini ndiklerini acaip bir arı mıdır, eçenlerin martıların iç diyarlar a ufkunda arı kıpır (Or.. göz osuzliğiyle lığı derin evgilisinin ı başından ti olupta , derin de- rin içini çekti; ve bu güzel kokunun bir zerresini kaybetmemek için gökleri ciğerle- ring doldururcasına, göğsünü kabarttı; ve birden, bir önsezi ile başını çevirdi.İki adım ötede, genç bir kadın, durmuş tıpkı onun gibi dalgaların kaynaşan mavi alevlerine bakıyordu. Erkeğin adını bilmediği bir esans kokusu, bu yi yayılıyordu.. — Acaba o mu Erkek, halâ Kendisini Ada rüyasından kurtaramıyor. Kalbini, ümidin beşiğinde sallayan muhayyelesi, belki de onu alda- tıyordu. Fakat, yaratan o değil mi idi.P.. Ve o,insanın görüşünü, en şekilsiz bir çatıyı en ince bir abide gösterecek kadar i z mi idi? Erkek, yıllardanberi kafasında bu kadını, en titiz bir sanatkâr heyecam ve sabrile işlememiş mi idi? o olmazsa, her varlık desteksiz kalmıyor mu, idi, jen mu idi?. «Acaba o mu? » Kalbi, o güne kadar duymadığı bir çır- pınışla göksünden yol soruyor, ve «odur» diyordu. Hani, sıcakdan bunalmış güver- cinler vardır. Bir havuzun kenarına konar- lar. Su derinde olabilir, güvercinler de bu suyu içemezler. Fıskiyeden serpilen ince bir su tülü, havuzdaki suya yığılarak,. ve düşünceli bir alındaki çizgileri yaparak erirken, gözlere de doyuran bir serinlik dağıtır. Güvercinler, bu serinliği veren tüle hayran hayran bakarlar da su gölünde, derindeki suyun asıl bu tülden e bu tül olduğunu anlarlar. OGagalarını, kanatlarını açarak ona göğüs verirler. Ve sonradan tüylerinden (yuvarlanan su damlalarını bir yem gibi toplamağa e şırlar da, bağırlarını kli nil gene yana yana bir serinlik duyarlar. olcu da, fıskiyeden serpilen su olduğunu anlıyan güvercinlere benze- mişti. tülün — Bu, odur; kalbim beni aldatmaz. o hiç bir kadının havasında böyle çarp- mad Birkaç adım ötesindeki genç kadın şapkısından fışkıran saç arını düzeltti ve söylendi: «— Bu adam ne düşünüyor? Ne vakıt- danberi bir heykel sabrıyle bekliyor?. Muhakkak ki birisiyle sözleşmiştir, ve bu sözleştiği sevgili üzen bir kadındır /.» essüsünden canı sıkılıyor. «Bana ne?» Arkasından gene bir uzun «bana ne?» ile tecessüsünün ağzını tıka- mağa SY gözlerini yummak isti- yordu. «Fakat, niçin yüzüm, dalga dalga gelen bir ley anmakdadır. Bu erke sakın o olmasın? ». Bu gören bir adam mıdır? Eli çantasında, göğsünü bastırdı. «Oh kalbim! göğsümü hırpalama.. » «İşte, bana bakıyor.. Yüzündeki o şaş- kınlık neP.. Beni birisine mi benzetti? Uyanıyor mu? Bu bakışlar, irişilmez bir ayak üzeri rüya sılaya kavuşanların ilk duydukları emni- yetle bürülü şüphe sisine benziyor.. Sis dağılıyor. Bir turnusolün rengini değiştiren bir yorum. Halbuki ben, ne erkek bakışları gördüm.. O ği bir aynadır ve kendimi onda görüyorum... İşte çekildi. o Yanma O sokulmadan, e bir söz söylemeden gidiyor mu? İskele tütüncüsünden bir paket sigara e m sol cebine koydu. Dör- “Ben celediğini belli etm ek isle iyor. Sa 3 5 cebinden bir sigara paketi » Sigarasını yakmak için kibriti miyor. Sigarayı düşürdü. ünüyor, Oh, kafasının abii elin aydım. denim, benimi. Yüzünün her izgisi beni . Yanıma gelmek istiyor. için gelmiy or? Bir serap ol korkuyor? Oh kalbim ! yor: We yanaklarım, ne kadar e Fa vu ne acıklı bir karşılaşmadır u Ge enç kadının belik koyulaşıştı, köşesinde ince bir çiğli daa are pem- dudakla arının belirdi. Çizgi Cİ. tah kıvrımından doğan çizgi, gözlerinde acı bir bakış oldu; şimdi dudakları gülüyor ve ruhundaki hart a tebessümünün "baharile maske- liyor Erkek düşünüyor: Evet, bu odur, kalbimin Kl dalındaki yanış sürüyor? Kaşlar atıldı ? arala mi enli TL Sr ünden, bir sürü erkek yüzünü şerit, hızla geçti. bi ir Yüzler bikini içinde eridi. Şerit koptu. Göğsü hirçin bir pençe altında ezildi. Acı acı gülümsedi. hakla böyle düşünebilirim? Ben, nasıl © diye aldandığım günler oldiysa... Hayır, o, beni bekliyor. Kalbimi nasil açayım?..» Halbuki bu erkek, onu gördüğü daki- kaya kadar hiçbir kadının ie takı- ve bir gölge olmamıştı. Ve hiçbir pem- kulağa İş fısıldayan aleni dü- daklar tanımıyordu ar aci ve manalıdır. kadar dudaklarında er var. Pembe güller, biz dudakları görünce hırslarından kıpkızıl olurlar. Nasıl ı bilir, içi enginleştiren ne İNS bir vardır? Bu m billür ürpermeleri arsında yıl- İri Bütün yas Bir se vali ile "görüşmek i ii arkadaş» larının an arı maceralar, hafızasında yapra İlmi a açılıb kapanan bir kitap oldu. Bir tek satır değil, Bi tek kelime bile ni madı, kadın, çantasından bir enç mendil çıkardı, dudaklarını sildi, bilek saatine baktıktan sonra, bir iki adım bilet kişesine doğru yürüdü, durdu, ön verdiğim ülkenin, Dün çiçek- lerine ve seslerine daldı Dm havası oOonu büyülüyor. Ne yapacı ğini sam Esi Halbuki bu ülkeyi veren ben, r bahıçı alar gezmeğe mahkü- mum, Ve b u Eee dolayi başi- mi Mem ie öyle ağlamak istiyo: .D bilse,. Fakat, o, bunu bir gün bile öğ- renmiyecek..» — Arkası var -

Bu sayıdan diğer sayfalar: