18 Eylül 1954 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

18 Eylül 1954 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KADIN bir erkekle insan nasıl mesut olabıhr nasıl saadeti düşünebilir, akıl alm Doğuştan haris olan insanlar vardır ki, hayattan pek çok şey isterler, azla ik tifa etmesini bilmezler. Acaba Lüb- nanlı hanımların karşısına da — bütün paralarını sömürüp, sonra da onları aile muesseselerının ıstıkbalınden insan haklı olarak şüphe ediyı Bu madalyonun tek t rafı, Bir de bu hanımlarla evlenecek erkeklerin ara- dan evlenmiş iki ayrı memleket çocuğu olurlar: Sonra otuz dokuz yaşma gelmiş ve geçmiş iki insanın karakterleri artık te- şekkül etmiş değil midir? Bunların bir- birlerine intibakları, birbirlerinin kap- rislerine tahammülleri de pek kolay ol- A cak, Lübnanlı hanımlar bu nok- talardan bazılarım göz önüne almışlar ki, tekliflerini yaparken bir takım şart- ları da ileri sürüyorlar. Meselâ paranın muayyen mikdarını Bankaya yatırmak, birkaç sene sonra istifade imkânı ver- ek v yen müddetli mukaveleler gibi işi saglama bağlamak. elelerden bır kısmı bızım sürü gence rastlayabilir. Fakat gözü vaktiyle âşık olduğu Doktor gıbı birinde. n boylu, yeşil gözlü bir genç arıyor. Bu haberler erkeklerimiz arasında da büyük alâka görmüş, übnandan üzere kızların geldiğini yanlar bunların otellerine akın etmeğe başlamışlardır.. Kimisi tombul, kimisi zayıf, kimi sarışın, kimi esmer bir zev- ce arıyor.. Bazıları da teklif mektubu göndermeğe başlamışlardır raya kadar gelip iki gün kaldıktan son- ra dönen Cumana Kohen ise, bilemi- yoruz acaba Ankaradan İzmire gittik- ten sonra evlenebilecek mi? Yoksa Iz- İnsan yüzyüze geldikten sonra bu temenniyi onlar için büsbütün yü- rekten tekrar ediyor. hayırh bir tarafı da, ki hiç de az değil. buraya getirmeleri de başka bir mesele. 4 Cumana Kohenin gizlemek arzusuna rağmen ağzından kaçırdığı lâflardan dö- vizin —nasıl temin edildiğini — anladık. Lübnanda bir kimseye yatırılan paralar Türkiyede telgraf havalesiyle ellerine geçiyormuş. umana diyor ki «On yedi yaşımdan beri bir çok erkek tanıdım. Pek çokları ile yakın ar- kadaşlık ettim. Arada sekreterlik, hos- teslik yaptım. Elimden dikiş de gelir, bundan da istifade etmeyi bildim. Ga- yem büyük bir terzihane açmak ve Jacgues Fath, — Cristian Dior ayarında bir şöhrete sahip olmaktı. Fakat bütün bunlar beni oyalamadı. Evlenmek isti- yordum. Ama beni isteyenleri ben be- ğenmedim. Kimi çok yaşlı, kiminin bo- yu çok kısa, kimi kaba, baz ü mundan fazla, hattâ bir erkekte hoşa gitmiyecek kadar nazikti. diğim insanlar da — tesadüfen hoşlanmadılar galiba. On sekiz yaşımda iken oktoru sevdim. vlenmek ümidi ile senelerce onu bekledim, her türlü fedakârlığa katlandım. Fakat ara- dan seneler geçip, benim yaşım da yir- miyi bulunca sadece gönül eğlendirdi- ğini anladım. Bunu o da gayet iyi bir şekilde isbat etti ve başka birisi ile ev- lendi. O sıralarda evlenebilirdim, çün- kü etrafımda kendilerine hiç a]ak duy- madığım bir sürü genç vardı. Bunlar, güzelliğimle birleşen servetimi göz önü- ne alarak nişanlılarını, sevgililerini bile bırakıp bana gelebilirlerdi. aten er- . Daima, kendile- rine düşkün olan kadınlardan ziyade, yüz bulamadıkları kadınların peşinde koşarlar.» İ Cumana'nın hikâyesi. — Fakat İşte bakmış kı yaş ilerliyor, hele otuz beşi iye ve Türk erkeklerı gelmış Öyle ya, demiş. Param var, güzelim. Türkiyeye gidersem nasıl olsa bir koca bulurum.. —Cumana'nın bu düşüncesinin erkek- lerimiz için ne derecede iftihar mevzuu olduğu münakaşa mevzuu sayılabilir—. Cumana bir de İtalyan erkeklerinden ZİRAAT BANKASININ EN YAKININIZDAKİ hoşlanırmış iki memleketin ateşli er- keklerı bütün dünyanın diline destan- dır. Türk kadınları bu nımetın bilmem farkında mıdırlar diyı naya, son aylarda dünya ça- pında bır şöhret kazanan Türk erkek- lerinin çapkınlığı hakkındaki f'ıknnı ve kararında bu hâdiselerin tesiri olup ol- madığım sorduk Güldü: «— Ben bugüne kadar henüz ho- şuma giden tipi bulamadım. Bulursam, ben de muhakkak ki onu kaçırmaya ça- İışırım. de i. 'um nanın, müstakbel kocasından sabık sevgılısmın intikamını almaması temenni edilir. Yaklaşan kış A rtık Eylül geldi. Hanımlar parde- sü ve tayyörlerini terzilerden al- mağa başladıla &, elbiselerde fazla bir de- gışıkhk yok Christian Dio düz gö- ğüs ve Jacgues Favh'ın 1ş1eme11 çorap- ları da pek rağbet göreceğe benzemi- yor. En büyük değişiklik taçlarda ola- cak. Bu kş çların omuzlara kadar uzadığım göreceğiz. ck dedikleri a- çıklı koyulu saçlara da pek — tesadüf edilmiyı ecek topuksuz iskarpinler de hemen hemen ortadan kalkmış gibi. modasının en iftihar edeceği- miz tarafı New York ve Paris kadın el- biseleri modasında eski Türk kıyafet- lerinden alınan işlemeler ve bulunmasıdır. da mütehassısları bu tarihi hazinemizden 1st1fade etmeyi bir fırsat bilmişlerdir. tesiri Amerikan ve Paris modasının gün- düz elbıselerı ve tuvaletlerinden ev atak odasına kadar her türlü eşyasında goru]mege hassa an'anevi cepken v dan stilize edilerek kopye edilmiş kıya- fetler pek revaçtadır. Önümüzdeki loş mevsiminde dışar- dan gelecek olan modellerde bu güzel eserlerin tesirlerini, onlardan alınan il- hamın izlerini göreceğiz. Dünyanın en kolay şeyi : Akise Abone olmak ŞUBESİNE Gİ- DİP 1 SENE İÇİN 24, 6 AYİÇİN 12, 3 AY İÇİN 6 LİRAYI ŞU HESAP NUMARASINA YATIRINIZ. Merkez Müdürlüğü 328/5911 Ankara MECMUANIZI ERKEN, UCUZ VE MUN- TAZAM ALMIŞ OLURSUNUZ. AKİS. 18 EYLÜL 1954

Bu sayıdan diğer sayfalar: