1 Şubat 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

1 Şubat 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

liklerine veyahut neş'elerine ait bir- kaç göz. derhal onların kalbini çeler. Neşelenir, mesut olur ve etrafı me- sut ederler. içeği ihmal etmemek lâzımdır. Birgün evvel alınmış taze çiçek- ler eve ne$r'e verecektir. Sofradaki çiçek davetlilerin birbirlerini görme- sine mani olmamalıdır ve vazoda de- ğil masanın üstünde yayılmış olarak durmalıdır Yemekten evvel, aperatifle viski ve- ya votka ile ufak kanapeler ik- ram etmek son senelerin modasıdır. Fakat yemekten evvel yenilen bu kanapeler iştahı kapamıyacak kadar az, fakat kalite ıtıbarıyle çok iyi ol- malıdır. Adam na üç kanape kâ- fidir. Bu kanapeleri ayakta ikram etmek — muhavereleri keseceği tepsılerı el altında bırakmak daha münasiptir. Eğer yemek hafifse bu eglencelık sandviçlerin miktarı arta- bilir. Sofrada dâima bir sürahi su bulun- malıdır ve su bardaklarını da ihmal edilmemelidir. Ev sahibi su bardak- larına evvelden su koyabilir. Yemek listesi — günlerce evvel ve mümkün mertebe davetlilerin zev- kine göre hatırlanmalıdır. Çok ağır ve ustun süren bir ziyafet sofrası ha- zırlamamak lâzımdır. Akşamları kı- zartma iyi gitmez. Ev sahibesi o gün hiçbir yeni yemek tecrübe etmemeli, bilâkis kendi spesyalitilerini hazırla- malıdır. Yemekler bir gün evvel ya- pılmış, hiç olmazsa hazırlanmış ol- malıdır. Listeyi tanzim ederken son dakikada hazırlanacak fazla yemek koymamak, lâzımdır. İyi kaliteli bir şarap, değişik bir içki sofraya hoş Tayyör - Etek Üşüyenler - için 26 için. Büyük Ç ok eskiden Ur aile dostumuz vardı. Kendisi memurdu ve mecburi hizmetini — dolduruyordu. Aynı dununda olan arkadaşları mahrumiyet bölgelerinde — dolaşıp dururken, bizim ahbap dalma mer- kezde en iyi yerlerde bulunurdu. İşleri dalma tıkırında idi. Birgün kendisine: "— Çok şansınız var? demiş- m. Gulerek şu cevabı vermişti: Şansım değil, tanıdığını var" O zaman çok gençtim. Ceva tuhafıma — gitmişti ve — galiba iyi anlıyamamıştım. Bugün hepimiz tanıdıkların ve forslu ahbapların nelere kadir olduklarını biliyoruz. Hakkımız olan bir işi elde etmek için herşeyden evvel, elimizden tu- tacak birisini arıyoruz. Hakkımız olmıyan işler için de bir "dayı" aradığımız ve bunda muvaffak ol- duğumuz vâkidir. emokrasi mücadelesine atıldı- z zaman, tedavi etmek is- tediğimiz hastalıklardan bir. tane- sinin adı "iltimas"tı Şayet başta basın hürriyeti olmak üzere, bir- çok hürriyetlerimizi sonradan tah- dit etmek yoluna gitmemiş olsay- dık bu bapta ileri adımlar ataca- ğımız muhakkaktı. Vakıa bu bir parti meselesi olmaktan ziyade bir zihniyet, bir terbiye — meselesidir. Ama cemiyete faydalı bütün to- humların ancak demokrasi topra- bir hava verecektir. —Fazla kilo al- mak istemiyen hanımlar bile bir zi- yafet' sofrasında hafif bir tatlı arar- lar. Bunu ihmal etmemek lâzımdır. lüzumsuz Odanın oş gelmelidir, göstermeli ve romantik Sofrada en iyi ışık, mum azla ışık gözleri yorar, bir loşluk ise sıkıntılıdır. ışık — tertibatı göze cildi güzel olmalıdır. ışığıdır Ev sahibesi herkese konuşma fir- satı verir ve birçok — davetlilere konuşarak tanışmak imkânını zırlarsa en mühim vazifesini başar- mış olacaktır. Buna mukabil ilmi, siyasi herhangi bir münakaşanın faz- la kızışmasına da imkân vermemeli- dir. Çünkü bir tatsızlık çıkabilir. dalar lüzumundan fazla ısıtılma- malı ve hararet normal derece- yi geçmemelidir. Kalabalıktan oda- nın harareti, zaten derhal birkaç de- rece artacaktır. A pi kazalar, elektrik arızaları, bir yemeğin bozulması veyahut pika- bın işlememesi elbette ki arzu edil- mez ama başa gelen, çekilecektir. En ıyısı bu vaziyette davetlileri yardıma çağırmak ve hâdiseyi gülerek karşı- lamaktır. Dert Jale CANDAN ğında yeşerdiği ispat olunmuş bir hakikattir. Biz hastalığı tedavi e- demedik hattâ onu durduramadık. İlerledi, dert oldu. Bugün heryer- de karşımızdadır. Hattâ halka hiz- met maksadı ile kurulmuş birçok müesseselerde üzülerek, bunu mü- müşahede ediyoruz. Bir rivayet çı- kar; filânca müesseseye ithal ma- li ucuz poplin gelmiştir veyahut . fevkalâde güzel yerli serj bulun- maktadır. Bunlar piyasaya çıkma- dan yok olurlar. Et buhranı olur bir kısım halk Et-Balık Kurumu- nun önünde saatlarca kuyruk ya- pıp bekleşirken bir kısım halk ra- hat rahat etini elde eder. Onlar ay. nı kolaylıkla peyniri, kahveyi de bulurlar. Memlekete otomobil sok- mak ağır şartlara bağlıdır. Hatta son günlerde bu şartların daha ağırlaştırılacağı rivayet edılmek— tedir: Gelin görün ki, iki üç aylık Avrupa Beyanatından otomobille dönenler de vardır Ama bu dert nereden çıkıyı İltiması yalnız yüksek memur- larda, .muayyen kademelerde ara- mak hatadır. Bugün bir yumur- ta alabilmek için tezgâhların, meş- ru bir hakkımızı elde edebilmek i- çin küçük memurun -yerine göre odacının, iltimasına muhtacız. Ne var ki, buyukler küçüklere daima misal olmalıd rlar. O zaman kü- çüklere söz söyüyebilme — hakkını kazanırlar. Dert büyüktür ve bunu büyükler halledeceklerdir. akınılacak en mühim nokta te- lâş ve fazla ikramdır. Ev sahibe- sinin telâşı herşeyden evvel misafir- leri yorar. Fazla ikram rahatsız edi- cidir, hattâ bir nevi nezaketsizliktir. Ev sahibesi sofrada kendisini misa- fir addedecek kadar tabii ve neş'eli olmalı. Bunun için de herşeyi zama- nında tertip etmelidir. Güleryüz ve samimiyet, kaidelerin en başında yer Moda Bir kral doğuyor Dior öldü. Fakat.bu büyük terzi-, nin bir imparatorluğu vardı. Bu imparatorluk Pariste Avenue Mon- taigne'de başlıyor ve dünyanın dört. bir tarafına doğru uzanıyordu. Beş muazzam bina işgal eden, 1500 insa- nı geçindiren bu büyük ticarethane çökecek miydi? İşte bu büyük terzi- nin, ölümünden beri dünyanın birçok yerınde herkesin sorduğu sual bu idi.. Mademki bir moda imparatorlu- ğu vardı. Buna yeni bir imparator bulmak lâzımdı.. Bu kim olacaktı?. i kral namzedi ancak yirmi- bir yaşındaydı ve mukadderat onu âdeta bu işe sevketmişti. Fransanın AKİS, 1 ŞUBAT 1958

Bu sayıdan diğer sayfalar: