23 Haziran 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

23 Haziran 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SİNEMA Filmler Hoffmann'ın Masalları ichael Powell sinemacılığa 20 aşındayken Rex Ingram'ın reji asistanı olarak başlamıştı. Rejisör o- luşu 1936 yılına rastlar. Ertesı yıl çevirdiği "The Edge of the World" de şahsiyetinin ilk helırtılerı büyük dokümanter sinemacı Robert Flaher- ty'nin bile dikkatini çekmişti. 1941 de aslen Macar olan Emeric Press- burger le birlikte ilk filmleri "49 un- airesi" ni hazırladılar. 1942 de "One of Our Aircraft is Missing" başarılı bir harp filmi olarak dikka- ti çekti. Bir yıl sonra M. Powell ve E. Pressburger London Films Şirketine bağlı olarak Archers Ortaklığını ku- rarak "Life and Death of Colonel Blimp" i meydana getirdiler. Bu film Mıchael Powell de gittikçe gelişen teknıge mukabil mevzuun zayıfladı- ğım gösteren bir örnekti. "A Matter ofLife and Death" teknik ile mevzu arasındaki uçurumun — genişlediğine işaret ediyordu. "Black Narcissus" ve "End of the River" adlı filmlerde de görüleceği gibi, M. Powell tabiatı tes- it edebilmede, fantazi yaratmada çok mahirdi; fakat ele aldığı konu- ları işleyiş tarzı dehaya yaklaşan bir sinema anlayışıyla kıyaslanamıyacak derecede kısırdı. 1949 M. Povvell - E, Pressburger çiftinin altın yılı oldu. "Kırmızı Pabuçlar - d Shoes" gibi dört başı mamur bir film ile ken- dilerinden beklenen şaheseri nihayet verdiler. Şan sinemasında yeniden gösterilmekte olan "Hoffmann'ın Si- Moira Sherer 20 hirli Masalları - Tales of Hoffmann" ın doğrudan doğruya bu filmin ver- diği cesaretle çevrildiği iddia edile- bilir. "Kırmızı Pabuçlar'm — konusuyla meşhur bale sahnesi arasındaki pa- ralellik filmin dramatiğini — doğuru- yordu. Hikâyede birliğe renk, müzik, bale, v.s. gibi tamamlayıcı unsurlar da eklenince, filmin şaheser olmasını engelliyecek bir şey kalmıyordu. Bil- hassa bale sahnesinin başarısı iki yıl sonra "Hoffmann'ın Sihirli Masal- ları" nın hazırlanmasına yol açtı. Sa- dece ilk filmlerını seyrederek ne "Kırmızı Pabuçlar Hoff- mann'ın Sihirli Masalları yokken M. Powell için "... tarafı olan teknik kabiliyeti çoğu za- man başarışızlığının — biricik sebebi- dir" diyen İngiliz sinema muharriri- ne artık hak yermemek imkânsızdı. "Hoffmann'ın Sihirli Masalları" renk, müzik, opera, bale gibi bir çok şey- lere rağmen konusu olmayan bir filmdi. Herhangi bir seyirci, filmi so- ran arkadaşına ne anlatacaktı. Çok şey seyretmişti, fakat açık havaya çıktığı zaman hayalinde kalan bir ta- kım karışık ve bulanık görüntüler- den ıbarettı Jacgues Offenbach'ın, librettosu, Jules Barbier tarafından yazılan ve Hoffmann'ın Masalları üzerine ku- rulan operası, bir prolog, üç perde ve bir epılogdan meydana geliyordu. Prolog, Luther'in meyhanesinde ge- çer. Sair Hoffmann arkadaşlarına başından geçen üç fantastik aşk hi- kâyesini anlatır. Birinci perde kuru - lu bebek Olympia'ya ayrılmıştır. İ- kincide güzel kortezan Giullietta, ü- çüncüde ise şarkıcı Antonia'nın ma- salları vardır. Epilogda Hoffmann'ın söyliyecekleri artık bitmiştir. Güzel- lik, şehvet ve safıyetten doğan üç ayrı aşk ona kâfidir. Gelecekte hiç aldatmayan biı' şiir, müzik ve sanat perisini sevecektir. Onu hayal ede- rek uykuya dalar. Film operanın bu ana hatlarını takip ediyor. Yalnız Of€fenbach'ın hafif, kolay dinlenen musikisi şimdi buyuk iddialarla yüklenmiştir. Ro- bert Helpmann, Leonide Massine, Frederick Ashton, Moira Shearer, Ludmilla Tcherina gibi bale; Robert Rounseville, Ann Ayars gibi opera; amela Brown gibi tiyatro; Bir Tho- mas Beecham gibi müzik; gayet ta- bii Michael Powell ve Emeric Press- burger gibi sinema dünyasının bir sürü tanınmış ismini toplayan bir filmin değeri hangi ölçüye vurula- caktır? Sinema sanatıyla uzaktan da olsa ilgilenen bır kimse — derhal tealim edecektir ki "Hoffmann'ın Si- hirli Masalları" bir sinema şaheseri değildir. Sinemanın başta gelen pren- sipleri arasında fantastik dekorlar, meşhur isimler, kalabalık opera or- kestrası ile korosu gibi zaruretler yoktur. Birinci ve en mühim şart iyi bir hikâye anlatılması, sonra da bu John Wyne Tam İrlandalı cek teknik bilginin bulunmasıdır. Si- nemaya non-naturalist dekorları ge- tiren expressionist Alman sıneması- nın ilk eseri Robert Wiene'nin "Dr. Kaligari'nin Odası" adlı filmi alışıl- mamış, tuhaf dekorlar yanında mü- him bir hikâye anlatıyordu. Turlu ışık oyunları, korkun makyajlar, garip dekorları ile expressionist Al- man sineması 1919 yılından 1926 ya kadar Valhalla'nın zalim tanrıları, Eichendorff'un romantik — şiirinin hortlakları, Hoffmann'ın şeytani fan- tazisi ve Freud'un şuuraltı mesele- lerıyle uğraştı. Kahramanlarının ço- ğu, Kaligari, Mabuse, Nosferatu gibi delılıge varan buhranlar, cinnetler geçiren ruh hastaları, talihsiz kişi- lerdi. Bu filmlerin kasvetli, kâbus yaratıcı, karanlık dekorlarından da üstün yenilikleri, o zamana kadar görülmemiş, ilgi çekici hıkayeler an- latmaları. ydı Hoffmanı Sihirli asalları" sinema eseri olarak bunu yapamamış; filmin sonunda gördük- leri altında ezilip bitkin bir halde hayretten kurtulamayan, kararsız bir seyirci kütlesi bırakmıştır. Şaheser bir film olmayan "Hoff- mann'ın Sihirli Masalları” na başka sanat kolları yoluyla değerler atfe- dilebilir mi? Herhangi bir sanat ese- ri için en önemli şart olan bütünlük ve muvazenenin' sağlanamamış ol- ması filmin kusurlu olduğunu ortaya çıkarır. Dekorlar ve umumi anlayı- şın sertlıgı şıddetı yanında — Offen- İ sikisi çok saf, hafif, uyuş- ma temın edemıyecek kadar yumu- şak. Kurulu bebek Olympia'nın hi- kâyesinde ses ve renklerde genel ka- rakter birliği bu episodun filmin ba- şarılı kısmı olmasını sağlıyor. Diğer episodlar değişik görüşlerle meydana getirilmiş. Prolog ve epilogta roman- ik Alman masallarının tipleri, kor- tezan Gtullietta'nın hikâyesinde 1919- man expresşionizminin baygın- 26 Alm laştırılmış, romantize edilmiş bir şek- AKİS, 23 HAZİRAN 1956

Bu sayıdan diğer sayfalar: