1 Haziran 1939 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 3

1 Haziran 1939 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e 15 Günden 15 Güne: DURMAK Yazan: İvana mektup yazmiyalı kimbilir kaç 9) yıl oldu! Fakat belki bir günüm bile “bevesi duymadan geçmedi. Biliyorum ki İlin yazdıklarım darmadağın, bir #Psy- danalyse'ci tabibin karşısındaki itiraflar fadar darmadağın şeylerdir; başka tür- Gel elimden ii için midir #r? Yazılarımın öyle olmasını da istiyo- em, Fakat üzerine senin adını koyma ne ! diğım yazılarda, ne de olsa, yine bir mev- Sin bağlanıyor, kendimi istediğim kadar İrakamıyorum, Onlarda, bütün san'atsız- larına rağmen bir tasannuğ, bütün pe- İşanlıklarına e en birzoraki intizam ivesi hissediyor Bune kamalı yazılar yazdım; adımı ilanler, beni belki büsbütün de kıymetsiz lmıyanlar oldu, Benimle alay edenler- », bana bir hiç diye bakanlardan değil, ekilerden, bana muhabbet, sözlerime lika gösterenlerden korkuyorum, in, Ya ben gerçekten bir hiç isem, bunu larda, o birkaç kişide anlayınca ne cak ? Hiç şüphesiz ki iç'erinde bana şı bir nefret, hattâ bundanda müthiş şey olan bir istihfaf belirecek, Kendi- rini aldattığımı sanacaklar ve beni be: endikleri günleri hatırladıkça, kendi ken- İlerinden utanacakları için beni ancak İirenerek düşünecekler. .. Hayır, onları İdatmak istemiyorum, olduğum gibi gö- ikmek istiyorum. Kabil mi? İnsan ken- ni olduğu gibi değil, ancak zannettiği A re çalışabilir, Onları aldatı- u, kendi kendimide aldatarak Li Tannettiğim gibi değil, sadece ol- #ğam gibi gözükebildiğim zaman, yani nlar bende umdukları şeylerin bulunma- ğini öğrendikleri zaman, bilsinler ki ben 8 onlar da kendi kendimden utanacak, endi kendimden iğreneceğim. Bunca zamandır yazılar yazdım, Ke: iban; bunların içinde yıllar geçip ben ldükten sonrada okunmağa olar» İri varsa, yani beni sevenleri de, kendi kendimi de büsbütün tn öyle zannediyorum ki bu parçalar ancak Yana yazdığım (o mektuplarda bulunabile- gektir. Bu mektuplarda gönlümü ve dü- Şüncemi duyduğum gibi, çıplak olarak termeğe çalıştım. , . Belkide çok ya- Kezi- İSTİYAKI NURULLAH ATAÇ Keziban'a Mektup nılıyorum; belki de benim en tasannuğlu, endimi en az bildiren yazılarım bunlar- dır. Olabilir, Samimiyete ermek herkesin kârı değildir ve çok kimseler asil samimi olduklarını, üzerlerinden bülün örtüleri atıklarını zannettikleri zaman kendilerin- den uzaklaşmışlar, le perdeler altında boğmuşlardır. Edebiyat, edebiyat. . . Sa- mimiyet de, kelim anl en kötü manasile bir edebiyat değil midir ? ir gün sana mütemadiyen değişmek arzusunda olduğumu söylemiştim, O zaman- lar fikir Don Juan'lığını, yavi bir gün bir hakikatin, ertesi gün öteki hukikatin zev- kini tatmağa çalışmayı iyi ve mümkün bir şey sanıyordum. Arlık yoruldum, Kezi ban. , . Yorulmak değil, asl zevkin, asl tadın bir hakikatte durmak olduğunu an- ladim. Hiçbir hakikatte duramadım, yani hiçbiri gönlümü kavrıyamadı, yakamadı, Belki de, bu kavranacak, yakılacak bir gön- Tüm olmadığı içindir. Hakikatler a rini öyle herkese değil, ancak lâyık o lara teslim eder. Gözleri, sevgili aden başka hiçbir şe emiyean, her ga liği onda bulan öşiklar varmış. .. Güz lik sevgilide değildir Keziban, bizim içi- mizdedir. Toboso'lu Dulcinde'nin çirkin olduğunu bildiğimiz yüzünde, Don (uijote, kendi gönlündeki, kendi hayâlindeki bü. Hin güzellikleri görürmüş. O, hiçbir Don . Ben Juan'ın tadamadığı süküna varmış.. de bir hakikate bağlanmak, onun hiçbir yanlışlığını, eksikliğini görmiyecek kadar ona bağlanmak isterdim. Kabil olmiyor, öyle bir hakikalı mütemadiyen hariçte arı- yorum; ancak kendi içimde ee bildiğim halde yine dışırıdu arıyor Bu, kendi içimde öyle birşeyin bü EM dığı için değil m idir? Durmak iştiyakı. . . Bir hakikate bağ- lanıp daima Onu söylemek, o herşeyde onun bir tacellisini görmek iştiyakı. . . İtiraf edeyim bu anda, kendilerini öyle bir hakikate bağlamış, bu uğurda kendile- rini feda etmiş insanları kıskanıyorum. Onlar yanıldıkları için bazan gülünç ol: muşlar; Toboso'lu Dulcinös'nin yüzünde gerçekten bulunan çirkinlikleri göreme- miş, o yüzde birçok güzellikler bulundu- gunu söyliyerek etraflarındakini bayaa düşürmüş, güldürmüşler, çıkar, Keziban ? Bizler Suleddn dada gülünç değil miyiz ? Mütemadiyen arayanlar gü- lünç değil midir ? Ne arıyorlar ?P Ne kay- betmişler ?.., Hiçbir hakikate bağlana- mıyanları, bir gün bulabilecekleri bir ha- kikat peşinde zannetmek bir hata olur. bulacakları hiçbir şey (o yoktur, vx içni şey kaybetmemişlerdir. . . İn- cak gönlün a e bala on- fani gönlünde haki Neler söyledim, a iban ? Kendilerini bir hakikate bağlıyan adamlardan akse derken hatırı ıma niçin Don (uijote ile si i geldi? Niçin onları çk ile İsolde'ye bi medi TE durmak iştiyakından, Ki Di hakikate bağlıyamadığım için, duyduğum ıstıraplan bahsederken bile o hakikatin İsolde gibi güzel olacağına inanamıyorum, önü cak Tobosao'lu Dulcin& gibi, beyz sderiİyerüm; Demek ki hasretini en çok uyduğum anda bile içimde orun gerçekten bir hürmet yok. . hakikate hiçbir zaman eee öyle bir hakikat gönlüme hiçbir zaman gire- miyecek de onun için, Keziban. İşte ben bunun için, “ kelimesini hiç bir zaman içimde muayyen birşey bağlıya- yıp daima ancak bir kelime, bir lâfz ip kullanacağımı sezdiğim için, kendi kendimden nefret ediyorum. KARİKATÜR £ — Yahu şu operatörler niçin bu kadar telâştadır- lar? - Niçin olacak? Cer- men kartalının Yugoslav kumrusuna ilânı aşk sah- nesini tesbit fırsatını ka- çırmak oislemiyorlar da ondan, — Bunun cidden bir firsal oldi urlü zannediyor musun ? — Pek tabii!. Kumuular eşlerine çok sadıktırlar. Yügos- av kumrusunun eski aşikla- rına ihanet edeceğini hiç um- mam |.

Bu sayıdan diğer sayfalar: