26 Ekim 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

26 Ekim 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Davalarımız Seçimler için, — muhtelif siyasi partilerin gösterdikleri kadın adayların azlığı birçok çevrelerde tepkiler yarattı. Kadınlarımız ve aydın erkeklerimiz bundan adeta üzüntü duydular. Bir kadın derne- ği, siyasi bir kadın partisi kurma- ğa karar verdi. Radyoda konuşma- lar yapıldı. Tanınmış bazı yazar- lar mevzuu ele aldılar ve kadın- lar kalben kırıldılar. Siyasi partilerde — aday göste- rilme mekanizması nasıl işler? Si- yasetle bilfiil meşgul olan kadınla- rımızın miktarı nedir ve banlardan kaç tanesi milletvekili olabilmek şartını haizdir? —Bunu kesin ola- rak tetkik etmedikçe tanı bir hük- me varmak imkânsızdır. Bu aday- ların azlıgından kadınlara imkân vermiyen er zihniyeti mi mesuldur? Yoksa kadınlarımızın siyaset sahasındaki çalışmaları mı kifayetsizdir" Bunu bilmiyoruz. Yalnız görünen bir şey varsa o da Türk kadınının umumıyetle cemiyet işlerine ve me et dâvalarına ıabeden alakayr gostermedıgıdır Daha doğrusu kalben hepimiz can- la başla bu dâvaya bağlı olduğu- muz halde bir türlü müsbet bir yolda çalışma imkânı bulamıyoruz. Cemiyet içinde şahıslar tek ola- rak iş yapamıyacaklarına göre bi- zim birçok dâvalarımızın halledılecegı yerler kadın derne ridir. Mevcut kadın derneklerının ise çalışmaları kifayetsiz, sislem- leri verimsizdir. Bu kadın dernek- lerinin kapısından başınızı uzat- manız meseleyi görmeniz için ka- fidir. Derneklerde çalışan kadınla- ruba ayırabıılrız Bunla- için - ki bunlar gali- ba en çalışkanlarıdır - dernekler birer vasıtadan ibarettir. Şöhret yapmak, yükselmek, forslu kimse- lerle tanışmak arzusu ana gayele- re zarar vermedikçe suç teşkil et- mez ama menfaat hisleri derneğin kurulmuş gayesini unutturacak raddeye geldi mi, elbette ki artık o dernekten beklenen şeyler elde edilemez. Çünkü büyük dâvaların teşkil edecek kadar az olmakla be- raber bele oturan, beden kısmım saran biçimleri ile kadınlar arasın- da — rağbet goreceklerdır Bu tak- tirde moda ne derse desin, bunların miktarı fazlası ile artacaktr Düşürülmüş bel Bu tip elbıselerın bellerı kalçala- ra doğru düşürülm ama ge- çen senelerde oldugu gıbı bu elbısele— rinbeden kısımları vücudu sarma- makta, hatlar ancak hareketle hisse- dilmektedir. AKİS, 26 EKİM 1957 Jale CANDAN başarılması "çalışma" kadar "fe- ragat" ister. Bilhassa bızım cemi- yetimizde çoğu zaman “"cesaret" ister ve ideal olmadıkça elbettekı zorluklar göz nci gruba dahil edılebılecek kadınlar derneklerde büyük bir husnunıyet— le, yalnızca cemy sevgisi, cemi- yet kaygusu için çalışan kadınlar- dır. Bunların bazan güzel prog- ramları da vardır ama çalıştıra- cak eleman bulamazlar. Çünkü ü- çüncü gruba dahil edebileceğimiz çoğunluk Üüye, derneklere hiçbir ciddi gaye gütmeden, lâf olsun di- ye gidip gelirler. Eğlencede, çay- larda ve kokteyllerde daima mev- cut oldukları halde herhangi bir çalışma programına iltifat ettik- leri görülmemiştir. Meselâ birkaç senedir şehrimizde enerjik ve ça- lışkan kadınlarımızın gayreti ile açılan yazlık çocuk klüplerinin e- lemansızlık yüzünden düştükleri sıkıntı Ankaralı aydın kadınları utandıracak bir şeydir. Eğer der- neklerde üye olan kadınların beşte biri, haftada yarımşar günlerini fakir çocuklara hasredebilselerdi bu çocuklar bütün yaz başıboş so- kaklarda dolaşmaktan kurtulacak, açık havada eğlenip faydalı işlerle meşgul olmasını öğrenecek, temiz birer yatakta öğle uykusu uyuya- bileceklerdi. Fakat işte alâkasız- lıktan bu klüplerin bir kısmı faali- yetini tatil etmiştir. Bir kısmı da güç belâ sonuna kadar dayanabil- miştir. Görülüyor ki hem dernek- terdeki sistem bozuktur, hem de a- lâka azdır. Bugün Turkıyede siya- si ve içtimait birçok dâvalar mev- cuttur. Bunlar birbirine muhakkak ki tesir edicidir. Siyasi dâvalar- dan içtimat dâvalar, içtimai dâva- lardan da siyasi davalar doğar. Türk kadını bunların hallini isti- yorsa artık bu dâvalara katılmalı, canla başla çalışmalıdır. Ama sırf Mecliste kadın milletvekili de bu- lunsun diye, yalan göstermelik di- ye seçilmek istemek inkılâpları- ızdan bunca sene sonra o inki- laplarımızın ruhunu kavramamış olmak değil midir? Yüksek kemerler kseri deriden yapılmış kem lerle gösterilen bel, elbısenın bol— luklarını toplamaktadır Yani bu tıp elbiselerin de beden kısımları vücu oturmamaktadır ve bel sıkı oldugu takdirde kemer hem yukardadır, hem çok "flu" bir bedeni zaptetmek- tedir. Prenses biçimler Bunlar belden kesiksizdir. ama penslerle hafifçe bele oturtulmuş- tur. Bazılarının etekleri — gittikçe bolluk kazanmakta, bazıları ise düz hatlıdır. Dar verevler u tip elbiseler, bilhassa ekose kumaşlarla — yapılmıştır. Bunla çok uzun senelerden i moda mecmualarında görünmeyen çeşit- tendir. Bunların ekserisinin gene ve- rev kumaşlardan yapılmış küçük "martingal'leri, yani yarım kemer- leri vardır. Bu yarım kemerler kaf- iyen sıkılmarmştır ve belden başka her yere konm Onden sıkılan kemerler u tip elbiseler tamamiyle 957-58 kış modasını temsil eden tipik el- biselerdir. Bunlar yumuşak "tweed" erden, flanellerden, "Jarse" lerden yapılmaktadır. Elbisenin sırt kısmı tamamiyle boldur, — vücudun hiçbir noktasına oturmadan çuval gibi aşa- ğıya doğru inmektedir. Yalnız, ekse- ri iki yan dikişten çıkan bır kemer bazan bağlanarak, - bazan da düğ- melenerek elbıseyı onden sıkmakta- dır. Bu tip elbiselerin giyiminin zor olduğu aşikârdır. Çünkü umumiyet- le kadın, biçimini meydana çıkaran modelleri tercih etme kte, bu tak- dirde güzel taraflarını gösterip, çır— kin taraflarını gizlemek imkânı elinde tutmak istemektedir. Gör or ki bu altı tip elbıse Ü- zerinde degışıklıkler yapıldığ man, her kadım tatmin edec muhtelif biçimler elde etmek müm- kün olacaktır. Göze çarpan bir hu- sus, bütün bu modellerde, elbiselerin hemen hemen daima hiç yakasız olu- şudur Diorun bir kreasyonu Bel düşmüş 27

Bu sayıdan diğer sayfalar: