20 Ağustos 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

20 Ağustos 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ankara Programsızlıklar Saat — 20,30 u gosterıyordu Elinde matbu, resmi bir program vardı ve batı musikisinin meraklısı idi. Programda 20.30 da başlıyan ve kırk beş dakika devam edecek olan bir "senfonik müzik" programı bulunu- yordu. Radyo gazetesinin bir takım sozlerınden sonra, radyoyu açtığı Za- man senfonik musikinin yerini bir başka programın aldığını gördü. Spi- ker âdabından, tonundan ve anlatı- şından çok uzak bir sesin merhum Nurullah Taşkıran hakkında bir şey- ler anlattığını işitti. Devlet operası- nın ve konservatuvarının kıymetle- rinden olan ve Uç yıl önce vefat eden Nurullah Taşkıran hakkında radyo- an bir konuşma yaptırmak, hayatı ve sanatı üzerinde durmak muhak- kak ki, kadirşinaslığın bir numunesi idi. Bu noktaya kimsenin söyliyeceği bir şey bulunamazdı kimse itiraz e- demezdi. Hattâ, radyonun bu kabil hatırlamaları ön planda tutması te- menni bile olunurdu. Mesele bu değildi.Batı musikisini in üzerinde nokta da bu değildi. velden hazırlanıp, — dağıtılmış - olan radyo programlarına hâkim olan zih- niyet onu uzuyordu Defalarla yazıl- mış olmasına rağmen radyo idaresi o garip haleti ruhiyesinden sıyrıla- mamış, kendisine - eski günlerini ha- tırlatacak - bir çeki düzen vereme- mişti. Hâlâ ve hala şahsi kaprislerin ötesine gidilmemekte israr ediliyor, hâlâ ve hâlâ hiç değilse bir program tanziminde iyi ve müsbet bir yol tu- tulması için bir plân çizilmiyordu, radyo dinleyicisi biliyordu ki, radyosunun i bir devlet ilân edilen R A D Y O programlarında akla esecek bir ha- reketle değişiklik yapılamazdı. Üste- lik üç sene evvel ölmüş bir sanatkâ- rın ölüm yıldönümü daha evvelden | bilinebilirdi, buna göre program tan- zim edilir, buna göre bir hareket tar- zı takip olunabılırdı Fakat, radyo- nun program tertip eden mesulleri takvimden habersiz imişcesine hare- ket ederlerse geçen Cumartesi günü bir saatte hatırlarına Nurullah Taş- kıranın ölüm günü gelir ve derhal bir program tadili ile dinleyici huzuru- na çıkarlardı. Bu nasıl bir işti ki, sanki radyo keyfi ve şahsi bir mües- sesedir. İsteyen, dilediği gibi prog- ramları değiştirir, dilediği gibi bir yeni program yapardı. Bunların önü- nü alacak bir mesul kimse, hadi di- yelim ki, başta bir müdür vekili yok muydu? Radyoda aslında bir çok mesul kimse vardı. Bir defa makam olarak bir radyo müdür vekili, bunun Üzerinde de bir radyolar müşaviri bulunuyordu sanatkârların eserleri- ni çaldırmamaktan ibaretti. Sanki radyolar müşavirinin vazifesi, müdür vekili ile sıkı. bir mesai yapmadan odasında Amerikan sigarası içmek- ten başka bir şey değildi. Muvaffak zifesi kızdığı olamıyorsa, bu kadar yüklü bir me- saiyi niçin kabul ediyordu, niçin uh- desine veriliyordu. Radyolar müşa- viri olarak ayrıca sadece Ankara ile meşgul olmaması - eğer meşgul olu- yorsa - lâzım gelirdi. Bir defa olsun şu radyolar müşa- virliği vazifesini diğer radyolar ile meşgul olmak suretiyle yerine ge- tirmemişti. Ankara'dan diğer radyo- ları tanzim etmek cihetine gidiyordu ki eğer yapılıyorsa - bugüne ka- dar radyo müdürlerinin aldıkları ka- rarlara bir yenisinin ilâvesine yar- Bir program mikrofona konuluyor Tıkanık sesler Ragıp Tanju Tekrar iş başına dım edip etmediği şüpheli idi. Hiç değilse temenni edilir ki, rad- yolar müşaviri olarak - bıraka lım dı— ğerlerini - Ankara radyosu ile me gul olmalı, bu radyodakı karışıklık— ları önlemeli idi. Hadisenin — devamı Pazartesi günü - sadece bir gün - radyoyu dinlemek ile o radyo hak- kında bir fikir sahibi olmak müm- kündü. Nurullah Taşkıran için tertip edilen program —zamanından - matbu programda ayrılan saatten önce nihayete erdi. Tarım saatlik bir konuşma ve Nurullah Taşkıran'a ait plâkların çalınmasından sonra spi- ker bir anons yaptı. "Hafif melodi- ler" çalınacağını bildirdi. O meraklı insan hafif melodileri dinlemek için radyoyu kapamadı. Fakat, radyodan O spikerin hafif melodileri yerine senfonik müzik çıktı. Bu defa rad- yo, Respigghi'nin "Roma çeşmeleri" adlı eserini çalıyordu Yarabbi ne büyük bir yanlışlık ve ne büyük bir tesadüf idi. Henüz radyonun batı musikisi şefi Erdoğan Çaplı - Nurullah Taşkıran için o ko- nuştu - sözlerini bitirmişti ve radyo, batı musikisi ile ilgili büyük yanlış- lıklarından birini yapıyordu. Spiker bilmiyor ise. - ki sebeb değil - batı musikisi şefının bilmesi lâzım gelir- di. Ve nihayet zararın neresinden dö- nülürse dönülsün kârdı, hafif melodi- ler tâbiri on beş daki kalık neşriyatın sonunda düzeltilebilirdi. Spiker doğ- ruyu söylemekle zevahiri biraz olsun kurtarabilirdi. AKİS, 20 AĞUSTOS 1955

Bu sayıdan diğer sayfalar: