1 Ocak 1940 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 23

1 Ocak 1940 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ler karnın- $ yavrası önün güce nin etti ve Gerçekten m eltiğini sa- ke , £ insandım rüvenerek, k£ kolaylı. şu sözleri, mü da şa ren insan, ölek bö- esini ba Şe Byıl sür iltiğimin d 4 * kolları “man, bütün ist günü bir gece yarısı Abdullahın dökerek can üçüncü arasında, gözyaşı İki yıla yakın süren bu Anadolu sür. günlüğüme, kâhyanın ölümünden bir gün sonra nihayet verdim. Adanadaki bir iki bitirdikten sonra İstanbula yola çıktığım zaman; bu k doksan yıl ayrı kalmış kadar hasret taşı- yordum. Leylâ bana bu yolculuğumun ya- digâri oldu. Haydarpaşada trenden enince, kolumu sıkarak akşamın alaca karanlığın- Ja denize, köprünün ışıklarına ve İstanbu- lan minareler ve kubbelerle süslü silüetine baktı: — Yeni bir hayata başlıyorum Süley- inadgâhım sensin. Beni yal. çiz bırakmayacaksın değil mi? diye mırıl- dandı. air Şişlideki pansiyona ertesi sabah gittim. Kapıyı bana ihtiyar hizmeteim açtı, yüzü bir anda büyüdü ve gözleri hayretle do- nuklaştı. Bu kadın. her zaman beni böyle kar- şilar. İstanbul içinde dört gün dahi kay- bolsam, yıllarca görünmesem, ayri vw uzak kalmış gibi şaşkınlıkla kapıyı açar yüzüme bakar Bu iki yıllık lik onu bir hayli üz- müş gibiydi, Muntazaman pansiyon kirasıni ve kendi aylığını gönderdiğim için benim sıhbatımdan endişesi yoktu, Fakat yüzün- de garip bir iğbirarın çizgileri vardı geldiniz beysfendi! den başka lek birşey söy rlemedi Kahvemi elime ve- rirken dargın gibi görünüyordu : e var, dedim. Sende birşey var.. Bana kırılmış gibi duruyorsun. Ne olacak beyefendi, dua diyorum. #şekkür ederim, teşekkür ederim. Ama, ne altındakini çıkar hele > Dilimin altında ne olacak beyfendi- ciğim.. — Hoş sağlığınıza — Bilmem, öyle görünüyor. Beni ara- van soran oldi mu ?. N kadın ellerini oğuşturarak önü- e baktı, sonra küçük taburedeki çiçekli. ği i düzeltir gibi yaptı. — Sâyl ise beni arayan oldu mu?. — Şey, Mehlika hanım geldi. Hayretle doğruldum: — Mehlika mı ? Ne münasebet ?. Ne zaman?, Siz İstanbuldan ayrıldıktan üç haf- is sonra geldi. Sabah çok erkendi. Hattâ ben uyuyordum, kapı çalındığı zaman hây- ret etim, Onu görür görmez tanıdım. Yü- zü sapsarıydı. Gözleri ağlamaktan şişmişti. Kapının önünde bir müddet durarak yüzü- me baktı. Sonra! «Girebilir miyim? » dedi. yi gösterdim, sizin İstanbulda olduğunu- u bilmediğini sandım. Gidip şu karşı odaya girdi, Bir müddet yaşlı gözlerle et- ishna bakındı. Başından pelerinini çıkardı. — Süleyman beyden haber alıyor mu sunuzP dedi Sizin gitiğinizden m gis anlayınca: höyir dedim, Sadec gönderiyor. o kadarl » âna. sizin nereye giltiğinizi sordu, söyle- medim, Sonra sustu, perdelere, çerçevelere, duvarlara, sedire uzun uzun baktı. Baktık. ça da yüzündeki sarılık arttı, gözleri dol- du ve nihayet yüzükoyun yastığa kapana- rak Fiçkirmnp« bi şla, ii pi h beyefendi. ben böyle ye par- çalayıcı ağlama görmedim. O kadar ağla- dı ki, nihayet baygınlık göliemğe aşili Su verdim, yüzünü kolonya ile oğdum, açıldı. gibi mazlum müddet yüzüme baktı: ı Mehpareyi de tanıyor musun? dedi, Tanıdığımı söy e Gözleri pence- relere dalrrak: «Meh öldü! dedi Yerimden e ii sıçrayarak; pa Mepa re ölmüş mü? diye bağırdım. htiyar kadın parmaklarım arasında ezi- İen kolumu kurtarmağa çalıştı : — Evet, evet.. Aa müsaade edin de anlatayım beyelendil diye çırpındı. Onu kanapeye oturtarak o dinlemeğe hazırlandı. ğım zaman, boğazım kurumuştu. Hiç bek- lemediğim bu feci haberin birdenbire ku- laklarıma çarpması beni halsiz bırakmıştı. İhtiyar kadın gözlerinin uçlarında e ven gain şk başparmağı ile mazlum bir Mehlika hanım nasıl n de; «Mehpare öldü, ik kardeşim!» diye — Güreşin ağlıyordu. Ağlir ı kardeşim, mir yen Sonra bana bu acıklı ölümü anlattı: elas ehpare, yaz , defol Kü sislaal diye bağırıyormuş. ii lah böyle eri Ri yaşarken, sonbaha gece Mehlika an edem mi ehpare görünmüş.. Gözleri korkudan büyümüş bir halde ablasının yanıma sokul- muş, iler gibi onun ei ni tutmuş, Hıçkira ? çkıra ağlamış. çocuğa ana olmak üzere olduğunu a Mehlika kisi bir arada ie i dehşete düşmüş. İk İ itimişler; şüphe- ü bir di ktora nin Rak olduğunu anlamışlar.. O gün Mehpare dönerken hep kuru A ME ylerbeyine kadar Köşke girince ii ii : «Dün Şişliye de gittim, köşke de gittim, fakat Süleyman beyin red ile Şunu bilmiyorlar, o. şimdi ne beni, ne d seni düşünüyor. Hele beni.. Düştüğüm bu li e a hatrına ge- k bile Ama, abla, ten bu dünyadan e Mehlika hanım yn fakat ah yanından hiç ayrılmamış, Fakat ertesi güni ölüsünü ko- ruda bulmuşlar.. Kalbine bir hançer sap- lamiş, ağzından an akıyormuş. Bunu, bir cinayel sanmışlar, fakat sıkılmış avucunu açtıkları zaman bir kâğıt bulmuş. lar. Köğittar #Ben kendi elimle ölüyorum. Bütün eşyalarım Mehlika ablama ait ola- caktır. Ondan dileğim bu eşyalar arasında bulacağı herşeyi büyük bir dikkal ve iti. na ile saklamasıdır. Annem ve babam, beni afetsinlerİs yazıları varmış İhtiyar kadın ağır ağır dö indü, gidip komedini çekerek bir zarfla yanıma geldi; — Mehlika hanım bu zarfı onun çama- şırları arasında bulmuş. Size aitmiş «Kar deşimin son arzusu bu oldu. Zavallı, ya- şarken de, ölürken de Süleyman beyi düşün- düls dedi, kalkıp gitti. Zarfı elime aldığım zaman parmaklarım titriyordu. Manevi bir acı içinde idim ki, bu benim gözlerimde yaşlar halinde top- başımın üzerinde bir meleğin ki- nad seslerini duyuyorum. Ölüm, uzaklar- dan duyulan çok hüzünlü bir ses gibi, kalbime kadar işliyor.. Zavallı Mehpare... Güzel göğsü üzerinde saplanmış bir han- cansız kalabildin. Doya doya arasından ince bir kanın nasıl ince bir lanıyor. çerle nasıl öplüğüm dudakların kan, senin kanın, günahkâr aktıP. ben meş'um bir insanım ki, bütün ölüm hadiseleri, dört tarafımda, bir, facia halinde devam edip gidiyor. Ayşeyi par- ei tren, Mehparenin göğsüne bir han- halinde girdi. Fakat bütün bunların eni ben varım, ben... Ben, kadınlara ölüm saçan korkunç bir erkeğim.. bir insanım, bir veba, bir taun, bir kasır- ga benim kadar korkunç olamaz.. Ah, bi- liyorum, bu hisler, belki üç gün sonra kalmıyacak. (O zaman yine yaşamaklan zevk duyacağım, yeniden aynı şeyi düşü. neceğim: «*Mademki bu dünyânın sırlarına erdik, ak ve kara gün diye tefrik yapma.. Ne iyide ve nede kötüde devam var. Bu, böyle olunca bütün bir dert ve bütün bir derman kesilsen de yine bir faide Obula- mazsin | Zavallı Mehpare, günalıkâr bir insan olarak ta niçin yaşamakları kaçındın.. Eee mektubu bana yeni bir onun kadar kendimi ta. EE ıstırap ile masum gönlünün en büyük kazancını te- min etti : yaşarken (peşinde iklendiği- miz zevklerin hududu yoktur, bu zevkler bizim mevcudiyetimizin ii ani taraflarıdır. Asıl zenginlik, asıl inse gönülde ve kafadadır. Fakat sadece insan kalabildiği. miz zaman... Bana hiç şekilde hitap etmek istemeyen mi mektubu Şöy- le başlıyordu : Mehparenin darbe oldu. Ben nımıyorum. Mehpare, — Arkası var a

Bu sayıdan diğer sayfalar: