22 Ocak 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 21

22 Ocak 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bir beyaz potin veya iskarpin: süs- lendiği günleri için Yünden orulmuş bir kolsuz yelek.. Kış için: Bol miktarda yünlü süve- ter, ceket 2 pantalon 2 eteklik.. yabanlık — entari: kadife ve jarse tercih edilmeli güzel palto. 1 kauçukla potin: (koyu renkli) 1 siyah rugan iskarı rpin eldiven ve eşarp. Yün takke, Oğlan çocuklar. bol miktarda ça- maşır» Yaz için: 3 keten pantolon. 3,44 tane kareli veya havayen göm- lek, 2 koyu renk sandal. 1 iskarpin 1 tane kostüm: Yaz ve kış giyile- bilecek bir kumaş ve renk olmalı. 1 frenk gömleği (uzun kollu) 1 kravat 1 kanadıyen ceket, Kış için: İki tane flanel, talon Uç tane pazen gömlek (uzun kollu) u renk süete uzun pan- Içı kürklü bır kasket bir çift eldi- 1 lâstik çizme.. Aileleri en çok yıldıran şey çocuk- ların ayakkabı masrafıdır. Çocukların daha az ayakkabı —eskitmeleri için bir tek çare vardır.. Çocuğu tek ayakkabı- ya bırakmamak, daima bir gündelik, bir de dışarılık yedek — bulundurmak.. Bundan başka çocuklar — büyüyünce kendi ayakkabılarını kendileri boyama- ya alışmalı, bunu kendilerine bir zevk ve vazife edinmeliler.. Sosyal hayat Annelik mesleği Bir insanın hayatının ilk sene- sinde aldığı — terbiye ve tesirler, muhakkak ki, ömrü boyunca o iİnsanı İnsanlar, bilhassa zeki idare eder.. e kendilerinde istidatlı insanlar, birçok değişiklikler yaratabilir, dış ter- biye ve nezaket gibi cilaları sonradan elde eder, yeni gırdıklerı bir muhite intibak kabiliyeti gösterirler ama haki- katen kundak yaşından on yaşına ka- e kucağında, aile ve okul mu- hitinde aldıkları iç terbiyeyi, öğrendik- leri prensipleri, ilk ha kavrayışını, ilk hükümleri, ilk karakıerı asla terke- demezler. Bugün bütün psıkologlar ruh doktorları bir insanın iç âlem aydınlatabilmek için evvelâ onun ço— çukluğunda — araştırmalar yapmaktadır- lar.. Madem ki çocukluk devremiz, o günlerde edindiğimiz — tesir — hayatı- mızda o kadar büyük rol oynamaktadır, babadan daha fazla anne ile geçen bu günlerimizde bize en büyük iyiliği veya fenalığı bu anne yapacaktır. Kızlar yük- sek tahsil yapmalı mı, yapmamalı mı AKİS, 22 OCAK 1955 münakaşa halindedir, yüksek tahsil kızlarının mevzuu henüz birçok anne ve babalar olan yapıp, meslek sahibi evlenince işe gidemediklerini, kendile- rini çocuklarına hasrettiklerini hatırla- yanlış bir düşüncel. Eğer bazı durum- larda, bir kadının hem evinde, hem dı- şarda çalışması imkânsız ise ve o kadın aile hayatını tercih edip meslek ha- yatım terkederse, üniversitede lan bilgi ziyan olmuş demek değildir.. Çünkü o kadın belki dünyanın en güç vazifesine, çocuk yetiştirme — vazifesine başlamıştır. Çünkü bugün çocuk yetiş- tirmek sadece onu kundaklamak, em- zirmek değil onu fikren ve hissen ol- gun bir insan olarak yetiştirmek, ce- kazandırmaktır. Bu Ya çocukluk mesleği? Sanki 0 az zor iş mi? Işte bunun içindir ki, Atatürk gibi yük bir insanı, cemiyet- rde € rollerı kadınların oyna- dığını düşü! nerek kadını bir süs aleti olmaktan kurtarmak ıstemıştı. İşte bu- nun içi kadını çarşafını yırtmış, yanyana faal ve medenı hayata Ve zaman dir ki, Türk erkeklerle atılmıştır kötü ve gizli mak- satlarla başını kaldıran taassup cereya- nına en dünyada e ettiği me- deni yerını muhafaza etmek azmınde— dir. Terbiye Size düşen vazife M adem ki cinsi bayata bağlı mesele- ler küçük yaştan itibaren çocukla- rın zihnini ışgal etmektedi i ailelere düşen birçok vazifeler vardır. Anne ve baba dünyaya nasıl geldiği- KADIN ni merak eden çocugun suallerıne ce- buriyetindedir. itimadını kırmamak veyahut onu cinsi hayattan ürkütecek, tiksindirecek şe- kilde konuşmamak — lâzımdır. Anne ve babanın bu gibi bir vaziyet karşısında yaptığı en büyük hata, çocukları — su- allerini esrarengiz bir sükutla karşıla- malarıdır. Onları bu sualleri sormuş ve bunları düşünmüş — olmakla büyük bir suç işlemiş olduklarına tehlikelidir.. Bazı mevzuların yasak ol- duğunu hisseden çocuk — onlarla daha çok meşgul olmaya baslar, arkadaşlara, kitaplara, diksiyonerlere müracaat e- der.. Bazı evlerde bu mevzular üzerin tün gayretini bu meçhulü — keşfetmeğe harcar, kendi kendine arar, bulur fa- kat bütün bu aramaya bir suçluluk his- si karışır. Bülüğa erdiği zaman çocuk, bu suçluluk hissini devam ettirmekte ve arzuları' ile ahlâki — prensipleri ara- sında manâsız ve acı bir mücadele ge- çirmektedir. Böylece her insanın en tabit hakkı olan cinsi hayat bu çocuk için yasak, suçluluk ve| gızlılık mefhumları ocuğun izdivaç hayatında güzel ve sağlam, normal bir bedeni ve ruhi sa- adete erişmesi kabil midir?. de, cinsi hayata hazırlanmış olan ço- cuklar, ekseriya, onu büsbütün redde- der, buz kesilirler.. Onla için cinsi münasebet tatsız bir vazife, hattâ, iğ- laşmanın da elzem olduğu muhakkak- İki cıns arasındakı fark çocukların için Vücut hislerinin yanında daha ehemmiyetsiz uk şekillerini, duyula- lım merak eder, onlara buyuk bir za- manım, verir. Soyunup — ayna önünde kendisini seyreden çocuğa derhal san- sın damgasını vurup, onun bu aynı ha- yakın yaşlardaki kız ve oglan çocukla- küçük yaşlarından itibaren, birbir- dalıdır. Bilhassa kızlar için bu çok neticeler verir. ünkü küçük erkek, kardeşi ile arasındaki farkı görür gör- mez kız çocuğu derhal — annesine bu- 21

Bu sayıdan diğer sayfalar: