1 Ocak 1940 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 16

1 Ocak 1940 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Büz Koy ii Egz YONU Kaybedecektim! © İNCİ ÖZKURT o itmek mecburiyetindeyim, derken sesi titriyordu. Dudaklarım kilitlendi, ona başka birşey soramadım. Bütün ısrarlarım karşısında susuyor, gidişinin sebebini söylemekten adeta korkayor gibiydi. arın gürültülü kalabalığı içinde güç- Pükle ilerleyerek trene girdik. o Vagonun nihayetindeki kompartmana çantalarını koy- hi. Ben, pencerenin önünde duruyor, ha- yatı hakkında hiç EE bilmediğim bu erkeğin benim için sevgili olan iri siyah gözlerindeki gi leri tahlile çalışı- Yazan : ç ay evvel karşılaştığım bu yabancı ö günkünden daha de- Üç ay evvel Ü çehre, bugün belki rin bir esrarla çizgilenmişti. onu bana ; — Avukat Sedat, diye tanıtmışlardı. Ve ben şimdiye kadar fazla birşey öğren- miş değildim, Sedat, hususi hayatına âit herşeyi benden şiddetle gizlemişti. Her gün beraber olduğumuz onu tamamile . fakat seviyordum. We beni şiddetle ökk olan bu genç adamın sa- dece ; Daima hemen dönmeği düşünerek ai deyi gide bilm 1 amli isede gidiyordu. Hatt özyaşi bile önu yolundan döndüremiyorlar Sedada göstermemeğe ai ıslak yanaklarımı kuruladım. Artık hiçbir tees- sür eseri göstermemek lâzımdı. Gururum bunu emrediyordu. Kirpiklerimi yakan yaş- ları yüksek bir gayretle zapteltim ve ol- dukça lâkayt bir lavırla ; — Ben artık inmeliyim, (renin hareke- tine pek az kaldı, diye mırıldandım Başini ağir ağır kaldırdı, Bakışlariyle ami için yüzümü hafifçe yana çevirdim. O, hiç birşey söylemiyordu. Ben- se elimi uzatıp uzatmamakta tereddüt edi- yordum. Öyle zı nnediyordum ki, avuçları- in parmaklarıma temasiyle, bu yalancı ve soğuk tavrın altinda gizlediğim hıçkı- rıklarım o boşanıverecekti. Birkaç o adım yürüdüm. Sedat beni takip ediyordu. Ka- l6 bir adres bile vermeden” pının önünde ayrıldık. Bu ayrılış hiç zan- neltiğim kadar uzun olmamıştı. Onun lâ- kaydisi beni de lâkayt olmağa sevketti. Kalabalığın arasına karıştığım zaman artık tren hareket etmişti. Arkama bakmadan hızlı hızlı yürüdüm ve garın merdivenle- rinden indim. Rıhtım pek tenha değildi. Zayıf sonbahar güneşi sahili yalayan dal- galarda pırıltılı kıvrımlar hasıl a Denizden - gelen serin rüzgâr mdaki ağırlığı dağıtır gibi oldu. ala imiz nazarlarla baktım. İçimde deminki isyan hisleri sanki birden sönmüşlerdi. Kalbimi hırpalayan şedit ıstırap artık beni rahatsız etmiyordu. Hiç birşey düşünemiyordum. Bomboş gi- biydim. öde belirsiz bir yerimde ince bir sızı duyuyordum. Sanki benliğimden. benden birşey eksilmişti. Vapur gelmişti. Kişenin önüne kadar geldim, Adaya dönmek istemediğim. halde bilet aldım. Vapur oldukça kalabalıktı. Bu kalabalığın m şaşkın adımlarla otu- racak bir yordum. Küçük mektepli kızlar; örkölder. li sedalariyle salonu doldurmuşlardı. Yer aradığımı gören zayıf ince bir genç mektepli kız çantasını kal- dırarak va aralıklı oturmuş olan arkadaş- larını ikaz ederek bana yer verdi. Teşek- kür ettim. Hafifçe gülümsedi. Siyah mek- tep elbisesi ona sade bir güzellik vermişti. Düzgün taranmış kumral dalgalı saçları, soluk yeşil gözleri ile bu genç kız bilmem neden, bana ilk bakışta liseye devam etti. gim yılları hatırlattı, Onun çehresinde, gözlerinin derinliklerinde benimkilere ben- zer bir hassasiyet vardi. Fakat bu bakışlar şu anda taptaze ümitlerle parıldayorlardı. Bense henüz bu mektepli kızla aramda belki kirkaç sene yaş farkı olduğu halde, şu dakikada hasta bir ihtiyara benziyar- dum. Halbuki yakın zamana kadar ben de onun gibiydim. Ben de onun gibi ümitlerle, heyecanlarla doluydum. Hayatlan çok şey- ler bekliyordum. Fakat işte bugün bana ömrümün ilk mes'ut dakikalarını yaşatmış olan varlık sebepsiz kaçmış bulunuyordu. Şüphesiz o benden, benim hakiki ve içli ei n kaçmıştı. Belki bir macerape- esli ve aramızdaki bağlılığı kisa bir yaz ekedliğinda ileri götürmek istemiyordu. Vapur Büyükada iskelesine yanaşırken yerimden kalktım. Ve çantasına kitaplarını yerleşlirmekle meşgul olan bu ince genç kızın çehresine bir kere daha baktım. Onun henüz akif hayal ile ER bakışları karin vi rim yaşar > * O gün işte Şu ince yolda yanyana yü- rümüştük. Şimdi ayak a yayıldığı bu yerde onun. sıcak sesi ile konuştuğunu mi Ve öd, belki bir 8 yanyana gelmiyecek olan gölgeleri. miz bizi sessizce takip ediyorlardı. Halbuki şimdi... Bu sonbahar dekoru içinde yapyalnızım. Ve geçen günlerin bir rüya olup olmadığından şüphe ediyorüy, Beni bütün kalbiyle sevdiğini çok Samip| olarak söyleyen Sedat, yoksa bir hayalde, mi ibaretti? Hayır... Hatlâ şimdi bile ony s*sini duyar gibiyim, ve belki de şu ku çam yapraklarıyle örtülü yolda hâlâ ony ada yaşadı, büre ; buna eminim... Ve bepj, hakiki bir sevgi bu kadar çabuk sönebilir miydi bilmem Hiç zannetmiyorum. Lamartin'in dediği gibir sartık hissi miyen asla hissetmemiş olandır» Sedat ben cak.. Ben ken düşünce, ayak izleri ye bur isyanına hislerimin boğuşm ona inanıyordum. Bu inanışla tereddütlerin den sıyrıldım ve Sedat nazarımdaki yük sek ve mukaddes mevkiinden bir uçurum yuvarlandı Zaman coşkun ie Unu tur gibi oldum. dei tim. rtık Sü Lig genç kız değil, Eri olduğu gibi habil! edebilmek için d yatın en gizli çirkinlikleri bile gözümde kaçmıyordu. görüş ve anlayış beni zehirlemekten başka birşeye yaramı yordu. Aylar geçti. ve nihayet uzun bir yıl Dayım ve annem bendeki bu müthiş ie havvül karşısında hayret v* teessür içinde idiler. Fakat ben herkese karşı Jâkayıltın Hattâ bir gün yağmurlu bir mayıs akşamı Şişlide Sedatla karşılaştığım zaman e ulak bir hayret ve heyecan göstermedir | karşısında bir taş gibi suşabildim. / Sedat ; — Gözlerime inanamıyorum. sen misia| Vedide, sen misin diye mırıldanıyordu. Çok sevdiğim bu parlak siyah gözler deki samimi parıltılara artık inanmı yordum. Ve sevinçlen, heyecandan titriyen bu s8 bana rolünde muvaffak olamamış bir akti. rün sesi kadar gülünç ve soğuk ge liyordu. Islak kaldırımın üstünde böylece bir an karşılıklı durduk. Sedöt elimi tutarakt - Yürüyelim, dedi, Hiç sesimi çıkarmadan ifaüt ettim. Se dat bir müddet birşey söylemeden yanım da sessiz ilerledi. Birşeyler düşündüğü «* söyleyeceklerini tasarladığı anlaşılıyordu Nihayet : — Vedide ! dedi. Bilmem beni dinle vecek misin ? Sana çok şeyler söylemek istiyorum Müstehzi bir gülüşle yüzüne baktım Bütün mukaddes duygularıma, ve hayali | olan bağlılığımın katili olan bu adami karşı artık şiddetli bir düşmanlıktan başk birşey duymuyordum. O, bende mesut ols | bilmek inancım öldürmüştü.

Bu sayıdan diğer sayfalar: