1 Şubat 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

1 Şubat 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

JİMENEZ'İ HATIRLA! Bır general gıder, dıger bir gene- ral gelir. So nlara kadar Güney Amerıkada ışıttıgımız hü- kümet darbelerinin tek cümle ile ifadesi bundan ibaretti. Bu tablo, yavaş yavaş değişmektedir. Gene- raller tamamiyle sahneden kaybol- masa bile, sivil halk yavaş yavaş sesini duyurmaktadır. Arj , Peru, Kolombla ve Ve- nezuella dakı son ıhtılaller, general, ler arasında cereyan eden bir köşe kapmaca oyunu olmaktan çıkmış- tır... Halkın — mukavemeti ünifor- “"daha demokrat" olduğunu söyliyen bir amiral ve dört arkadaşı almış- tır. Ama amiral hürriyetlerin ha- sıl muhafaza edildiğini tecrubelerle öğrenen sivil liderleri sahneden u- zaklaştıramamıştır. Beş kişilik as- keri grup, iki sivilin de iştirakiyle genışletılmıştır Amiral Larra- zabal, istese de ıstemese de Anaya- sanın verdiği hürriyetleri tanıya- cağını ve serbest secimler yapaca- ğını ilân etmek zorunda kalmıştır. Öyle görünüyor ki Amerikanın ekvatorun aşağısında kalan yarı- sında diktatör generallerin saltana evri tarihe karışma redir. Küba'nın generali Batista, Paragu susunda mühim başarılar elde etti- ğini ve Amerikayı geride bıraktığım yazıyordu. Hattâ Amerikanın İngil- terenin vardığı neticeleri daha evvel neşretmesine mani olduğu bile söyle- niyordu. Aynı anda iki memlekette birden açıklanan neticeler bu söylen- tilerin asılsızlığım gösterdi. Bu ba- rışsever rekabette iki dost memleket atbaşı gidiyorlardı. Amerika — dah-a fazla hararet elde etmişse de, İn- giltere harareti daha uzun müddet muhafaza etmeye muvaffak olmuş- tu. Ama hidrojenden enerji istihsal etmek için daha yüksek —hararetin daha uzun müddet devam ettirilebil- mesi lâzımdı. Bunun için de daha senelerce sürecek araştırmalar — ve denemelere ihtiyaç vardı. Birleşik Devletler Atom Enerjisi Komisyonu Başkanı Lewis L. Strauss bunu sak- I u: "Dah llarca * sürecek hızlı bır laboratuar çalışması zaruriy- di. Bundan sonra da, büyük bir elekt- rik ıstıhsal edıcıyı ortaya koymak ala Hidrojenden — e- lektrık ıstıhsalı herhald XX nci as- rin sonlarında yeryüzüne yayılacak AKİS, 1 ŞUBAT 1958 y'ın generali Stroessref ve Domi- nik'in generali Trujillo herhalde u- mumi temayülün dışında kalamıya- caklardır. Kalamıyacaklardır, zira bu mem- leketlerdeki işçi liderler, aydınlar, talebeler, genç subaylar Venezuel- la'lılardan farklı düşünmemekte- Peki denecek,- Güney Amerikada avdın zümre iki asırdır hürriyet mücadelesi yapmaktadır. Buna rağ- men diktatörlerin elinden kurtula- mamıştır. Şimdi nasıl olup da dik- tatörleri başından atabilecektir ? Hakikaten Fransız İhtilâli fikirle- ri Güney Amerikada da çabucak revaç bulmuştur. Hürriyet için en güzel mısralar, en asil jestler bu kı- tada ya pılmıştır. Fakat özlenen hürriyet rejimi hayal olmaktan i- leri gitmemiştir. Zira mücadele i- ki asırdır münferid insanların eseri olarak kalmıştır. Diktatörler için bu dağınık sesleri susturmak zor olmamıştır. -Güney Amerika halkı iki asırlık acı tecrubel rden sonra hürriyete kavuşmak için hürriyeti istemenin kâfi gelmediğinin — yeni yeni farkına varmaktadır Hürri- yetsever liderler bir diktatöre, mil- yonlarla tahtadan oyuncaklar gibi oynamak imkânını veren tılsımı boz imayı yeni yeni Öğrenmektedirler. Diktatörlerin tılsımını bozan bu ye- ni tılsım, hiç bir kuvvetin, halkın büyük bir kısmının azimli ve birle- şik muhalefetine — dayanamıyacağı hakikatinin — keşfinden — ibarettir. Hürriyet İsteyenler bir diktatöre yapılacağını anlamışlardır. Meselâ ve dünya çapında yeni bir sanayi ih- tilâli yaratacaktı. Suriye Federasyona doğru Bu haftanın sonunda Şamdan gelen haberler, Mısır - Suriye Federas- yonunun artık gevezelik safhasından çıkmak üzere olduğunu gösteriyordu. Yıllardır lâfı edilen Arap Birliği, Müm bit Hilâl vesaire gibi birleşme teşeb- büsleri bu federasyonla biç — değilse kâğıt üzerinde bir meyva verecek- Suri : —a yordu. Suriyeli liderler bir müddettir Şam ve Kahire arasında mekik do- kumaktaydılar. Geçen hafta sonunda Suriye Kabinesi iki günlük müzake- relerden sonra federasyon — projesini kabul — ediyordu. Bu hafta içinde Cumhurbaşkanı Şükrü El — Kuvvetli Kaıhireye, gidecek ve Suriye-Mısır Fe- eral Birliğinin kuruluşunu bildiren müşterek beyannameyi imzalayacak- tı. İhtimal ki bu, Bağdat Paktının Ankara toplantısına da bir mukabe- Doğan AVCIOĞLU İyi organize edilmiş pasif bir mu- kavemetin kudretini tecrübeyle ta- nımışl rdır Müşterek bir azmin retli diktatörleri bile kudretsız kıl- maktadı syası partileri ka- nın "Vatanper- verler Cemiyeti" nin muvaffakiyeti bu hakikatin anlaşılmasının netice- sidir. Anayasaya veya Babayasaya pek aldırmayan bir diktatör, hal- kın istememesine rağmen ille de ye- rimde kalacağım diye tu tturmuş- tur. Petrolün milyarder ettiği reji- min ekâbir zümresi ve hattâ bir diktatörle iş görmenin daha emin olduğunu düşünen petrol kumpan- yaları Jimenez'i koltuğunda sıkı sı- kıya oturm teşvik etmektedir- ler: Hurrıyet falan filân boş lâflar, petrolden aldığınız hisse ile Venezu- ellâ'yı ikinci bir Amerika yapabilir- siniz, halk neticede memnun kala- caktır demektedirler. Hakikaten Jimenez dokuz yıl zarfında Cara- cas'ın bazı mahallelerini New York'a benzetmıştır. Ama gelgele- lim halk memnun değildir. Anaya- sa tanımayan diktatörden — kurtul- mak istemektedir ve nasıl kurtula- cağını öğrenmiştir: Gazeteler neş- riyatı kesmişlerdir, talebeler mek- teplere — gitmemektedirler, — esnaf dükkânını açmamaktadır. Bu du- rumda en kuvvetli diktatör ne yapa. bilirdi ki? Ve, farzedelim yeni bir diktatör Jimenez'in yerini almayı tasarlamaktadır. Dayanabilecek mi- dir? Vatanperverler Cemiyeti şim- diden Amiral Larrazabal a ufak bir ihtarda bulunmuştur: Jimenez'i ha- tırla! le teşkil edecekti Fe derasyonun şeklı hakkında he- ral devlet manzarasını arzediyorsa da hakikat halde, komünist partisi ve iktisadi plan sayesinde bu mem- acaba zarfı mı. mazrufu mu tercih etmişti? Bu belli değildi. yonla Ara Dünyasının İhtilâfları daha iyi belli oluyordu. Mı. sır ve Surıyenın dışında Bağdat Pak- tı üyesi Irak ve Bağdat Paktı düş- manı Suud birer kutuptu, Suriye ve Mısırın, bütün Arap memleketlerini birleştirmenin imkânsızlığı karşısın- da bu yolu seçtiği anlaşılıyordu. Böy- lece diğer Arap memleketlerine bir- leşmenin müşahhas delilini verecek- lerdi. Ortada bir birlik mevcut olduk- ça komşuları sürüye dahil etmenin daha kolay olacağını - düşünüyorlar- dı. Nıtekım Bağdat Paktı kurulurken de aynı şey düşünülmemiş miydi? 19

Bu sayıdan diğer sayfalar: