23 Temmuz 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 6

23 Temmuz 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER tihdaf ettiklerini de saklamaya lü- zum görmediler. Ortaya isimler atıl- dı. Adnan Menderes bunun için bası- na ispat hakkı tanımaya lüzum bu- lunmadığını sert bir' şekilde İfade et- ti. Milletvekilleri aynı sert tonda aksi kanaatte bulunduklarını beyan etti ler ve sebebını söylediler. Bakanların murakabesi açık olmalıydı. — Genel Başkan ıspat hakkı taraftarlanna bir hareket hazırladıklarına dair söy- lentilerden bahsetti. Milletvekilleri bunu şiddetle reddettiler ve söylenti leri çıkaranları bunları ispata davet ettiler. İş kızışmıştı. Adnan Mende- res kendilerini muhalefetin âleti ha- line gelmekle suçlandırdı," muhalifle- rin de bu hakkı şiddetle talep ettik- lerini söyledi, hattâ bir ara "siz A- KİS'in çizdiği yoldan yürüyorsunuz" dedi. Milletvekilleri bu ithamları da aynı şiddetle reddettiler. Mesele mu- halefet veya AKİS meselesi değildi. Bu bir memleket davasıydı halli ge- rekiyordu. İspat ha ümete ve partiye ancak fayda saglayabılırdı Milletvekilleri hakikaten samimi bir hürmet ve sevgi besledikleri Ge- nel Başkanın yanından üzgün ayrıl- dılar. Bir neticeye varılamamıştı. Er- tesi gün Adnan Menderes Parti Mec- lis Gurubu İdare heyetinde 11 lerin bu heyettekı tek azası Kasım Küfre- vİ'yi yalnız yakaladı ve hayli tartak- ladı. Kasım Küvrevi teklifi geri al- mayı gene reddetti, fakat acele et- mediklerini, meselenin Kasımda da- ha sogukkanlılıkla görüşülebileceğini bildirdi. Genel Başkan memnuniyeti- ni beyan etti, hattâ Kasım Küfrevi'yi kucakladı ve mesele bu son haftanın başında gazeteler tarafından yukarı- da bildirilen şekilde ortaya atılınca- ya kadar kısmen uyutuldu. Sıtkı Yırcalı Ayrılamayanlar Bir Başbakan Adnan Menderesin ağ- zından çıktığından beri onun e- dasiyle, onun kelimeleriyle, onun el ve parmak hareketleriyle konu- şanların dıllerıne pelesenk ettikle- ri tâbirle "vatan sathında" bir an- laşmazlığın kurbanları vaziyetin- deyız. Başbakanın tertıpledıgı ga- rip basın toplantısından - garip, zi- ra bu toplantıya sadece bazı gaze- tecıler davet edılmış ve söylenilen- ler "yazılmaması" kaydiyle söy- lenmiştir - gazetelere akseden ha- berlere göre Adnan enderes 0- lup bitenler karşısında derin bir üzüntü içindedir. Cumhuriyet Halk Partisinin lideri İsmet İnönü ha- diselerin cereyan tarzından asla ve asla memnun değildir. Cumhuriyet- çi Millet Partisinin lideri Osman Bölükbaşı yuregınden yaralıdır Yalnız lıderler mi? umumı efkâr aynı üzüntüyü, aynı memnu- niyetsizliği, aynı yarayı kalbinin tâ içinde hissetmektedir. Huzursuzluğu ortadan kaldır- mak için, "kabahatlinin kim oldu- ğunu araştırmaktan vaz geçelim' diyen bazı gazetecilerin tavsiyele- rinin aksine, iltihabı mutlaka deş- mek lâzımdır. Huzursuzluğun ne- reden geldığı tesbit edilmeden bu- nu ebediyen yok etmenin imkân ve ıhtımalı yoktur Beş senelik tec- rübeler, birbirini sık sık takip eden bahar havaları ve fırtınalar en can- h delil halinde gozlerımızın önün dedir. Meclisin tatile girmesine te- kaddüm eden aylarda baş göste- ren iyi münasebetlerin ne derece sunı oldu g ve bir temele dayan- madığı için nasıl çürük bulundu- ğu bunların bir ihtiyatsız hareket— le bozuluvermesinden bellidi Bütün dert Adnan Menderesin kendi hükümetini normalin üstün- de bir hükümet telâkki etmesin- den ileri gelmektedir. "Cezbe ha- linde" olduğu en yakın fikir, me- sai ve ideal arkadaşı Dr. Müker- rem Sarol tarafından bütün mil- lete duyurulan Başbakan omuzla- rında ilâhi bir vazifeyi taşıdığına amimi surette inanmaktadır. Bu ılahı vazife muasır medeniyetin gerisinde kaldığında zerrece şüp- bulunmayan memleketi bir hamlede ileri seviyeye ulaştırmak- tır. Adnan Menderesle temas et- mek saadetine eren Vatan gazetesi Başyazarı Ahmed Emın Yalmanı dinliyelim. Başyazarın bir kaç s tırı derdi bütün açıklıgıyle ortaya koymaktadır: Adnan Menderes büyük bir dâ- vaya inanmıştır. Türk iyenin boyu- na değişen ve kısmen ilerleyen, gelişen istikrarsız bir dünyada be- kası imkânım esaslı ve umumi bir kalkınmada görüyor n Menderes ve arka- daşları kalkınma hareketimize bü- Noktada yük bir azim ve imanla bağlıdırlar. Başladıkları işi miadında sonuna getireceklerinden şüpheleri yoktur. ., Girişilen iş takatin üstünde çalışmalara ıhtıyaç gösteriyor. Başvekilin çalışma günü on altı sa- atten eksik değildir. Temiz bir i- manla büyük bır mili dava uğru- na bu kadar çalışan bir hüküme- tin muhalefetten müsbet tenkid ve murakabe şeklinde vatani bir alâ- ka ve insaf beklemesi tabiidir aşvekile "Nıçın ofkelenı- yorsunuz aldırmayın" dediğim za— n şu cevabı a d Bütü memleket hesabına her türlü mah- rumiyet devrini kapamaya ve ik- tisadi bakımdan yeni ve modern bir Türkiye yaratmağa uğraşırken arkadan doğrudan doğruya bir bal- talama hareketine maruz olunca e- lem duymamak imkânı var mı?" Bunlar Adnan Menderesin ken- dısıne ilâhi bir vazifenin mevdu o duğu hususundaki inancının çıplak delıllerıdır İlâht bir vazife yük- lendiğine iman eden herkes gibi Demokrat Parti Genel Başkanının da insani tenkidleri - 1960 ile 1954 arasında şampiyonluğunu Nihad Erimin yaptıgı yıkıcı ve menfi, kö- tü tenkidleri bahis mevzuu etmi- yoruz - ihanet veya baltalama te- lâkki etmesine şaşmamak lâzım gelir. Bir fikrin, sabit fikir haline geldiği ve bunun mukaddes bir va- zife telâkki edildiği gün en masum tenkidleri yapanların engizisyon a- teşlerinde kavrulmasına intizar ge- rekir. Engızısyon ateşlerini yakan- ların en samimi müminler olduğu hiç kimsenin meçhulü —değildir. Halbuki bir dâvaya, hattâ haklı bir dâvaya inanmak o hedefe giden yolda mani telâkki edilen her şe- yi yakıp yıkmayı asla ve asla ma- zur gösteremez. Adnan Menderes şunu iyice bil- melidir ki eğer milli kalkınmamızı bize hurrıyetsızlıkle ödetmek niye- tindeys mili kalkınmayı ıstemıyoruz. Hattâ Türkiyeyi mua- sır medeniyetin önüne de geçire- ceğim, memleketi refaha boğaca- ğım, bu topraklar üzerinde dert bı- rakmıyacağım dese, bunun en mukni delillerini gösterse, fakat buna karşılık hürriyetlerimizi ipo- tek etmemizi istese kendisiyle meş- ru yollardan en amansız şekilde mücadele etmekten bu milletin bir kısım vatansever evlâtları asla ve asla vaz geçmiyecekierdir. Bunun muhalefetle, tarafsızlıkla, muva- fıklıkla bir alâkası yoktur. Memle- kette bu üç sınıfa mensup olup bi- zim gibi düşünen yüz binlerce in- sanın mevcudiyetini bilmek en büyük kuvvettir. Adnan Menderes ideal arkadaşı Dr. Mükerrem Sa- rolun bahsettiği "cezbe hali" nden bir an evvel çıkmalı, yaptığı işin AKİS, 23 TEMMUZ 1955

Bu sayıdan diğer sayfalar: