15 Şubat 1938 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 11

15 Şubat 1938 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

yoklamağa geldi. Sonra İstanbula gitti giniğişittim ve bir daha”kendisini gör- medim. Sara hanım, sık sık geliyordu. M Zavallı annem ondan medet umuyor ve 7 O ikendisini yalnız bırakmaması için yal- warıyordu. Vücudum çok zayıftı, Uzun bir isti- rahate ihtiyacım vardı. Doktor birkaç ay olsun tebdilhava etmemin lâzım olduğunu söyledi. dp Sıcak bir günde annemle bavulları. mızı hazırlıyorduk. O gün ilk defa elbi- se giyindim. Aynanın karşısında traş ezlongun baş oldum ve saçlarımı taradım. Yüzümde, lerimi açtığı. ÜŞ aylık hummanın ne derin izleri kal- Üzerime eğil mişbi benzimin sarılığından kendim bile ürkmüştüm. 3 ia herşeyin hazır olduğunu um. Dilimde söyledi. Pencerenin kenarına oturmuş, sırada Naj| arabanın gelmesini bekliyordum. Ekin tarlalarının ortasından kıvrılarak uzanan yol, yerle göğün birleştiği dumandan ı, dedi. Ate Şizgide kayboluyor, gözlerim daima bu noktada belirecek karaltıya intizar edi- elini başıma Şiddetli bir madı. Gayri . Sara hanımı kıyordu. Bü. em, dedim. utmayınız ki irası yabanci ete sokmak: sızlığınız bir 'ediniz.. şim ür halde de- im. Çok geç- »ktor Hüsnü muayeneden İladı : ittünüz ken- y? dedim. / yordu. Kızgın bir güneşin altında kav- ye dönerek! Fulan ekinler, arasıra esen hafif bir rüz- Sualimi tek | gârla dalgalana dalgalana uzaklara gi- erek se u. ndi?.. rada yolun nihayetinden bir , Kikaraltı el oldu. Kendi kendime : si ufak bir — İşte araba geliyor, dedim. Belki unutulmuş birşey olur diye in arasından) etrafa son bir defa göz gezdirdim .Ba- tekrarladıin. | vulları kapının önüne kadar indirmek ıkiyor; dok- istiyordum. Fakat zaif kollarım bu ağır yükleri tartamadı. Pardüsümü aldım ve dikkatli birbağır ağır merdivenlerden indim. Araba. diyordu. nın sesi yaklaşmıştı. Ve çok e Büy önünde durdu. Annem yuka- aş gezinme-! rıda idi, Ona seslenmek için merdivene az gıda alı-! | doğmalmıytum tenbihlerine! Bahçe tarafından hızlı hızlı gelen lail bey has-! ir ayak sesi işiderek başımı çevirdim; aç vE beni Yarabbi!. Rüya mı görüyordum? Bu gelen Şinâ idi... Onu burada, bu za manda Lapa “görmek... Bu müm- kün mü idi? Benim şaşkın bakışlarım onu kapı- nın eşiğinde tevekkuf ettirmişti. Tered- dütle bir adım attı. Korkarak ve niyaz. kâr bir nazarla yüzüme bakıyordu. O ânda koşup, onun ayaklarına kapan. mak, ağlamak ve aylarca çektiğim 1s- tırabı anlatmak istiyordum. Fakat bir. den, onun şimdi başka bir sahibi bu- lunduğunu ve kalbinin başkalarına ait olduğunu düşündüm, atılmış, çiğnen- miş aşkımın e isteyen gururile kaşlarımı çattım — Kimi istiyorsunuz hanımefendi? buraya niçin geldiniz Birden koşup lerine sarıldı : — Sahir!. Beni affet!. Bana acı!. Hızla ellerimi kurtarıp geri çekildim: affı diliyorsunuz?.. Acına- cak vaziyet de olan siz değilsiniz ha: nimefendi.. Şimdi beni tekrardan mı iğ- fal etmek istiyorsunuz ?.. Tren kalktı. — Sahir, bana acı diyorum.. beni dinle!.. Sana heşeyi anlatacağım... Bu Gideceğinizi derhal koştum... Bir parça beni dinle!.. — Hiç birşey dinlemek istemiyorum Sinâ Hanım... Ben herşeyi biliyorum... Bu gün buraya zahmet edip gelmişsiniz... - Sahir, inat etme!.. Bak sana yalvarıyorum... beni beş dakika dinlel.. Seni seven bir; kadının aşkına bir par- ça hürmet et). Gözleri dolmuştu. Heyecanla göğsü kalkıp iniyor ve merhamet dileyen na- zarlarla gözlerimin içine bakıyordu. Asabiyetten her are ya Dudaklarımda acı bir tebessümle — © zavallı aşktan balzenie ilin dedim. Bu söz ağzınıza hiç yakışmıyor. Maamafih, onun yalnız mazideki hatı- ralarına hürmet ederek sizi dinlemeğe razı oluyoru İlerledim ve & raisakle odasının kapı- sını açtım: — Buyurunuz buraya!.. Tereddüt etmeden içeri girdi. O sı- rada annem merdiyenden iniverdi. He- men yanina gittim: — Anne, dedim. Bizim araba değil- miş... Sinâ Hanım azıcık benimle gö- rüşmeğe gelmiş... Biraz daha bekliye- ceğiz... Annem yüzüme bakıyordu. Merakla sordu: — Sinâ Hanım mı? Böyle gider â- yak ne görüşmeğe gelmiş?.. Hem bak yine senin rengin kalmamış!.. — Anne, çok rica ederim, dedim. Şimdi bana uzun uzun sualler sormal.. Beş dakika mese et!. Annem meyus bir hazarla beni süz: dü ve tekrar ML çıktı. Halâ elim- de tuttuğum pardüsümü masanın Üze- rine bırakarak odaya'girdim. Sinâ ayak- ta beni bekliyordu. Pencerelerden beyaz mediller sallanıyor; ben uzaklaşan saadelimi selâmlıyorum.... — Buyurunuz, dedim, oturunuz.. Si- zi dinliyorum... Karşılıklı birer kana- peye ii O, titreyen birjsesle sö- ze başlad — Sa emin ol ki seni şimdi es- kisinden daha çok seviyorum... yine tekrar edeyim ki, eğer seni aldatdığı- ma ve isteyerek bir başkasına varaca- ğıma zahip oluyorsan çok yanılıyor- sun... bizi biribirimize rapteden gönül bağları o kadar kuvvetlidir ki, onu hiç- bir varlık ayıramaz... Sözünü kestim: — Ayırdı bile Sinâ Hanım... Par- mağınızdaki halka onları gevşetti, te- karrüp eden izdivaç tarihi onları çürü- tecek ve kollarınızın arasına alacağı- ız bir minimini o bağları tamamile sökecektir... (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: