3 Kasım 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 11

3 Kasım 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BASIN Gazetecilik Meselenin esası Bu haftanın başında C.H.P. Genel Başkanı İsmet İnönünün Taksim Gazınosunda verdiği nutku geniş şe- kilde yayınlayan lstanbul gazeteleri- nin bir çoğunda dahi "İnönü nutkunu basından bahsederek bitirdi" demli- yordu. Haber doğruydu. Hakikaten İ- nönü C.H.P. İl Kongresindeki konuş- masının sonunda basından bahsetmiş- ti. Ama bunu okuyanlar zannedebi- lırlerdı kı Demokrasi devrinin modası icabı olarak İsmet İnönü de bası hakkında bir kaç beylık 1ltıfatkar cümle sarfetmiştir. Zira n se- neden beri Muhalefete geçenler veya düşenler, daima basına kompliman yapmaya gayret — etmişler, bunların bazıları ise ancak iktidara geldikle- rinde tavır — takınmışlardır. Halbuki C.H.P. Genel Başkanı, bütün Muhalefet lıderlerı içinde ilk defa o- larak Türk basını için hakikaten ha- yati olan meseleye el koymuştu. Nutkun a kısmından sadece Cum- huriyet bahsetti, nutkun o kısmını sadece Dünya ve Ulus aynen aldı. Ö- teki büyük gazeteler, — meseleye bir kelimeyle temas edip geçmeyi tercih ettiler. Kim bilir, belki de o satırları okurken bir rahatsızlık hissetmişler- di. İnönü şöyle diyordu: — Demokratik hayatın yürüyü- şünde basınımızın başlı başına bir yer tuttuğu onbir seneden beri bizim memlekette de sabit olmuştur. Bugün basının cemiyete ne suretle örnek ola- bileceği bütün milletin ateşli güzleri önündedir. Türk basınının güçlükler», siyasi ve içtimai hastalıklara karşı maddeten, manen ne kadar dayanabi- leceği medenıyet âleminin de meraklı tetkiki altındadır. Türk basım demok- ratik nizamı korumakta büyük tesir- lere henüz sahiptir kanaatindeyim. Si- yasi hayatta fena bir gidişe mâni ola- madığı zaman rıza ve kabul ifade e- den açık veya kapalı bir yardakçı ro- lüne tenezzül etmemek, sadece bu bi- le, o gidisin cesaretini çok azaltabilir. Bız basınımızın haysiyetini koruma gayretınde sebat edeceğine güveni- oruz. Basınımızın idealist, fedakar mücahidlerinin, de ve gelecekte milletimizin gözünün — nuru itibarını taşıyacaklarına asla şüphe yoktur." Dünyanın gözü B u satırların bir gerçeği ifade etti- ğinden şüphe edilemezdi. Haki- katen batı âleminde müşahidler Türk basınının hareket tarzına bakıyorlar— dı. İsmet İnönü ümidli olduğunu söy- lüyordu. Bunu haklı gösterecek ema- reler de mevcuttu. Basın mensupları- nın bilhassa genç nesli, basın hürri- yeti dâvasını — yürekte benimse- mişti ve bugün herkes i r çok gazeteci binin tutumunu beğenme tutumu haysiyetşiken bulmaktadır. AKİS, 3 KASIM 1956 Ne var ki genç nesil, henüz Babiâli- de tam manasıyla söz sahibi olama- mıştı. Gazetelerını babalarından "bü- yük sermaye" olarak devralanlar ise şahsi emekle kurmadıkları bu serma— yeye toz kondurmamaya, başka şey- lere toz kondurmamaktan daha fazla itina gösteriyorlardı. Zira insanlar, ancak kollarım sıvayıp yaratmış ol— dukları eserleri yıkıp yeni baştan yapmaya cesaret edebilirler. Eski nesle gelince, onların içinde kendilerine hayranlık duyulabilecek olanlar pek enderdi. Bir çoğunun baş- ka işleri, başka ticaretleri, hatta baş- meslekleri vardı. Basın hürriyeti çok zaman bir "tiraj temin eden eti- ket" mahiyetinde kalıyor, tiraj fazla- sının saklayacağı menfaat başka ta- raftan geldıgınde o nimetlere hor ba- kam Ama şte, medeniyet âlemi Türk basınını "meraklı tetkik" altında bu- lunduruyordu. Basın Kanunu bütün dünya basınında büyük bir mesele o- larak ele alınmıştı. Yabancı gazeteler bu ise sayfalar tahsis etmişler ve ka- nunu tenkidde Türk gazetecilerinden geri kalmamışlardı. Fakat "meraklı tetkik"in iyi netice vermediği endişe- si tamamile yersiz sayılmamak gere- kirdi yabancı basın Türkiyeden hiç bahsetmemeye başlıyor, — alâkasızlık emareleri gösteriyordu. Bu ise, bir tek Şeyin deliliydi: Kendi haklarını bizzat savunmayanlar, o hakları baş kalarının kendi namına savunmasını talep edemezler. Buna rağmen C.H.P. Genel Başka- nuşmuştu. Kanaatince basın, haysi- yetını korumak gayretinde sebat ede- cek" Inşallah! Adalet Biri daha eçen haftanın ortasında İstanbul- da Toplu Basın Mahkemesinin huzurunda, ince, şık zarif bir genç Ve adam iki ellerını açmış, şöyle diyor- du — Muhterem hakimler, faraza ben daima kötü kararlar veren bir hakimi ismini hiç zikretmeden ele al- sam ve gene faraza bu hakimin adı Sevfeddin olsa da desem ki: Efendim, adına bakarsanız din ile, vicdanla pek fazla alâkası var zannedersınız hal- buki eline adalet terazisi hiç yakış— maz, çünkü amirlerine yaranmaktan ve emirlere riayetten başka hiç bir şey yapamaz. Şimdi basın savcısı Hakki Müftü- oğlu bu yazıyı ele alıp, kendisine ha- karet edildiği iddiasile dâva mı aça- ak?" o Böyle konuşan Dünya gazetesinin sahiplerinden Bedit Faikti. İddia ma- kamında Hakkı Müftüoğlu bulunuyor du. Dâva, Urfa Milletvekili Aziz Öz- bay tarafından açılmıştı. Bedit Faik tarafından 20 Ocak tarihinde yazılan "ÜUç tip" başlıklı azıda zikredilen tiplerden birinin kendisi olduğu, bu yüzden hakarete uğradığı 1ddıasıle kısa bir müddet ev- vel dâva açmıştı ve böylece duruşma suç ihtiva ettiği ileri sürülen yazının nesrinden 10 ay sonra başlamıştı. "HÜKÜMET GİBİ ADAM"

Bu sayıdan diğer sayfalar: