18 Eylül 1954 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 11

18 Eylül 1954 tarihli Akis Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KÜLTÜR bildiğimiz kadar— açıklıyarak anlatma- Kararın ilk tatbikatı için bir talimat- name hazırlandı. Bu talimatname ile «çok kitap» rejiminin ne şekillerde tatbik edileceği tesbit ediliyordu. Her öğretmen, sahasında bir ihtisas sahibi idi, kitap yazabilirdi. Bu kitapların pi- yasaya çıkmasından üç ay önce, Bakan- lığın Talim ve Terbiyesi şubesine veri- lecekti. Bu şube, kitapları tetkik ede- cek, talebelerin Öğrenimlerinde faydalı olduğunu tesbit ederse, basılması için izin verecekti. —Bugün bu tatbikat na- sıl işliyor, bilen yoktur— tabın müellifi, İstanbul'da veya Ankara'da kitabevleri ile anlaşacak, ki- tabı satacak veya bastıracak, pıyasaya k Ogretmenler hangisi daha faydalı, öğretic olacı ş çilmesi lazım gelenler seçıleb ilirdi. vermedi. , iki ta- at, iş boyle netıce Bütün bu buhranı dâvasının içine girmiştir. Müellifler - vardı üellifler vardı. Ve bunlar yazdıkA larını Milli Eğitim Bakanlığın: - . Milli Eğitim Bakanlığı kıtap— ların pek çoğunu tetkik ediyor, pek ço- ğunu kabul ediyor, bir kısmını reddedi- fer amirali Farragut günün birinde bir filo ile Akdenize, oradan da İs- tanbula geldi Hükümeti bir telâş aldı Giritte Rumlar isyan halinde idi rikan Amirali Girit sularında â sılerden bir heyetı kabul etmıştı A- caba maksadı ne adık ıkram bırakıl harekete ne mânâ verecek- lerini bilememişlerdi. Farragut Amiral arr nihayet selâ- metle uğurlandı. Filosu dönüşte Gi- hüküme tipinde Yunanlılara verme- Fakat i Babı-AÂli alabilmişti. geniş bir — nefes Derk Amerikan gazetelerinde Girit âsilerini tutan yazılar görün- yordu. Müellif memnun kalıyordu. Ki- tabı satılacak, para kazanacak —maddi taraf birinci plânda— okunacak, ismi bilinecek, —bizde mânevi taraf ikinci plânda— ismi yâd edilecekti. Müellif kitabım alıyor bir kitabevine koşuyordu. Kitabevi Ba- kanlığın müsaadesini görüyor, bu kitabı basabileceğini söylüyordu. İki taraf ara- sında pazarlık başlıyordu, kitabın telif hakkını kitabevi satın alıyordu. Bilfarz, kitaba — iki bin lira kıymet biçiyordu. Müellif razı oluyordu. Ve sonra bekliyordu. Kitap piyasa- ya çıkmıyordu. O ders yılında, başka tarih kitapları, başka coğrafya kitapla- rı, başka Türkçe kitapları piyasayı kap- ve derhal lıyordu Sebebi ortada idi. Kitapçılar yeni geleni matbaaya ver yeni mas- mekten, raf kapıları açmaktansa, ondan once ge- ha ucuza gelirdi, tek tip kitap mutlaka satılırdı, zaruret talebeyi de, öğretme- ni de icbar edebilirdi. Ediyor da... Kitap tabileri o güne kadar, tek tip kitabın «demokratik» — olmadığını ileriye sürmüşlerdi. Demokratik rejim- lerde bir dersin muhtelif kitapları ol- duğunu, bilginin bir çok — kanallardan verildiğini söylemişlerdi. El altından geçtikleri bu büyük kampanya istedik- leri neticeyi vermişti. Fakat aralarında bir büyük rekabet, kitapları basmak te- lâşı olursa, kâr getirilecek bir işe giriş- miş olmazlardı. Bugün kitapçıların şir- ketler halinde faal oldukları bir vâkia- dır. Kitap bastırmak, hele ders kitabı Bakanlık iznine rağmen, piyasaya sür- mek kitapçının arzusu olmadan müm- kün değildir. meğe başladı. Babı-Âli — bunlarda Amiral Farragutun parmağı bulun- duğuna hükmetti. I şte o sıralarda bir gün Mr. Ham- lini Amerikan sefarethanesin- den çağırdılar. kendisine bir kâğıt gösterdi: bir şifahi nota. İm- zasızdı amma Ali Paşanın elyazısı iler yazılmıştı. Mr. Hamlin inşaata başlayabilir, — deniliyordu, iradesinin Paşa şifahi vaatlarını yazılı vaatlarını — tutmadığı ise hiç vaki değildir. Yedı sene sonra başlayabildi inşaat çabuk sona erdi. Robert Coll ge'in, sonradan Hamlin Hall ismini alan, ilk binasının açılma töreni ya- pılırken Rumeli — Hisarının üstünde ilk defa bir yabancı bayrak, Ameri- kanın yıldızlı - çubuklu bayrağı, dos- ü dalgalanıyordu On yıl sonra yüz ya- şında olacak. Celâl Yardımcı Vazife başına! Öğretmenler — kitapları — tetkik etmiyorlar L? B ilinmiyecek bir sualdi bu. Öğretme- nin tetkik edebilmesi için, ders yılı- k evvel, kitabı Halbuki, ta- luyorlardı etki tmek, talebelere iyisini söylemek imkansızlaşmıştı. Ne bulduk ise, o en ıyısıdır deyip geçmek- ten başka çare yoktu Son er ye bır hakikattir ki, bizde ogretmenlıgın esas unsurunun ne olduğu pek iyi Elde mevcutla, sadı , Bakanlık ki- tap işinde, «basan ile okutanı» başbaşa bırakmıştır. Öğretmenin hâkim olama- dığı bir mesele olarak kitap bir dert ha- line gelmiştir. Kitaplar — basılmıyor mu? Kıtap basılıyor. Bu ders yılı için ki- taplar baskıdadır. Fakat, istenilen miktar, yine tek tip —tabiin istediği kadar— kitaplar matbaaya verılmıştır al ir karar almış, bu 1 kitaplarının — hangileri olduğunu neşır tapların piyasaya çıkacağını hâlâ bilmi- yor... Kitapçılar da bu ders yılı İçin ma- kul bir sebep ileriye sürüyorlar. Ve di- yorlar ki: Okul kitaplarının basılması AKİS. 18 EYLÜL 1954

Bu sayıdan diğer sayfalar: