29 Ekim 1938 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 48

29 Ekim 1938 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 48
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ve salonuna geçile se sırada gelmişti. Kapıda görünür görün mez bütün gruplarda bir heyecan rüzr- gârinn esişi belli oldu. Başlar ona doğru çevrilmişti. Birçok kalplerde çarpıntı başladığı olaya sezilebiliyor- du. Üstünde zarif bir gece elbisesi vardı. Boynu, saçlarının siyah dalgası ile robunun siyah ipegi arasında nefis, beyaz bir çizgi halinde görünüyordu. İnce ve pek düzgün vücudunu yumuşak okşamalarla saran ipeğin, gecenin ka- ranlığına dökülen bir çağlıyan şeklin- de belden aşağı inişi vardı. Arkası çok açıktı. Kollarının açıkta kalan kısmiyle, sırtının mat rengi gözleri kamaştırıyordu. OAz dalgalı, parlak saçlarını yandan ayırarak ensesinde toplamıştı. Geniş, esmer alnı üstünde ince, uzun kaşları, düz ve sık kirpik- leri, harikulâde canlı ve büyük gözle- ri vardı. Burnu, eski Yunan güzelleri" burunlarındandı. Pürüzsüz esmer yüzünde kızıl dudakları ihtiras yaratı- rdu. Çenesinde güler ve konuşurken beliren tatlı bir çukur göze çarpıyordu. Bir bakışta çeken, sürükliyen, ken- dine bağlıyan ve geri alınmaz aşkları basıp geçen bir yaradılışı vardı. Yüzünün çizgileri ayrı ayrı incelen- se, belki hiçte güzel değildi. Fakat geniş alnı üstünde kaşları harekete eçince, o alın manasını büsbütün de. giştiriyor; biribirine dolanan gür kir- pikleri aralanınca siyah elmaslardan daha koyu ve ışıklı gözleri harikulâde canlı bakışlayriyle ona herkesten ayrı bir manâ veriyordu Kapalı iken sadece arzuyu ateşli" yen dudakları, güler, konuşurken o kadar değişiyordu ki... küçük, biraz seyrek, çok fazla parlak dişleri i insana © anda nefis bir inci yağmuru başlıya- dik hissini veriyordu Sesi biraz kalın ve tahrik ediciydi. Tanrıyı en yüksek sanatkâr olarak kabul edenlere göre, bu kadın, onun en muhteşem bir eseri olmak lâzım- gelirdi. Şüphesiz ki, o da yaratıcılığının 48 ROMAN: sonsuz hattı, heyecanı, ihtirası ve coş- kunluğu içinde bir aşk hümmasina tu- tulduğu sıralarda onu bu topraklara vermiş olmalıydı. Ama niçin? Belki aşkın en yük- seğini tanıtmak, belkide insanları ıstı rabın sonsuzluğuna atarak olgunlaştır- mak için... kimbilir, belki bunlar değil de, sadece şekil güzelliğini hiçe indi- ren yüksek mananın ne demek olduğu: nu öğretmek emeliyle... Salonda göründüğü dakikada kalp- lerin vuruşları gibi yürüyüşler de hız- landı. Erkekler çabucak etrafı sardılar. Kadın başlarında kıskançlık fırtınası birçok iyi ve güzel duyguyu kökünden sarstı. Ve gayet nefis boyanmış, güzel dudaklar yavaşça, tatlı gülüşlerin pa- ravanı arkasında harekete geçtiler : u elbisesini hiç görmemiştim. inen pek fazla açık bulmiyor musunuz ? en hemen bele kadar sırtı tamamen açıkta kalmış. — Tabii, güzelliğinden emin | — Sizde onu, birçokları gibi gü: zel mi buluyorsunuz ? cook, ne münasebet. Bir kere ben zaten esmerlerden hoşlanmam. DE pek frapan giyinmiş bir ii kadın Yy li gölgede bırakı- kıyor, diye çıngıraklı bir kahkaha ile söze karıştı. Erkekler saygılarını açığa vurmak için biribirleriyle yarışa çıkmış gibi görünüyorlardı. Ve o, salonun havasını karıştıran varlığının engininde hiçbir şeyin farkında değilmiş gibi ev sahibi ile konuşmağa başladı Yemeğe giderken Sermet, dakika: lardanberi gözlerini üstünden ayırama- dığı genç kadının arkasından sürükle- nir gibi olduğunu farketti. Hayata ye- ni atılmış, tecrübesiz bir gençti. Uzun tahsil yıllarından, daima kapalı geçen okul hayatından sonra sosyeteye yeni katılıyordu. Gayet iyi arkadaşlarından il çıRFıNAn SULAİ YL LL MÜKERREM KÂMİL SU Mahirin ısrarı neticesinde bu yaş çağrısını kabul etmişti. Uzun b açık yeşil gözlü, geniş omuzlu, bir çocuktu. Kemikli yüzünde şili çarpan şey, yalnız çok tatlı ve gg bakan gözleriydi i Şimdiye kadar bulunduğu bir gi toplantıda güzel, iyi giyinen, ku masını ve toplu hayat icaplarını hi kadınlar tanımıştı. Kendi öralarış! yakın arkadaşlar muhitinde de e yakın kızlarla ahbap olmuştu. On şen kahkahaları, kıvrak harekelu yadırganmıyan temiz bakışlarıyla yete âlemine alışmağa başlamıştı. Tığ nıdığı kızlar arasında dostluklarını, i de bir gönül arkadaşlığı derece intikal ettirebilmeği düşündükleri vardı. Bunlardan Vacideyi dürüst reketleri, kuvvetli mantığı yürürlüğü çok beğeniyordu. Orta boylu, kum çocuk bakışlı, sempatik bir kızdı. İl nıştıklarından birkaç ay sonra, b ilerde onunla evlenir, sağlam birj# kurarım, diye düşünmüştü. Yıldızı pek hoppa, fazla şim bulmakla beraber, karşılaştıkları se da çekiciliğinden kendini kurtaramı? ğını da pek iyi hissediyordu. Sarp minyom, boncuk mayi gözlü, pek iğ reketli birşeydi. Daldan dala atlp# zarif bir kelebeği andırıyor, kudjğlan; zamanlarda da can yakan arılardağık; farksız görünüyordu. ! rmet, bu genç kızın şekil gü Ma kapıldığını, onun rengine, nf ne ve içinden taşan çılçınlıkl ayle olduğunu anlıyordu. Ama ons İa hayatını birleştirmeği düşünün daima içinde buruk bir his kıpırdıy kalbine açılan yolun e kafasız e m çıkıyor Ve sonra Oya Eagle açık rini imei onda geleceğiği tatlı, yumuşak bir anasını görür p oluyordu. Oya güzel değildi. Hayıt çalışarak kazanmak mecburiyetinde” Vacide ve Yıldızla okul sıralar

Bu sayıdan diğer sayfalar: