26 Haziran 1954 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

26 Haziran 1954 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TIB DÜNYASINDA madan da, hemşireler, sağlık memur- ları, sıhhıye erleri tarafından — tatbik edıleb Kan alındıktan uzun bir zaman son- ra da kullanılabılır Böyle buz dolabın- da bir müddet saklanan ko serve kan denilmektedir. — Konserve kan, verici bulunmayan bölgelere, başka şehirlere veya memleketlere hat- tâ sınırlara ve savaş hatlarına kadar gönderilebilir. İspanya sivil sav: rında konserve kanla 40.000 transfüz- yon yapılmış ve bu iş için gereken kan başka memleketlerden gönderilmiştir. n - Rus harbinde de bu g şekilde transfüzyonlarla bir çok hayat kurta- rılmıştır. Kan ne zaman alınır? İkinci dünya savaşında kan alma, kan verme işleri daha gelişmiştir. vericilerden, kan, sabah, aç karnı- na alınır. Son yemekten dört saat geç- meden kan almamalıdır. Her defasın- da vericinin grupu tayin — edilmelidir. bulunup bulun- sıtma, tüberküloz, tropikal hastalıklar aller]ık dertler ,astma, ürtiker, ekze- ma) bulunmamalıdır Vericinin kanın- da, alyuvar, hemoglobin, akyuvar mıktarı tayin edilmeli, tansiyonu — öl- , sıkı bir klinik muayenesi ya- pılmalıdır. Kan vericilerin yaşı, İn- giltere ve Amerikada 21-60, ve lsvıçredç 20.50, İspanyada 18-50, Fransa ve İtalyada 18.60 olarak tesbit edilmiştir. 60 yaşından yukarı olanlar- dan katiyen kan alınmaz. 18 yaşından aşağı olup ta sağlam yapılı olanlardan kan alınabilirse de ailelerinin muvafa- kati şarttır. Amerikada yalnız beyaz ırktan kan alınmaktadır. Bu tahdit de- niz ve kara ordularının isteği üzerine yapılmıştır. Çünkü bu ordularda hiz- met edenlerin 9 95 şi beyaz ırka mensuptur. Orduda çalışan siyahlar i- çin siyah ırktan alınan kan kullanıl- maktadır. Amerikada her ırk kendi is- tediği kanı seçmekte serbesttir. Aynı gruptan olmak şartiyle beyaz ve siyah ırkların kanları arasında bir uyuşmaz- lık yoktur. Mesele sadece hissidir. Ve- riciden alınacak kan miktarı boya ve ağırlığa tâbi ise de Amerikada mu- tad olarak 500 c.c, İsviçrede 300 c.e dir. Kol damarları müsait olmayanlar- dan kan alınamaz. Amerikada donör olarak yalnız erkekler kullanılmakta- ır. Harp zamanlarında kadınlardan da kan alınmaktadır. Başka memleket- lerde böyle bir ayırma yoktur. Ay ba- şı döneminde olan veya gebe bulunan kadınlardan kan almak doğru değil- dir. Aynı vericiden üç ay geçmeden tekrar alınmaz. Kanada, U.S.A. ve bir kısım Avrupa memleketlerı bu sü- reyi iki aya indirmişlerdir Eğer alı- nan kan 300 c.c den aşagı ise bir ay aralıkla da kan almak mümkündür Vericin damarı bıldıgımız usullerle deri temizlendikten sonra bir 26 iğne ile delinir. İçinde pıhtılaşmaya olan ilaçlardan birini ekseriy nitratı ihtiva eden steril şişe- ler de vardır, iğne çıkarıldıktan sonra derinin o kısmı yine temizlenir, Bu kanlar buz dolabında saklanır. Eğer alınan miktar kan şişeyi veya ampulü yorsa İsviçre sağlık üzerine serum fizyolojik ilâve — etmeği avsiye etmektedirler. Bu suretle kanın çalkalanması, alyu- Varların erimesi ve kan Vermeden son- ra görülen bazı arızaların ortaya çık- ması önlenmiş olur. Şişenin üzerine bir etiket yapıştırılacaktır. Bu etiket- te şu bilgiler bulunacaktır: Alınan ka- nın sıra No. sı, tarih, kan alınan mer- kezin adı, kan vericinin adı, soyadı, memleketi, kangurupu telefon No sı, adresi, verici huvıyet kartının No. Can vericiye büyük saygı gosterıl— fazla bekletilmemesi, işinden alı- konulma ması, başka ka nlar alınırken kendisine gösterilmemesi kan alınmış tüp veya şişelerin, kanlı örtü, çamaşır veya takımların saklanması, özet ola- rak cesaretinin kırılmamasına dikkat edilmesi lâzımdır. Kan alındıktan son- ra verici yarım saat kadar yatırılmalı- dır. Sokakta geçireceği bir baygınlık hem kendisinin hem de halkın morali- ni düşürebilir. Kendisine sıcak, bir iç- ki ikram etmek âdettir. Vesika ıle bes- lenen memleketlerde ilâve yemekler verilmelidir. Bu suretle temin edilen total kan, buz dolabında 21 gün kadar saklanabı— lir. Bu sürenin sonunda, kanda bazı biyolojik ve fiziko.şimik bozukluklar olduğundan kan aktarma için kullanı- lamaz. —Dr. E. K Haçlar Kansere karşı antibiyotik ansere karşı kullanılmak üzere (Ac- tinomyiçine c) adı verilen bir anti- biyotik bulunmuştur. Bu madde hay- vanlar Üüzerinde denenmiş ve iyi so- lar alınmıştır. Farelerin deneysel tümörlerinde bu ilâç deri altına şırın- ga edildiği zaman tümörün büyümesi- ne engel olmaktadır. 1950 yılına kadar bu madde insanlara tatbik edileme- misti. Bu tarihte Almanyada Schulte, ilk defa olarak (H.B.F.386) ışaretıyle de gösterilen actinomycine c) yi; habis tümör vakasında kullandı. Bu hastalığı), bir kısmında da Hodgkin kısmında lösemi (kötü huylu bir kan hastlığı), bir kısmında da —Hodgkin (yine kötü huylu bir lenfa bezesi has- talığı) vardı, kullanılan dozlar çok ha- fifti. Bununla beraber hastalarda bir iyilik, tümörde duraklama dalak ve karaciğerde küçülme görüldü Schulte, sonradan ilâcın gunluk doz- ların ıarttırdı. Buzamandabutümör- lerden röntgen tedavisine dayanıklı olanların (astinomycine c) ye hassas olduklarını, röntgen tedavisine hassas olanların bil' ilâca dayanıldı oldukları" nı tesbit etti. Aynı yazar, 60 Hodgkin hastalığı vakasında bu ilâcın röntgen tedavisine kıymetli bir yardımcı oldu- ğunu, müşterek yapıldığı zaman tesi- rin daha önemli olduğunu ve daha az röntgen ışını ile netice almak mümkün olduğunu gösterdi. Bu iş için kullanı- lan ilâç miktarları, günde 50-100.150- 250 gamma kadardır. Total doz 1900- 4350 gamma arasındadır. Tedavi süre- 3.6 haftadır Tedavi sonunda, hasta- lar kılo alıyorl r. Kanlarının durumu düzeliyı Hastalık belirtileri ve bu hastalıga has olan boyun, koltuk, kasık lenfa bezelerinin şışıklerı kayboluyor. Daha derinde olan bezler ise muka- vemet ediyorlar. insanlarda, kanserler üzerindeki te- talarda kilo artıyor. sonuca mâni olamıyor. Lösemide de durum hemen hemen aynı bulunuyo Bu yeni antibiyotikten; hastalarda elde edilen tedavi başarılarından çok şu yönlerden — faydalar sağlanmışlar. dır: Şimdiye kadar , sadece enfeksi- yonlara karşı — antibiyotik aranmakta idi. Bu amaca, yeni yeni bir çok mad- deler bulunmak suretiyle fazlasiyle u- Bir dönem geldi, viruslara Fakat ılaç kötü arandı. Bir çok maddeler ortaya atıldı. Şimdi de ilim, tümörlere karşı antibi- yotikler aramakla meşguldür. Bunlar- arıda bahsettiğimiz bir tane- sine kavuşmak demek, yeni ve daha müessirlerinin bulunacagım insanlara müjdelemek demektir., Belki de, az bir zaman sonra, ö- nünde — imkânsızlık içinde, üzülerek kol bağladığımız bir çok zavallı kan. ser hastası; bir kaç tablet antibiyotik kullanmakla şifaya ulaşacaktır. İnmenin yeni ilâcı alk dilinde inme denflen, hekimle- rin apopleksi kelımesıyle ifade et- tikleri hastalık, amarlarının kanamasından veya tıkanmasından ile- ri gelmektedir. Bu klinik tablonun baş- langıcında, henüz anatomik leziyonlar ortaya çıkmadan bir vazife bozukluğu devresi vardır. m geçicidir. Fakat sanki beyinde her şey olup bitmiş gibi ağır belirtilerle seyreder. Hastada bulantı, kusmalar, şiddetli baş ağrısı, şaşkınlık, dil tutulması, altına açırma, ihtilâçlar, nabız hızlanması vardır. Bir müddet sonra da hastanın bir tarafı tutmaz olur. Komaya girer. İşte bu sırada hastaya yapılacak (chloropromazıne) şırıngaları bu kor- kunç hastalığı önler. İlâç eczahaneler- de 2c. c. lık ampuller içinde bulun- maktadır. 20 c.c. serum fizyolojik ile karıştırılarak iki dakikada bir 0,5 cm3 damardan şırınga edılır ve tansıyon kontrol edilir. Evvelce ya bir saat sonra enjeksiyona son veri- lir. AKİS. 26 HAZİRAN 1954

Bu sayıdan diğer sayfalar: