14 Eylül 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

14 Eylül 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

METİN TOKER İÇİN - HALAS GÜNÜ nümüzdeki haftanın içinde bir gün Ankara hapishanesi- nin rutubetli duvarları arasında bir genç adam ailesinden, sevdik- lerinden, işinden uzakta hayatının bir senesini arkada bırakacak ve yeni yaşına basacak. Gazeteciler için doğum günlerini zindanlarda kutlamak 1954'den bu yana bir nevi "mukadder akıbet" olmuşa benziyor. Hüseyin Cahid Yalçın sekseninci yaşını Usküdar Ceza- evinde idrak etmişti; Metin To- ker otuz üçüncü yaşını Ankara Cezaevinde idrak edecek. Ama bu en yaşlısından gencine bir ga- zeteci kuşağının fikirlerini ne pa- hasına olursa olsun, yılmadan ve korkmadan soyle eğe — az- metmiş bulunduğunun en güzel, en canlı misali değil midir? İşte Hüseyin Cahid Yalçın! Seksenin- ci yaşını hapishanede kutlamaya mecbur edilmesi bugün, seksen uçuncu yaşında düşündüğünü oldu- ğu gibi söylemekten onu alıkoyu- yor mu ? Metin Tokere sadece otuz üçüncü yaşını hapishanede kutlat- madılar; Metin. Toker çocuğunun doğduğunu o taş duvarların arka- sında öğrendi, kızını o taş duvarla- rın arkasında, hapishane müdürü- nün nezaretinde bağrına bastı, o- rada onun hasretiyle üzüldü. Ne çıkar? Yarın çile günleri — bitti- ğinde doğru bildiğini aynı cesa- retle yazmaktan o hatıralar, ©' çok acı hatıralar onu alakoya- mayacaktır. Zira Yalçınlar ve To- kerler bir tek şeyden korkarlar: Şerefsizlik! Metin Tokerin hayatı gazeteci olmak isteyen gençler için pek çok ibret levhası, pek çokders taşır. Bu derslerin birincisini basın mesle- ğinde başarıya erişmek için sağ- lam ve zengin bir bilgi dağarcığı- nın çok fayda sağladığıdır. nün şöhretti gazetecisi bundan o- tuz ile yıl evvel, 17 Eylülde, orta halli bir ailenin çocuğu olarak Bo- ğaziçi sahillerinde dünyaya geldi. Birinci sınıftan itibaren Galata- saray lisesinde okudu ve on iki senede mektebini birincilikle bi- tirdi. Metin. Tokerin — neşredilen ilk resmi mezun olduğu yıl Milli Eğitim Bakanlığının iftihar kita- bında çıkan resmidir. Ne garip tesadüftür ki kitapta örgülü saç- l1 bir küçük kızın — daha resmi mevcuttur; O yıl altıncı sınıftan yedıncıye birincilikle geçen bir küçük kızın... Bu, on üç yıl sonra Özden Toker olacak olan Özden İnönüdür Metin Toker bir sene sonra, 1943'de basın hayatına Cumhuri- yet gazetesinde atıldı. Lisedeki sosyoloji hocası, Nadir Nadi, genç AKİS 14 EYLÜL 1957 YAKLAŞIRKEN talebesini gazetesine almıştı. Me- tin Toker ilk küçük şöhretini ora- da yaptı. Bir yandan — Edebiyat Fakültesine devam ediyor, diğer yandan çok tatlı bir üsluba sahip olduğunu belli eden röportajlarla dikkati çekiyordu. — Cumhuriyet gazetesinde çalıştığı sekiz sene i- çinde her İşi yaptı; polis muha- birliğinden — sekreterliğe — kadar. Fakültede bilgi dağarcığını arttı- rırken gazetede ilerde büyük fay- dasını göreceği tecrübeyi — kaza- nıyordu. Genç gazeteci Üniversi- teyi bitirdi, askerliğini yaptı tahsiline devam için Parise eritti. Orada üç sene kaldı. Hayatını kendi kazanmak zorundaydı. Muh telif gazetelere yazılar yazdı, Ba- tı Avrupa muhabirliği yaptı, mec- mualara röportajlar gönderdi. İs- Cumhuriyette, Zaferde, Yeni [stanbulda çıkıyordu. Bu —arada Portekizden Finlandiyaya, İtalya- dan İsveçe bütün Batı Avrupayı dolaştı, görgüsünü arttırdı. Pa— riste de boş durmuyordu; Pari Üniversitesi Siyasal Bilgiler Mek- tebinin hem yabancı talebeye mah- sus sertifikasını, hem de Fransız talebeye mahsus diplomasını aldı. Üç sene içinde tam on iki defa İngiltere ve gitti ve son imtihanı- nitverdıgı gün memlekete hareket ettti AKİS 1954 seçimlerinin hafta- sında neşredildi. Metin Toker ar- tık her yerle alâkasını — keserek kendisini mecmuasına vermi'şti. "Sıkmayan ciddi mecmua" İşte AKİS buydu ve AKİS Turkıyede şimdiye kadar hiç bir mecmuanın toplamadığı kadar alâka toplaya- rak bugünkü AKİS haline geldi. A KİS ailesi olarak, bugün ha- pishanenin kalın ve rutubetli duvarları arkasında bir yaşını da- ha tamamlayan arkadaşımıza en iyi dileklerimizi sunarken bir te- sellimizi belirtmek — isteriz: — Üç hafta sonra Metin Toker yeniden aramızda, kurduğu tekrar başında olacaktır. onun tavsiyeleriyle daha da cev- val bir hal alacak, onun Doluşları- nın akisleri tekrar sayfalarımızı süsliyecektir. ÜUç hafta sonraya şimdiden hararetle hazırlanıyo- ruz. Afetin Toker bundan — böyle her sayıya bir başmakale — yaza- caktır. AKİS, başında Metin Toker olduğu halde neşir hayatının bir dönemecini daha dönecektir. Bu- günkü acılar çabuk unutulacak, in- şallah bir daha böyle acılar çekil- miyecektir. AKİS kirlerin millet önünde — müdafaasını yapmaktan kaçınmak İnönüden bek- lenemiyecek bir şey olurdu. Nitekim aha Bayur kürsüden inerken İnönü- nün söz isteyip kürsüye yürüdüğü gö- rüldü. İnönü sözlerine ınsanın tarifi ile başladı. lnsan düşünen' ve konuşan, bu suretle de 'anla maya varan mah- lüktu. İşte muhalefet ileti gelenleri e düşünmüşler, konuşmuşlar ve bir neticeye varmışlardı. Varılan netice; işbirliği di. İşbirliğinin mânası şuy- du: Bütün Muhalefet partileri çift meclisin lüzumuna inanıyorlardı ve bunu beraberce millete bildiriyorlar- dı. Üç muhalefet partisi, müstakil a- dalete ve hâkim teminatına ihtiyaç olduğu noktası Üüzerinde birleşiyor- lardı İnönü söz hâkim teminatı mev zuuna gelince — şunları da soyledı "Memlekette hâkım teminâtını kim istemez? Adalet cihazımız, 300 sene evvelki kapıtulasyonları hatırlatmı- Inonu bu sözü söyler söylemez, hükümete ayrılan koltuklarda oturan Adalet Bakanı Hüseyin Ayni Gök- türkün elini kolunu sallıyarak yerin- den fırladığı görüldü. Bu bir işaret yerine geçti ve salonu büyük bir gü- rültü kapladı. Bunun üzerine riyaset makamım işgal eden Fikri Apaydın İnönünün sözünü kesti. İnönü, cidden hiddetlenmişti. — Başkana dönerek "bu başkan, seçimler yaklaştıkça ik- tidarın müdafii kesilir" . B müzakerelerin intizamım — temin ile vazifeli riyaset ile İnönü arasında bir münakaşanın kopmasının başlan- giıici oldu. Bu sırada elektrikli hava bütün salonu sarmış ve Ahmet Fırat (Malatya-CHP.) ile Ahmet Gür- soy (Kütahya - D.P.) arasında baş- layan bir münakaşanın iki tarafa ensup diğer milletvekillerinin de katıldığı bir yumruklaşmaya yol aç- ıştı u, Had ise güçlükle yatıştırıldı ve 10 dakikalık bir tatilde tekrar çalışmaya başlayan Mechs, ufak ta- dillerle seçim kanununu işbirliğini zorlaştıracak şekilde tadil ettikten sonra yeni seçimlere gitmek kararı- nı aldı. Seçimler Son çare u haftanın başında Salı günü öğ- leden sonra gençten uzunca boy- lu bir adam Alemdar Sinemasının telefonuna koşuyordu. C. H. P. Ku- rultayı, İktidarın tahminleri hilâfı- na İşbirliğine son derece taraftar- dı. Hattâ bütün adayların Merkez- den tesbitini itirazsız kabul etmişti. Telefondaki genç adam sanki bir' ö- lüm haberi veriyormuş gibi titrek bir sesle Beyfendiyi durumdan ha- berdar ediyordu. Bir iki dakika son- ra lktıdarın başı her zamanki gibi şık ve zarif, şoförüne "Yenimahal- le'ye" dıyordu 0002 numaralı araba lemdar Sineması önünden iki de- fa üstüste geçti ve gözden kaybol- du.

Bu sayıdan diğer sayfalar: