12 Kasım 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 6

12 Kasım 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER cinde kalanlar müstakil etiketiyle se- çimlere katılmak nıyetındeydıler Simdi, 19 ların hareketi bunu kol laştırıyordu ene Kbirulun ıstıb— ına taham demeyenler veya hakikaten şahsi ıhtıraslarını o baha- nenin altında saklayanlar partiye a- çıktan açığa cephe alıyorlardı. Da- ha doğrusu, partıye değil de partiye hükmedenlere Boşa çıkan hayal Genel — Başkan Adnan Menderes bu vaziyete bir son vermek ve partı— yı çekip çevirmek lüzumunu görmüş- . Fakat zannediyordu ki muarızla- rının kuvvetli bulunduğu yerlere gi- decek, oraya ayak basar basmaz ve bırkaç söz söyler söylemez — herkes koşup tekrar kendisine — gelecektir. Bunun için bir de taktiği vardı. 19 ları yeniden partiye davet edecekti. Onlara, kucağını açacaktı. Gelmez- . e mak sbiretiyle halledebilirlerdi. Mu- halifleri gelebilirler, partiye dahil olabilirlerdi. Ama onlar, yerine mücadeleyi tercih ediyorlardı. Zira bütün istedikleri, başbakanlıktı. Halbuki bir tek başbakanlık maka- mı vardı. Demek ki 19 lar şahsi ihti- rasları yüzünden partiyi hançerliyor- inanıyordu. yerlerde karşılaştığı manzara bam- başka oldu İlk tecrübe İzmirde Gül gazino- sunda yapıldı. Gazinoya Partinin ma- halli* teşkilâtının ileri gelenleri da- vet edilmişlerdi. Ocak, bucak, ilce başkanları.. Adnan Menderes toplan— tıya gazetecilerin alınmasını müna- sip görmemişti. Bu, bir aile toplantı- sıydı. Gül gazınosunda İzmir teşkilâ- mensuplarının haricinde — sadece milletvekilleri hazır bulunuyorlardı. rada Genel Başkan uzun bir konuş- Adnan Menderes Elindeki gazete : Erciyes Telgraf İSBAT Başbakan —Adnan Menderesin, katiyyet kesbetmemiş dâvalar hakkında mutalaa serdetmek gibi bir rakı v merakına ken- disini İzmırde de kaptırmış ve De- mokrat Parti teşkilâtı ileri gelen- lerıyle yaptığı bir hasbıhalde 19 la- n dbirumuna dol irken Akis - Sarol dâvasını da bahis mevzuu et- miş. Başbakan bu dâva hakkında Ankara Toplu Basın Mahkemesi tarafından alınan kararı telmihen memlekette ispat hakkının zaten mevcut olduğunu, nitekim işte mahkemelerimizin bunu kabul et- tiğini ileri sürmüş. Halbuki ıspat hakkının bulunmadıgı bir hakikat- tir ve arol dâvasında alı- nan kararın ıspat hakkıyla uzak- tan yakından en ufak bir alâkası yoktbir. "Adalet" başlığını taşıyan say- falarımızda Ankara Toplu Basın Mahkemesinin beraat ılamını bula- caksınız. Kararın katiyyet kesbet- me formalitesi henüz ikmal edil- mediği cihetle bir mütalâa serdet- mek hakkına sahip değiliz ama, objektif bir görüşle ifade olunabi- lecek husus karardan — Türkiyede ispat hakkının mevcut değil, mev- cut bulunmadıgının anlaşıldığıdır. Mahkeme, sanığa bir ispat hakkı tanıyor fikrini uyandırmamak için. son derece dikkatli davranmış, ke- limelerini itinayla seçmiştir. Baş- ma yaptı, kendisine sorulan sualleri cevaplandırdı. O gün bir takım "açılış törenleri" yapılmış, ziyafetler verilmiş, nutuk- lar söylenilmişti. Hattâ nutuk söy- leyenlerden Genel İdare Kbirulu aza- sı Rauf Onbirsal bir hazım krizi ge- çirmiş ve Demokrat Partinin icraa- tını methederken düşüp bayılmıştı. Gül gazinosuna bundan sonra gidil- mişti. Teşkilât başkanları konuşma- lar yapmışlar, dileklere tercüman ol- muşlardı. Bir Ödemişli delege; 19 la- rın vaziyetinden bahsetmişti. Hazır bulunanların Genel Merkeze büyük bir sempati — beslemedikleri söyleni- len sözlerden anlaşılıyordu. Genel Başkan Adnan Menderes bunun i- zerine, bir konuşmayla herkesi fet- hetmek emelini yüreğinde taşıyarak kürsüye gelmişti. İnsicamsız konuşma Fakat — Genel Başkana ne olmuştu? Bir vakitler konuşmasıyla herke Si buyuleyen hattâ Demokrat Parti- nin muhalefet yıllarında Maeclisteki iktidar müilletvekillerini — teshir eden Menderes gitmiş ve yerine biri gelmişti. Konuşmasına kuvvetli bir mantık artık hâkim de- ğildi. Ne istediği, fikrinin ne olduğu açık şekilde anlaşılmıyordu. 19 ları şiddetle itham — ediyordu. İfadesine göre ispat hakkı bır bahaneydi, böy- le bir hak zaten mevcutta, işte Me- başka HAKKI bakan Adnan Menderesin bu ka- rardan ispat hakkının zaten mev- cudiyetini ileri sürmek için nasıl is- tifade edebildiğini anlamak güçtür. Mahkeme ortada bir isnadın bu- lunup bulunmadığını — araştırmak- tan başka bir şey yapmamıştır. Müdafaa avukatı Sahir Kbirutlu- oğlu yazılanların hakikat değil, bir isnat olduğunu ıspatın müdahile düştüğünü, halbuki onların bunu ispat edemediklerini, o halde mah- kemenin bizzat araştırma yapma- sını istemişti. Akis - Sarol dâva- sında Methı Toker sabık Devlet Bakanına “"muvazaa isnadı" su- çuyla ıtham olunuyordu. Mahke- me ortada bir isnadın bulunup bu- lunmadıgım tetkik etmiş ve gör- müştür ki Metin Toker Dr. Mü- kerrem Sarola hilafı hakikat bir atıf yapmamıştır Beraat kararı- nın mucip sebebi bundan ibaret- tir. Hukuki hadiseyi daha açık bir misalle anlatmak, ispat hakkı me- selesinin günün mevzuu olduğu şu sırada zihinlere berraklık getire- cektir. Farzediniz ki Dr. Müker- rem Sarol evlenmek istemişti ve evlenmek istediği kızın ailesine kendisinin şimdiye kadar hiç ev- lenmediğini söylemişti. Bunu ha- ber alan AKIS Mecmuası ise de- mişti ki: "Dr. Mükerrem Sarol tin Toker beraat etmişti. Maksad, kendisini devirmekti. 19 ların hare— keti şu imajla anla[ılabılırdı sinin karnında bulunan bir yavru e- lindeki hançerle anasını öldürüyor. İmajın inceliğine kimse vâkıf olama- mıştı ki alkışlayan çıkmamıştı. Ama Adnan Menderes devam etmişti. Mu- arızları demagoji yapıyorlardı. — Bir fikirleri yoktu. Fikirleri olsaydı ge- lirler, münakaşasını yaparlardı. İzmir teşkilâtının 1lerı gelenlerı Genel Başkanlarını hayret içinde di liyorlardı. 19 lar gelip fikirlerim mü- dafaaya davet olunuyorlardı. Ama, nereye? Bunu yapabilecekleri yer o- lan Büyük — Kongreye — sokulmuşlar mıydı ki? Aynı Menderesin Genel Başkanlığını — yaptığı İdare Kbirulu onların delegelik haklarım kaldırmıştı ya.. Halbuki şimdi, ne söyleniyordu? Hatip, 19 ları ihtiras- la, hırsla itham ediyordu. Bunlar kanlık istedikleri zaman iyiydi. Ama bakanlıktan atılır atılmaz hepsi cep- he almışlardı. İstedikleri başbakan- lıktı. Kendi makamında gözleri var- 1. Adnan Menderesi diktatörlükle itham ediyorlardı. Allah için, kendisi bir diktatör müydü? İspat hakkı bayrağiyle ortaya çıkanlar şimdiye kadar hangi suistimal hadisesini ge- tirmişlerdi de ispat hakkının tanın- maması dolayısiyle bu, haşır altı e- dilmişti? Genel Başkan usun uzun konuş- AKİS, 12 KASIM 1955

Bu sayıdan diğer sayfalar: