20 Ağustos 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 21

20 Ağustos 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

yabancı askerlerin çekilmesi Ve iki Korenin birleştirilmesi meselesi ise ilerde toplanacak bir siyasi konfe- ransta halledilecekti. Toplanması derpiş edilen siyasi konferans geçen sene Cenevrede ya- pılmış, fakat o sırada en . hararetli günlerini yaşamakta olan Hindiçini ihtilâfından Kore davasının görüşül- mesine sıra gelmemişti. Geçen haf- talar içinde yapılan yeni Cenevre toplantısında da bu konuya temas e- dilmemesi Güney Korede büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Seul hü- kümeti, Büyükler arasında meydana gelen nisbeten samimi havaya rağ- men Eisenhower'in Bulganin 1le Kore davasını görüşmemesinden, Amerika- nın Asya meselelerini ele almak ni- yetinde olmadığı manasım çıkarıyor- du. Bundan başka, Birleşik Amerika, son günlerde, Güney Korede bulunan kuvvetlerini de azaltmaktaydı. Bü- tün bunlar, Korenin, şimdilik ikiye ayrılmış olarak kalacağını gösteri- yordu. Halbuki Güney Kore ve bil- hassa Başkan Syngman Rhee, Pan- un-Jom mütarekesinde iki Korenin birleştirilmesi şartı ile yanaşmıştı. Bu ihtimalin şimdilik suya düş- tüğünü, üstelik Amerikan kuvvetle- rinin de Güney Koreden çekilmeye başladığını gören hükümet şimdi et- rafa tehditler yağdırmaya başlamış- tır. Yukarda söylediğimiz notadan önce, Syngman-Rhee, icap ettiği tak- dirde Kuzey Koreliler elinde bulunan Güney Kore topraklarını kuvvet kul- lanmak suretiyle almaktan çekinmi- yeceğini söylemişti. Bu hareketler Birleşik Amerika- da iyi karşılanmamıştı. Numayışle— rin ertesinde yaptığı bir basın top- Amerika Dışişleri Baka- nı Foster Dulles, Amerikanın, her ne pahasına olursa olsun, Temmuz 1053 de Pan-Mun-Jom'da imzalanmış olan mutareke şartlarına riayet edeceğini ve bunların ihlâline mani olacağını söylemişti. Dulles, Birleşik Amerika- nın Korenin birleşmesini görmekten memnun olacağını, fakat bu birleş- meye bir harp yoluyla — varılmasını arzu etmediğim de söylemeyi unut- mamıştı. Dışişleri Bakanı bundan baş- ka tarafsız komisyon üyelerinin ko- runacağına dair teminat da veriyor- du. Bu gibi karışıklıkların geçen Ce- nevre konferansı sırasında da vuku bulduğu düşünülecek olursa hadiseyi olaganustu karşılamamak erekir. ncak bu kere dikkat nazarını çeken nokta şudur ki, Güney Koreliler, gös- terilerinde, kendilerini esaret ve aç- lıktan kurtaran Amerikalıların kanı- nı dökecek kadar ileri gitmişlerdir. Her halde akan bu kanlar dünyanın gözlerini bir kere daha Kore üzerine çevirmeye kâfi gelmiştir. AKİS'E Abone Olunuz AKİS, 20 AĞUSTOS 1955 T I B Antibiyotikler Onuncu yıl İlk antıbıyotıgın bulunması üzerin- den iki yıl geçti. Fleming elin- deki kulturlerı tetkik ederken bir noktada mikropların tamamen eridi- ğini ve kaybolduğunu gördü. Bu nok- tayı küfler istilâ etmişti. Dünyada binlerce hekimin görerek manalandı- ramadığı bu olay dikkatli bir insanın kafasında hemen lâyık olduğu ehem- miyeti kazandı. Her halde kufler mik- roplarla — savaşmışlar ve galip gel- mişlerdi. Sonradan Peni- cilllum notatum olduğu ve bulunduğu vasata penicilin diye adlandırılan bır antibiyotik saldığı anlaşıldı. Yer yü zünde mevcut bütün küflerin esaslı bir tetkiki başladı. Bu küfleri labo- ratuvarda tetkik eden kızlara peni- cillin girls denildi. Bunlar âdeta ha- variyun gibi önem kazandılar. Yeni araştırmalar, yeni küfler, yeni anti- biyotikler birbirini takip etti. Bugün yeryüzünde yazılan reçetelerin yarı- sında bir antibiyotik ilâç vardır. Her memleket bu ilâçlara yılda milyonlar harcamaktadır. Antibiyotikler bütün öbür ilâçların topundan fazla hayat kurtarmıştır Tehlikeler Başlangıçta penicillin harika bir lâç addedilmişti. Bu ilâç yılda mılyonlarca insanın Ölümüne sebep olan zatürrieyi nezle gibi basit bir hale getirmişti. Losa humması artık öldürmüyordu. Frengi ve bel soğuk- luğu ehemmiyetsiz birer hastalık ol- muşlardı. Buna benzer daha yüzler- ce hastalık, menenjit, yılancık, abse- ler, ıltıhaplar ampiyemler adeta ko- ly tedavi edilir, sonuçları müsait hastalıklar haline gelmişlerdi. Teda- vide büyük bir inkılâp başarılmıştı. Fakat ilâç suistimal ediliyor, dikkat- siz kullanılıyor, gripe, nezleye bile tereddütsüz tatbik edılıyordu Hasta- lar hekime müracaata lüzum gorme— den, hasta bakıcılara, ebelere, sağ- lik memurlarına, eczacı kalfalarına baş vuruyor, en küçük rahatsızlıkla- rı için bir penicillin iğnesi yaptırıve- riyorlardı. Bu lüzumsuz ve faydasız tedaviler, bu israf ve suistimaller za- rarlı da olmağa başlamıştı. Bir mi- safirlikte, bir baloda, bir çayda mil- yonlarca insan, Dior'dan tuvalet ge- tirmiş, Fath' dan giyinmiş milyonlar- ca bayan bir köşeye çekilip etraftan görülmediklerine kanaat getirdikten sonra enselerini, sırtlarını ve vücut- larının görünür görünmez yerlerini karıştırıyor, kaşınıp duruyorlardı. A- eta yer yüzünde kaşınan, yeni bir insan nesli türemişti. Bunlar antibi- yotiklerin kahrına uğramış, antibi- yotikzede kimselerdi. Daha ilmi bir deyişle allerjik insanlardı, Yalnız A merıkada 15 milyon allerjık türemiş- . Bu yüzden Öölenler de vardı. Tesirini - kaybediyor Bir yandan da antibiyotikler lü- zumlu lüzumsuz kullanıldıkları i- çin tesirlerini kaybettiler. Evvelce bir zatürrie vakasın 100 bin ünitelik ampulü 5-6 ya bölerek günün mute- lif saatlerinde enjekte ederdik. Şimdi 400-800 bin hatta bazı hastalıklarda günde milyonlarca Üünite penicillin kullandığımız halde netice alama- maktayız. Böyle hastalıklardan alı- nan mikropların çok yüksek penicil- lin dozlarına karşı koydukları da gö- rülmektedir. Tİnsan organizmasının mutad misafiri olan bir çok mikrop- lar her fırsatta yapılan, yensiz, en- jeksiyonlarla ilâca 'karşı daha muka- vim ve dayanıklı bir hale gelmek- tedirler. Günün birinde bu mikropla- n artık penicilline'den veya benzeri antıbıyotıklerden hiç müteessir olmaz ir duruma gelecekleri yani bu ilâç- lara dayanıldı yeni mikrop suşları or— taya çıkacağı şüphesizdir. O zam bir kilo penıcıllm yapılsa bile hasta— lık yine ağır gidişine devam edecek ve önlenemiyecektir. Yeni antibiyotikler Bu —mahzuru gidermek için hergün ye yeni antibiyotikler ortaya surulmektedır Tetracyeline gurubu- nun bu arada büyük önemi vardır. Bunların başta geleni Aureomycine'- dir. Bu antibiyotik; sülfamid ve peni- cilinin bir işe yaramadığı — vakalar- da tesiri haizdir. Terramycine, için de ayni sözler söylenebilir. Tetracyc- line gurubu tesir bakımından penicil- line'den ileri gitmiştir. Papağanlarda bir nevi zatürrie demek olan Psitta- cose'a, tifüse ve kayalık dağlar hum- masına iyi gelmektedir. Bir çok id- rar yolları enfeksiyonlariyle stafilo- kok intanlarına da müsaid tesiri var- dır. Yalnız bu maddelerin de bazı za- rarları görülmektedir. Bazan zatür- rieden tedavi edilen hastalar bu dert- ten kurtulurlar, fakat umumi bir s- tafilokok intanından ölürler. Bu has- talarda kusmalar, ishaller ve bir şok tablosu vardır. Sahneye stafilokok sepsisinin hâkim olduğunu düşünmek lâzımdır. Görülüyor ki bir zatürrieyi tedavı için tetracycline gurubundan aureomyecine veya terramycine gibi bir ılaç kullanılırken ihtiyatlı olmak lâzımdır. Çünkü, artık stafilokoklar bu ilâçların tesirinden kurtulmağa başlamışlardır. Çare Allah her derdin çaresini de halk etmiştir. İnsan kafası da durma- dan işlemektedir. Son senelerde chlo- romycetine bulunmuştur. Bu ilâç bü- tün öbür antibiyotiklere dayanıklı o- lan stafilokok cinslerine karşı çok tesirlidir. Bundan başka her gün ye- ni yeni antibiyotikler bulunmakta, eski antibiyotiklere alışan ve daya— nıklı hale gelen mikroplar bunlarla imha edilmeğe çalışılmaktadır. Bun-

Bu sayıdan diğer sayfalar: