1 Şubat 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

1 Şubat 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cemiyetin Vefasızı... Baıı ile Doğu arasında bir çok fark saymak kabildir. Fakat bahis mevzuu Cemiyet olunca, bu farkların bir tanesi sıranın başına se- çiyor; Vefa. falıdır. Doğuda parlasa da, ise Cemiyetin, Galiba vefa, ama devamlı, meyen vefa karakterden çok medenıyetle zaman zaman vefa yanından pek züğürt bulunduğu her gün görülüyor. ciddi ve hararetinden kaybet- alâkalı. Batılı Cemiyet ve- ir saman alevi gibi Belki de ona g gvenerek bir takım politikacılar Doguda, politikalarının temeli olarak "Hafızai beşer nisyan Ediniyorlar ve kısa lerine prensip ediniyorlar. rini yürütüyorlar ya.. Hatırımızdan kolaylıkla çıkan ne kadar çok çok şey ve ne kadar ço ile malüldür" prensibini kendi- vadede de olsa, işle- şey var. Ne kadar u mevsimde Yozgat ne soğuk olur, bilir misiniz? Şimdi or ada oranın hapishanesinde otuz bir genç adam Bunlar, Bunlar yatıyor. getirilmediler. bakkaldan fasulya çalarken yakalandıkları için Ooraya "Gaziantep hâdisesi" sanıkları..' Cemiyetin alâ- kası üzerlerinden ne çabuk akıp geçti! Cemil Sait Barlas tahliye edil- di ve sanki her şey bitip gitti. Odlar çocuklarından uzak, onlar mem- leketlerının ılık ikliminden uzak, onlar sevdiklerinden uzak, onlar ha- yattan uzak. Aldırmıyoruz bile. biz. larca bekleyiniz ki bir İşte partilerimiz, Haftalarca bekleyiniz ki onlarla alâkalı bir ses yükselsin. adam -gönlü işte basınımız işte Hafta- her gün, kendisi haftada bir kaç kere onlarla beraber olan Cemil Sait Barlas hariç. Ankaradan sekiz saatlik yolu göze alıp ziyaretlerine gitsin, iki kitap, bir avuç portakal, bir kac gazete götürsün. Akıbetleriyle meşgul dahi değiliz. Hiç bir şey r yapmıyoruz, biç a iki adam daha var. Biri İzmirde, öteki Paşakapısında çilesi- nin dolmasına bekliyor. Ne İzmirdeki bir gece sarhoş olup hiç tanıma- dığı bir adama meyhanede çattı, han, öteki Batin Tabir lanırlar? Haberimiz bile yok Haberimiz a pek tevkif edıldıklerı gün kendilerine gosterılen ufaldı ve gerıye bir kaç mektupla, tan, unuttuk. Etraflarında kala zen o bile değil.. Ne oldu, alâka? Ufaldı, ufaldı. yaret kaldı. bile.. Başka? Tevkif edildikleri si yasak edilenler? ne Paşakapısındaki birine galiz küfürlerle saldırıp hesap görmeye kalktı. urak. Ne yaparlar, nasıl yaşarlar, Kimse onlar için uğraşmıyor, Hapıshanelerde rızası için, dâvaları üzerine ışık düşmesini, şahsen kızdığı Biri Ziya Han- neyle oya- ile yok, zira ikisini de çok- yakın bir aile çemberi; ba- aç Zi- kimse onları duşunmuyor bildirilip haklarında malümat verilme- kendileri üzerine değil, Allah ışık düşürülmesini bekliyor- lar. Bilir misiniz bir insanın bir gece sabaha karşı evinden alınıp götü- rülmesi ve üzerine bir 'kalın perdenin örtülmesi ne demektir? Bunun, şu meşhur insan Haklarıyla bir alâkasını bulabilir misiniz? İZ aman zaman, Cemiyet olarak kızıyoruz. Şu vazifesini yapmıyor, bu vazifesini yapmıyor, öteki korkuyor, beriki ürküyor diye.. Ama biz, Cemiyet olarak vazifemizi yapıyor muyuz ki? Korkmamak, ürkmemek ancak insanlara vefa gösterilirse kabildir. Korkmamak, ürkmemek için bir desteğin bulunması lâzımdır. Bir kenarda unutulmaga mahküm edeceğimiz insandan nasıl kahraman olmasını cesaret Batıdaysa, bunun sebebi vefanın da Batıda siyasi teşekküller bu vefayı organize ederler, isteyebiliriz? — Medeni oluşudur. Orada ayakta — tutarlar, teza- hürlerini gösterirler. Cemiyet de onlara yardım eder. Cemiyet tâ teme- linden şahlanır. Sel olur, Bizde, lav olur. Bizde sadece miskin bir C. H. P. ve hafızası tedaviye muhtaç sayılacak şekilde nisyan ile malül bir Cemiyet! Kestaneyi ateşten çek- mek için başkasının el uzatmasını bekleyen biz açıkgözler! 32-2——30141—-31 çen yılın son gununde tabiiye Gedılen eski Ekonomi ve Ticaret Bakanı Cemil Sait Barlasdan sonra Mustafa Güler adındaki sanığın da tahliye edilmesi Yozgat Cezaevinde- ki Gaziantepli — sanıkların — sayısını Otuza indirmişti. Ancak, Yozgat Sor- gu Haâkimliğince yapılan sorgu sıra- sında, gayri mevkuf sanıklardan Zi- ya Karadayı hakkında tevkif müzek- keresi kesilmesi, Yozgat Cezaevinde- ki siyasi sanıkların sayısının bir ke- re daha otuzbire çıkmasına sebep ol- du. İçerdekiler, günün birinde karşı- larında Ziya Karadayıyı da tevkif e- dilmiş görünce son derece üzüldüler. 14 Nasıl üzülmesinler ki Ziya Karadayı, tüberküloz okluğuna dair elindeki ra- pora rağmen tevkif edilmişti. önce mevkuf avukatlar, Ziya Ka- radayının hukuki durumunu gözden geçirdiler. Sonra da katlarına' haber yolladılar. üzerine Yozgatlı avukatlardan Ne- dim Korkmaz ve Edip Boztepe hare- kete geçtiler. Bir tahliye — dilekçesi verildi; Ancak bundan — sonradır ki Ziya Karadayı Memleket Hastahane- sine havale edildi.' İcerdekiler de bu günlerde bir kere daha sayılarının hiç olmazsa otuza inmesini ümit için- de beklemeye başladılar. Can sıkıntısından hepsi bıyık ko- yuvermişlerdi. 'Milletvekilleri Politikacılar Marko Paşalar,.. Ankarada Kızılay Merkez binası- nın — karşısındaki bir — yazıhane, son günlerde aşağı yukarı en çok ziyaret edilen bir yer halini âldı. Soy- sal Hanın dördüncü katındaki bu yazıhanenin 25655 numaralı telefo- nu hemen her on dakikada bir çalı- yor ve pek çok insan kendilerini il- gilendiren bir mevzuda — muhatapla- rından izahat alıyordu. Semtin pos- ta müvezzii bile hayretler ıçındeydı Şimdiye kadar pek az iş yerine bu kadar çok mektup ve telgraf taşı— mıştı? Ne vardı? Ne oluyordu ? Bun. ca tehacümün elbette ki bir sebebi olmalıydı. Acaba yeni bir siyasi par- ti mi kurulmuştu? Yoksa bulunma- yan bir maddenin tevzii mi yapılıyor- du? İşin aslını bilmeyenler için bu âdeta bir sırdı. Yazıhanenin — kapısında — "Maraş Bürosu" yazılı bir ta- belâ vardı. Bu vilâyetin — milletvekil- leri bir araya gelmişler, — kafa kafa- ya vererek böyle bir büro kurmak- la kendilerine tevdi edilen vazifenin mühim bir kısmını ifa edecekleri ka- naatine varmışlardı. Büronun vazi- fesi milletvekilleriyle seçmen vatan- daşlar »arasında devamlı bir — irtibat temin etmekti. Milletvekilleri Anka- raya gelen hemşehrılerının dertlerine deva olabilmek için pek çok müşkül- le karşı karşıyaydılar. Vatandaşların birçoğu, onları aradıkları zaman bu- lamıyorlardı. Bir milletvekilinin ev- âdresini temin etmek, temin edilen adreste bir randevu almak, üç beş dakikalık bir zaman — içerisinde de derdini — anlatabilmek seçmen — va- tandaşlar için oldukça güç bir işti: Ta Maraştan Ankaraya gelip te bir sürü masraftan sonra aradığı şahsı bulamadan — tekrar memle- ketine dönen pek çok kimse var- dı. Bunlardan bazıları da milletve- killerini — vakitli — vakitsiz — evlerin- de ziyaret kediyor, — milletvekilleri- nin aldığı iki satırlık not ta siga- ra paketleriyle birliktte - unutulmaya mahküm oluyordu. İşte Maraş mil- letvekilleri -ki bunların — hepsi de C. H. P. li idiler- böyle bir büro ku- rarak kendilerine yapılan müracaat- ları sistemli bir şekilde takip etmiye karar vermişlerdi. Büronun kuruluş gayesı Maraş Ç. H. P. İl Başkanlı- ğına gönderilen şu tamimde belirtil- diği gibi tesbit edilmişti: Dokuz milletvekilimiz Maraş İli hemşehrilerimizin Ank geldik- lerinde milletvekillerimizi aramak Ve işlerini takip ettirmek — hususunda müşkülât çekmemeleri için Maraş Milletvekilleri Bürosu adıyla bir bü- ro kurmaya karâr verdiler. Bu karar gereğince büromuzu hazırladık. Bü- ronun adresi şudur: Yenişehir, Ata- türk Bulvarı Soysal Handa No. 37. Telefon numarası 25655 Büroda işle- ri ve vatandaşları — karşılamak için daimi bir kâtip bulundurulacaktır." AKİS, 1 ŞUBAT 1958

Bu sayıdan diğer sayfalar: