December 25, 1954 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

December 25, 1954 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tiyatro Hayali bir konuşma 1 6308 numaralı telefonun ikinci sin- yalinde Müdürlük sekreteri- nin sesi duyuldu: — Âlö? ndim Muhsin beyle bır müla- kat için randevu rica ediyor — Maalesef imkân yok, Urnum Mü- dür bey konuşmuyor Neden — Gazelelere aksettirilecek bir şey olursa, ben kendilerim haberdar ederim dedıler Ya bizim kendılerıne aksettirilecek suallerimız ars — Israrınız beyhudedır kati emirleri var. Peki ama, söyliyecek sözü olma- insan yazmaz, halbuki o yazıyor, tiyatro mecmuasında makaleleri çıkıyor, hem konuşacak kimse bulamamış ta, kendi kendisiyle mülakat yapıyor.. ayali konuşmalar mı" * Israr hakikalen beyhude idi, üdür bizimle konuşmaktansa, kendi kendisine sual sorup, suallerinin ceva- bını gene kendisi vermeyi uygun bul- Devlet Tıyatrosu dergisinde iki e, sualli ve ce- bu da bir Başkalarının soracakları su- allerle sıkılıp bunalıp, tehlikeli durum- lara düşmektens insanın cevabını iyi kötü Verebılecegı sualler hazırlayıp, o cevaplan yazması daha akıllıca bir ha- reket değil midir? Şimdi aynı usule başvurarak Muhsin Ertuğrul ile biz hayali bır mülakat ya- pabilir, onun namına cevaplarını vere- bileceğimiz tertipliyebiliriz. mükerrer ve başlıgım taşıyan yazılarda kâfi miktar malümat v İşte bizimkisi: «Devlet Tiyatrosu yeni müdürüyle bir konuşma yapmak istedik. Ankara'ya gel- diğini, işe başladığını duyar duymaz telefona sarıldık. Ama kendisinin böyle bir konuşmaya razı olmıyacağını da pe- şinen biliyorduk. ünkü ilk provalar seçilmiş olan rosuna aıt söyliyebileceği esaslı ne ola- bilirdi? Olsa olsa bir takım tasavvurlarından, düşüncelerinden bahsedecekti ki, bunla- rın da-Umum Müdürün geçmişteki ta- savvurlarına bakarak - tahakkuk etmiye cekleri aşikârdı ve hayal sınırını aşa- mazdı. AKİS, 25 ARALIK 1954 SANAT Bütün bunları kafamızdan geçirirken, 16308 numaralı telefondan ses geldi ve siyah, cilâli makinede yeni müdürün sesini işitiverdik. Konuşmaya başladık: — Ne istiyorsunuz? — Tiyatro üzerine, sizinle konuşmak istiyoruz. Bir tiyatro başında vazifeli ol- göre bu mevzuu siz de en az seviyorsunuz — demektir. Müşterek bir sevgili hakkında görüş- mek her halde sizi sıkm Bu «sevgili» kelimesi adamı büyüle- di, tam can damarını yakalamıştık. Gö- rüşmeye başladık. Ama daha ziyade o konuşuyor, bize de susmak düşüyordu. Biz ona; nefes almak için sustugu sıra- da suallerimizi sormuştuk a o bütün sorularımızı umumıleştırerek cevaplar veriyordu. Biz: Muhsin Ertuğrul Ancak — kendisile — konuşuyor — Devlet Tiyatromuz nasıldır, nasıl olmalıdır. İcraat bakımından ne yaptı- yapıyorsunuz? dedik. tün Devlet Tiyatrolarının ga- yeleri üç noktada toplamı, dedi. Fakat bizim Devlet Tiyatromuzun bu gayele- rinin hangileri üzerinde yürüyebildiğini söyliyemedi. Bundan başka, Devlet Ti- yatromuzda aslı astarı olmayan şeyler- den de bahsetti. Bizim bir edebi heye- timiz varmış, Türk klâsiklerini — tetkik ediyormuş, Schiller'in yüzellinci ölüm yılı munasebetıyle, Schiller' den bir eser mız, ne — Bü operadan bahsettik. Söz dön laştı Maarif Vekâletinin kurmak istediği bölge tiyatrolarına geldi: Umum Mü- dü mevzuda da klâsik bir hayalpe- restti: «— Memleketin belli başlı merkezler rinde bölge tiyatro merkezleri kurmak. Bu kurulan memleket tıyatroları o mer- kezin civarındaki larını çalacak, açın, biz geldik dıyecek onlara şehir sinemalarında, kasaba kah- velerinde, köy — meydanlarında temsili ler verecek. Fikirden, simden musikiden, sanatından meydana gösterecek, yaşamayı ma ve eğlence zevkini lelikle de meselâ Ankara'da ve bul'da oynanan bir piyesi şarlan e zak bir kasabası da da görmek kün olacaktı m Müdür coşmuştu. İşin edebi- günlerce yapsa bıtiremıyecektı mevkiini iş- Bize bu mevkide ede- biyat değil, konferans değil, icraat lâ- zımdır. Biz kendisinin anlatmak istedik- lerini esasen anlamış, eksikliği görmüş, çare arama safhasına girmiş bulunuyo- YTuZ. r ne ise, hayalen de olsa Umum Müdürü fazla yormak istemedik SÖZ fırsatı bulup bir daha sorabıldık — Kırkbeş senedır memleket sahne- sındesınız Adınız memleket hudutlara n sin— g terketmeniz mukadderdir; Ne yaptınız? Eseriniz, mektebinizi talebeniz var mı? Hayallerin dışında ne yapmak isti- yorsunuz?. İtiraf derız ki, cevabını heyecanla bekliyorduk. Fakat telefonun siyah cıla lı makinesi buğulanıverdi ve Ertuğrul'un sesi de hayali kayboldu. hsi de silinip İstanbul Serpme konular İ stanbulda bu ara resim sergileri fur- hayet İpek sinemasının üstünde —büyük bir salonu bu iş içini ayırdı ç karar verildi ama çok çabuk kapılarını açtı. i iki ayağımız bir pabuca sığdırıldıği için pek iştenildiği gibi olamadı Galeri. Bir kerre saklı ışık- 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: