20 Ağustos 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 8

20 Ağustos 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER çinde büyük akisler uyandırmıştı. İk- tidar partisinde hiç bir zaman Adnan Menderes'in başkanlığındaki hüküme- tin icraatına karşı bu derece geniş bir muhalif zümre belirmemişti. Hâl- buki şimdi bu zümreye mütemadiyen yeni ve kıymetli simalar katılıyordu. Genel Başkanın evvelâ münakaşa e- dilmiyen şahsı, etrafını teşkil eden bazı zevatı bütün şikâyetlere ve se- ep olduğu ademi memnuniyete rağ- men sıkı atkıya tutması neticesi hü- cumlara ve sert tenkidlere maruz kalmaya başlamıştı. Bir iktidar par- tisinde Genel Başkanı açıkça tenkid etmek bu işi bir muhalefet partisin- de yapmaktan daha zor olduğundan memnuniyetsizlik kendini başka şe- D. Bir — milletin sadece "iyi" lerden müteşekkil bulunduğunu iddia etmek doğru —olmıyacağı gibi bir partinin de kendi sinesinde yalnız "iyi" leri barındırdığını söylemenin elbette ki akıl ve mantıkla alâkası yoktur. Siyaset pek çok arı çeken bir çiçektir, balı tatlı olduğundan gördüğü ragbet fazladır Bunların arasında vatanseverlerin, ideallerini tahakkuk ettirmek eme- linde bulunanların sayısı ne kadar yuksek olursa o siyasi partinin se- viyesi aynı nisbette yüksek sayılır. Ama bırakınız şarkı emselâ İn- giltere gibi Demokrasinin vatanı sa- yılan memleketlerde de idealleri ke- selerını doldurmak olan, siyaseti nüfuz ticareti diye alan bir takım kimseler partilerin kademelerini iş- gal etmektedir. Bunun önüne meye imkan yoktur. Aynı şekilde bir menfaati gözönünde tutarak mensup oldukları — teşekküllerin prensiplerine veya tüzüklerine ay- kırı hareketi kendilerine şiar edin- miş kimseler de daima bulunabılır ve bunlar partinin tesanüdünü mak için ellerinden geleni yaparlar Nihayet bir muayyen noktadan iti- baren fikir ve kanaatleri o siyasi teşekkülün mukadderatını eline al- mak için seçimle iş başına gelmiş liderlerin, politikalariyle bağdaşa mı - yan temiz insanlar kendi düşünce- lerini partiye hakim kılmak için mücadele edebilirler, bu mücadele- leri bazen disiplini ihlâl edici mahi- yette görülebilir. Zira her hangi bir teşekkülde disiplinin lüzumlu ol- madığını iddia etmenin yirminci as- rın ikinci yarısında yeri yoktur. Bütün bu sebeplerden dolayıdır ki "Haysiyet Divanları" kurulmuştur ve bu divanlara iyi ile kötüyü, fay- dalı ile zararlıyı ayırmak vazifesi verilmiştir. Yalnız yanlış anlaşılmasın' İyi ile kötüyü, faydalı ila zararlıyı a- yırmak vazifesinden maksad iyiyi, killerde gösteriyordu. İspat hakkı taraftarlarına parti içinde yönelen sempati bunun bir deliliydi. Hüküme- tin ekonomik politikası Üzerinde de şüpheler belirmişti ve parti dahilin- de pek çok kimse bütçe müzakere- leri sırasında Feridun Ergin'lerin ko- misyonda yaptıkları tenkidlerin hak- l1 olduğunu anlamaya başlıyordu. Bütçe muzakerelerınden bu yana ge- çen bir kaç ay, kaale alınmayan i- kazların haklı ikazlar sayılması ge- rektiğini ispat etmişti. Hele demok- rasimizin gidişi hakikaten endişe u- yandırmaya başlamıştı. Demokrat Parti içinde gidişe iti- razlar sadece küçük kademelerden gelmiyordu. Genel idare Kurulunun bazı azaları bu kurulun toplantılarını boykot etmekteydiler. Meselâ Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu, meselâ Fethi Çelıkbaş, meselâ Rıfkı Salim Burçak eğer Ankaraya gelmiyorlarsa, bu Genel İdare Kurulunun çalışmalarına katılmamak içindi. Zira Demokrat Partinin bu değerli rükünleri tasvip etmedikleri bir politikanın sorumlu- luğunu taşımak niyetinde değildiler. Hattâ o sorumluluğa iştirakte mahzur görmiyenlerin arasında bile ıhtılaflar vardı. Fuad Köprülü, Dr. Mükerrem Sarolu İstanbul teşkilâ- tından sokmuştu. Hem yeni il idare kurulu, hem üyük Kongreye gi- decek delegeler Köprülünün taraftar- larıydı. Sarolistler iki seçimde de P. ye LÂZIM OLAN Başman'lar ve Ergin'lerdir faydalıyı, muhafaza; kötüyü, zarar- lıyı atma manasınadır. Bir Haysi- yet Divanı türlü sebeplerden dola- yı bunun aksi bir faaliyet gösterir- se kendisinden beklenileni yapma- mış olur. Hele bahis mevzuu Hay- siyet Divanı bu neviden kararlarını partinin idare organından veya doğ- rudan doğruya lıderınden aldıgı em- ri yerine getirmek için Oorsa, iyiler ve faydalılar bir sınırlılık ânı- nın cezasını Ödüyorlarsa topyekun o partinin yanlış yolda — olduğunu söylemek ve samimi partililerin dik- katini çekmek vazife haline gelir. Hele bu parti, bir iktidar partisiyse. Hele bu parti memleketın mukad- deratına hâkim partiyse... Demokrat Parti iktidarının ilk Milli Eğitim Bakanı Ayni Baş- man AKİS'te neşredilen bir maka- lesı Demokrat Partinin en kıymet- li 1ktısatçılarından Feridun Ergin Cumhuriyet'te çıkan bir başyazısı dolayısiyle mensup oldukları siyasi teşekkülün gazabını üzerlerine çek- miş bulunuyorlar. Bu iki zatın suçu Avni Başman son derece ediba- ne, son derece Zzarif makalesinde partısı için hayatı bir meselenin ü- zerine parmağını koyuyor: Hayat pahalılığı mevcuttur, çarşıya çıkan halk bunu her gün örüp hisset- mektedir, hükümet bu realiteyi ka- bul edip gerekli tedbirleri almalı- dır, bunu yapacak yerde pahalılığı terennüm eden muhalefete hücum- larda bulunmak ancak muhalefetin İşine yarar, onu kuvvetlendirir. İş- ler böyle giderse, Demokrat Parti 1958 seçimlerini kaybedebilir; önü- müzde üç yıl vardır; şımdıden ted- birimizi alalım, realıst olalım. Bu satırları okuyan bir Demok- rat Partilinin memnuniyetten baş- ka bir his duymasına imkân var mıdır? Bu satırları iyi niyetle ya- pılmış bir ikazdan başka mânaya almak kabil midir? Eğer Avni Baş- man mensup olduğu partinin ilk se- çimleri kaybetmek tehlikesiyle kar- şı karşıya bulunduğunu hissetmese âdeta gözleriyle görmene tehlike çanlarını çalar mıydı? O Avni Baş- man ki, politikadan tamamen çekil- miştir. Ve sadece AKİS onun dü- şüncelerini arada sırada memlekete aksettirmekten fayda gördüğü için yazılarını rica etmektedir. Hangi ihtiras, hangi gizli maksat, lütfen söyler misiniz? Fikirlerin doğru olup olmadığını münakaşa etmek herkesin hakkı- dır. Demokrat Parti içinde hayat ahalılıgının bulunmadığı yolunda samimi bir kanaat sahibi olanlar belki vardır. Onlar fikirlerini söyle- diklerinde nasıl gazaba uğramıyor- larsa, her gün artan fiyatlardan in- karı gayrı kabil şekilde kendini bel- li eden pahalılığın — mevcudiyetim* kabul ve partisini ona göre tedbir almaya davet eden bir şahsın da hiddet uyandırmaması gerekirdi. Bilâkis, eğer Demokrat iktidarın ilk Millâ Eğitim Bakam partisinin seçimleri kaybetmek tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu görüp de sesini çıkarmasaydı, — gözünü yumsaydı Haysiyet divanına veril- meyi ve şüphesiz partiden ihraç o- lunmayı hak etmiş duruma düşerdi. Ya Feridun Ergin başka türlü mü hareket etmiştir? Bu genç mü- nevver de şiddet ve tazyikin ikti- dar partilerine faydadan ziyade za- rar verdiğini hatırlatmaktadır. Mu- halefet partilerinin seçimlerden çe- kilme kararı, muharrire göre umu- mi efkâr tarafından iyi karşılan- mamıştır. Memlekette, muhalefetin! gayrı müsaid şartlar altında çalış- tığım düşünerek sempati besleyen- kimseler hiç bir hakkın zahmetsiz: ve mücadelesiz kazanılamıyacağr kanaatindedirler. Muhalefet, seçim- lerden kaçınmakla onların serapa- AKİS, 20 AĞUSTOS 1955

Bu sayıdan diğer sayfalar: