18 Eylül 1954 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

18 Eylül 1954 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

falan sanatkârımızın uzun tetkikleri ne- tıcesınde sahnemize kazandırdığı şahe- .>! Ayıptır efendim, çok ayıp! - T. D. Dans Milli oyunlarda kadın ! stanbul Açık Hava Tıyatrosu o gece tıklım, tıklımdı. Öylesine ki, bir ne atılsa, hakikaten yere duşmezdı Za— ten yer filan kalmamıştı. Yalnız içerisi değil, dışarısı da muazzam bir kalaba- lıkla çevriliydi. Bileti olmıyanlar bilet, bileti olanlar numaralı yerlerin peşindey diler. Saat 9 da başlanılacaktı. Fakat kalandırır. Bu, herkesi cezbetmişti. Mil- H oyunlar festivali vardı. İstanbul Ga- zeteciler Cemiyeti — (Cemiyetlerimizin en iyi çalışanlarından biri) ile Y pı ve Kredi Bankası (Bankalarımızın iyi çalışanlarından biri) bu sana'at faalıye— tini müştereken titiz bir itinayla hazır- lamışlardı. Anadolunun 22 köşesinden gelen heyetler geceye katılıyorlardı. İlk gece oyunlar Istanbuldaki Sanat münekkitle- rine gösterilmişti ve hepsi ne hayran kalmışlardı. Bu gece sil umumi idi. Gerçi gazeteler oyunla- rı kâfi derecede reklâm etmişti. İstan- bulun hemen her tarafına da büyük ilânlar asılmıştı. e o muaz- zam kalabalık milli oyunlarımıza olan alâkanın bır d llyd Adana ile başlanıldı. Mengi oyna- nılıyordu. Heyette kadınlard ardı. O zaman derhal farkedıldı ki, bizim oyunlarımıza kadın girdi mi, oyunları— mızın havası çok daha gü zelleşıyor tâ- bir caizse meden bir kılık alıyor. El- bette ki kadınla oynanacak oyun vardır, kadınsız oynanacak oyun.. Meselâ hiç kimsenin hatırına Bursanın Bıçak oyu- nuna kadın sokmak gelmez. Ama biraz sonra — görülecekti ki, Konyanın kaşık oyununu sadece erkekler oynar ve kırı- ta kırıta göbek atar, boyun kırarsa bu hem gülünç oluyor, hem de çirkin.. Oyunlar heyetlerın temsil ettıkle vilayetlerin isimleri alfabe rasile takdım edılıyordu Adanayı Adapazarı Adap: Artvin, Artvini Aydın, Ay- dını Balıkesır kovaladı. Biri çıkarken öteki giriyor, biri diğerinden iyi yapma- ya çalışıyordu. Fek çok alkışlananlar ol- du. Elâzığ ve Kars, Adanayla beraber ekiplerine kadın almışlardı. Oyunları zevkle seyredildi. Elazığlılar — «Çayda çıra» getirdiler. Karslılar birer zarafet numunesi verdiler. Erzurumun barı ve o nefis ayak oyunları büyük takdir top- ladı. Bursalıların kılıç - Kalkan ları yep- yeni bir cazibe taşıyorı müzik- sizdi, rurken çıkardığı ses tutuyordu. Efeler o kadar beğenilmedi. Çoğu luzumundan fazla şişmandı. Buna mukabil davu lar etrafı mestettıler Zaten davulcu de yince Kastamonu, Kastamonu deyince de hatıra Karayılan gelir. Elazıglıların ise yetişmekte olan 12 yaşlarında bir küçük davulcusu vardı ki, belki en fazla alkışı o topladı. Hele yere yatıp bir tokmak indirmesi vardı, —değme üstad becere- mezdi.. Festivalde her H | vilâyetten — heyet vardı da, İstanbullular — yoktu. Gerçi programda «İstanbu» un karşısında «Çengi» yazıyordu. Fakat silinmişti, ni- tekim çengiler sahneye çıkmadılar. rogramı o harikulade renkli cep- kenlerde Urfalılar bitirdiler. Alkış, alkış, ş.. Seyirciler nefis bir gece geçir- erdi. F estıval gosterdı ki milli oyunlarımız bizim için bir büyük nimettir. O ka dar mütenevvi çeşit, pek az memleket- Çocuk tiyatrosuna namzetler Tiyatronun adı çocuktur AKİS. 18 EYLÜL 1954 SANAT mevcuttur. —Folklorumuz zengindir. Bundan istifade etmemiz gerekir. Sa- dece sanat bakımından değil. Dola_yısi— rafımızı öğrensin. Buna şiddetle muhtaç bulunduğumuzu inkâr edemeyiz. Fakat oyunlarımıza kadını da sok- mak lâzımdır. Açıkhava tiyatrosunda marifetlerini gösteren heyetler arasında adını sahneye çıkaranlar, Öötekileri tereddütsüz daha fazla muvaffak Odu— lar. Hep e kek hep erkek bir monoton- luk veriyor. Hele, yukarda da belirtildi- ği gibi kadınların oynaması gereken kı- sımları da erkekler oynayınca garip bir hal çöküyor ve festivaller hani erkek mekteplerinde temsiller olur da, lunmadığından oğlan çocuklar o rollere de çıkarlar, işte Öyle bir hava alıyor. Milli oyunlara kadın lâzım. Bunu bir dâva olarak ele almalıyız. Resim Spor ve Sergi Sarayında Patlayan Bomba emleketımızdekı büyük hizmetleri dokunan Yapı ve Kredi Bankasının tertiplediği resim ya- rışması, ressamlarımız arasında geniş bir ilgi uyandırmıştı. Konu, ıstıhsal ha- yatımızdı. Tabloların boyu 2X3 metre olacaktı. 30 u aşkın ressamdan kimi günlerce, kimi haftalarca, kimi de aylarca, evlerinin neresine sıgdıracakla— rını bilemedikleri 2X3 metrelik tuval- ler üzerinde çalıştılar. Yarışmayı idare eden Vedat Nedim Tör, modern sanattan, «anlaşılmaz» sa- nattan nefret ederdi: Nitekim bu yarış- maya katılacak ressamlara da, — fazla modern resimlerin iyi karşılanmıyacagı— nı ihsas etmiş, hattâ, meselâ pamuk tar- lası — resmindeki pamukların, yauhut buğday tarlası resmindeki — başakların, «elle tutulabilecekmiş gibi>» canlı ve an- laşılır olmasını salık vermişti. Yarışmanın sonundaki dolgun mü- kâfatlan kaçırmak istemiyen ressamlar a, bu sözlere uyarak, aslında modern sanata meyilli bile olsalar, tablolarında amuğu pamuğa, başağı başaga balığı balıga ve adamı adama benzetmek için ellerinden gelen gayreti sarf etmişlerdi. Yarışma, Beşinci Milletlerarası Sa- nat Tenkidcileri Kongresinin İstanbul'da toplanacagı günlere rastlıyordu. Bu, Banka için, ve Vedat Nedim Tör için bulunmaz bir fırsattı. Gelecek yabancı sanat tenkidcileri arasından, kimsenin itiraz edemiyeceği, kimsenin yetkisizlik ve tarafgırlıkle itham edemiyeceği bir jüri kurulabılı di. m Vedat Nedim Tör, bütün dunyada kurulabılecek jürilerin en yet- kililerinden birini kurdu. Jüri, Lionello Venturi, Paul Fierens ve Sir Herbert Read'den muteşekkıld Bu jüri üyeleri arasında Venturi ile Fierens, Rönesans sanatını en iyi bi- len sanat tarıhçılerındendı Gerek Vedat Nedim Tör, gerek pamuğu pamuğa, ba- kültür — hayatına 3i

Bu sayıdan diğer sayfalar: